Jack London kitaplarından Sirk Köpeği kitap alıntıları sizlerle…
Sirk Köpeği Kitap Alıntıları
İnsanın dediği olur, onun sözü geçer, çünkü onun, düşünen bir kafası vardır.
Bilgi, burada acıyla öğretiliyordu.
‘ aynı hamurdan yoğrulmuşuz, ne var ki ayrı kalıplara dökülmüşüz. ‘
İşte elimi uzatıyorum. Tutuyor musun? Yüreğim, awucumda, her bir parmağım yürek yürek atıyor. Tutmazsan, söylüyorum, şu sandalyede oturup öleceğim
İzleyiciler, hayvanların numara yapmaktan hoşlandıklarına inanmak isterler, hayvanların el bebek Gül bebek tutulduklarına, sahiplerini ölesiye sevdiklerine inanmak isterler. Bırakın inansınlar. Ama işlerin perde arkasını görseler herkesin lanetlenmesinden lokmamız gırtlağımızda kalır. Ne lokması? Ağzımıza lokma girmez ki o vakit!
Çünkü Michael’in çabucak sezmeye başladığı gibi bilgi, burada acı ile öğretiliyordu. Kısacası burası bu Cedarwild Hayvan Okulu, acılar okuluydu.
Ve senin yüreğin, gömülmüş bir altın definesi için çarpmadığından seni kandırmak daha güçtür. Yüreği para para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır
— İnsanlar aç gözlü. Ne kadar çok paraları olursa, o kadar çok istiyorlar.
Bu dünyada yapılacak, öğrenilecek o kadar çok şey var ki, yedi saat uyuyunca kendimi suçlu hissediyorum.
”Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. ciğerleri beş para etmez onların. Bire yüz getirecek bir iş döner, oltanın ucundaki solucana saldıran çaylak kesilirler. Bire bin getiren bir iş öner, resmen çılgına dönerler. ”
Sahip i olan insana hizmet etmek ya da onun peşi sıra gitmek için, severek , isteyerek ve mutlulukla , sevinçten hoplaya zıplaya yiyeceğini hiç dokunmadan bırakabilen tek hayvan olan köpekler, böyledir.
Ağzından çok nadir bir kaç söz dökülürdü. Konuşmayı unuttuğundan değil, kimsenin anlamayacağını bile bile konuşmak için bir neden göremediğinden konuşmuyordu.
Bu imkânsız, dedi Harley.
Ancak böyle imkânsız şeyler gerçekleştiğinde hayat yaşamaya değer olduğunu gösteriyor insana. diye cevap verdi.
Ancak böyle imkânsız şeyler gerçekleştiğinde hayat yaşamaya değer olduğunu gösteriyor insana. diye cevap verdi.
Çünkü insanlar üstün durumdadır ve kendilerini üstün görmekten hoşlanırlar.
Bütün hizmet çiçekleri, sevgi toprağında açar…
İnsanoğlunu, herhangi bir örgütlü mücadeleye girmeye razı etmek çok güç; kendi kötü koşullarını hafifletmek üzere örgütlenmelerini sağlamak daha da güç ve hele kendilerinden biraz daha hayvan olan hayvanların kötü koşullarını hafifletmek üzere örgütleyip mücadeleye sokmak çok daha güç.
Müzik, düşlere gönderen bir uyuşturucu gibiydi.
Acı, en iyi öğretmendir.
Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların. Bire yüz getirecek bir iş öner, oltanın ucundaki solucana çaylak kesilirler. Bire bin getiren bir iş öner, resmen çılgına dönerler.
İnsanoğlunu, herhangi bir örgütlü mücadeleye girmeye razı etmek çok güç;kendi kötü koşullarını hafifletmek üzere örgütlenmelerini sağlamak daha da güç ve hele kendilerinden biraz daha hayvan olan hayvanların kötü koşullarını hafifletmek üzere örgütleyip mücadeleye sokmak çok daha güç.
Varlığının kimyası öyle bir yapıdaydı ki, elementler, laboratuvarda bir birine nasıl tepki gösterirse o da müziğe öyle elinde olmayarak tepki gösteriyordu.
• Konuşmayı unuttuğundan değildi bu; ama kimsenin anlamayacağını bile bile konuşmayı gerekli görmüyordu.
Ve bizlere, yani kendi zayıflığımızın rahat koşulları içindeki geriye kalan yüzde doksan dokuz nokta dokuzumuza, şu yuvarlak yeryüzünde sonuç olarak sadece bizden biraz daha hayvan olan eğitimli hayvanlar üzerinde uygulanan, içimizden bir kısmın başka bir kısmı eğlendirmek için yaptığı bu acımasızlığı dünya üzerinden kaldırmak için yapabileceğimiz kolay bir yol kalıyor. Hem de çok kolay. Yaklaşan vadeler ya da yazışmaları yürüten sekreterlerle ilgilenmemize gerek kalmayacak. Herhangi bir sahnede ya da eğlence mekanında karşımıza eğitimli hayvan gösterileri çıkarıldığı ana kadar, hiçbir şey düşünmek zorunda kalmayacağız. Ama o an geldiğinde, hiç durup düşünmeden, koltuklarımızdan kalkıp, temiz hava almak için ufak bi gezintiye çıkıp, daha sonra gösteri bittiğinde yerimize dönüp programın geri kalanının keyfini çıkararak, bu tip gösterileri onaylamadığımızı anlatabiliriz.
Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır.
İnsanoğlu tanrıyı ilk çağlarda çoğu kez taştan, ateşten ya da topraktan yaratmış,onu ağaçlara, dağlara ve yıldızların arasına yerleştirmiştir. Çünkü insanoğlu kabilesinden,ailesinden ya da altı üstü bir insan sürüsü olan topluluğuna ne ad vermişse ondan ayrılıp göçtüğünü, yitip gittiğini görmüştür. Ve insanoğlu, soyunun tükenmesini,yitip gitmeyi kabul etmek istememiştir
Bakmış ki bütün insanlar karanlıkta kayboluyor, karanlıktan korkmuş ve karanlıkların ötesinde,daha aydınlık bir bölge, daha rahat bir avlanma alanı,daha neşeli bir bayram yeri ve gülüp eğlenmek, oynayıp zıplamak için büyük bir ziyafet salonu yaptırmış,buna da cennet adını vermiştir.
Bakmış ki bütün insanlar karanlıkta kayboluyor, karanlıktan korkmuş ve karanlıkların ötesinde,daha aydınlık bir bölge, daha rahat bir avlanma alanı,daha neşeli bir bayram yeri ve gülüp eğlenmek, oynayıp zıplamak için büyük bir ziyafet salonu yaptırmış,buna da cennet adını vermiştir.
Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların. Bire yüz getirecek bir iş öner, oltanın ucundaki solucana saldıran çaylak kesilirler. Bire bin getiren bir iş öner, resmen çılgına dönerler.
Bir de bazı insanlar bu dünyada sadece insanların değerli olduğunu sanır.
İlk çağlarda insanlık taştan yada çamurdan yada ateşten tanrı’ yı yaratmış ve dağlara, ağaçlara ve yıldızların arasına yerleştirmiş. Bunun sebebi insanoğlunun kabileden, aileden yada bu gruba ne isim verdiyse ondan, yani insan sürüsünden ayrıldığında yok olup yittiğini fark etmesiydi. Ve insanoğlu sürüsünden ayrı kalıp yok olmak istemiyordu. Bu yüzden, kafasında, ebedi ve sonsuza kadar birlikte koşabileceği bir sürü yaratmıştı. Her insanın göçüp gitti karanlığın verdiği korkuyla, daha güzel bir yere, daha mutlu bir avlanma alanı, daha neşeli ve gürbüz bir ziyafet alanı ve şerefine içilecek bir yer inşa edip, adına da cennet demişlerdir.
Senin sahibin olabilirim ve 20 sterlin verecek adam da sahibin olabilir, ama asla bir yığın şişenin malı olmayacaksın. Benden daha özgür birisin köpek bey.
Akıldan yoksunların, akıldan yoksun olmaları nedeniyle avukat tutmayı akıl edemediklerinden asıldıklarını gördüm. Güçlü kuvvetli adamların, yüreklerin ve güçlerinin kırıldığını gördüm ve insanların çılgına döndürüldüklerini, o koca sağlıklı hayatların bağıra çağıra deliliklere gömüldüğünü, inim inim yok olduğunu gördüm. Gençlerin, yaşlıların,hatta çocukların bile, açlıktan öldüğüne tanık oldum. Kamçıların, copların ve yumrukların altında kıvranan adamlar gördüm, kadınlar gördüm
Bununla birlikte; son olarak eklemeliyim ki, eğitilmiş hayvanlar sahnede gösteriler yaparken gülen, neşelenen ve alkışladıkça coşan izleyiciler arasında duyduğum düş kırıklığını ve büyük şaşkınlığı, dünyanın hiçbir acımasızlığını, hiçbir işkencesi karşısında duymadım.
Bununla birlikte; son olarak eklemeliyim ki, eğitilmiş hayvanlar sahnede gösteriler yaparken gülen, neşelenen ve alkışladıkça coşan izleyiciler arasında duyduğum düş kırıklığını ve büyük şaşkınlığı, dünyanın hiçbir acımasızlığını, hiçbir işkencesi karşısında duymadım.
Acı, en iyi öğretmendir.
Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların.
Ruhları paradan başka şey tanımayan bilmeyen adamları kandırmak kolaydır.
İnsanlıktan şu kadarcık nasibi olan hiçbir insan zararsız yaratıklardan almaz hırsını.
Bağlılıkla öfke, bir araya geldiğinde kaçınılmaz olarak gurur üretirler. Ve ne gurur onursuz, ne de onur ölçüsüz varolabilir.
“Hayat buydu. Ve bu hayat kötülüklerle doluydu.”
Bu dünyada yapılacak, öğrenilecek o kadar çok şey var ki, yedi saat uyuyunca kendimi suçlu hissediyorum.
bir köpeğin aklından neler geçtiğini hiçbir zaman bilemezsiniz
İnsanlıktan şu kadarcık nasibi olan hiçbir insan zararsız yaratıklardan almaz hırsını.
Benden çok şey katıldı ona. Ve onu satmak, kendimden bir parçayı satmak gibi bir şey.
Hareketler sözlerden daha yüksek sesli olduğu için, sevgisini bütün bu oyunları yapmakla anlatıyor bana.
Zulüm, bir güzel sanat dalı olarak en kusursuz çiçeğini eğitilmiş hayvanlar dünyasında vermiş.
Konuşmayı unuttuğundan değildi bu; ama kimsenin anlamayacağını bile bile konuşmayı gerekli görmüyordu.
Ah, tatlı dil! İnsanların tatlı dili, güleryüzü neler yapabilir!
Önemli olan havadır. Ye kürküm ye dünyası. Söylediklerinizden çok otelinizin adına kulak verecektir dinleyenler.
Bu yalnızca bir izlenimdi, duyguydu ve duyguların uygulanması ya da anlaşılır hale gelmesi için sözcüklere gerek yoktu.
Bu yalnızca bir izlenimdi, duyguydu ve duyguların uygulanması ya da anlaşılır hale gelmesi için sözcüklere gerek yoktu.
Yuregi para diye carpanlar, sasilacak derecede kolay kandirilir
Bendeki yürek duygulara ve sevgilere kapalı.
Ne ölüsün orda ne de canlı. Bir zamanlar canlıymışsında yavaş yavaş ölüyormușsun gibi, ölme sürecine girmişsin gibi. Gibi değil, öyle. Cüzzamlılar böyle kapatılıp ölüme bırakılır.
Dünyada öğrenilecek o kadar çok şey var ki, 7 saat uyuyunca kendimi suçlu hissediyorum
Tutmazsan, söylüyorum, şu sandalyede oturup öleceğim. Unutma ki bayım ben erkek adamım. Ben bir beyefendiyim. Bir dost bir yoldaşım. Korkak bir et yığını değilim ben, yüreğimle ve kafamla yaşarım, şu lanet olası gövdeyle değil. Al şu eli sık. Sonra konuşalım.
Ah, tatlı dil! İnsanların tatlı dili, güleryüzü neler neler yapabilir!
Ona bir fiske vur, bak görürürsün. Köpek köpektir, insansa insandır, senin ne olduğunu biliyorsam kahrolayım. Bir köpeğe böyle davranamazsın.
Hayat, buydu ve bu hayat kötülüklerle doluydu.
Ben bir beyefendiyim. Bir dost, bir yoldaşım. Korkak bir et yığını değilim ben. Yüreğimle ve kafamla yaşarım, şu lanet olası gövdeyle değil.
Ama dünya acımasız, dünya hain.
Ne kadar çok paraları varsa, o kadar çok isterler. Gözleri doymaz.
Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. Ciğerleri beş para etmez onların.
Gemiye bindiği günkü köpek değil bu köpek. Benden pek çok şey katıldı ona. Ve onu satmak, kendimden bir parçayı satmak gibi bir şey.
Bana öyle geliyor ki, önünde sonunda hepimiz aynı hamurdan yoğrulmuşuz. Her şey aynı hamurdan
İnsan ruhunun üç temel yansısı, hafıza, irade ve anlayıştı
Hayat ancak, imkansızlıklar yenildiği zaman, yaşamaya değer.
Geminin nereye seyrettiğini, hangi limana uğrayacağını bilmek istemeyen denizci,denizci değildir.
Nasıl ki her yaratık sevildiğini ya da sevilmediğini anlarsa, o da öyle anladı yalnızca.
çünkü insan türü hayvanlarda, peygamber sabrı vardı, oysa kendisi yalnızca bir orman yabanılıydı. Onda ne sabır, ne zaman kavramı vardı. Kaplanlar böyle kırılır. Ve bu eylemin anlamı, sözcüğün yansıttığı anlamdır. Gösteri yapan bir hayvan, kırılmıştır. Yabandan gelen hayvanın içinde bir şey kırılır, kırılır ki, hayvan para verip izlemeye gelenlerin karşısına çıkmaya boyun eğsin.
Müzik, düşlere saldıran bir uyuşturucuydu onlar için.
Köpek köpektir, insansa insandır, senin ne olduğunu biliyorsam kahrolayım.