İçeriğe geç

Son Şeyler Ülkesinde Kitap Alıntıları – Paul Auster

Paul Auster kitaplarından Son Şeyler Ülkesinde kitap alıntıları sizlerle…

Son Şeyler Ülkesinde Kitap Alıntıları

Hiçbir şeyden etkilenmeyecek kadar katılaşmak iyi olurdu herhalde.
Bağlı olduğum, önem verdiğim her şeyden birer birer vazgeçtim. Sınırsız bir kayıtsızlığa kavuşmak istiyordum; beni her türlü saldırıdan koruyacak yüce bir kayıtsızlığa.
Yaşam, ortaya çıkan çeşitli acil durumların toplamından başka bir şey olamıyor.
çalışmak bir tedavi değil, insanın kendini düşünmesine fırsat bulamaması demekti.
İnsan bazı konularda bir seçme yapmak zorunda bırakılmamalıdır bence; karar vermek kaldırılamayacak kadar ağır bir yük olur. Sonunda neyi seçersen seç pişman olacağını, ömrünün sonuna kadar pişmanlık duyacağını bilirsin.
Söylemek istediğiniz buysa, ben artık Tanrı’ya da inanmıyorum, dedim. Daha çocukken vazgeçmiştim Tanrı’ya inanmaktan.
Herhangi bir sorunun yanıtını biliyorum, diye düşündüğün anda, artık sorunun bir anlamı kalmadığını fark edersin.
Ferdinand’la iyi geçinmenin en iyi yolunun onu yok saymak olduğunu öğrendim.
Birinin canını kurtaran insanlar için söylenen söz doğru belki de. Birinin canını kurtardın mı, derler, o kişi artık senin sorumluluğundadır ve istesen de, istemesen de sonsuza kadar o insana bağlanmışsındır.
Benim yadırgadığım, her şeyin yıkılması değil, birçok şeyin hâlâ var olması, hâlâ ayakta kalması.
İnsan bir yandan sağ kalmak, uyum sağlamak, içinde bulunduğu koşullar altında olabildiğince iyi yaşamak istiyor; öte yandan bunu başarmak için bir zamanlar kendine insan adını layık görmesini sağlayan niteliklerin tümünden sıyrılması gerektiğini görüyor. Ne demek istediğimi anlayabiliyor musun? Yaşayabilmek için benliğini öldürmek zorundasın.
Çevrede görülen her şey insanı yaralayabiliyor, insanı küçültebiliyor. Bir şeyi görmekle, yalnızca görmekle, bir parçanı kaybediyorsun sanki. Çoğu kez, bakmanın tehlikeli olabileceğini seziyor, gözlerini kaçırmak, hatta sımsıkı yummak eğilimini gösteriyorsun.
Daha sonra, anlatılanları fazla ciddiye almamayı öğrendim. İnsanlar kasıtlı olarak yalan söylemiyorlar gerçi, ama geçmiş söz konusu olduğunda, gerçekleri çarpıtma eğilimindeler.
Halk politikayla uğraşamayacak kadar aç.
Burada en kolay parçalanan şey insanın yüreğidir.
Bizim sanatımız da ölümlerle biçimleniyor, kendimizi ancak bu yolla dile getirebiliyoruz.
Ne kadar geriye gidersen, ne kadar eskiye dönersen dünya o kadar güzel ve çekici görünüyor.
İşe yeni başlayan her çöpçünün en büyük istediği o arabalardan birini satın alabilmektir. Ne var ki bu aylar, hatta yıllarca para biriktirmeni gerektirir ama araban olmayınca doğru dürüst para da kazanamazsın. Ölümcül bir denklem kurulmuş !
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Gelgelelim burada her şey çok çabuk olup bitiyor, değişiklikler çok ani. Bir dakika önce doğru olan bir şey bir dakika sonra doğru olmaktan çıkıyor.
Yaşayabilmek için benliğini öldürmek zorundasın.
Evet, insan soyunun yapmayacağı yok. Bunu ne kadar erken anlarsan o kadar iyi.
Hiçbir şey kalıcı değil; kafalardaki düşünceler bile.
Şimdi her şey öyle hızlı olup bitiyor ki ayak uyduramıyorum.
Hiçbir şey kalıcı değil; kafandaki düşünceler bile. Kaybolanı aramaya kalkışarak boşuna zaman harcamak gerek. Bir şey bir kere kayboldu mu, gitti gider.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hepimiz canavarlaştık, ama yüreğinde bir zamanlar yaşadığı hayatın bir kırıntısını taşımayanımız yok gibi.
ama ben yataktan çıkamayacak kadar güçsüz ve kederliydim.
Hasta olan sen değilsin. Pabuçların. Her sokağa çıkışında ayakların ıslanacak.
Ya kitap yakacak ya donarak ölecektik.
Bu ülkede işler nasıl yürüyor görüyorsun. Her şey ortadan kayboluyor, nesneler kadar insanlar da, ölüler gibi diriler de
Kentte yaşamanın kurallarından biri, ardında ne bulunduğunu bilmediğin
bir kapıyı tıklatmamaktır
Kitaplardan daha önemli şeyler de vardır, ne de olsa. Karnını doyurabilmek dua etmekten önce gelir
Polis, copuna sarılıp bize doğru yürüdü. Önüne gelene vurmaya hazırdı. Öyledir onların yöntemi; önce vururlar, sonra sorarlar.
Sessiz bir evin de büyüleyici bir yanı var, değil mi?
Ferdinand benimle konuşmayı kestiğinden beri tek arkadaşım Tanrı. Bir tek o dinliyor beni.
Bir anlık gafletle güvenilmeyecek birine güvendiğim için, bütün hayatımı mahvettim.
İnsan bir şey bilmeyince ne umut besleyebiliyor, ne de umutsuzluğa kapılabiliyor.
Bir tanıdığın yoksa, gidip oralarda iş aramanın anlamı da yok. Dolayısıyla, toplumun en alt tabakasındakiler için en yaygın çözüm çöpleri karıştırmak.
Burada
en kolay
parçalanan
şey insan yüreğidir.
İnsan soyunun yapmayacağı yok. Bunu ne kadar erken anlarsan o kadar iyi.
Yaşamak için yediklerini sanıyorlar, ama sonunda yenip tükenenler kendileri oluyor.
Kendini olduğun gibi görüyor, dehşete kapılıyorsun.
sistem hükümetin bazı durumlarda ne
kadar başarılı olabildiğini gösteriyor. Cesetler ve bok
herkes kendi küçük dramına tanık oluyor.
Artık okul falan kalmadığı bir gerçek
Burada en kolay parçalanan şey
insanın yüreğidir.
Ölüm soyut bir kavram değil, hayatın her dakikasını zehir eden bir olasılıktır artık
İnsanın koşarak canına kıyabilmesi için önce kendini eğitip iyi bir koşucu olması gerekiyor
Hayalet kişiler hep uykularında ölüyorlar.
Eninde sonunda, insanın düştüğü yerden
kalkmaya yeltenmediği bir an geliyor çünkü. Gövdeler sızlıyor, o sızı dinmek bilmiyor.
bira diye yutturulan sidik dolu şişeler satıyorlar. Evet, insan soyunun yapmayacağı yok. Bunu ne kadar erken anlarsan o kadar iyi.
Bunlar son şeyler, diye yazıyordu. Bir gün ortadan kaybolacaklar ve bir daha asla geri gelmeyecekler.
Burada en kolay parçalanan şey insanın yüreğidir.
‘ Hikaye başlıyor, duruyor, biraz ilerliyor, sonra yolunu kaybediyor; her sözcüğün arasında ne boşluklar, ne sessizlikler var; ne çok sözcük bir daha geri gelmemek üzere kaçıp kayboluyor. ‘
‘Evet, insan soyunun yapmayacağı yok. Bunu ne kadar erken anlarsan o kadar iyi. ‘
‘ Ne kadar çok çalışırsan o kadar güçsüz düşersin, güçsüz düştükçe de iş zorlaşır. ‘
In the long run, the sex was the least important part of it. A body is just a body, after all, and it hardly seems to matter whether the hand that is touching you belongs to a man or a woman.
Açıkça söylüyorum, ben ipin ucunu kaçırdım. Hiçbir şey de bunu değiştiremez, yeniden yakalamamı sağlayamaz.
Yes, there are many things I’m ashamed of. At times my life seems nothing but a series of regrets, of wrong turnings, of irreversible mistakes. That is the problem when you begin to look back. You see yourself as you were, and you are appalled. But it’s too late for apologies now, I realize that. It’s too late for anything but getting on with it. These are the words, then. Sooner or later, I will try to say everything, and it makes no difference what comes when, whether the first thing is the second thing or the second thing the last. It all swirls around in my head at once, and merely to hold on to a thing long enough to say it is a victory. If this confuses you, I’m sorry. But I don’t have much choice. I have to take it strictly as I can get it.
İnancı sürdürebilmek kolay değil
Ama umut yok olunca, herhangi bir şey umabilme umudu bile yitince, ortaya çıkan boşluğu doldurmak ve ayakta kalabilmek için insan düşlere, çocukça düşüncelere, olmayacak masallara sarılıyor.
Ne de olsa konfor da ,sefalet de görece kavramlar
Burada en kolay parçalanan şey insanın yüreğidir.
Ama sen beni severdin, değil mi? O sevgi yüzünden delirecek kadar sevdin beni.
Bunlar son şeyler, diye yazdı. Birer birer ortadan kayboluyor ve bir daha asla geri gelmiyorlar. Görmüş oldum, artık olmayan şeyleri sana anlatabilirim, ama buna zaman bulacağımı sanmıyorum. Şimdi her şey öyle hızlı olup bitiyor ki artık yetişemiyorum.
Burada en kolay parçalanan şey insan yüreğidir.
Elimizdekilerin değerini ancak onları kaybettikten sonra fark ederiz. Yeniden elde edecek olursak yine fark etmemeye başlarız.
Ne kadar çok çalışırsan o kadar güçsüz düşersin, güçsüz düştükçe de iş zorlaşır.
Burada en kolay parçalanan şey insan yüreğidir.
Ölüm bizim sanat birimimiz, kendimizi ifade edebildiğimiz tek yol.
Sana verilenle yetinmeyi öğrenmezsen asla huzur bulamazsın
Yaşamak için yediklerini sanıyorlar, ama sonunda yenip tükenenler kendileri oluyor.
Evet, insan soyunun yapmayacağı yok. Bunu ne kadar erken anlarsan o kadar iyi,
Sen öyle zannetsen de, olaylar tersine döndürülemez. Bir olayın içine girebilmiş olman oradan çıkabileceğin anlamına gelmez. Giriş kapıları çıkış kapısı olarak kullanılamayabilir, bir dakika önce geçtiğin kapıya dönüp baktığında o kapının hâlâ orada olması garanti değildir.
Açıkça söylüyorum, ben ipin ucunu kaçırdım. Hiçbir şey de bunu değiştiremez, yeniden yakalamamı sağlayamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir