İçeriğe geç

Sorularla ve Örnek Vakalarla Öfke Kontrolü Kitap Alıntıları – Mehtap Kayaoğlu

Mehtap Kayaoğlu kitaplarından Sorularla ve Örnek Vakalarla Öfke Kontrolü kitap alıntıları sizlerle…

Sorularla ve Örnek Vakalarla Öfke Kontrolü Kitap Alıntıları

Öfke, ruhsal bir intihardır.
Öfkeli insanlar, öfkeli davranmayı öğrendikleri için öfkelidirler. Oysa öfkeyle baş etmeyi öğrendiklerinde sorun kalmaz.
Öfkenin dışarıya nasıl yansıtıldığı tamamen aileden ve çevreden öğrenilen bir süreçtir.
İnsanlar öfkelendiklerinde bu öfke mutlaka dışarı çıkmak isteyecektir.
Akıl, insanoğluna verilen en değerli hediyedir. Sorun yaşadığımızda veya öfkelendiğimizde aklımızın göstereceği yola sığınmak yeterlidir aslında.
İnsanların bizim beklentilerimize cevap vermesi gerekiyor, saplantılarından vazgeçmek çok önemlidir. Çünkü kimse başkasının belirlediği gibi yaşamak zorunda değildir.
Herkesin her şeyi doğru yapmasını beklemek gerekmiyor. İnsanlara hata yapma fırsatını vermeliyiz.
Kızgın olduğumuz zamanlarda genellikle her şeye olumsuz bakarız. İçinde bulunduğumuz durumu gerçeğinden çok uzak, abartılmış bir şekilde değerlendiririz.
Problem çözme becerileri kazanmak, bir anlamda olaylara farklı açılardan bakmaya gayret etmeyi. Böylece problem çözme konusundaki önyargıları bırakıp. Öfke halinden uzaklaşmayı sağlar.
Önyargı geliştiğinde, soruna çeşitli açılardan bakamaz ve sorunla ilgili olarak alternatif çözümler üretemezsiniz.
Ölümle yüzleşebilen insan, geçmişe değil yüzünü geleceğe dönebiliyor!
İnsan en sevdiğini kaybederek ölüme yaklaştığında daha iyi yaşamayı öğrenebiliyor.
Kendi ölümümüzü düşününce hali bizi hasta edebilirken, en sevdiğimizi kaybederek ölümle yüzleşme hali, insanı hayatta daha kaliteli tutabiliyor.
Bizi rahatsız edecek düşüncelere takılıp kalırsak, hepimizin işi zor aslında.
Zıtlaşmayı, bir şeyler yaparken kendi yolunu aramak diye tanımlıyorum. Kendi yolunu arayan insanlar, diğerlerine göre zıt algılanabilirler.
Ağlamak; duyguları, özellikle acıtan duyguları ifade edebilme gücüdür bazen.
Öfke anlık olarak yaşanıp gitmesin. Durun, düşünün ve bir sonraki adımı daha sağlıklı atmaya gayret gösterin.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Öfkeli insanlar, bilerek ya da bilmeyerek birtakım tuzak düşüncelerle hareket ederler. Düşünce tarzlarındaki bilişsel hataları onları öfkeli yapar.
Öfkeli insan, olayların gerçek yanlarını değil; abartılmış, çarpıtılmış şekliyle düşündüğü, gerçeği temsil etmeyen yanını görür.
Öfkeniz her ne kadar haklı bir nedenden ötürü ortaya çıksa da akıl ve nezaket sınırları aşılmaya başlandığında, haklılığını yitirir. Bu nedenle gereğinden fazla öfkelenildiği düşünülen anlarda, mümkün olduğunca akla sığınıp, aklın gösterdiği yoldan ilerlemek gerekir.
Önemli kararları kızgınken vermeyin. Çünkü insan, kızgın olduğunda, olayları değerlendirmedeki sağduyusunu yitirebilir.
Durumu toparlayabileceğiniz olumlu bir yere odaklanmazsınız, hiç ilgisi olmayan yerlere odaklanırsınız; ki bu da hata yapmanıza, kendinizi kışkırtmanıza ve işleri yokuşa sürmenize neden olur.
Eğer heyecanlarınızı olumlu düşüncelerle beslemiyorsanız, kışkırtıcılarınızı geri çekemiyorsanız, kendinizi tetikliyorsanız öfke gitmeyecektir.
Öfke, temelde beyine giden oksijenin azalması sonucu oluşur. Bedensel egzersizler sayesinde beyine bol bol oksijen gitmesi sağlanarak tüm vücudun rahatlamasına yardımcı oluyor. Böylece rahatlayan zihin, bedenin öfkesinin büyümesini engelleyebiliyor.
Öfke anında fiziksel belirtiler devreye girmeye başladığı anda kişi daha da öfkelenir. Endişeye kapılabilir. El ayak birbirine girerek, sorun anını kontrol etmek güçleşebilir.
Öfke hali yaşadığımızda kendimiz sakinleştirmeye çalışmak en doğru seçenektir. Nefes alıp verişlerimizde, kalp atış hızımızı kontrol ederek, kendimizi fizyolojik olarak sakinleştirip, içimizdeki öfke duygusunu hafifletebiliriz.
Kontrol etmeyi öğreneceğimiz durum, öfkenin kendisi değil; öfke anında aklımıza gelen düşüncelerle davranışlarımızda oluşan saldırgan tutumların kontrolüdür.
Öfke; kötü, bastırılması gereken bir davranış değil; doğru kullanıldığında işimize yarayan önemli bir duygudur.
Öfke kontrol çalışmalarında temel amaç; öfkeyi tamamen ortadan kaldırmak değildir. Aksine öfkeyi yaşanabilir seviyede, işimize yarayan yanlarını kullandığımız, bize zarar veren taraflarını hayatımızdan uzaklaştırdığımız düzeyde yaşayabilmektir.
Öfke kontrolü, hedeflenen öfkeyi kişinin normal ve sağlıklı sınırlarda duyumsaması ve buna bağlı davranışlarının da kişinin kontrolünde olması durumudur.
Öfke bir davranış değil, bir duygu halidir aslında. Ama burada kontrol edilmesi gereken duygular değil, duyguların davranışa yansıyan şeklidir.
Öfkeye sarılmak birine atmak için kavradığımız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında sizsiniz!
Öğrenilen yöntemlerin sırta yük olmaması, davranışları değiştirmesi için adım adım uygulanması gerekir.
Öfkenin yıkıcı yanlarından ne kadar uzak durursak, onu ne kadar kontrol altında tutarsak o kadar kardayız.
Öfke hali, sağlıklı yaşandığında, kişinin kendisine saygı oluşturmasına yardımcı olabilir.
Sağlıklı ve olumlu bir şekilde yaşandığında öfke, diğer insanlara kırımızı çizgilerimiz hakkında fikir verir!
Kendinizle yüzleşemediğiniz alışkanlıklarınızla, başkalarının davranışlarına kızarak baş etmeye çalışırsınız.
Zihniniz, işe yarayacak çok yöntem üretir. Siz, öfkelenmenize neden olayın, aslında birbirinden farklı birçok çözümü olduğunu düşünerek, kendinizi bu tıkanmışlık duygusundan uzak tutabilirsiniz.
Öfke anlarında birbirini takip eden hatalar yapar. Başka bir kişinin kolaylıkla atlatabileceği meselelerde bile tıkanıp kalır.
Kimsenin kimseyi incitmeye hakkı olmadığı gibi kişinin saldırgan tutumuyla sosyal bir varlık olan kendisini de yalnızlaştırmaya hakkı yoktur.
Öfkeli insanların hayattan aldıkları zevk ve genel olarak hayat kaliteleri düşüktür.
Öfkeyle birlikte vücudumuza stres yüklenir. Aşırı stres tüm iç organlarımıza zarar verir.
Öfkeyi anlamanın en iyi yolu, onun etkileşim halinde olduğudiğer duyguların farkına varmaktan geçiyor.
İkili ilişkilerde, aramızda biri bile duygusunu kontrol etmeyi biliyorsa işler yoluna girer.
Her sevincin içinde, kaybetme kaygısı; her üzüntünün içinde işlerin düzeleceğine dair heyecan; her korkunun içinde ne olacağına dair merak vardır.
Daha kolay yöntemler kullanmak varken, insanlar ilginç bir şekilde zor olanını tercih ediyor.
Öfkeli insanlar, sürekli öfkeli davranmayı o kadar çok alışkanlık haline getirirler ki zamanla bu davranış şekli onların yaşam felsefesi olmaya başlar.
Kişi tehdit altında olduğunu düşünürse farkında olmadan savunmacı davranabilir.
Alınganlık, yaşanan her durumu sanki size özel yapılmış kasıtlı davranışlar olarak algılamak, kendinize zarar vermenizden ve öfkenizi körüklemekten başka işe yaramaz.
Kendimizi yatıştırmak ve olayların sizin sandığınız kadar ters gitmediğini kendinize hatırlatmak için, elinizden geldiğince olumlu cümleler kurmalısınız.
Öfke sebebi ne olursa olsun hiçbir öfke sadece anlatıldığı o anı temsil etmiyor!
Öfkenize mazeret bulmak yerine, konuyla ilgili içinizi ferahlatacak mazeretler bulsanız sinirinizin yatıştığını göreceksiniz zaten.
Bir insan yaşadığı öfke sorunu için kendisini haklı gösterecek mazereti kolaylıkla buluyorsa, öfkesinden arınması mümkün değil ki!
Ben varsam varımdır. Birilerinin fark etmesi veya fark etmemesi, benim var olduğum gerçeğini değiştirmez.
Herkes herkesi işitiyor. Herkes herkesi kendi yaşantısı, koşuşturması ve kendi dertleri arasında, olabildiğince fazla hissediyor.
Siz kendinize gereken değeri verirseniz herkes size gereken değeri verecektir.
İnsanların gözünde nasıl göründüğünüz evet bir dereceye kadar önemlidir ama önemli olan sizin kendi gözünüzde nasıl göründüğünüz!
Başkalarının gözünde değerli olduğunu düşünüyorsan, başkalarının gözünde ne olduğunu niye düşünüp duruyorsun ki?
Kimse kimsenin değerlerine bir şey yapamaz. Bilmeden zarar veremeyecekleri gibi, isteyerek bile zarar veremezler. Çünkü değerlerimiz bizim içimizdedir.
İnsanlar öfkeli halleriyle başa çıkmak için bilinçli ya da bilinçsiz bazı yollar kullanır. Ya sorunun konuşur, dille ifade eder ya içine atar ya da kendisini sakinleştirmeye çalışır.
Yaşanan şokla başa çıkılmamışsa, kişi kendisini sakinleştirici bir yöntem geliştirememişse, bilinçdışındaki karmaşa, davranışlarda öfkeye neden olmuş olabilmektedir.
Öfkeli insanlar, kişisel değerlerini, değer yargılarını, kararlarını korumak isterler. Koruyamayacaklarını düşündüklerinde, başka bir yol da bilmiyorlarsa refleks olarak öfkeye kapılırlar.
Öfke, farkında olunan, günlük hayatımızı kolaylaştıran sistem olarak kaldığı müddetçe sorun yoktur.
Öfkede ana sıkıntı, öfkenin varlığı değil; kontrol edilmemesi ve iç dünyamızda öfkeyi işleyememekten kaynaklanan saldırganlığa, şiddete dönüşme halidir.
Öfke sağlıklıdır, çünkü heyecan gibi, sevinç gibi, hüzün gibi insanı yanımızın önemli bir parçasıdır.
Öfke kontrol eğitimi, kişiye ezbere bilgi aktarma değil, beceri kazandırma eğitimidir. Beceriler, kazandırıldıktan sonra kolay kolay unutulmaz.
Her öfke, yapısı gereği bir işe yaradığı müddetçe kullanılan bir davranış biçimidir.
Öfkenin sebebi olabilir ama bahanesi yoktur.
Öfke günlük hayatınızı zorlaştırıyor olabilir. Kontrol edilmediğinde performansı düşürür, dikkat dağıtır, kişiler arası uyumu bozar.
Ülkemizde kadınlar anneliği, anne karnında bebeğin gelişimini, bebeğin topluma kazandırılmasını üretimden saymıyor sanırım. Oysa doğurganlık da kadının üretebilirliğidir.
Öfke, normal ve sağlıklı bir duygudur. Zararlı olan, onun yanlış düşüncelerle kışkırtılıp, saldırganlığa dönüştürülmesidir.
Zaman zaman hepimiz kendimiz gibi hissetmediğimiz davranışlar sergilemek zorunda kalırız.
Evimizden, işyerimizden nasıl uzaklaştıracağımızı bilemediğimiz, oysa yapıcı ve iyi yanlarıyla aramıza gelse, hiç mi hiç bırakmak istemeyeceğimiz iki yönlü misafirdir öfke.
Ben varsam varımdır. Birilerinin fark etmesi veya fark etmemesi, benim varolduğum gerçeğini değiştirmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir