İçeriğe geç

Son Nesil Kitap Alıntıları – Arthur C. Clarke

Arthur C. Clarke kitaplarından Son Nesil kitap alıntıları sizlerle…

Son Nesil Kitap Alıntıları

kaçınılmaz olana karşı hiçbir zeki varlık öfke duymaz.
yine de gitgide bir çocuk parkına dönen gezegenin akıllarını çelen bu atraksiyonlarına karşın, bazı kişiler hala o yıllar öncesinden kalma, cevabı bilinmeyen soruyu yineliyordu:
şimdi ne yapacağız?
dolu bir zihin kolay kolay sıkılmazdı.
dünya bir daha asla dönemeyeceği geçmiş günlerin meyvesini yiyordu.
Yine de gitgide bir çocuk parkına dönen gezegenin akılları çelen bütün bu atraksiyonlarına karşın, bazı kişiler hâlâ o yıllar öncesinden kalma, cevabı bilinmeyen soruyu yineliyordu: “Şimdi ne yapacağız?”
Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile, insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.
Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz.
“Gücü doğru şekilde uygularsan bütün siyasal sorunları çözebilirsin,” demişti Karellen bir defasında Stormgren’e.
“Çok karamsar bir bakış açısı,” diye karşılık vermişti Stormgren. “Kulağa şey gibi geliyor ‘Güçlü olan kazanır.’ Tarihimizde güç kullanarak pek bir şey çözdüğümüz görülmedi açıkçası.”
Yalnızca zamanın derman olabileceği bazı şeyler vardı hayatta. Kötüler yok edilebilirdi, ancak aklı karışmış iyi birine karşı hiçbir şey yapılamazdı.
Merak, insan ırkının en baskın özelliklerindendir. Sonsuza dek karşı koyamazsın.
“Yakında kimse kendi hayatını yaşamıyor olacak. Televizyon dizilerindeki aileleri izlemekten başka şeye vakit kalmayacak!”
Milletin tembel süngerlere dönüşmesine şaşmamalı; her daim emiyorlar, ama asla üretmiyorlar. İnsanların günde ortalama üç saat televizyon izlediğini biliyor muydunuz?

Yakında kimse kendi hayatını yaşamıyor olacak. Televizyon dizilerindeki aileleri izlemekten başka şeye vakit kalmayacak!

Yalnızca zamanın derman olabileceği bazı şeyler vardı hayatta. Kötüler yok edilebilirdi ancak aklı karışmış iyi birine karşı hiçbir şey yapılamazdı.
Çünkü asıl önemli olan gücü nasıl uyguladığın, ne kadar uyguladığın değil.
Ama içinde bulunduğumuz modern dünyada önemli olan bir ideal sahibi olmak. O ideali elde etmek geri planda kaliyor.
Dolu bir zihin kolay kolay sıkılmazdı.
Maddi kaygıları yoktu, buna rağmen mutsuzdu ve derdine çare bulamıyordu.
Bence fiziksel olarak onlar da bizim gibi insan. Uzaylı ve süper zeki varlıklar tarafından yönetilmeye bir itirazımız olmayacağının farkındalar. Ancak insan ırkı doğası gereği kendi ırkından kişilerin boyunduruğu altına girmez.
Elveda Karellen, Rashaverak; size üzülüyorum. Tam anlamasam da ırkımın neye dönüştüğünü gördüm. Elde ettiğimiz tüm başarılar yıldızlara karıştı. Belki de eski dinler bundan bahsediyordu ama olayı yanlış anlamışlardı; insanlığın çok önemli olduğunu sanıyorlardı ama biz kim bilir kaç ırktan biriyiz yalnızca. Sahi, siz biliyor musunuz kaç ırk olduğunu? Yine de sizin asla olamayacağınız bir şeye dönüştük.
Karellen’in sözlerinin ne kadar doğru olduğunu herkesten iyi biliyordu: Yıldızlar insanlara göre değil.
Kaçınılmaz olana karşı hiçbir zeki varlık öfke duymaz.
Beklenmedik her şey korkutur insanları. Yeni bir durum analiz edilene kadar en güvenli seçenek kötüye yormaktır.
Ne kadar tuhaf olursa olsun, evrende zamanla gözünün alışmayacağı hiçbir biyolojik yaşam formu olabileceğine ihtimal vermiyordu. Hatta kim bilir, belki bir gün estetik bile bulabilirdi. Vücut değil, zihindi önemli olan.
Altında çalışanların hepsi de ondan daha lüks konutlara sahipti, ama burası Stormgren’in ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılıyordu. Geldiği noktada ne kişisel mülk ne de resmi övgüler itibarına bir şey katabilirdi artık.
Dünyada hâlâ demokrasiler, monarşiler, iyicil diktatörlükler, komünizm ve kapitalizm bulunuyordu. Bu durum, kendi yaşam biçimlerinden başkasını mümkün görmeyen basit kimseler için oldukça hayret vericiydi.
Nihayet, diye düşündü Stormgren, sadede geldik. Ne kadar allayıp pullasalar da asıl mesele dindi.
Evren büyüktü, ama gizem dolu olması onu daha çok korkutuyordu. George böyle konular üzerine fazla kafa yoran biri değildi, yine de bazen insanlığı dış dünyanın gerçeklerinden soyutlanmış küçük bir parkta oyun oynayan çocuklara benzetmeden edemiyordu.
Bilim bir şeyin mümkün olduğunu duyuruyorsa, günün birinde elbet gerçekleşecekti..
Yalnızlık çoğu sanatçının perfomansını zedeleyen bir etkendi ve benzer zevklere sahip bireylerin birbiriyle çekişmesinin yerini hiçbir şey tutamazdı.
Toplumu oluşturan bireylerin davranışları, ayrı ayrı ele alındığında öngörülemez. Ancak yeterli sayıda temel birim incelenirse, sigorta şirketlerinin çok önceden keşfettiği üzere belli başlı kurallar şekillenmeye başlar. Herhangi birinin ne zaman öleceğini kimse bilemez, buna rağmen toplam ölüm oranı çok az bir sapmayla hesaplanabilir.
Bazen kendi kendine soruyordu; acaba Hükümdarlar o muazzam zekalarına karşın insanları anlamıyorlar da hiçbir kötü niyet beslememelerine rağmen bilmeden zarar mı veriyorlardı? Yoksa Dünya’yı yeniden şekillendirmelerine yarayan o altruistik adalet ve düzen tutkuları yüzünden insanlığın ruhu can mı çekişiyordu?
Kötüler yok edilebilirdi, ancak aklı karışmış iyi birine karşı hiçbir şey yapılamazdı.
gitgide bir çocuk parkına dönen gezegenin akılları çelen bütün bu atraksiyonlarına karşın, bazı kişiler hâlâ o yıllar öncesinden kalma, cevabı bilinmeyen soruyu yineliyordu:
Şimdi ne yapacağız?
İnsanlık eski tanrıların yitirmiş,artık yenilerine ihtiyaç duymayacak kadar da büyütmüşdü
Yıldızlar insanlara göre değil. Evet, yıldız limanlarının kapıları yüzlerine kapandığı için canları bir parça sıkılmıştı.Ama gerçekle yüzleşmeleri gerekti; ya da artıj gerçekliğin ne kadarı kendilerine bahşedildiyse.
Elli yıl içinde,bundan iki nesil sonra,gemilerimizden ineceğiz ve insanlık nihayet bizim neye benzediğimizi görecek..
Geçmişe saplanıp kalmanın bir anlamı yok
Beyninin dizginlenemez bir makine gibi devinip durduğu o huzursuz gecelerden biriydi .
..Hükümdarlara dair diğer tüm söylentiler gibi sadece bir varsayımdı..Kimse neyi amaçladıklarını bilmiyordu,kimse insanlığın nasıl bir geleceğe sürüklendiğini tahmin edemiyordu..
Merak,insan ırkının en baskın özelliklerindendir..Sonsuza dek karşı koyamazsın)
Ömrü boyunca verdiği emeklerin nasıl da boşa gittiğini izlerken içinde en ufak bir pişmanlık yoktu..
“Bu insanlara her geçen gün daha çok acıyorum.”
“Neyse ki insan fevkalede dayanıklı bir canlı türü; gerçekten rezilce yetiştirilmediği sürece kimsede kalıcı hasar kalmıyor.”
“Yakında kimse kendi hayatını yaşamıyor olacak. Televizyon dizilerindeki aileleri izlemekten başka şeye vakit kalmayacak!”
“Artık ortada son derece ruhsuz, sıradan ve kültürel açıdan ölü bir Dünya var.”
“ dolu bir zihin kolay kolay sıkılmazdı.”
Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar.
“ insanlar gerçek aşkla ömürleri boyunca yalnızca bir kez karşılaşırdı; pek çok acıya, çokça da şiire yol açan bu romantik sanrıdan henüz kurtulamamıştı.”
“Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile, insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.”
Kaçınılmaz olana karşı hiçbir zeki varlık öfke duymaz.
Tarih öncesi çağlardan beri kadınlar zaman zaman -kimi durumlarda planlı bir şekilde- bayılırdı ve erkekler her seferinde tam olması gerektiği gibi tepki verirdi.
Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz.
Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırır. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.
Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz.
“Bağımsızlık günlerimizi hatırlayan herkes ölmüş olacak; insanlık köklerini unutacak.”
“ dünyanın büyük kısmı neresinden tutarsan tut hâlâ eğitimsiz; ön yargı ve batıl inançlarını kırmak on yıllar alacaktır.”
“En basit cevap her zaman en doğrusudur.”
“Merak, insan ırkının en baskın özelliklerindendir. Sonsuza dek karşı koyamazsın.”
“Liderlerin çoğu kör; Hükümdarlar gözlerini boyamış. Tehlikenin farkına vardıklarında çok geç olabilir. İnsanlık inisiyatifini yitirip kobay bir ırk konumuna düşecek.”
“Hükümdarların Dünya’ya güvenlik, barış ve refah getirdiğini inkâr edebilir misiniz?”

“Edemem. Gerçekten öyle yaptılar. Ama özgürlüğümüzü elimizden aldılar. İnsana sırf ekmek yetmiyor; başka ihtiyaçları da var.”

Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz.
Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.
Yüz yıl önce olsa insanlar paniğe kapılırdı, ama şimdi kimse kılını kıpırdatmadı.
Bu insanlara her geçen gün daha çok acıyorum.
Yakında kimse kendi hayatını yaşamıyor olacak. Televizyon dizilerindeki aileleri izlemekten başka şeye vakit kalmayacak!
Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile, insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.
Müzik, bir gün mutlaka üzerine çökecek yalnızlığa karşı tılsım görevi görüyordu.
Barış içinde yaşıyorlar, her şeyleri var, ama ufukları dar.
Uzaya meydan okumanız, karıncaların Dünya’nın bütün çöllerindeki her bir kum tanesini isimlendirip sınıflandırmaya çalışmasından farksız.
Yalnızca zamanın derman olabileceği bazı şeyler vardı hayatta.
Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz. Maddi şartları iyileşen insanlık, gözünü daha yükseklere diker, bir zamanlar rüyasında bile göremeyeceği güç ve mülke burun kıvırmaya başlar. Dış dünya onlara her şeyi sunmuş olsa bile, insanların akıllarındaki sorular ve kalplerindeki özlem susmak bilmez.
Dünya’da yaşanacakların habercisiydi ayrılıkları…
Mantık ve bilimi temsil ettiğimizin bilincindeler ve inançlarına ne kadar bağlı olsalar da, tanrılarını tahtlarından edeceğimizden korkuyorlar.
Beklenmedik her şey korkutur insanları. Yeni bir durum analiz edilene kadar en güvenli seçenek kötüye yormaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir