İçeriğe geç

Sonsuzluğun Sonuna Dek Kitap Alıntıları – Jennifer L. Armentrout

Jennifer L. Armentrout kitaplarından Sonsuzluğun Sonuna Dek kitap alıntıları sizlerle…

Sonsuzluğun Sonuna Dek Kitap Alıntıları

Onu her gördüğümde göğsümde umutla kabaran his aşktı.Aşk, onunlayken her şeyi unutabilmemdi. Aşk, yoğun hislerle bana baktığında nefesimin kesilmesiydi. En basit dokunuşlarla içimden çekip aldığı o bir anlık nefesti aşk. Aşk, onun yanında… kendim olabilmem, mükemmel olmamın gerekmemesi ya da onun ne düşündüğünü dert etmek zorunda olmamamdı, çünkü beni böyle kabul ediyordu. Aşk beni ölesiye korkutuyordu.
Bir insanı, bazen aileden bile olsa hiçbir zaman gerçekten tanıyamazsın. İnsanlar sana görmeni istediğin yüzlerini gösterirler.
Onu her gördü­ğümde göğsümde umutla kabaran his aşktı. Aşk, onunlayken her şeyi unutabilmemdi. Aşk, yoğun hislerle bana baktığında nefesimin kesilmesiydi. Aşk, onun yanında kendim olabilmem, mükemmel olmamın gerek­memesi ya da onun ne düşündüğünü dert etmek zorunda olmamamdı.
Ah Tanrım.
Rider mükemmel değildi ama acayip yakındı. Aslında mükemmel bir şekilde mükemmel değildi.
“Ben­ce sana daha yakın oturmam seni gülümsetebilir.Elini tutmam da seni gülümsetebilir. Ve bence seni öpmem de seni gülümsetir.”
“Kendimi tutamadım. Yanak­ların öpüşümü özlemiş gibi geldi.”
İnsanlar her haltı söyleyebi­lir. Ne istiyorlarsa düşünebilirler ama senin nasıl hisset­tiğine karışamazlar.”
Geçmiş hiçbir zaman kaybolmayacaktı, bunun için tasarlanmamıştı.
Bir kez gerçek olduğunda bir daha geriye dönemezsin. Sonsuza dek gerçek kalırsın.
Hiçbir şey sonsuza dek sürmezdi.
Denemek dışında.
Yaşamak dışında.
İki türlü sonsuza dek vardı.
İyi.
Kötü.
İyi olan sonsuza dek bir yalandı ve bunu erken yaşta öğrenmiştim. O türdeki sonsuza dek, kelimenin hem gerçek hem mecaz anlamıyla alevlerin içinde son buluyordu. Ne kadar sıkı tutunmaya çalışırsan çalış işe yaramıyordu, o türdeki sonsuza dek parmaklarının arasından kayıp gidiyordu.
Kötü türdeki sonsuza dek ise bir hayalet ya da bir gölge gibiydi. Ne olduğu önemli değildi. Her daim arka planda durmaya devam ediyordu.
Kaba bir tabirle beyaz bir kanvastım ama bu o kadar da kötü bir şey değildi. İşte o an karar vermiştim, çünkü şayet beyaz bir kanvas isem herhangi bir şey olabilirdim.
Her şey olabilirdim.
Sadece yapmam gerekiyordu.
“Bunu aşacak güçtesin. İnsanlar her haltı söyleyebilir. Ne istiyorlarsa düşünebilirler ama senin nasıl hissettiğine karışamazlar.”
“Bir insanı, bazen ailenden bile olsa hiçbir zaman gerçekten tanıyamazsın. İnsanlar sana görmeni istediğin yüzlerini gösterirler.”
-Anlayacaktır.
-Neyi anlayacaktır?
-İkinizden birini seçmem gerektiğinde bunun kendisi olmayacağını.
Kelimeler düşmanım ya da yatağımın altındaki canavar felan değildi ama üzerimde aşırı bir güç uyguluyordu. Sevdiğin birinin hayaleti gibiydiler, sürekli beni kovalıyorlardı.
İçimde hayal kırıklığı filizlenmeye başladı; konuşabileceğimi biliyordum ama ne zaman konuşmak için o en uygun an gelse, ne söyleyeceğimi fazlaca düşünmeye başlıyordum. Sonra da boğazımı tıkayan bir şey varmış da içeri çok az hava girebiliyormuşçasına sessiz kalıyordum.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hiçbir zaman korkmamıştı. Yakınlaşınca sağ kaşının üstündeki ten renginden iki ton kadar daha açık renkteki soluk yara izini gördüm. Nasıl olduğunu hatırlayınca göğsüm bir daha sancıdı, bu yara izi bayatlamış bir kurabiye ve tuzla buz olan bir küllüğü simgeliyordu.
Bir insanı, bazen aileden bile olsa hiçbir zaman gerçekten tanıyamazsın. İnsanlar sana görmeni istediğin yüzlerini gösterirler. Bunu unutma.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Denemezsen başarısız da olamazsın değil mi? ”
“Daha başkasına fırsat bı­rakmadan sen kendinden vazgeçmişsin.”
Aşk, onunlayken her şeyi unutabilmemdi.
“ insanlar her haltı söyleyebi­lir. Ne istiyorlarsa düşünebilirler ama senin nasıl hisset­tiğine karışamazlar.”
Onun için hissettiklerim yalnız bana aitti.
Bana aitti ve kimsenin bilmesine gerek yoktu.
Belki de Belki de düzelmeyecekti. Rider hiçbir şey sonsuza dek sürmez demişti. Bazı şeyler, bazı yaralar çok derin olur ve hiçbir zaman geçmezdi.
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmezdi..
Denemek dışında..
Yaşamak dışında..
Bir insanı, bazen aileden bile olsa hiçbir zaman gerçekten tanıyamazsın, insanlar sana görmeni istediğin yüzlerini gösterirler.
Bunu unutma.
İnsanlar götlük yaparsa bu da onların bileceği iş. Onlara değer biçecek tek kişi sensin.”
Sonsuza dek kavramı gerçek değildi.
.

İçten içe önlerinde daha sonsuz zamanları olduklarını düşünüyorlardı.

Ama biz öyle olmadığını biliyorduk.

Sonsuzluk hepimizin kanıksadığı bir şeydi ama sonsuzluktaki sorun şuydu; aslında öyle bir şey yoktu.

.

Üniversiteye gitmemeye karar verse bile bu onu kötü bir insan yapmaz. Saygı hak etmediğini göstermez. O çok akıllı, acayip de yetenekli biri. İhtiyacı olan son şey onun dikkate, uğraşmaya değmez biri olduğuna inanan başka bir insan daha olması.
“Her şeyden korkuyorum,” diye itiraf ettim fısıldar gibi bir sesle. “Her şeyden. En büyük korkum sonsuza dek sürmesi. Sonsuza dek böyle kalmak.”
Hayat da bir sonuç elde etme gerekliliğinden çok çabalamakla ilgiliydi..
Olabildiğince mutluyum. Başımın üzerinde bir çatı, yanımda dört duvar ve önümde yemek var. Okuldan sonra da amacım yine bunları sağlamak olacak.”
“Ama Ama ev dediğin bundan çok daha fazlasıdır,” dedim ona. “Hayat bundan fazlasıdır.”
Dudaklarını yanaklarıma dokundurdu. “Öyle, yalnızca herkes için değil. Bunu sen de biliyorsun.”
Kelimeleri kullan.
Bu söz öbeği neredeyse on üç yıl boyunca öğrendiğim her şeyle çelişiyordu, nitekim kelimeler gürültüyle eşdeğerdi, gürültü de korku ve şiddetle ödüllendirilirdi.
ama bazı şeyler, bazı yaralar çok derin olur ve hiçbir zaman geçmezdi.
Oyuncudan değil, oyundan nefret et.
Geçmiş benim sadece bir parçamdı, ben değildi
Hiçbir şey sonsuza dek sürmez Fare.
İnsanlar her haltı söyleyebilir. Ne istiyorlarsa düşünebilirler ama senin nasıl hissettiğine karışamazlar.
Birini sevmekle, âşık olmak arasında fark vardı.
•”Gözlerimi sıkıca kapattım. Güvendeydim ama geçmiş geçmişim güvende değildi. Hiç olmamıştı ve sonsuza kadar da beni kovalayacaktı.”
•”Bir insanı, bazen aileden bile olsa hiçbir zaman gerçekten tanıyamazsın, insanlar sana görmeni istediğin yüzlerini gösterirler. Bunu unutma.”
Bu akşam ne olacağı önemli değildi Bu akşam her şekilde bir ilk olacaktı.
Ondan birinden hoşlanıyormuş gibi hoşlanıyor muydum?
Midemdeki düğümler cevabı yeterince veriyordu ama dile getirmek, bunu gerçek kılmak geri alınamayacak bir şeydi.
Kalbime bir ağırlık çöktü.
Bu soru bana ilk kez soruluyordu.
Bir insanı, bazen ailenden bile olsa hiçbir zaman gerçekten tanıyamazsın.
İnsanlar sana görmeni istediğin yüzleri gösterirler.
Gözlerimi sıkıca kapattım. Güvendeydim ama geçmiş geçmişim güvende değildi. Hiç olmamıştı ve sonsuza kadar da beni kovalayacaktı.
Köprü kurup uçurumu geçecektim.
Çok şey paylaşmıştık ama bazen aramızda kocaman bir uçurum varmış gibi geliyordu.
Ondan hoşlanmadığını sanıyordum.

Hakkında bir şey öğrenmek için hoşlanmak zorunda değilim. kıs kıs gülüdü.

Sezar’ın hakkı Sezar’a.
Onda kendini pencereden atmaya meyilli kahraman kompleksi vardı.
Böyle biri olmak istemiyorum. diye fısıldadım başımı çevirerek ve bunu söyleyince sözlerimi geri almayı bile istemedim.
Buradan gitmek demek çabalamamak demekti.
Hiçbir şey sonsuza dek sürmez, Fare.
Yani çocukken verdiği söz de sürmeyecekti.
Ben mükemmel değilim. Hiçbirimiz değiliz ama lanet olsun böyle şeyler söylediğini duymaktan nefret ediyorum çünkü ben Telefondan iç çekişini duydum, kulağa çok bıkkın geliyordu. Bu işi nasıl düzeltebileceğimi bilmiyorum.

Ben de bilmiyordum.

Rider hiçbir şey sonsuza dek sürmez demişti ama bazı şeyler, bazı yaralar çok derin olur ve hiçbir zaman geçmezdi.
Panik, zehirli sarmaşık gibi tüm damarlarıma hızla yayılmaya başladı.
İnsanlar pislik olabilirlerdi ama bu beni bağlamazdı.
Sonsuzlukmuş gibi gelsede zaman çok hızlı geçiyordu.
Ne düşünüyordum ? Ne hissediyordum ?
Hiç bir önemi yoktu.
Herşeyi unutmuştum.
Çünkü önemli değildi.
Başka bir şey önemliydi.
Yaşadığım hayat önemliydi.
Hiçbir şey bir anda, pat diye olmamıştı ama olunca da geri değişmemişti.
Ben gerçeğim.
Hayat çok kısa olabiliyor.
Göz göze geldik ve gözlerindeki acı içimi parçaladı, çünkü bunu kendisine o yapıyordu.
Ondan vazgeçen ben değildim.
Kendisinden vazgeçen yine kendisiydi.
Bu onun suçuydu. Benim değil.
Hep onun suçu olmuştu.
Sonsuza dek kavramı gerçek değildi.
Korkularımla başa çıkmayı öğrenmiştim,
sesimi bulmuştum.
Kaybın bilincinde olmadıklarından değildi.
Sadece bu kayıp onların hayatını etkilemiyordu.
Kendisinin insanlar üzerinde ne denli etki bıraktığını muhtemelen kendisinin de bilmediğini düşünüyorum.
Sonsuzluk hepimizin kanıksadığı bir şeydi ama sonsuzluktaki sorun şuydu; aslında öyle birşey yoktu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir