İçeriğe geç

Sınırsız Güç Kitap Alıntıları – Anthony Robbins

Anthony Robbins kitaplarından Sınırsız Güç kitap alıntıları sizlerle…

Sınırsız Güç Kitap Alıntıları

Her disiplinli çabanın; birden çok ürünü vardır.

Jim Rohn

Mükemmele ulaşan insanlar, sürekli olarak başarıya giden yolu izlerler. Ben buna Asıl Başarı Formülü diyorum. Bu formülün birinci basamağı, sonuçlarınızı bilmek; yani, ne istediğinizi kesin olarak ortaya koymaktır. İkinci basamak ise, eyleme geçmektir. İnandığınız hareket tarzlarını uygulamak, büyük bir olasılıkla istediğiniz sonuçlara ulaşmanızı sağlayacaktır. Tuttuğunuz yol, sizi her zaman arzuladığınız hedeflere ulaştırmayabilir. Öyleyse üçüncü basamak da, faaliyetlerimizden elde ettiğiniz neden-sonuç ilişkilerini tanımak için, hassasiyetinizi geliştirmek ve hedeflerinize ulaşmadaki başarı ya da başarısızlığı mümkün olan çabuklukta gözlemleyebilmek olmalıdır. Sohbetlerden ya da günlük hayatınızdaki alışkanlıklarınızdan gelse bile, davranışlarınızdan neler kazandığınızı bilmek zorundasınız. Kazandıklarınız istedikleriniz değilse; her deneyiminizden faydalanmak için, davranışlarınızın ne sonuçlar doğurduğuna dikkat etmelisiniz. Sonra dördüncü basamağı uygularsınız ki, bu da istediğinizi elde edinceye kadar, davranışlarınızı değiştirebilme esnekliğini geliştirmektir.
Her disiplinli çabanın; birden çok ürünü vardır. — Jim Rohn
Dinler,tarih boyunca milyonlarca insana daha önce gerçekleştiremeyeceklerini düşündükleri şeyleri başaracak gücü kazandırmıştır.
Bir şeyin gerçek olduğuna inanırsanız, tam olarak onu gerçek kabul eden bir duruma girersiniz.
İnançlı bir kişinin gücü sadece ilgisi olan doksan dokuz kişinin gücüne eşittir.
İnançlar,beynin komutanları gibidir.
Her şeyin ötesinde,sırça köşkte yaşayanlar taş atmamalıdır.
İletişim, güçtür.
Birçok kişi zihin durumumuzu ve aklımızdan geçenleri kontrolümüz dışında oluşan şeyler olarak düşünür.Oysa zihinsel faaliyetlerinizi ve davranışlarınızı daha önce hiç ihtimal vermediğiniz ölçüde kendiniz kontrol edebilirsiniz.
Sorunsuz insanlar sadece ve sadece mezarlıklarda bulunanlardır.
Seçtiğiniz yaşamı algılama şekline bağlı olarak nasıl hissedeceğinize ve davranacağınıza ilişkin kararı sadece siz verirsiniz. Hiçbir şey, bizim verdiğimizin dışında bir anlama sahip değildir.
Hiçbir şey,bizim verdiğimizin dışında bir anlama sahip değildir.
En çılgın hayallerinizin gerçekleşmesi, doğru yolda bugün atılacak adımlarla başlar. Sheakspeare bir zamanlar Eylem mükemmel bir hitabettir. diye yazmıştı
Kişiler tembel değildir. Sadece, kendilerine esin kaynağı oluşturacak kadar, güçlü amaçları yoktur.
Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetli olabilir.
Sınırlı inançlar sınırlı insanlar yaratır. Anahtar bu sınırlardan kurtulup değişik arayışlar içinde olabilmekte gizlidir.
Öğrenmenin en iyi yolu; gözlem yapmak değil, uygulamaktır.
Eğitimdeki en büyük problemlerden birisi de öğretmenlerin öğrencilerinin öğrenme stratejilerini bilmemeleridir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Güdülenmek için, satın almak için, sevmek için, çekici olabilmek için, yani her şey için bir stratejimiz vardır. Belirli uyarıcılar belirli sırada daima belirli sonuçlara ulaşacaktır.
Hepimizin aynı sinirsel yapıya sahip olduğuna inanırşanız; hepimizin kullanılabilecek aynı potansiyel kaynaklara sahip olduğuna da inanırsınız.
Sevgi hissi, çekicilik, güdüleme, karar gibi herhangi bir şeyi üretebilmek için bir stratejimiz vardır. Örneğin, biz aşk için stratejimizi belirleyebilirsek; istediğimiz an bu durumu tetikleyebiliriz.
Gerçekten de, beyninizde özel sonuçlar üreten bir mekanizmayı bir kez öğrendiğinizde; neyi hissetmek istiyorsanız eninde sonunda o hissi sağlayabilirsiniz.
Belirsizliğe neden olan temsili doğru olarak dönüştürürseniz, sadece birkaç saniye önce emin olmadığınız şey hakkında kendinizi emin hissetmeye başlayacaksınız.
Küçükken inandığımız bazı şeyler şimdi düşününce saçma gelmektedir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Beyin hoş olmayan şeylerden uzaklaşmak, hoş olanlara yönelmek eğilimindedir.
İyi ya da kötü bir şey yoktur, fakat biz düşüncemizde iyi ve kötüyü yaratıyoruz.

William Shakespeare

Kötü hayal ve deneyimleri alıp onların dayanıklılığını ve gücünü yok edebilirsiniz.
İlgili, ilgisiz gibi alt biçem ayrımlarını kullanarak, yaşam deneyiminizi kökünden değiştirebilirsiniz. Unutmayın; davranışlarınız içinde bulunduğunuz durumun sonucudur.
Bilinçli düşünceden geçirmediğim bir şey beni etkilemez.
Durumunuzu değiştirmek için acılarınızı tekrar denemek zorunda değilsiniz.
Özünde insanlık tarihi, insan inancının tarihidir. İster Hz. İsa, ister Hz. Muhammed, ister Kopernik, ister Kolomb, ister Edison, isterse Einsten olsun insanlık tarihini değiştirenler, inançlarımızı değiştiren insanlardır.
Yaşamın ilginç yanlarından birisi de; en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere, genellikle en iyiyi vermesidir.
İlaçların sihiri içerisinde değil, ilaçları kullanın zihninde yatar..
İnançlar beynin komutanları gibidir.
Önünüze gelenlerle yetinmek zorunda değilsiniz..
Her eylemin atası düşüncedir.
Beyin ihtiyaç duyduğu yada ileride ihtiyaç duyacağını umduğu bilgileri süzer, depolar ve geri kalanını siler.
İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluluğu, zenginliği, fakirliği yapan; zihindir.
Bilgiye sahip olmanın yeterli olmadığını tekrarlamakta fayda var, çünkü sonuçları üreten eylemdir.
Dünyada başkaları için mümkün olan her şey, sizin içinde mümkündür.
Diğer insanlarla ve kendinizle iletişim yönteminiz, eninde sonunda yaşam düzeyinizi belirleyecektir.
Büyük başarılara ulaşanların, başarılı olamayandan farkı, inançlarıdır.
Hırs, insanları geç yatıran, erken kaldırandır.
Hırs, hayata güç ve anlam verendir.
Öğrenmemiz gereken şey;vüdumuzu ve zihnimizi en güçlü ve en yararlı biçimde harekete geçirmek ve kullanmaktır.
İç iletişiminizi yönlendirerek duygusal durumlarınızı yaratma sürecini, yönetmenliğe benzetebiliriz. Bir filmin yönetmeni ulaşmanızı istediği kesin sonuçları yaratmak için, gördüğünüz ve duyduğunuz her şeyi ustalıkla kullanır.
Korkmanızı isterse; ekranda bazı özel etkileyiciler kullanabilir ya da sesi yükseltebilir ve bunu tam gerektiği anlarda yapar. Coşmanızı isterse; bunu sağlayacak her şeyi; müziği, ışığı, görüntüyü düzenleyebilir. Bir yönetmen, ekrana yansıtmak istediği konuya göre bir olaydan hem komedi hem de trajedi yaratabilir. Siz de aynı şeyleri zihninizin ekranında oluşturabilirsiniz. Benzer yetenek ve güçleri kullanarak, fiziksel davranışlarınızın destekleyicisi olan zihinsel davranışlarınızı biçimlendirebilirsiniz. Zihninizdeki olumlu mesajların sesini, ışığını güçlendirebilir ve olumsuz olayların görüntülerini, sesini bulanıklaştırabilirsiniz. Spielberg ve Scorsese’ın film setlerini yönettikleri şekilde beyninizi yönetebilirsiniz.
Sıkıntıya yakalanmıyorsunuz. Hayatınızdaki tüm diğer sonuçlar gibi, kendinize has zihinsel ve fiziksel faaliyetlerle, onu da kendiniz yaratıyorsunuz. Kederli olmak için hayatınızı değişik yönlerden görüntülemelisiniz. Kendi kendinize belirli şeyleri doğru bir ses tonuyla söylemek zorundasınız. Kendinizi özel bir durum ve nefes alıp verme sürecine uyarlamak zorundasınız. Örneğin, sıkıntılı olmak istiyorsanız; omuzlarınızı çökertip, sürekli yere bakmanızın size korkunç yararı olacaktır. Ayrıca sesinizi üzüntülü bir tonda kullanmak ve hayatınızda olabilecek en kötü senaryoları düşünmek de size yardımcı olur. Biyokimyanızı yetersiz beslenme, aşırı alkol ve uyuşturucu kullanma yoluyla karmaşaya sokarsanız; vücudunuzdaki kan şekerini düşürür, böylece de kendinizi bunalıma sokmayı garantilersiniz!
..yeni sonuçlar yaratmadan önce, halen birçok sonucu yaratmış olduğunuza inanın. Bunlar arzuladığınız sonuçlar olmayabilir. Birçok kişi zihin durumumuzu ve aklımızdan geçenleri kontrolümüz dışında oluşan şeyler olarak düşünür. Oysa zihinsel faaliyetlerinizi ve davranışlarınızı, daha önce hiç ihtimal vermediğiniz ölçüde kendiniz kontrol edebilirsiniz. Canınız sıkılıyorsa bu durumu yaratan sizden başkası değildir! Bu durum sizin eserinizdir.
Seçtiğiniz yaşamı algılama şekline bağlı olarak, nasıl hissedeceğinize ve davranacağınıza ilişkin kararı sadece siz verirsiniz. Hiçbir şey, bizim verdiğimizin dışında bir anlama sahip değildir. Bir çoğumuz bu yorumlama sürecini; düşünmeden, otomatik olarak gerçekleştiririz. Oysa bu gücü; dünya deneyimlerimizi değiştirebilecek şekilde yeniden ele alabiliriz.
Dış dünya ile iletişim düzeyiniz; diğer insanlara göre; kişisel, sosyal, duygusal ve finansal başarı düzeyinizi belirler. Daha da önemlisi mutluluğunuz, eğlenceniz, sevinciniz, sevginiz , iç deneyimlerdeki başarı düzeyiniz; kendi kendinizle nasıl iletişim kurduğunuzu gösterir.
Çevremizi nasıl algıladığımızı dünyaya ilişkin görüş ve modellerimiz belirler.

Tanıdığımız kişilerden, kitaplardan, filmlerden, televizyondan dünyaya ilişkin bir imaj oluşturur ve dünyada nelerin mümkün olduğunu belirleriz.

Güçlü olduğunuz bir anınızı düşünmek için biraz zaman ayırın.
Hiçbir şeyin aslında iyi ya da kötü olmadığını unutmayın. Değer, kendimiz için onu temsil etme şeklimizdir.
Koşullar ne kadar kötü olursa olsun, onu kendinizi güçlendirecek yönde temsil edebilirsiniz.
Gerçekten de bir Spielberg’i, bir Springsteen’i, bir Iococca’yı, bir Fonda’yı, bir Reagan’ı diğerlerinden ayıran özellik, bu değil midir? Onlar iletişim ve etkileşim araçlarının efendileri değil mi? Onların diğerlerini yönlendirmede kullandıkları iletişim araçlarını biz de kendimizi yönlendirmede kullanabiliriz. Ama nasıl?
İletişim, güçtür. iletişimi etkili kullanabilenler, kendilerinin dünya deneyimlerini ve dünyanın onlar üzerindeki deneyimlerini değiştirebilirler. Tüm davranış ve düşüncelerin asıl kaynağı iletişimin bir türüdür. Büyük çoğunluğumuzun düşüncelerini, hislerini ve hareketlerini etkileyenler, içinde güç barındıran bu oyuncağı nasıl kullanacağını bilen kişilerdir.
İki türlü iletişim şekli kullanırız. Birincisi iç iletişimimiz, yani kendi içimizde gerçekleştirdiğimiz söyleyişler, hisler ve betimlemelerimizdir. İkincisi de fiziksel iletişimimiz ki, bu da kullandığımız kelimeler, ses tonlamalarımız, mimiklerimiz, vücut hareketlerimiz ve fiziki davranışlarımızdır.
İnsanların çok aşırı başarılı olmaları ve bulundukları yerlere gelmeleri için, kendilerine tanrının özel yetenekler hediye ettiği düşüncesinin tuzağına sıkça düşeriz. Fakat yakından bakıldığında görülür ki; sıradanlığın üzerinde özelliklere sahip olduğunu düşündüğünüz kişilerin diğerlerinden farkı, kendilerini eyleme geçirme yeteneğine sahip olmalarıdır. Bu da aslında kendi içinizde geliştirebileceğiniz bir yetenektir.
Modern dünyada kralların kudreti bilgidir. Uzmanlaşmış bilginin çeşitli şekillerini kullanarak insan, kendini ve birçok yönden de tüm dünyayı değiştirebilir.
John Kenneth Galbraith’in yazdığı gibi, Endüstri toplumuna hız kazandıran şey paradır. Fakat bilgi toplumunu hızlandıran ve güce ulaştıran bilgidir. Şimdi, bilgi sahibi olanlar ve olmayanlar şeklinde yeni bir sınıfsal bölünme ortaya çıktı. Bu yeni sınıf, gücünü ne paradan, ne sahip olunan topraklardan değil sadece bilgiden alıyor.
Davranışlarımız, içinde bulunduğumuz durumun sonucudur.
İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluluğu, zenginliği, fakirliği yapan; zihindir.

Edmund Spencer

Dünyaya yön verenler, genellikle kendilerinden çok diğerlerinin deneyimlerinden yararlanarak öğrenmede ustalaşmış kişilerdir.
Bilgiye sahip olmanın yeterli olmadığını tekrarlamakta fayda var; çünkü sonuçları üreten eylemdir.
Bana göre asıl güç, istediğiniz sonuçları yaratabilme ve olaylar içerisinde diğer kişilere hak ettikleri değeri verebilme yeteneğidir. Güç, düşüncelerinizi amacınıza uygun olacak şekilde yönlendirebilmek için, hayatınızı değiştirebilme yeteneğidir. Gerçek güç paylaşılır, mutlak hakimiyeti gerektirmez. Güç, sizin ve değer verdiğiniz kişilerin ihtiyaçlarını tanıma ve giderme yeteneğidir. Kesin olarak istediğiniz sonuçlara ulaşabilmek için, düşünce süreci ve davranışlarınızı, yani kendi krallığınızı yönetme yeteneğidir.
Algılarınızı ya siz yönlendirirsiniz, ya da bir başkası bunu sizin için yapar. Siz ya yapmak istediğiniz şeyleri yaparsınız, ya da başkalarının sizin için hazırladıkları planlara uyarsınız.
Başarılı olan insanların sorunları, başarısız olanlarınkinden daha az değildir! Sorunsuz insanlar sadece ve sadece mezarlıklarda bulunanlardır.
Sahip olanlarla olmayanlar arasındaki fark nedir? Yapabilenlerle yapamayanlar arasındaki fark nedir? Neden bazıları akIa hayale gelmeyecek güçlükleri yenerek başarılı bir yaşam sürdürürken, her türlü ayrıcalığa sahip olan bazıları yaşamlarını çekilmez hale getiriyorlar?
Niçin birçok kimse tüm tersliklere rağmen neşeli bir yaşam sürerken, diğerleri uyumsuz, sinirli ve sürekli bir çöküntü içinde yaşamlarını sürdürüyorlar?
Bazıları için güç, olumsuz ve itici bir anlam taşır. Bazıları gücü elde etmek için hırslanırlar. Bazıları da sanki güç; şüpheli, sadece para için kullanılan bir olguymuş gibi ondan korkarlar. Ne kadar güç istiyorsunuz? Kazanmak ya da gelişmek için sizce ne kadarı yeterlidir? Sizce güç, gerçekten ne anlama geliyor?
Hayatın gerçek amacı, bilgi değil eylemdir. -T.Huxley
Yaşamın ilginç yanlarından birisi de; en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere, genellikle en iyiyi vermesidir.

W. Somerst Maugham

Mükemmele gevşek adımlarla ulaşmak olanaksızdır.
Bir kapıyı kırarak da açabilirsiniz anahtarla da.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir