Simon Kernick kitaplarından Son 48 Saat kitap alıntıları sizlerle…
Son 48 Saat Kitap Alıntıları
Bana olan şu, şimdiden en az iki kişiyi öldürmüş ve tekrar öldürmek için bir dakika bile tereddüt etmeyecek türden bir pislik tarafından tutsak edilen çocuk benim kızım olabilirdi.
Eğer işler ters giderse ,o zaman sen ve benim başımız çok fena belaya girecek eski dostum .
Kızını Kurtarmak için ne kadar ileri gidebilirsin?
Şunu unutma amirim. Hiç kimsenin şansı sonsuza kadar yaver gitmez .
Nasıl bir hayvansın sen?
Hiçbir şeyi kafaya takmayan bir hayvan. dedi.
Hiçbir şeyi kafaya takmayan bir hayvan. dedi.
Yalancılar fiziksel hareketlerini kısıtlama eğilimindedirler ve yaptıkları hareketler dışarıya değil de kendi vücutlarına doğru olur. Yüzlerine, boğazlarına ve ağızlarına çok fazla dokunurlar ; sıklıkla kafalarını yada vücutlarını konuştukları zaman kendilerine soru soran kişilerden başka yöne çevirirler, böylece o kişiyle yüz yüze olmayacaklardır.
Ama Tina ve çok sayıda kişinin daha yıllar boyunca kendi zararlarına olacak şekilde öğrendiği üzere, kanunlar her zaman kötüleri cezalandırmıyordu, tıpkı her zaman iyileri korumadığı gibi. Bazen kuralları eğip bükmek zorunda kalıyordunuz; bu, bir yerlere delil yerleştirmek anlamına gelse bile .
Geçmişi kesin bir şekilde arkada bırakıp geleceğe doğru bakmaya başlamanın vakti çoktan gelmişti
yaşayan, nefes alan, gülümseyen bir insansınız; bir saniye sonra ise yoksunuz. Sonsuza kadar.
Hiç kimsenin şansı sonsuza kadar yaver gitmez.
Durumlar iyi olduğunda bir kanun kaçağının hayatı çok eğlenceli olmalıydı.
Er geç bir hata yapacaklardır. Şunu unutma amirim. Hiç kimsenin şansı sonsuza kadar yaver gitmez.
Muhtemelen, ikisi için her şey buraya kadardı ama bunu umursamayı bırakmıştı artık.
Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir.
İlk başta olayların kontrolü kendisindeydi ama bu kontrol onunla kafayı giderek daha çok bozdukça hızlı bir şekilde buharlaşıp uçmuştu.
Görüntüler beynine kazınmıştı, çirkin bir dövme gibi, sonsuza kadar.
Yalancılar fiziksel hareketlerini kısıtlama eğilimindedirler ve yaptıkları hareketler dışarıya değil de kendi vücutlarına doğru olur. Yüzlerine, boğazlarına ve ağızlarına çok fazla dokunurlar; sıklıkla kafalarını ya da vücutlarını konuştukları zaman kendilerine soru soran kişilerden başka yöne çevirirler, böylece o kişiyle yüz yüze olmayacaklardır .
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Para her şey değil Jimmy.
“Hiç paran olmazsa öyle.”
“Hiç paran olmazsa öyle.”
Sakin ol! Yukarı çıkanlar güçlü olanlardır .
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiye ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir.
Kıssadan hisse, olaylar asla göründükleri kadar kötü değildi.
Kanunlar her zaman kötüleri cezalandırmıyordu, tıpkı her zaman iyileri korumadığı gibi.
Bir adım geri atarken çığlığını bastırmak için elini hemen ağzına götürdü, gözlerini Kimmy Galante’nin cesedinden ayıramıyordu. Onu tavanın duvarla birleştiği yer boyunca uzanan ahşap bir kirişe tutturulmuş paslı bir kasap çengeline asmışlardı. Jimmy orada ipleri kopmuş bir kukla gibi, başı öne düşmüş, ayakları kirli taş zeminden sadece bir kaç santim yukarıda, kolları her iki yanında öylece durarak sallanıyordu. Üzerindeki gök mavisi gömleği yarı karanlıkta siyaha boyanmış gibi duruyordu ve duyduğu damlama sesi boğazının geniş bir yarıkla açıldığı boynundaki yaradan yere düzenli aralıklarla damlayan kandan geliyordu.
Ama daha kötüsü de vardı. İki elindeki parmaklarının hiçbiri yoktu. Hepsi vahşice yerlerinden kesilmiş, geriye eğri büğrü, kanlı parçalar kalmıştı.
, otuz yaşlarında iri yarı bir adam şüpheli yanından koşarak geçerken birdenbire onun üstüne atladı ve sımsıkı sarılarak yakalamaya çalıştı. Bu cesur bir hareketti. Cesur, yardımsever ve tamamen gözü kara. Adam şüpheliyi kavradı, iyi bir hayır kurumu mağazasının vitrinine çarptı ama bıçağı etkisiz hale getirecek kadar hızlı değildi. Şüpheli acımasızca ve içgüdüsel olarak tepki vererek, suratı öfke ve çaresizlikten buruşmuş bir şekilde bıçağı tek bir hamlede doğrudan adamın üst tarafına indirdi. Adam devrilen bir ağaç gibi yere yığıldı, muhtemelen daha yere düşmeden ölmüştü. Oğlu Baba! diye haykırdı
Bir zamanlar birileri ne demiş biliyor musunuz? Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir.
Andrea biraz olsun heyecanlandığını hissetti. Kendisindeki sorunun ne olduğunu, neden her zaman böyle yakışıklı piçleri seviyor gibi göründüğünü merak etti.
-Ne istiyorsunuz? diye fısıldadı, cevabı beklerken tüm bedeni geriliyordu.
– Yarım milyon sterlin, nakit.
– O kadar param yok.
– Evet, var. Bunu bizim için toplayacaksın. Tam olarak kırk sekiz saatin var.
– Yarım milyon sterlin, nakit.
– O kadar param yok.
– Evet, var. Bunu bizim için toplayacaksın. Tam olarak kırk sekiz saatin var.
Şunu unutma amirim. Hiç kimsenin şansı sonsuza kadar yaver gitmez.
“Bir bankacı, size güneşli günde şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamazda geri isteyen kişidir.”
”Simon Kernick ayağını gazdan hiç çekmeden yazıyor. Sıkı tutunun! Harlan Coben. ”
Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir.
“Kanunlar her zaman kötüleri cezalandırmıyordu, tıpkı her zaman iyileri korumadığı gibi.”
“Ölümün bu kadar çabuk olabileceğine dair acımasız bir hatırlatmaydı bu. Bir saniye önce muhteşem bir akşamda oğlunuzla birlikte takımınızın futbol maçını görmeye gitmiş, yaşayan, nefes alan, gülümseyen bir insansınız; bir saniye sonda ise yoksunuz. Sonsuza kadar.”
“Kadının ölü, mahvolmuş bedenine bakarak birkaç saniye orada hareketsiz dikildi. Ölümün insanı küçük düşüren bu tarafı Bolt’un canını sıkıyor, onu dehşete düşürüyordu. Her zaman aklına kendi faniliği geliyordu, hayatının bir gün bu şekilde sonra ereceğinin kesin olması. Çürüyen bir et parçasından fazlası olmayacaktı, bir ömür boyu biriktirdiği düşünceler ve anılar gidecekti.”
“Hindistan’da Gagnes civarlarında bir yerlerde, kobraları kutsal olarak gördükleri bir köy vardır. Bunun anlamı, insanların bu hayvanlara zarar vermesinin yasak olduğudur ve bu yüzden tüm köy bunlarla doludur. Okullarda, insanların mutfaklarında, çocukların odalarında, her yerde. Ama hiç kimse oralı olmaz çünkü ısırılmayacaklarına ikna olmuşlardır. Ve biliyor musun, köylülerden biri ısırılsa bile, bunun kobranın hatası olduğunu ve ona taptıkları için zehrin uzun süre etki etmeyeceğini düşünürler. Şimdi, kobra zehri tedavi edilmezse öldürebilir. Bu, tıbbi gerçek ama ne oluyor biliyor musun? O köyde yılan ısırmasından ölen birine dair bir kanıt yok.”
“Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir.”
“Bazı kadınlar sadece yanlış türdeki adamları seçiyorlar.”
Kendilerine saygıları olmadığı için istismarcı erkeklere katlanan kadınlardan değildi o.
Gelen gideni aratırdı.
İnsan neden bu kadar zalim olmak zorundaydı?
Bu beklemek Beni öldürüyor!
“Bolt’a göre bir insanın hayatı beklemeyle geçen tek, uzun, korkutucu anlardan ibaretmiş gibiydi, o beklemenin sonunda beklediğiniz çok önemli haberleri alıyordunuz: Tahlil sonuçları, sınav sonuçları, bir jürinin kararı, kızınızı tutan adamın yeri ”
“Ölümün bu kadar çabuk olabileceğine dair acımasız bir hatırlatmaydı bu. Bir saniye önce muhteşem bir akşamda oğlunuzla birlikte takımınızın futbol maçını görmeye gitmiş yaşayan, nefes alan, gülümseyen bir insansınız; bir saniye sonra ise yoksunuz. Sonsuza kadar.”
“Er geç bir hata yapacaklardır. Şunu unutma amirim. Hiç kimsenin şansı sonsuza kadar yaver gitmez.”
Kanunlar her zaman kötüleri cezalandırmıyordu, tıpkı her zaman iyileri korumadığı gibi.
Çok güzel olduklarını hatırladığı çok açık ve sıra dışı bir tondaki ela gözleri şimdi büyü altındaymış ve sarhoşmuş gibi bakıyordu.
Geçmişi kesin bir şekilde arkada bırakıp geleceğe doğru bakmaya başlamanın vakti çoktan gelmişti.
Kanunlar her zaman kötüleri cezalandırmıyordu, tıpkı her zaman iyileri korumadığı gibi.
Kanunlar her zaman kötüleri cezalandırmıyordu, tıpkı her zaman iyileri korumadığı gibi.
yağmurlu,
bir gece vaktiydi,
cebimde metelik yok,
elimde sigaramla,
zengindi sokaklar.
bir gece vaktiydi,
cebimde metelik yok,
elimde sigaramla,
zengindi sokaklar.
Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir.
“ Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiyesini ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir. ”
Ölümün insanı küçük düşüren bu tarafı Bolt’un canını sıkıyor, onu dehşete düşürüyordu. Her zaman aklına kendi faniliği geliyordu, hayatının bir gün bu şekilde sona ereceğinin kesin olması. Çürüyen bir et parçasından fazla olmayacaktı, bir ömür boyu birikirdiği düşünceler ve anılar gidecekti.
Hindistan’da, Ganges civarlarında bir yerlerde, kobraları kutsal olarak gördükleri bir yer vardır. Bunun anlamı, insanların bu hayvanlara zarar vermesinin yasak olduğudur ve bu yüzden tüm köy bunlarla doludur. Okullarda, insanların mutfaklarında, çocukların odalarında, her yerde. Ama hiç kimse oralı olmaz çünkü ısırılmayacaklarına ikna olmuşlardır. Ve biliyor musun, köylülerden biri ısırılsa bile, bunun kobranın hatası olduğunu ve ona taptıkları için zehrin uzun süre etki edemeyeceğini düşünürler. Şimdi, kobra zehri tedavi edilmezse öldürebilir. Bu, tıbbi bir gerçek ama ne oluyor biliyor musun? O köyde yılan ısırmasından ölen birine dair bir kayıt yok. Dediğim gibi amirim, inançlı olmak zorundasın.
Zorbalar sadece güçsüzlere sataşırlar. Ben herkesle boy ölçüşmeye hazırım ve ayrıca sözümün eriyim, bu yüzden insanlar sözlerini tutmadıklarında çok gücenirim.
Bazı kadınlar sadece yanlış türdeki adamları seçiyorlar, dedi Andrea kendi kendine ve belki kendisi de bu kadınlardan biriydi.
Er geç bir hata yapacaklardır. Şunu unutma amirim. Hiç kimsenin şansı sonsuza kadar yaver gitmez.
Emma sürekli duyduğu korkuyu zihninden uzaklaştırmaya çalışıp, kendini tamamen yaptığı işe odaklamaya zorlayarak paslı çivi ile karanlığın içinde kazmaya devam etti. Hava kararalı bir saat olmuştu ama bedeninin her bir parçası gösterdiği çabadan dolayı acısa da devam ediyordu. Bu yavaş, acı veren bir işti ama bir yerlere ulaşıyordu. Levhanın sol tarafı ile duvar arasında neredeyse altmış milimlik bir boşluk yaratmıştı, bu neredeyse bir parmağını altına sokabileceği kadar genişti ve zinciri çekiştirdiğinde levha kesinlikle daha gevşemiş gibi gelmişti. Eğer sadece bunu yapmaya devam ederse en sonunda özgür kalacaktı. Bundan emindim. Ama Tanrım, bu zordu.
Annenizin sizi hakkında uyardığı türden adamlarla ıssız yerlere tek başına gitmekten pek hoşlanmazdı , özellikle de silahsızken ve meslektaşlarıyla iletişimde değilken.
Hindistan’da Ganges civarlarında bir yerlerde, kobraları kutsal olarak gördükleri bir köy vardır. Bunun anlamı, insanların bu hayvanlara zarar vermesinin yasak olduğudur ve bu yüzden tüm köy bunlarla doludur. Okullarda, insanların mutfaklarında, çocukların odalarında, her yerde. Ama hiç kimse oralı olmaz çünkü ısırılmayacaklarına ikna olmuşlardır. Ve biliyor musun, köylülerden biri ısırılsa bile, bunun kobranın hatası olduğunu ve ona taptıkları için zehrin uzun süre etki etmeyeceğini düşünürler. Şimdi, kobra zehri tedavi edilmezse öldürebilir. Bu, tıbbi bir gerçek ama ne oluyor biliyor musun? O köyde yılan ısırmasından ölen birine dair bir kayıt yok. Dediğim gibi amirim, inançlı olmak zorundasın. Her şey yoluna girecek.
Güçlü kal, güçlü kal, güçlü kal. Baskı altındayken yıkılmaması gerektiğini biliyordu çünkü eğer yıkılırsa bir daha asla ayağa kalkamazdı
Bir saniye önce muhteşem bir akşamda oğlunuzla birlikte takımınızın futbol maçını görmeye gitmiş yaşayan,nefes alan, gülümseyen bir insansınız; bir saniye sonra ise yoksunuz. Sonsuza kadar.
Her zaman aklına faniliği geliyordu, hayatının bir gün bu şekilde sona ereceğinin kesin olması. Çürüyen bir et parçasından fazlası olmayacaktı, bir ömür boyu biriktirdiği düşünceler ve anılar gidecekti.”
Bir zamanlar birileri ne demiş biliyor musunuz? Bir bankacı, güneş parlarken size şemsiye ödünç veren, yağmur başlar başlamaz da geri isteyen kişidir
Her zaman aklına faniliği geliyordu, hayatının bir gün bu şekilde sona ereceğinin kesin olması. Çürüyen bir et parçasından fazlası olmayacaktı, bir ömür boyu biriktirdiği düşünceler ve anılar gidecekti.
Yalancılar fiziksel hareketlerini kısıtlama eğilimindedirler ve yaptıkları hareketler dışarıya değil de kendi vücutlarına doğru olur.