İçeriğe geç

Siya Evînê Kitap Alıntıları – Mehmed Uzun

Mehmed Uzun kitaplarından Siya Evînê kitap alıntıları sizlerle…

Siya Evînê Kitap Alıntıları

&“&”

Bu Leyla ve Mecnun,bu rengini altından alan iki yıldız hiç yaklaşmazlar mı birbirine,hiç kavuşmazlar mı..?
…dört ses sayesinde yaşam hâlâ yaşamdır; kalplerin, kadınların, müziğin ve suyun sesi.
Çar hezar sal in ku miletê Kurd li ser erdê xwe, li welatê xwe dijî. Lê îro, di vê gava tarî û reş a tarîxê de erdê miletê me, welatê wî hatiye perçekîrîn, wêrankîrîn.
Dewlet welatê me hildiweşîne, dike kavil, xirbe û çol.
Neden bu kahrolası dünya hergün göz yaşlarıyla yıkanıp, yüreği yanıkların, çaresiz yakarışlarıyla, inlemeleriyle kurulanıyor. Niçin?
Öyle anlaşılıyor ki feleğin çarkı kırılmış; dünya hızla bir yerlere yuvarlanıyor… Ve bizde bu hıza yetişmek zorundayız… Niçin ama?"
Aşk, yürek, ve sözcükler. Sözcükleri unutmamak lazım. Duyguların içine akıp şekillendiği, duyguların onlarla süslendiği araçlar. Yaralı yüreklerin imdadına yetişen ilaçlar. Sözcükler; mutlu yüreklerde açan tomurcuklar.
Hayat…Hayat herşeye rağmen çok güzelsin.
Em ê bi ser kevin.
Gava em weha bi hev re bibin yek, bi hev re bin, tu tişt nikare xwe li ber me ragire.
“Xwelî li serê te be dinyayê, xwelî li serê te be…”
Ağrı, Ağrı ateş olmuşsun
Ateş içinde yücelmişsin
Ülkeye meşale olmuşsun
Kitap. Kitapların dünyası. Sihir ve keramet dolu bir dünya.
Özlem neredeyse nefesini kesiyor
Her zaman böyledir, karanlık, çaresiz ve dar günlerde dostlar azalır.
Yine ne olduysa biz mazlumlara oldu. Yine biz altta kaldık."
.
.
"Hak, hukuk, demokrasi, ve insan haklarıyine çiğneniyor."
… Unutma herkes yuvasında mutludur."
Lê kes, tu kes hawara dilê wî nabihîse…
Ama kimse hiç kimse kalbinin yakarışını duymuyor
Siyasetten söz ettiniz. Biz kim, siyaset kim? Siyaset siz büyüklerin işidir. Biz küçük halklar, çaresiz ve cahil halklar ne anlarız siyasetten? Siyaset sizin mutfakta pişiyor. Bizim payımıza düşeni de sizler veriyorsunuz.
Şiir yaşamın diğer adı. Ona göre yürek ve şiir; en güzel iki birliktelik, bilgi ve duyguların birlikteliği
Güzel delikanlı, unutma herkes yuvasında mutludur.
Sessizlik. Bundan sonra sessizlik. Sessizlikte sadece yüreğin sesi.
Çaresizliğin gözü kör olsun!"
Hala hangi umutla yaşadığını bilmiyor musun?"
Okumak; renkli sayfaların arasında hiç yorulmadan sonsuz bir yolculuğa çıkmak.
Kitap. Rakipsiz sevgili. Dilsiz dost. Bilginin yoldaşı…
Kalbim, ey kalbim! Ne oluyor? Niçin bir anda böyle kendini bırakıyorsun, koyveriyorsun, değişiyorsun?
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Yüreğin sesini seviyor. Yüreğin ses verdiği bir yaşamı özlüyor. Böyle bir yer özlüyor. Yaşamak için böyle bir yer bir mekan..
Kürtlerle diğer insanların alın yazıları arasındaki fark nedir?
Ve en önemlisi o söz gelimi bir Fransız’ın alın yazısına sahip olmak istiyor mu?
İnsan sevdiğine kavuştuktan sonra ekmeği olsun ayranı hiç olmasın,
yemeği sadece darı olsun.
Yorganı mavi gök olsun,
döşeği kuru yer olsun,
yastığı sert taş olsun.
Torbası omzunda olsun, torbanın dibi delik olsun.
Yurdu buralar olmasın. Acem ve gavur ellerinde olsun.
Sevgilisi insanın istediği gibi olduktan sonra, gün boyu avare olsun.
Aşsız, katıksız, ekmeksiz olsun
Benden önce zaman yoktu benden sonrada olmayacak zaman benimle başladı ve benimle son bulacak!
Kürtler dünya yüzünde
Niçin her şeyden mahrum?
Her şeye niçin oldular mahkum?
Ehmede Xani
Yıldızlar durmadan yanıp sönüyor. Yukarıdaki yedi büyük yıldız gökyüzünü şenlendiriyor. Kutupyıldızı Büyük Ağrının başında gülümsüyor. Leyla ile mecnun, iki boynu bükük yıldız uzaklardan birbirini seyrediyor.
Aşk, Üç harf.küçücük bir kelime. Ancak anlaşılması güç bir dünya, bir ömür. Tüm bir ömrün anlamaya yetmediği bir duygu. Kelimelerin anlatmaya yetmediği bir deprem, akla değil, yüreğe sorulması gereken şey. Yalnızca yoksul yüreğin taşıdığı, onun acısını damla damla hissettiği afet. Yaşamın en ışıltılı, en canlı olduğu yerde çoğalan güzellik.
Vicdan, sıcak ve yumuşak bir sözcük. Altın değerinde, ağır bir sözcük. Herkesin kayıtsız şartsız saygı duyduğu, üzerinde hemfikir olduğu bir sözcük.
Nar çiçeklerini çok severim. Yaşamın rengini taşırlar.
Biliyor ki sürgünlük günün birinde bitecek. Yeniden ülkesine gidecek. İstanbul’una, Galatasına kavuşacak. Belki de Van Gölü’nün kıyısında küçük, beyaz bir evi; başımın üstünde parlak yıldızlar olacak. Göle yıldızların Şavkı vuracak.
İnsan, zamanın içinde yaşar, zaman nehriyle akar.
Güvercinlerin gözleri, bir damla tatlısu.
&‘Kurt dumanlı havayı sever;ihanet dar ve acı günleri…’
Uzun bir ömür, kötü, çılgın bir çağda. Kudurmuş bu çağda. Avların, avcıların korku ve şiddetin çağında. "
Ne çok insan var. Her çeşit, her ırktan insan. Ne yaparlar, nereye giderler? Sonuçta hepsinin ortak bir yanları var; hepsi de sevmenin ne olduğunu biliyor, aşkın ne olduğunu da. Bilmezler mi, çaresizlik, kanadı kırıklık nedir, yüreğe düşen köz nedir, hüzün nedir? Evet, insan olan bilir bunları. İnsan, duygu ustası… Aynı şekilde nefes alır, aynı havayı solur. O vakit herkes aynılaşır. Peki neden bu insanı insandan uzaklaştıran ayrılıklar, bütün bu sınırlar?
Hâlâ kendimle mücadele ediyorum. "
Kitap. Rakipsiz sevgili. Dilsiz dost. Bilginin yoldaşı.
…bi xera çar dengan jîn he jî jîn e; denge dîl,jîn,mûsîk û ave.

|•Dört ses sayesinde yaşam hâlâ yaşamdır. Kalbin sesi,kadının sesi,müziğin ve suyun sesi•|

Weke xewneke….
İnsan sevdiğine kavuşturan sonra
Ekmeği olsun, ayranı hiç olmasın……
Kurt dumanlı havayı sever;ihanet de dar ve acı günleri.
Hep böyledir, yenilği beraberinde yeni yenilğiler getirir.
Kuşkusuz durumumuzu biliyorsunuz. Ancak bizi anladığınıza inanmıyorum. Bizi nasıl anlayabilirsiniz? Siz de biliyorsunuz ki;bilmek ayrı şey anlamak ayrı şeydir. Anlamak, bilmekten daha yakıcıdır. Çok yakıcı. Ve bazı şeyler vardır ki, yaşanmadan anlaşılmaz…"
Ülkemiz parçalandı.Halkımız ağır bir baskı ve zulüm altında. Peki siz? Siz aynı durumda olsaydınız ne yapardınız?
Sessizlik."
Özür dilerim kendimi tutamadım. Siyasetten söz ettiniz. Biz kim, siyaset kim? Siyaset siz büyüklerin işidir. Biz küçük halklar, çaresiz ve cahil halklar ne anlarız siyasetten? Siyaset sizin mutfakta pişiyor. Bizim payımıza düşeni de sizler veriyorsunuz. "
Mirim, hayatı yaşanılır kılan dört sesin varlığıdır.
Yüreğinin sesi,
kadının sesi,
müziğin sesi ve suyun sesi.
Ez li te difikirim.
Û difikirim ku ez dê, tim û tim, li te bifikirim…"
… ez heme, ez dijîm, mixabin, ez heme, ez dijîm."
Ülkesinde aynı anda yaşanan trajediyi ve komediyi tasvir etmeli. Gülmek ne kadar ciddi bir konu."
Ma gul bê av, ax û tavê dibe?
Bu dünya kendine özgü bir dünya, ateşten yaratılmış bir dünya. Bu hırpalanmış,yaralanmış, sesini kimsenin duymadığı dünya, ateşin ortasında. "
Kitap ve müzik.Ruhları mest eden iki şey.Yürekleri buluşturan dil.
Vicdan, uzak bir geçmişten sisli bir anı, çılgın bir ressamın elinde kırılmış bir fırça.
Mirim, hayatı yaşanılır kılan dört sesin varlığıdır. Yüreğin sesi, kadının sesi, müziğin sesi ve suyun sesi."
Dünyada hiç bir fikir eseri yoktur ki zulme karşı başkaldırmamış olsun."
Dr. Abdullah Cevdet Bey
Kitap.Rakipsiz sevgili.Dilsiz dost.Bilginin yoldaşı."
Öyle anlaşılıyor ki feleğin çarkı kırılmış; dünya hızla bir yerlere doğru yuvarlanıyor ve biz de bu hıza yetişmek zorundayız… Niçin ama? "
Gelenek ve töreler, aşkın, güzel duyguların düşmanı.
Kalbim, ey kalbim! Ne oluyor? Niçin bir anda böyle kendini bırakıyorsun, koyveriyorsun, değişiyorsun? Hayat hep böyle çelişki ve çatışmalarla mı geçecek? "
Ne mutlu size.Özgür yaşıyorsunuz.Demokrasiye çok eskiden beri sahipsiniz. Bizden ise haberiniz bile yok. "
Beklemek, uzun bir sızıdır ömrümüze sardığımız.
Ve dönüp bakıyorum da , ben sadece seni düşünmüşüm.
Ama kimse, hiç kimse, kalbinin yakarışını duymuyor…
Beklemek uzun bir sızıdır ömrümüze sardığımız…
dört ses sayesinde yaşam hâlâ yaşamdır; kalbin, kadının, müziğin ve suyu sesi
Asıl felaket umutsuzluktur. Umudu elden bırakmamalı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir