İçeriğe geç

Siyah Kitap Alıntıları – Pınar Gogulan

Pınar Gogulan kitaplarından Siyah kitap alıntıları sizlerle…

Siyah Kitap Alıntıları

“Arkasından en çok neye ağlarım?Kendime mi yoksa yaşayamadıklarıma mı?”
“İnsan en çok emek verdiğine gözyaşı döker.Gözyaşı yarayı yakar ama iyi de gelir.”
Sessizlik denilen şey her zaman masum sayılmaz. Yalan sözle söylenir ama bazen de sessizlikle!
İnsanın annesi öldüğü gün tüm dünya susarmış.Gözünün kenarında birkaç çizgi birleşir, çukur olurmuş. O çukurun içinde hep gözyaşı beklermiş, siz fark etseniz de etmeseniz de akar , akar, akarmış.
İnsan en çok emek verdiğine gözyaşı döker. Gözyaşı yarayı yakar ama iyi de gelir.
Yolu bilmekle o yolu almak, o yolda su içmek, o yola teslim olmak arasında fark vardır. Siyah olmadan beyaz olamazsın. Beyaz olmadan gri… Gri olmadan gümüşe dönüşemezsin. Gümüşü tecrübe etmeden altını taşıyamazsın.
“Kişi, aydınlık figürler imgeleyerek değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanabilir. Ancak bahsi geçen ikinci yöntem tatsızdır ve bu nedenle tercih edilmez.”
C.G. Jung
“ ‘Vasat’ ,öğretmenini geçemeyip ilerleme kaydedemeyen öğrencidir.”
“Tanrı kadını ve erkeği yarattı!Ve Tanrı kimi koymuşsa yoluna,sana en iyi derviş ve seyyah olacağı içindir.”
Anne ve babasının sevgisinden mahrum kalan ruhlar, aşka layık görmezler kendilerini.
Annelerin oğulları kıymetlidir.
En tehlikeli öfke, anne ve babamıza karşı içimizde barındırdığımız ama farkında bile olmadığımız
‘pasif agresif’ öfkedir.
Bize kendini sevmek bencillik diye öğretildi! Hep başkaları için yaşa, başkalarını düşün, başkalarını sev, başkaları seni onaylasın ve sevsin!
Yargılamak ben senden üstünüm demenin bir çeşit yolu.
Siz şeffaflığı ve gerçekliği
‘gaddar’ lıkla karıştırıyorsunuz. Gerçekleri duymak ağır geliyor. Ama ben gerçeği yüzünüze çarpmaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğim.
Sen uzattığın eli tutmayan ele mi dargınsın? Yoksa onu tutmayacak birine elini uzattığın için kendine mi kızgınsın?
Mevlana
Sevgi, sevgi, sevgi diye çırpınırken kendinize saygı duymayı unutuyor, kendinizi çiğniyor ve üzerinize basıp çiğnemelerine izin veriyorsunuz.
Savaş acımasız ve tüm taraflar için yok edicidir.
Yaptığımız hiçbir davranış, karşımıza çıkan hiçbir olay ve kişi, mesleklerimiz, eşlerimiz hayatımıza tesadüfen girmemiştir. Bilinçaltı her şeyi bizim için programlamış, fırına vermiş, pişirmiş ve önümüze koymuştur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tanrı kadını ve erkeği yarattı! Ve Tanrı kimi koymuşsa yoluna, sana en iyi derviş ve seyyah olacağı içindir.
Başımıza gelen en olağanüstü şeyler,beklemediğimiz anların müjdesidir.
Sen uzattığın eli,tutmayan ele mi dargınsın?Yoksa,onu tutmayacak birine elini uzattığın için kendine mi kızgınsın?
-Mevlana
Senin suçun değil Zeynep. O gün orada, annenin mutsuzluğu, aldatılmasına rağmen terk edememesi, babana ve sosyal çevresinin kurallarına mahkûmiyeti senin suçun değil! Senin yükün değil!
Uyan!Her şey çiçek,kelebek,tırtıl değil.
Uyan!Sen de salt iyi ve iyilik değilsin.
Tek başına bir Yin doğamaz ve tek başına bir Yang büyüyemez.
-Lao Tzu
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Gönülden edilen bir dua, evrende mutlaka vücut bulur.
Ben uçmak istedim. Onlar ‘yerde yürü’ dedi. Ben tablolar, yağlı boyalar istedim, onlar ‘bir fabrikaya gir, sigortalı işçi ol’ dedi.
Bir arada görünen iki farklı dünyanın insanını birleştirme çabası.Görevimiz Tehlike’deki imkansız görevler gibi.
Yalan sözle söylenir ama bazen de sessizlikle!
Suçluluk duygusu çoğu kez ithamlardan kaynaklanır, suçlardan değil!
Çok tanıdıktı ama çok da yabancı.
Kimse onun kadar güzel Nilgün demezdi.
Doğadaki en güçlü enerji kaynağıdır kalp ve bizler tüm yaratımlarımızı kalp çakramızla yaparız.Gönulden edilen bir dua,evrende mutlaka vücut bulur.
Kendine yükledigin agır anlamlar,evrende karşılığını bulmadığında,ilk fırtınada genç bir zeytin fidanı olduğunu hatırlarsın.
Muzafferiyetleri kazandıran ne ordunun kuvvet ve heybeti ne de silahların intizam ve mükemmeliyetidir. Muzafferiyetleri sağlayan, kalp ve ruhun kuvvetidir
Johann Gottlieb Fichte
Kontrolsüz alkol tüketen veya ‘alkololik’ tanısı konan kişilerin ruhunda derin yaralar açmış travmalar ararız. Bu, anne baba vefatı, cinsel istismar, fiziksel şiddet veya ani bir kayıp olabilir. Yaşadığı travma nedeniyle enerji bedeninde (aurasında )derin bir boşluk açılır ve alkol bu boşluğu doldurmak için ideal bir harçtır.
P:Benim suçum. Benim yargılanmalarım.Benim ihmalim. Benim aynam demek daha mı zor?
S: Suçlamak ve sorumluluğu omuzlarından atmak her zaman daha kolaydır!
‘Kaybetmeye rağmen sevgi’ olağanüstü işte o zaman kaybetmenin zaferini tadarsın.’
Yol’a çıkışın AŞK’tan ama Yol’da varacağın nokta AŞK’a olmayabilir çocuk.
Kişi, aydınlık figürler imgeleyerek değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanabilir. Ancak bahsi geçen ikinci yöntem tatsızdır ve bu nedenle tercih edilmez
C. G. Jung
Hastalanmışsan bil ki ‘kendin’ olmayi bırakmışsındır.
Hastalanmışsan bil ki avazın çıktığı kadar çığlıklar atıp kafa göz yarnak isterken susmuş,sessiz kalmış,hanım kız ya da efendi çocuk olmuşsun!
Hastalanmışsan bil ki kendine geç kalmışsin!
Hastalanmışsan bil ki uyku modundasın!Uyanma vakti gelmiş!
Yaptığımız hiçbir davranış,karşımıza çıkan hiç bir olay ve kişi,mesleklerimiz,eşlerimiz hayatımıza tesadüfen girmemiştir.
Salt hakikat iyileştirebilir yaralı bir kalbi!
İnsan güvenmeden nasıl sevebilir ki?
Hastalanmışsan bil ki kendin olmayı bırakmışsındır. Hastalanmişsan bil ki avazın çıktığı kadar çığlıklar atıp kafa göz yarmak isterken susmuş, sessiz kalmış, hanım kız ya da efendi çocuk olmuşsun !Hastalanmışsan bilki kendine geç kalmışsın! Hastalanmişsan bil ki uyku modundasın! Uyanma vakti gelmiş! Hastalanmişsan bil ki çok iyi insansın ama arkandan iyi bilirdik desinler istemiyorsan birazcık Yaşasın kötülük diyeceksin . Hastalanmışsan bil ki içine atmışsın ,babaannenin Ağla kızım Ağla rahatlarsın tavsiyesini dinlememişsin. Hastalanmişsan bil ki sırların var ya da çok kutsal bildiğin Annenin ve babanın sırları var ! Hatta kutsal kadın Anneannen, babaannen ,Efendi dedelerin sırları ve kimselere göstermedikleri yaraları var! Hastalanmışsan bilki organlarının enerjisi, frekansı düşmüş .Demek ki düşüncelerin hep hastalık ,yokluk, keşkeler ,pişmanlıklar Ah tühler ,bende o şans ne gezerler, her şey beni bulur zatenler, mecburiyetlerle dolu .Acıların Çocuğu ama nereye kadar? Hastalanmişsan bil ki gizli intihar etmişsin bir yerlerde,ruhsal planı unutmuşsun, alma verme dengelerin çökmüş ,algıların bozulmuş, yaşam amacını epey bir İhmal etmişsin !En değerli varlığını, kendini İhmal etmişsin!
Proje amaç dönemi 30 aylık bir süreci kapsar. 30 aylık süreç, fetüsün döllenmesinden 9 ay öncesi, döllenme anı ,9 ay gebelik süreci ,doğum anı ve yaşamımızın ilk 12 ayı ! Beynimiz, bu döngü boyunca hayatta kalabilmeyi başardığını düşünerek bu süreci güvenli kabul eder ve bilinçaltına atar. Bilinçaltı bu dönemde yaşanan her şeyi, sanki kişinin kendisine aitmiş gibi kaydeder .Dolayısıyla bugünkü hayatımız, anne ve babalarımızın ve soy ağacımızdaki önemli bireylerin o dönemde yaşadıklarının bir yansımasıdır. 30 aylık dönemde ,anne ve babamızın yaşadığı tüm duygusal çatışmalar, ileriki hayatımızda bizim fizyolojik çatışmamız veya davranış modelimiz haline gelir .Beyin her şeyi ama her şeyi kaydeder yaptığımız hiçbir davranış ,karşımıza çıkan hiçbir olay ve kişi ,mesleklerimiz ,eşlerimiz hayatımıza tesadüfen girmemiştir.
Korkacaksın biliyorum ama korkunun içinde sadece kısacık bir an kal, çünkü en iyi dostunla tanışmak üzeresin; KENDİNLE!
Ey iyi insan, öncelikle kendine iyilik eden insandır!
Önceliği kendi öz sağlığı ve benliği olan insandır.
Bize kendini sevmek bencillik diye öğretildi! Hep başkaları için yaşa, başkalarını düşün, başkalarını sev, başkaları seni onaylasın ve sevsin!
Siyah: Hayır efendim, bencillik SADECE kendini sevmektedir.!
Seni sürekli eziyorsa, aşağılıyorsa,rencide ediyorsa, parayla veya pahalı hediyelerle terbiye edip işe yaramaz ve değersiz hissettiriyorsa programını didik didik ararım.
Bulacağımdam emin olduğum Mario’ nun kese kese altınları şunlar olacaktır.
-Gebelik haberine sevinmeyen, hatta kürtaj sandalyesinden kalkan annen ve dişi olduğun için seni beşiğine atan baba.
-Anne ve babanın aile yapılarında sosyoekonomik uçurum vardır; zengin kız fakir oğlan çatışması
-Kurban rolünde yutan bir anne söz konusudur.
-Soyağacında, kumalarıyla veya kaynanalarıyla yaşamak zorunda kalan ve köle gibi çalıştırılan anne vardır.
. Daha da ileri gider, soyağacında ensest mağduru bir çocuk ve sır gibi saklanan adaletin yerini bulmadığı bir Siyah travma bulurum.
Soğuk mesafeli avukat kocan bir anda sıcacık ve naif görünür gözüne. ağlamaya başlar danışan, beyninin mucizevi çözüm bulma kapasitesine hayretle bakakalır.
Eşinle kimin hayatını, yaralarını, çözümlüyorsun?
Kolay kolay kimse sormaz sana bu soruyu? Suçlamak, kurban psikolojisine sığınmak, kestirip atmak, boşamak kolaydır.
O halde,eşinle çatışman olsun olmasın, sor kendine:
Çocukluğum kime benziyor? 0-12 yaş dönemini araştır. 14-16 #8242; lara da uğra.
İnşallah hiç benzemez dediğin kimin sende açtığı yarayı iyigeliyor?
Bu noktada,şöyle bir örnekle karşılaşıyoruz; çocukluğunda alkol ve öfkesi yüzünden yara aldığın babanın tam tersi, içmeyen ama aynı zaman da sessizliği, sakinliği,iletişimsizliği ve durağanlığıyla sınandığın bir adamla birlikte olabilirsin.
Siyah : Biriktirdiğiniz hayal kırıklıkları, kıskançlıklar, kıyaslar, yoksun ve eksik hissettikleriniz, bastırdığınız öfke,yargılarınız, eleştrileriniz, serzenişleriniz, kendinize bile itiraf edemediğiniz korkularınız . Hepsini nasıl da güzel çarpar yüzünüze adaşım KARA’çiğer.
Siyah : Yaşadığınız hayat ne kadar gerçek? Başkalarını memnun etmek üzerine kurulu ‘-mış’ gibi yaparak olmadığınız biri olmaya çalışmanız, toplumun sizi sokmaya çalıştığı rollerin ve kostümlerin içine bir türlü girememeniz ama iki beden büyük gelse de terzi üzerinize dikmiş gibi davranmanız, ne büyük bir acı.
İnsanın kendi kendini soktuğu illüzyon hapishanesi ve kukla rolü benden bile daha karanlık.
Siyah: Tribünlere oynamak, ‘ hadi amcalara bir şarkı söyle çocuğum’ larla yetişenler, ruhları yavaş yavaş sömürenler.
Siyah: İsteklerin ve arzuların, ihtiyaçların ve hayattan talep ettiklerin arasında uyumsuzluk seni olmadığın biri gibi davranmaya zorlar. Çok basit; kocan gece seni yatağında bekliyor ama sen o yatağa girmek istemiyorsan , ancak onun sana sağladığı imkanlar yüzünden buna mecbur hissediyorsan ve buna rağmen tıpış tıpış söyleneni yapıyorsan SİYATİĞE esirsin demektir.
Siyah: kendi başının çaresine bakamıyorsun! Onların sosyal statüleri, sana sağladıkları lüks arabalar, onların ismiyle girdiğin sosyal toplantılar, aldığın pahalı hediyeler, kredi kartı faturalarının sen farkında olmadan ödenmesi İplerin onların elinde bebeğim! Sen konformist, güç ve lüks bağımlısı olursan kendi ayakların ve bacaklarınla zor yürürsün!
Siyah: suçluluk duygusu. İnsanın kendi kendini yok etme programıdır. Türünüzü tüketmenin bir numaralı zehri. Daha güçlü bir zehir tanımam. Dünyanıza bir meteor düşmesine veya uzaylıların istila etmesine ihtiyaç yok. Kolektif bilinçteki ‘suçluluk’ kampıçısı size yeter!
Proje amaç dönemi, döllenmeden 9 ay öncesi, döllenme anı, 9 aylık gebelik süreci ve yaşamımızın ilk 12 ayı; 30 aylık bir süreci kapsar.
0-30 aylık dönemde, anne babanızın duygusal ve düşünsel çatışmaları, ileride sizin fizyolojik çatışmanız olur. Ve hatta patolojinizle, siz onların duygusal ve düşünsel travmaların çözümü oluyorsunuz.
hastalık hayatta kalabilmemiz için kadim doğanın mükemmel işleyen biyolojik bir özel programıdır.
Kadim Şaman öğretilerinde gebe kadın ve doğum kutsaldır.
Gebelik ve doğum sürecinde kadın ve gelmekte olan bebek dualarla, ayinlerle karşılanır. Psişik güçlerin bu dönemde tetiklenmesi ve güçlenmesi için anne, baba ve bebek kutsanır. Doğayla uyum ve ahenk içinde bir süreç geçirildiğinden emin olunur.
Yaşamlarınızın gerçek anlamaı, gerçek önemi bilinçaltındadır. Bilinçli zihinleriniz aldatmadan ve yanılgıdan ibarettir.
– Carl Gustav Jung
Acelemiz yok. İdarak ! Öz idrak zaman ister. Sorumluluk ister. Sevgi, vicdan ve hoşgörü ister. Yasını tut çocuk. Yalnız fazla oyalanma, takılıp kalmak hakiki idrakı gölgeler.
Her hastalığın altında bir travma yatar, evet. Ancak, her hastalık Siyah’la beslenir. Siyah’ı görünür yapmazsan, hakikate ulaşamazsın. Aradığın şey hakikat değil mi Çocuk?
Yoksun olduğu şeyden ve realiteden kolaylıkla kaçmak için bir sığınaktır alkol: “Kendi gerçeğimi yaratmak için realiteyi terk ediyorum!” Hayata susamış olmaktır alkolik olmak. Hipoglisemi çatışmasıdır aynı zamanda. Hayatın tadı ne zaman kaçtı?
Yaptığımız hiçbir davranış, karşımıza çıkan hiçbir olay ve kişi, mesleklerimiz, eşlerimiz hayatımıza tesadüfen girmemiştir. Bilinçaltı her şeyi bizim için programlamış, fırına vermiş, pişirmiş ve önümüze koymuştur.
Doğrular ve yanlışlar, hatalılar, kusurlular, kusursuz ve eşsizler. Kime göre neye göre?
Hastalığının kurbağanın olup onunla yaşamayı onunla yatıp kalkmayı onu düşünmeyi düşlemeyi onunla yaşamın içinde değer kazanmayı onun çaresiz olduğuna inanmayı kabul edebilirsin.
Ya da
Siyah’la tanışmaya karar verebilirsin.
Seçim senin!
SİYAH: Suçluluk duygusu. İnsanın kendi kendini yok etme programıdır. Türünüzü tüketmenin bir numaralı zehri. Daha güçlü bir zehir tanımam. Dünyanıza bir meteor düşmesine veya uzaylıların istila etmesini ihtiyaç yok. Kolektif bilinçteki ‘suçluluk’ kamçısı size yeter!
Değişim bir noktada yanlış yaptığın gerçeğini kabul etme erdemidir!
Sessizlik denilen şey her zaman masum sayılmaz.
Yalan sözle söylenir ama bazen de sessizlikle! Sırlarda ‘sus’un yalanıdır.
Kendini hafife alma. İnsanoğlu yeryüzündeki en tanrısal güce sahip türdür. Ama kendin hakkında hafif, dünya hakkında derin düşün. Kendine yüklediğin ağır anlamlar, evrende karşılığını bulmadığında, ilk fırtınada genç bir zeytin fidanı olduğunu hatırlarsın.
Bugün dünkü sen’e karşı bir zafer kazandın.Yarın ise mücadelen bugünkü sen’le olacak. Hiç acı çekmemiş olan biri, karakterini yeterince terbiye edemez.
MOR: Yol’a çıkışın AŞK’tan, ama Yol’a varacağın nokta AŞK’a olmayabilir cocuk.
PINAR: Kaybedebilirim yani onu?
MOR: Sevgi ve kazanmak ne güzel geliyor kulaga ‘Kaybetmeye rağmen sevgi’ olağanüstü İşte o zaman kaybetmenin zaferini tadarsın.
PINAR: Kazanmak için değil ‘oyun’ için oyna! Çünkü o zaman senin zaferin bir başkasının kaybı değil ‘onur’u olur.
Ya şikayet etmeyeceksin ya da şikayet ettiğin şeyi değiştireceksin.
Hastalık, beynimizin bize kıyağıdır! Bizi daha uzun süre hayatta tutabilmek için beynin geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır.
HASTALANMIŞSAN EĞER
Bil ki kendin olmayı bırakmışsındır.
Bil ki kendine geç kalmışsın!
Bil ki avazın çıktığı kadar çığlıklar atıp kafa göz yarmak isterken susmus, sessiz kalmış, hanım kız ya da efendi çocuk olmuşsun!
Bil ki içine atmışsın, babannenin ağla kızım ağla, rahatlarsın tavsiyesini dinlememişsin.
Bil ki sırların var ya da çok kutsal bildiğin annenin ve babanın sırları var! Hatta kutsal kadın anneannen, babaannen , efendi dedelerin sırları ve kimselere gösteremedikleri yaralar var!
BİL Kİ UYKU MODUNDASIN! UYANMA VAKTİ GELMİŞ!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir