İçeriğe geç

Solak Defterler Kitap Alıntıları – Murathan Mungan

Murathan Mungan kitaplarından Solak Defterler kitap alıntıları sizlerle…

Solak Defterler Kitap Alıntıları

seyrelen ömürdeki hızın görünmezliği
Nasıl bulabilirsin kendini, başkasında kaybolmadan.
Nasıl bulabilirsin kendini
başkasında kaybolmadan.
Kalbi katildir bazılarının kimseyi öldürmeseler de
Sahi, yalnızlık da olmasa
n’apardım ben?
Bazı hatıralar kurumuş nehir yataklarıdır Susuz, ama hala orada
Korkma
Ölümlünün yazısı,
korkusunu yener insanın
Hiçbir nefret çeşidi baş edemez
kendine düşman birinin aşkıyla
Aşk elinden âh etmeyi bildin mi?
Beni yendin, ya kalbime erdin mi?
gençken nelerden kaçar insan
kaçmayı kurtulmak sanarak.
Bazı hatıralar kurumuş nehir yataklarıdır
Susuz, ama hâlâ orada..
unutkandır ömür
bak kaybolup gitmiş
birlikte hatırladıklarımız
Sahi, yalnızlık da olmasa
n’apardım ben?
Adalet merhamet şefkat
Dünyanın düşürdüklerini toplarım
Yıldızlar kayar
ama senin yerin değişmez, göğünde
Her kötülüğü karanlıktan bilenler
Zulüm dediğin gün ışığında
Bulunduğumuz yer haritalara inananlar içindir
Yoksa herkes kendi zamanıyla büker mekânı
Aşk paganların işidir
dininden dönmeden sevme beni
Kir bağlamış ruhu
sen kendini incitirsen
her şey incinir
hep aynıdır tekrarlanan kaderi
hep aynıdır son cümle:
– Sıkıldım.
kalbe iner bazen uzak dediğin
hayat
dediğin unutmaya çalışmak
En geç ben anladım olup biteni
En geç ben, çevremde her şey çatırdarken
Görmek istemedikleriyle de birikir insan
ne kadar durup baksan da dışarı
bilirsin,
kar çocukken yağar
yerinde sayan yaralar artık acı vermez sana
yetmiyor günün direnci
yılların birden çöken ağırlığına
Hiç gitmeyecekmiş gibi gelir sonra bazı mevsimler
Renkler bizi aldatırken ufka bakan kör çiçeklerin söylediği:
ne kadar akşam inse de çekilmiyor gölgeler
Kendini tanımadan ne kadar dayanabilirsin
Her şeyini bildiğin sandığın belirsizliğe
Bulunduğumuz yer haritalara inananlar içindir,
Yoksa herkes kendi zamanıyla büker mekânı.
Unutmamak gerek: İnsanların geç öğrendikleri konuların önemli bir bölümü kendileri hakkındadır. Yolla ölçülür bazı şeyler, yaşla değil.
eşiğini çözdüğüm şehrin kapılarında kendi hikayem bile tanıdık gelmiyor artık bana.
Yetmiyor günün direnci
Yılların birden çöken ağırlığına
Tarihin belli dönemlerinde
Daha ağırdır sıradan olmanın bedeli.
Üstünü başını sonbaharla düzeltir
benim şiirim
hep yazdan kalmadır çünkü
yaz güneşindendir bazı dizelerimin
saydam sevinci
Umutsuzluk değil benimki
Kendi ateşine yürüyen kömür karanlığı
Bir dizem olsun elinden tutmadı mı senin?
Hiç mi hatırı yoktu akşamlarına su veren şiirlerimin
Bir dizem olsun elinden tutmadı mı senin?
Hiç mi hakkı yok akşamlarına su veren şiirlerimin?
Kalbi katildir bazı insanların,
Kimseyi öldürmeseler de
Aklımız yerindeydi ay karıştırdı.
her hayal çoklu olanak
her varoluş bir geçit
ruhumuz elmasla kesildikçe
dokuz boyut, kara delik, kor madde.
Nasıl bulabilirsin kendini
başkasında kaybolmadan
Hiçbir nefret çeşidi baş edemez
kendine düşman birinin aşkıyla
kim çözebilir ben’ini
varolmanın denkleminden
Sen kendini incitirsen,
her şey incinir.
Karıştığın kalabalıklarda, kendine saklamak iç denizleri.
En geç ben anladım olup biteni
En geç ben, çevremde her şey çatırdarken
Görmek istemedikleriyle de birikir insan
Aydınlanmanın kararttığı bir çakımla
Geciken çözülürken
Umutsuzluk değil benimki
Kendi ateşine yürüyen kömür karanlığı
Nasıl bulabilirsin kendini
başkasında kaybolmadan
Aşk elinden âh etmeyi bildin mi?
Beni yendin, ya kalbime erdin mi?
“Yetersizliğin avuntusuna kıstırılmış hayatlar
Gölgesi kıt avluların solgunluğunda”
“Bazı hatıralar kurumuş nehir yataklarıdır
Susuz, ama hâlâ orada…”
“Sahi, yalnızlık da olmasa
n’apardım ben?”
hep aynı olan geceler
neden benzemezse birbirine
öyle
Hatta Mutfakta biri mi va r ?
Katil uşak çıkacak!
ya da
Eyvah Kocam Geldi!
herkesin film karakteri olmak istediği bu çağ
biliyor kendinin bir cümlesi
olmadığını
hafıza bile on beş dakikalık metafora kilitli
kendi klişesini kırmaya yetmiyor kimsenin şifresi
Kalbi katildir bazılarının
kimseyi öldürmeseler de
Vatan bankalarınız, vatan kasalarınız, vatan mallarınızsa,
Dünya şairleri vatan haini olmaya devam ediyor Nâzımca
Umutsuzluk değil benimki
Kendi ateşine yürüyen kömür karanlığı
Aşk paganların işidir
dininden dönmeden sevme beni
— Sıkıldım
Bir anne sandığın dibinde bulur
erken giden çocuğunun dişini

Sonra günlerce ağzı kanar.

Anında öldürmez ayrılık
Bekler zehirle zaman arasında,
demlenir aşkın da zehrin de sabrı birdir
kilidinde kırılır anahtar
dönüşürüz dünyanın harflerini söktükçe kendimiz sandığımız birine
kendi hikayem bile tanıdık gelmiyor artık bana
Bazı hatıralar kurumuş nehir yataklarıdır Susuz, ama hala orada
herkes gitmiş ama
her şey yerli yerinde
Nasılsın?
Gördüğünüz gibi.
Sabah gözünü açtığın an başlar gün yaralanmaları
Yatağından kalktığın an
Çayını içtiğin, gazeteye göz attığın, telefona baktığın, sokağa çıktığın
Çarşıda biriyle selamlaştığın ya da suskunluğa saklandığın
Hayatın saydamına dokunduğun an başlar
sen kendini incitirsen her şey incinir
dene ne kadar ihanet edebilirsin
unutmak dediğine
Yetersizliğin avuntusuna kıstırılmış
hayatlar
Gölgesi kıt avluların solgunluğunda
Karıştığın kalabalıklarda, kendine saklamak iç denizleri..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir