İçeriğe geç

Şöhret, Servet ve İhtiras Kitap Alıntıları – Osho

Osho kitaplarından Şöhret, Servet ve İhtiras kitap alıntıları sizlerle…

Şöhret, Servet ve İhtiras Kitap Alıntıları

Sıra­dan olabiliyorsan, başarılısındır.
”Zihin şöyle der:Evet, geçmiş iyiydi ama bitti; o konuda hiçbir şey yapılamaz. Henüz gerçekleşmediği için gelecek konusunda bir şey yapılabilir. ”
Dünya arzular yüzünden kudurmuş durumdadır, ihtiyaçlar yüzünden değil.
Yaşamın nihai tahlilinde unvan ve şöhret konu dışıdır. Son hesaplaşmada tek önemli olan hayatının her anını nasıl geçirdiğindir.
Zihin cehenne­me açılan kapıdır ve o kapı arzudan başka bir şey değildir.
Temelde açgözlülük ruhsal bir problemdir. Sana çok şeye sahip değilsen, önemsiz biri ve aynı zamanda da korkak olduğun öğretildi. Bu nedenle insanlar kendilerini doldurmaya devam ediyorlar.
Kleopatra tarihe geçti ,çünkü en güzel kadınlardan biriydi ve bedenini Mısır’ı almaya gelen her fatihe sattı.Sezar veya Anthoyn veya başka birisi. Kleopatra’nin tek savunması vücudunu satmaktı.
”İhanet edebileceğin tek gerçeklik kendi varlığındır. ”
Her arzu geçmişten doğar ve her arzu geleceğe yansıtılır.
Hayat gariptir. Burada bazen krallar dilenci, dilenciler kraldır. Görüntüye aldanma. İçine bak.
Zevk aldığını hissettiğin ne varsa onu yap ve tamamen tadını çıkar. O birkaç dakika içinde geçmiş ve gelecek kaybolacak ve sen şimdi burada olacaksın.
”Sadece kendin ol;rahatla ve varlığının tadını çıkar, potansiyelini en üst farkındalığa taşı. ”
Bazen gündüzdür, bazen gece ,bazen mutluluktur,bazen keder sen tercihsiz ol, sen sadece durum neyse onu kabul et.
Hata yapmak yanlış değildir. Olabildi­ğince çok hata yap, çünkü bu şekilde daha çok öğreneceksin. Fakat tekrar tekrar aynı hatayı yapma, çünkü bu seni aptal yapar.
Kendi başına hatalar yapmak ve bu hatalardan ders çıkarmak, başka birisini takip etmekten ve hata yapma­maktan daha iyidir.
Dünyayı değiştirmeye gidiyorsan ve son­ra kendini değiştireceğini düşünüyorsan, bunu asla yapama­yacaksın; eve asla geri dönemeyeceksin. Olduğun yerde (kendinle) başla.
Başlangıç seninle birlikte olmak zorundadır: “Dünya proble­mi” sensin. Bu yüzden içsel dünyanın gerçekliğinden sakın­ma birinci mesele budur
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Adolf Hitler durduk yere ortaya çıkmaz onu biz yaratırız. O bizim dışarı taşan cerahatimizdir;
Birbirimizle ilişki­liyiz. Ben nevrotiksem ve sen nevrotiksen, o zaman ilişki daha da nevrotik olacaktır.
Toplam kaos birleşik bir olgudan başka bir şey değildir: Hepimiz kendi kaosumuzu dünyanın içine boşalttık.
Hayat bir cehennemdir. Mutsuzluk orada, yoksulluk orada, şiddet orada, her tür delilik ortalıkta dolaşıyor, bu doğru ama yine de problemin teker teker ruhlarda ortaya çıktığı konu­sunda ısrarlıyım.
Zihin cehenne­me açılan kapıdır ve o kapı arzudan başka bir şey değildir.
Dünya arzular yüzünden kudurmuş durumdadır, ihtiyaçlar yüzünden değil
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Zeki insanlar tehlikeli insanlardır. Onlar radikaldir, onlar devrimcidir, onlar daima mevcut durumu baltalarlar. Toplum senin sıradan, aptal kalmanı ister. Kesin­likle makine gibi verimli olmanı ister. Olabildiğince çok bil­gi toplamanı ister ama gerçekten zeki olmanı istemez, çünkü zekiysen geleceği umursamayacaksın. Şimdiki anda ve şimdiki an için yaşayacaksın, çünkü başka bir yaşam yoktur.
Güce ilgi duyanlar kendilerinden giderek daha çok uzak­laşırlar. Zihinleri ne kadar uzağa giderse, o kadar boş olur­lar.
İnsanların fikirleri çok kolay değişir; bütünlükleri yoktur. Tıpkı moda gibi, işler değişir. Bir gün sana tapabilirler; ertesi gün dillere düşmüş bir insan haline gelebilirsin. Bir gün şöhre­tinin doruğundasındır; ertesi gün insanlar seni tamamen unu­turlar. Bir gün başkansındır; ertesi gün sadece vatandaş
Hiçbir neden yokken mutlu, öylesine mutlu olmadıkça; hiç­bir neden yokken mutlu olacak kadar deli olmadıkça, hiçbir zaman mutlu olamayacaksın.
Bir şeyin özlemi­ni çekiyorsun, gerçekleşecek ama o gerçekleştiğinde sen hâlâ mutsuz olduğunu göreceksin.
Geçmiş ve gelecek zamanın parçalarıdır. Geçmiş, artık bulunmayandır ve gelecek henüz olmayandır.
Şimdi, zamanın ötesindedir. Şimdi, sonsuzluktur.
Her arzu geçmişten doğar ve her arzu geleceğe yansıtılır
Ölüm hep arzuların gerçekleşmeden önce gelir. Bin yıl yaşasan bile, arzuların gerçekleşmeyecek.
İlgi kişiyi sarhoş eder, dünyadaki en güçlü uyuşturucudur
Bir şeyden vazgeçersen, ego hemen çok büyüdüğünü hisse­der. Ego, arzunun temel nedenidir! Yeni bir açgözlülük yaratacaktır; yeni yollar bulacaktır. Çok yara­tıcıdır. Bu yaratıcı ego yüzünden, gerçeklik kaçırılıyor.
Herhangi bir şeyin hakikatini bildiğinde, o şeyden özgürleşirsin. Bilmek, özgür olmaktır; bilmemek tutsaklıktır.
Hakikat özgürleştirir.
Bütün olay tek bir şeye dayanır: anlayış.
Bir şeyi aramak, tek yöne odaklanmak demektir.
Hiç­bir ağaç rekabetçi olacak kadar deli değildir ve hiçbir kuş dün­yadaki en güçlü kuşun hangisi olduğuna kafa yormaz, hiçbir kuş bununla ilgilenmez. Sadece kendi işini yapmaya devam eder ve o işin tadını çıkarır.
Sıradan olmak, sıra dışı olmaktır. Basit olmak, yuvaya var­mış olmaktır.
Yürek sevinçle attığında zengindir; yürek doğayla, yaşamın nihai yasasıyla uyum için­de olduğunda zengindir. Yürek, bütünle uyum içinde olduğun­da zengindir.
Görüntüye aldanma. İçine bak.
Her neye sahipsen onun keyfini sür. Sen varoluşun sana vermeyi sürdürdüğü herşeyi ihmal edip duruyorsun. Varoluşa bunun için teşekkür bile etmiyorsun, hiç minnettar değilsin.
İhtiyaç duyduğun şey daha çok mülk değildir. İhtiyaç duyduğun şey daha fazla duyarlılık, daha fazla estetik hassasiyet, müziğe daha yatkın bir kulak, daha artistik gözlerdir. İhtiyacın olan şey her şeyi dikkate değer ve anlamlı bir şeye dönüştüren bir görüştür.
Bir fahişe taksi gibidir ve senin karın da senin kendi araban gibidir, kalıcı bir anlaşmadır. Fakir insanlar kalıcı bir anlaşma yapamazlar; onlar taksi kullanmak zorundalar. Zenginler kalıcı anlaşmalar yapabilir, kendi arabalarına sahip olabilirler. Ne kadar zenginleşirlerse o kadar çok arabaya sahip olabilirler. 365 arabası olan birini biliyorum, yılın her günü için bir araba. Arabalarından biri som altından yapılmıştı..
Herşey değişir ama sahip olduğunla sahip olmayı isteyeceğin şey arasındaki mesafe sabit kalır.
Geleceği unutabilirsen, geleceğin orada olmadığını görebilirsen, sürekli onun için hazırlanmakta bir mana yoktur. Geleceğin bırakıldığı an, geçmiş kendiliğinden önemsizleşir. Geçmişi, onu gelecekte kullanabilelim diye taşırız. Yoksa kim geçmişi taşır? Gereksizdir. Gelecek yoksa, geçmişin sana verdiği bilgiyi taşımanın ne anlamı var? Yolculuğun keyfini bozacak bir yüktür.
Dünyada büyük bir nasıl-cılık var ve her insan, özellikle de modern çağdaş zihin bir nasıl-cı haline geldi: bunu nasıl yapmalı, şunu nasıl yapmalı, nasıl zengin olmalı, nasıl başarılı olmalı, nasıl insanları etkilemeli ve dost kazanmalı, nasıl meditasyon yapmalı, hatta nasıl sevmeli. Bir aptalın nasıl nefes alınacağını soracağı gün çok uzak değil.
İnsanlar ona, Yıldızların üzerine çıkan bu ağaçları nereden buldun? diyerek ağaçları sorduğunda şöyle cevap verdi: Bunlar benim yanlarında oturup tutkularını dinleyerek bulduğum ağaçlar. Ağaçlar bana kendilerinin dünyanın yıldızlara ulaşma tutkuları olduklarını söylediğini duydum.
Buddha kendisiyle nihai karşılaşmasına nirvana adını verdi. Nirvana hiçlik demektir. Bir kez kendi hiçliğinle huzurlu olduğunda; bütün gerginlikler, çatışmalar, kaygılar kaybolur. Yaşamın, ölümü bilmeyen kaynağını bulursun.
Hiçlik mutlak sessizliktir. Sessizlik, müziktir. Onunla kıyaslanabilecek hiçbir keyif yoktur. Katıksız mutluluktur.
Zihin mutsuzluk yaratma mekanizmasıdır. Bütün işlevi mutsuzluk yaratmaktır.
Hayır, hiçbir çabaya gerek yoktur. Sessiz ve merkezde olduğunda, kendi varlığına kök saldığında, yeteneklerin kendiliğinden işlev görmeye başlar. İşlev görmek için doğduğun şekilde işlev görmeye başlarsın; yazgının işlemeni istediği şekilde işlemeye başlarsın. Hazırlıksız olur, işini yapmaya başlarsın – ve şimdi karşılığım verip vermediğine, seni daha saygın yapıp yapmadığına aldırmazsın. Seni mutlu eder ve bu kadarı yeterlidir.
Anda yaşamak, şimdiki zamanda yaşamak, sevgi dolu yaşamak, dostluk içinde yaşamak, önemsemek. o zaman dünya tamamen farklı olacaktır. Kişi değişmek zorundadır, çünkü dünya her bireysel ruhun yansıtılması olgusundan başka bir şey değildir.
Çocuklarını sev; onların özgürlüğünden zevk al. Hatalar yapmalarına izin ver; nerede hata yaptıklarını görmelerine yardım et. Onlara Hata yapmak yanlış değildir – olabildiğince çok hata yap, çünkü bu şekilde daha çok öğreneceksin. Fakat tekrar tekrar aynı hatayı yapma, çünkü bu seni aptal yapar de.
Çocukların senin beğendiklerine ve beğenmediklerine göre dünyaya gelmez. Kendi hayatlarını yaşamak zorundadırlar ve sen de onlar kendi hayatını yaşadığı için memnun olmalısın – o hayat her ne olursa olsun
Bu nedenle haklısın: Dünya güzeldir, kuşların şarkıları güzeldir ve ağaçlar ve çiçekler ve yağmur, okyanuslar ve dağlar. Hepsi sadece kendileri oldukları için çok güzeldir. Yalnız insan kıyasla, rekabetle, başarı fikriyle; taklitle, kendini kınayarak ve başkasını överek bu berbat koşulları dünyaya getirdi.
Kimse sana şöyle demez: Sadece kendin ol – cennetin orada bulunuyor.” Fakat asla, yanlışlıkla bile, Sadece kendin ol; rahatla ve varlığının tadını çıkar, potansiyelini en üst farkındalığa taşı” demezler.
Sev, şarkı söyle, dans et – rakip olarak değil; keyfini, şarkılarım ve danslarım hemcinsi olan insanlarla paylaşmak isteyen biri olarak. Neyin varsa – ve her insanın dünyaya katacağı benzersiz bir şey vardır.
Varoluş ona saygı duyar ama sen henüz kendi varlığına saygı duymadın. Varoluş var olmak, bu dünyayı görmek, bu müziği dinlemek, yıldızları görmek, insanları görmek, sevmek ve sevilmek için seni seçti diye çok mutlu ol – daha ne istiyorsun? Ondan zevk al! Bu şenliğin içinde yavaş yavaş, özel olduğun içinde şimşek gibi patlayacaktır.
Tek mesajım budur: Sen olan seni kabul et, çünkü varoluş onu kabul eder.
Sevgi yerçekimini ortadan kaldırabilir; sevgi her yükü ortadan kaldırabilir. Sevgiyle verilen her karşılık güzeldir. Sevgi olmadığında, sorumluluk çirkindir ve açıkça senin köle zihnine sahip olduğunu gösterir.
Bu bir kez anlaşıldığında, telaş nerededir? Endişe nerededir? Sen zaten yavaşladın. O zaman olay varış yerinin olmadığı, hiçbir yere gitmeyen bir sabah yürüyüşüdür. Her ağaçtan, her güneş Işınından, her kuştan ve yamndan geçen her insandan keyif alabilirsin.
Temel felsefeni başarılı insan olmaktan çıkar. Kendi varlığında gevşe. Hiçbir ideale sahip olma, kendinden bir şey oluşturmaya çalışma, gelişmeye çalışma. Olduğun gibi mükemmelsin. Bütün kusurlarınla, mükemmelsin. Kusurluysan, kusursuz bir biçimde kusurlusun demektir – ama mükemmellik oradadır.
Hiçbir yere gitmen beklenmiyor. Neredeysen, orada mutlu ol. Kendi varlığından hoşnut ol ve dönüşme fikrini bırak. O zaman her an çok değerlidir; o zaman her an benzer güzelliğe, benzer ihtişama, benzer pırıltıya sahiptir. O zaman her an mükemmeldir.
Cıvıldaşan, gevezelik eden kuşları dinle. ağaçlar çiçek açıyor. yıldızlar, güneş, ay. Senin dışında, insan zihni dışında bütün varoluş anda yaşar. Istırap çeken, sadece insan zihnidir.
Psikolojik bakımdan gelecek takıntısı olan sadece sıradan zihindir. Fakat toplum herkesin zekâsını öldürür ve herkesi sıradanlaştırır. Toplum senin gerçekten zeki olmanı istemez: Zekâdan korkulur. Zeki insanlar tehlikeli insanlardır. Onlar radikaldir, onlar devrimcidir, onlar daima mevcut durumu baltalarlar. Toplum senin sıradan, aptal kalmam ister. Kesinlikle makine gibi verimli olmanı ister. Olabildiğince çok bilgi toplamam ister ama gerçekten zeki olmam istemez, çünkü zekiysen geleceği umursamayacaksın. Şimdiki anda ve şimdiki an için yaşayacaksın, çünkü başka bir yaşam yoktur.
Güce ilgi duyanlar kendilerinden giderek daha çok uzaklaşırlar. Zihinleri ne kadar uzağa giderse, o kadar boş olurlar.
Başka insanlar üzerinde güç sahibi olma fikrinin kendisi, o insanların itibarlarını almak, onların bireyselliklerini yok etmek, onları köle olmaya zorlamak demektir. Bunu ancak kötü bir zihin yapabilir.
Kişi bu büyük iktidar dürtüsünün, içindeki bir boşluktan doğduğunu anlamak zorundadır. Güç odaklı olmayan bir insan doyumlu, mutlu, huzurlu, kendinden memnundur. Varlığının ta kendisi varoluşa büyük bir minnettarlıktır; istenecek daha fazla hiçbir şey yoktur. Sana verilen her ne ise, hiçbir zaman sen istememişsindir. Varoluşun bolluğundan gelen katıksız bir armağandır.
Pek çok sefer söylediğim gibi, bu iktidar arzusu insanın mustarip olduğu en büyük hastalıktır. Eğitim sistemlerimizin hepsi, dinlerimizin hepsi, kültür ve toplumlarımızın hepsi bu hastalığa tam bir destek halindedir.
Zevk aldığını hissettiğin ne varsa onu yap ve tamamen tadını çıkar. O birkaç dakika içinde geçmiş ve gelecek kaybolacak ve sen şimdi burada olacaksın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir