İçeriğe geç

Son Reis Muhsin Yazıcıoğlu Kitap Alıntıları – Vedat Demiröz

Vedat Demiröz kitaplarından Son Reis Muhsin Yazıcıoğlu kitap alıntıları sizlerle…

Son Reis Muhsin Yazıcıoğlu Kitap Alıntıları

&“&”

Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; İçinde <VATAN>vardır, dökülen <KAN> vardır, İki cihan vardır,
<DİN> vardır, <İMAN>vardır….!!!
Ben sevda yolunda, aşkı ararken
Karanlık dünyama, bir ışık yaktın
Su damlası gibi gönlüme aktın
Bir anlık bakışınla kalbimi yaktın
Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; İçinde “Vatan” vardır, dökülen “Kan” vardır, İki cihan vardır, “Din” vardır, “İman” vardır!
Nur düşer kalbine, açılır bir pencere
Açılır gölgeler gerçeğe perde perde.
Anlarsin ki
Bu âlem, gerçekte bir serapmış,
Icini yakan özlem
Allah’a kavusmakmış

Kabrin Nur, Makamın Cennet olsun koca REİS
Merhum Muhsin YAZICIOĞLU

ÖLDÜĞÜNÜ GÖRMEK İSTİYORUM"
"BİR ZİNDANDA"
Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; İçinde Vatan" vardır, dökülen "Kan" vardır, İki cihan vardır,
"Din" vardır, "Îmân" vardır!
Türkiye ne çektiyse;
sahte Atatürkçülerden,
sahte cumhuriyetçilerden,
sahte milliyetçilerden,
sahte İslâmcılardan,
sahte demokratlardan ve yalancı siyâsetçilerden çekti.
Siyâseti sahtecilik ve yalancılıktan kurtaracağız.
Yazıcıoğlu: Bir defa "kürt sorunu" diye bir kavramı doğru bulmuyorum. Çünkü sorunu etnik olarak koyarsanız, çözümünüde etnik açıdan yapmak mecburiyetinde kalırsınız. Ķürt sorunu dediğiniz zaman, demek ki Türkiye’de Kürtler sorundur. Öyleyse kürtlerin bu sorununu nasıl çözeceğiz? Arkasından da " Madem Kürtler sorundur, o halde Kürtlere göre bir çözüm üretelim" önerisi gelecek masaya ve " Siz bunun bir sorun olduğunu kabul ettiginize göre o zaman çözün" diyecekler. Nitekim sayın başbakan bunu attı ortaya, ondan sonra &‘çöz’ dediler. Hemen Apo içeriden demeç verdi: "Çok isabetli; sayın başbakan bu yol da devam etsin" dedi. Ve çözümüde soyledi: " Kürt sorununun çözümü için atılacak birinci adım anayasa değişikliğidir. Türkiye’ nin bir ortaklık devleti olduğunu kabul etmektir. Türkiye’yi, Türkler ve kürtlerin kurduğu bir devlet olarak kabul etmeliyiz." dedi. Peki Türkiye’ de boyle baktığınız zaman başka unsurlar yok mu? Yani çerkezlerin hiç mi etkisi olmamış? Dolayısıyla " önce anayasadaki maddeyi değiştirelim, ortaklık devleti olduğunu söyleyelim; sonra da kürtlerin eğiti, dil gibi sorunlarını çözelim " deniyor. Dünyanın her yerinde hakim unsur olarak ortak bir dil, tek resmi dil kabul edilir. Resmi yazışmalar böyle yapılır; her yöreye göre ayrı resmi yazışma yapılmaz, ayrı eğitim dili kullanılmaz. O diller günlük hayatta, ilişkilerde, yayınlarda kullanılabilir; bunlar ayrı bir konu. Ama tevhidi nasıl sağlayacaksınız? O okulda ayri bir dille mi egitim yapacağız? Bu da bir tür ayrımcılık sayılacak. Hem sonrasında bunun üstesinden gelme şansınız yoktur. Mesela bir kürt kardeşimiz öğretmen olduysa, onu sadece kürtlerin olduğu yerlere mi öğretmen olarak gönderecegiz? Bul bölücülüktür, ayrımcılıktır. Şimdi Türkiye’nin güzelliğine bakın : Diyarbakır’dan bir kardeşimiz gidiyor öğretmenlik yapıyor, orada biri bir kıza aşık oluyor. Diğeri gittıği yerde bir delikanlıya aşık oluyor, evleniyorlar, çocukları doğuyor. O çocuklardan birisi kalkıyor savcı oluyor; o da gidiyor Rize’ye, Rize’de birisiyle evleniyor. Ondan sonra geliyor onun çocuğu Ordu’da bir Gürcü’yle evleniyor. Anadolu bu. Asırlardır biz burada birlikteyiz. Şimdi kürt sorunu diye bir kavramı orataya koymak doğru değildir.
1 Mayıs günü Taksim alanında dış güçlerin güdümünde olan Rus ve Çin yanlısı uşaklarını, TKP’ nin en büyük organı DİSK yönetiminde dövüştürülmüş be tarihi İstanbul şehrindeki ilk deneylerini yapmışlardı. Bunda Amaç, hem Türkiye’de iç savaşın yapılabileceğini, buna müsait bir idari gevşekliğin olduğunu ispatlamak, hemde devleti anarşiyle mesgul edip, seçim oncesi chp ye anarşi önleyici sloganını kaptırmaktı. Hemen şöyle bir soru gelebilir akla. Neden bunun için solu birbiriyle kavga ettirsin emperyalizm? Kavha gerekliyse, solu karşıt görüşüyle, orduyla, polisle kavga ettirebilirdi. Haklı bir soru. Ancak, devlet güçleriyle sol Gaziantep’te, Uşak’ta karşı karşıya getirilmiş, fakat tecrübeli Türk ordusu onlara bu fırsatı tanımamış ve bundan bir sonuç alınamamıştır. Solun karşıt görüşü olarak bilinen en güçlü örgüt Ülkü Ocakları’dır. Bu teşkilatın mensupları tarihi tecrübelere ve yüksek disiplin duygusuna sahip olduğundan, yönetimde kendilerinden başkasının etkisi altında kalmayan ve dış güçlere kesinlikle taviz vermeyen tutumuyla hic bir oyuna gelmemistir.Yani emperyalizm, Ülkü Ocakları’na müdahale imkanına sahip olmadığı için bu oyun da sahneye konamamıştır.
Bir insanın nasıl ki tevhidi diliyle söylemesine rağmen kalbiyle tasdik etmemesi hali münafıklık olup insanlar için ne derece zararlı bir halse, İslam’ı slogan yapıp da sadece alogan olarak kullananların samimiyetsizlikleri de insanlarımızı aldatması ve İslam’a zarar vermesi bakımından çok zararlı bir anlayıştır. Şu halde, asıl olan iman Allah’a ve O’nun gönderdiklerine derinlemesine inanmak demektir. Zaten Allah’a ve gönderdiklerine iman etmeyenler, Allah’a teslim olmayanlar kim olursa olsun, hangi düzen ve sistemi getirirse getirsinler, asla Hakk’la ve adaletle hükmedemezler. Ahlaksız fertlerin şahsiyetlerini yitirecekleri gibi, ahlaksız toplumlarında ne kadar zengin olurlarsa olsunlar tarihten silinecekleri herkesçe bilinir; şimdi bir enkaz olan Bizans gibi. Buna göre ahlak; fert ve milletler için her seyin asasıdır, temelidir. Ahlaksız fert ve toplumların refah icinde ve mutlu olabilecekleri de söylenemez.
Her toplumda din vardır ve dinsiz bir toplum düşünülmemektedir. Din, insanlara mutluluk sağlama yollarını gösteren bir inançlar topluluğudur. Türk milletinin, ahlâkı, dünya görüşünden, yaşama felsefesinden, dini inançlarından İslamiyet’den ve milli tarihinden gelmektedir. Ahlak her şeyin esasıdır.
Ben sevda yolunda,aşkı ararken
Karanlık dünyama,bir ışık yaktın
Su damlası gibi gönlüme aktın
Bir anlık bakışınla kalbimi yaktın
Kırağı vurmuştu hüzün bahçelerime
Solan sevgilerime bin sevda kattın
Kara saçlarına kaderimi bağladım
Buğulu gözlerinde ben, mutluluktan ağladım.
Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; İçinde “Vatan” vardır, dökülen “Kan” vardır, İki cihan vardır, “Din” vardır, “İman” vardır!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir