Ali Fuat Cebesoy kitaplarından Sınıf Arkadaşım Atatürk kitap alıntıları sizlerle…
Sınıf Arkadaşım Atatürk Kitap Alıntıları
“Milletin istikbali mevzu bahis olurken ailenin arkada kalma kaygısını itibar almayınız. Çünkü ailenin huzurunu kazanmak için önce milletin kurtuluşunu sağlamak gerekir.”
Mustafa Kemal içini çekerek:
Ah, Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek miyim?
Dedi. Baktım, ağlıyordu. O altın sarısı saçlarını okşadım. Yatıştırmaya çalıştım. Ben, Mustafa Kemal’in bütün ortak hayatımız boyunca, böylesine üzüntülü olduğunu görmedim, diyebilirim.
Bu ve bunun gibi olaylar, Türk aydınlarının kendi kendisini bilmemesinden ve başka uluslarda şu veya bu nedenle üstünlük olduğunu sanarak, kendini onlardan aşağı görmesinden doğmaktadır. Bu yanlış görüşe son vermek için Türklüğümüzü bütün soyluluğu ve tarihi ile tanımak ve tanıtmak kaçınılmazdır.
Ulusumuz baskı ve istibdat altında kan ağlıyor, hürriyet olmayan bir ülkede ölüm ve yok oluş vardır. Her ilerleme ve kurtuluşun anası hürriyettir. Tarih bugün, biz çocuklarına bazı büyük görevler yüklüyor. Ben Suriye’de bir örgüt kurdum. İstibdat ile mücadeleye başladık. Buraya da örgütün temellerini kurmaya geldim. Şimdilik gizli çalışmak ve örgütü organlaştırmak zorunludur. Sizden özveri bekliyorum. Yok eden bir istibdada karşı ancak devrimle yanıt vermek ve köhneleşmiş olan bu çürük yönetimi yıkmak, ulusu egemen kılmak, kısaca yurdu kurtarmak için sizi göreve çağırıyorum.
Sevgili sınıf arkadaşım, değerli kardeşim Atatürk, nur içinde yat
Ah, Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek miyim?
Dedi. Baktım, ağlıyordu. O altın sarısı saçlarını okşadım. Yatıştırmaya çalıştım. Ben, Mustafa Kemal’in, bütün ortak hayatımız boyunca, böylesine üzüntülü olduğunu görmedim, diyebilirim.
Mustafa Kemal olmasaydı, ülke başıboş kalacaktı.
– Enver Paşa
Yâre nişandır tenine erlerin
Mavi ise son rütbesidir askerin
Altı da bir üstü de birdir yerin
Arş yiğitler vatan imdadına
Mustafa Kemal’in, Türk Tarih Kurumu’nu kurmasının en büyük nedenini bu soylu düşüncede aramalıdır. Türk ulusunun soyluluğuna, büyüklüğüne bütün Türklerin inanmasını ve bunu övünçle savunmasını hayatı boyunca amaç edinmiştir. Ulusuna:
Ne mutlu Türküm diyene!
Diye seslendiği zaman, buna bütün varlığı ve içtenliğiyle inanmıştı.
Hürriyet olmayan bir ülkede ölüm ve yok oluş vardır.
Okul sıralarında başlayan arkadaşlıklar kolay kolay sarsılmaz.
Doğum tarihini Atatürk de bilmezdi. Cumhuriyet döneminde doğum yıldönümünü kutlamak için kendisine başvuranlara:
İtiraf ederim ki, ben de bilmiyorum. Eğer lütfedip bir gün yazmak istiyorsanız, en uygunu 19 Mayıstır.
Dediğini hatırlarım. Mustafa Kemal, belki 19 Mayısta doğmadı. Fakat 19 Mayıs, Türkün ve Atatürk’ ün en mutlu olayının cereyan ettiği gündür.
Ulusun bağımsızlığı söz konusu olurken, aile kaygısı düşünülemez. Çünkü ailenin huzur ve rahatı ancak Ulusun huzur ve kurtuluşuyla gerçeklesebilir.
Sonra eklemişti:
Ben Mustafa Kemal’le beraber, onun emrinde, onun gittiği yolda sonuna kadar yürüyeceğim.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk Ulusunun istek ve amaçlarını özetleyen ve adı, İstiklal Savaşı’ mızın başından sonuna kadar değişmeyen lt; lt;Misak-I Milli gt; gt; programının ilk kopyalarını 1920 yılı Ocak ayında yazmıştır. Ben, bu tarihi olayı en yakın bilenlerden biriyim. O tarihte Batı Anadolu Kuva-yı Milliye Genel Kumandanıydım. Ama şunu da söylemeliyim ki Mustafa Kemal lt; lt; Misak-I Milli gt; gt; esaslarını bu tarihten 13 yıl önce, 1907 de belirlemiş, yurdunu tehlikelerden kurtarmak için ne gibi çareler düşünüp bulduğunu yürekli biçimde ortaya koymuştum.
Yüzbaşı efendi susunuz!
Evet çok kötü davrandınız! Buna hakkınız yok. Bu erlerin bağlı bulunduğu Arap kavmi bir çok açıdan soylu olabilir. Ama senin de benim de, Müfit ‘ inde ve çavuşunda bağlı olduğumuz kavmin de; büyük ve soylu bir ulus olduğu asla yadsınamaz bir gerçektir.
5. Ordu Şam
Cumhuriyet döneminde doğum yıldönümünü kutlamak için kendisine başvuranlara
“ itiraf ederim ki, ben de bilmiyorum. Eğer lütfedip bir gün yazmak istiyorsanız, en uygunu 19 Mayıstır.”
Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın, gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Gençlik hayatımın en heyecanlı günlerini yaşadım. Yaşımın küçük olmasına rağmen bu savaşa katılmayı çok istemiştim. Az daha gönüllü müfrezelerin arasına katılıp gidecektim.
Derdi. Tanrı ona bu fırsatı yirmi beş yıl sonra bahşetti. Vatani istila eden Yunan ordularının karşısına Başkumandan olarak çıktı ve onları kahretti.
Ata’yı anlamanın en basit yollarından biri de bence direkt temas ettiği yaşamını paylaştığı insanların da tanınıp bilinmesidir , kültürümüzde yer edinmiş ”Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim ” sözünden hareketle Fuat Bey, Fevzi Paşa , İsmet Paşa, Kazım Paşa , Halil Kut Paşa Sakallı Nurettin Paşa gibi şahsiyetlerin de irdelenmesi ve fikir dünyaları araştırılmalıdır ki arkadaşı olan Kemal Paşa’yı daha net anlayalım örneğin Atamızın Fevzi Paşa’nın muhafazakarlığına ehemmiyetle dikkat etmesi onun katıldığı yemeklere özellikle rakı koydurtmaması bu nezaket bu incelik iki şahsın da ahlakının ne kadar kemale erdiğinin en bariz göstergesidir
”Büyük vatan şairi Namık Kemal’i, okul idaresinin aldığı bütün önlemlere rağmen yatakhanede gizli gizli okuduğumuzu nasıl unutabilirim? Mustafa Kemal’in bir gece vakti yanıma gelerek, Kemal’in “Vatan Kasidesi”nin teksirle çoğaltılmış bir kopyasını:
“Fuat kardeşim, bunu ezberleyelim.”
diye bana verirken yavaş bir sesle, fakat büyük bir heyecanla okuduğu:
“Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın, gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.”
dizelerini nasıl unutabilirim. ”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bunların mevki için,rütbe için ve para için yapmayacağı fenalık yoktu. Bunların kendi çıkarları için uydurdukları yalanlar,birçok namuslu ve vatanperver insanların ocağına incir dikmiş,nice aile yuvası yıkmıştı.
O gün Mustafa Kemal bana şunları demişti:
-Fuat Paşa,beni yalnız bırakma.
Ah benim kahraman arkadaşım. Ah benim Mustafa Kemalim!
Yukarıdaki mısraları aşağıdaki şekilde değiştirerek okumuştu:
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.
Mustafa Kemal, topçu stajını yapmak üzere Şam’a gitmeden önce Beyrut’ta arkadaş muhiti içinde yaptığı toplantılarda:
— Dâva, yıkılmak üzere bulunan bir İmparatorluk’tan, önce bir Türk Devleti çıkarmaktır.
Demişti. Bu sözlerin taşıdığı büyük mânayı Selânik’e geldikten sonra daha iyi anladım. Bu dâvanın cesaretle ortaya atılması kanısına vardım. Fakat bu tezi savunacak kimseyi bulamadım.
Sultan Hamit’le ilgili düşüncelerimiz biraz daha berraklık kazanmıştı. Padişah kardeşinin cenazesini böyle gizlice kaldırmakla,ölümünü ulusundan saklıyordu. Çünkü ulusundan korkuyordu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun 19 uncu yüzyılın ikinci yarısında girdiği en büyük savaş, bizim için felâketle sonuçlanan 1877-1878 Türk-Rus Savaşıdır. Tarihlerimizde 93 Harbi olarak geçer. O zaman Mustafa Kemal henüz doğmamıştı. Fakat okul sıralarında bu felâketin nedenlerini öğrenmişti. İkinci büyük savaş ise, Türk’ün zaferi ile nihayet bulan ve mahzun gönülleri teselli eden 1897 Türk-Yunan Harbidir. Mustafa Kemal bu tarihte on beş yaşında idi. Bu olaydan bahsederken:
—Gençlik hayatımın en heyecanlı günlerini yaşadım. Yaşımın küçük olmasına rağmen bu savaşa katılmayı çok istemiştim. Az daha gönüllü müfrezelerin arasına katılıp gidecektim.
Derdi. Tanrı ona bu fırsatı yirmi beş yıl sonra bahşetti. Vatanı istilâ eden Yunan ordularının karşısına Başkumandan olarak çıktı ve onları kahretti.
Mustafa Kemal içini çekerek:
– Ah, Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek miyim? Dedi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun, sadakatine dayandığı ve güvendiği tek unsur, Türklerdi. Bunlar da devleti ayakta tutabilmek için sayısız harplere girmişler ve insanca büyük kayıplara uğramışlardı. Rahatça ziraat yapamadıkları için de fakir düşmüşlerdi. Servet, diğer milletlerin elinde idi.
Millet zulüm ve istibdat altında mahvoluyor, hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlâl vardır. Her terakkinin ve kurtuluşun anası hürriyettir.
“Fuat Paşa, başaracağız.”
“Ah, Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek miyim?” dedi. Baktım, ağlıyordu.
“Korkuyorum, Fuat, korkuyorum!”
“Mustafa Kemal olmasaydı, ülke başıboş kalacaktı.”
”Neden bir Mustafa Kemal çıkmasın?”
“Fuat bir gün gelecek, biz de paşa olacağız. Fakat mesleğimizde, onurla davranarak belki yavaş, belki de çok çabuk yükseleceğiz. Rütbelerimizi savaş alanlarında kazanacağız, zorba bir Padişah’a kul köle olarak değil.”
“Mustafa Kemal Efendi oğlum, görüyorum ki, keskin zekân ve yüksek kabiliyetin, ülkenin geleceği üzerinde etkili olacaktır. Sende ülkenin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri eşsiz kabiliyet ve zekâ belirtilerini görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum.”
https://1000kitap.com/yazar/mustafa-kemal-ataturk:
“Merak etme kardeşim, Allah büyüktür.”
Başımızdan siyaset fırtınaları ve aramızdan kara kedilerin geçtiği oldu. Fakat dostluğumuz asla bozulmadı. Ölünceye kadar iki yakın arkadaş olarak kaldık. Ben bu arkadaşlıktan daima iftihar duydum. Sevgili sınıf arkadaşım, muazzez kardeşim Atatürk,nur içinde yat
Hatta iddia edebilirim ki, Mustafa Kemal’e benzeyen kimse de yoktu.
Mustafa Kemal diyordu ki:Fuat(Ali Fuat CEBESOY) bir gün gelecek,biz de paşa olacağız.Fakat mesleğimizde, onurla davranarak belki yavaş, belki de çok çabuk yükseleceğiz. Rütbelerimizi savaş alanlarında kazanacağız, yoksa Fehim(Fehim Paşa)gibi, zorba bir padişaha kul köle olarak değil.
Eğer derece son sınıfta alınan notlara göre olsaydı,Mustafa Kemal birinciydi. Ne önemi var? Okulda olmadı ama, hayatta birinci, en birinci oldu.
‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.’
Düşman İzmir’e çoktan çıkmış, vatanın bağrına hançerini dayamıştı. Fakat onu kurtaracak Türk bulunmuştu.
Bu büyük Türk, benim aziz arkadaşım Atatürk’tü.
– Hürriyet olmayan bi ülkede ölüm ve yok oluş vardır. Mustafa Kemal
– Ulusun bağımsızlığı söz konusu olurken, aile kaygısı düşünülemez. Çünkü ailenin huzur ve rahatı ancak ulusun huzur ve kurtuluşuyla gerçekleşebilir.
«Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.»
Düşman İzmir’e çoktan çıkmış, vatanın bağrına hançerini dayamıştı. Fakat onu kurtaracak Türk bulunmuştu. Bu büyük Türk, benim aziz arkadaşım Atatürk’tü.
Büyük vatan şairi Namık Kemal’i, okul idaresinin aldığı bütün önlemlere rağmen yatakhanede gizli gizli okuduğumuzu nasıl unutabilirim? Mustafa Kemal’in bir gece vakti yanıma gelerek, Kemal’in «Vatan Kasidesinin teksirle çoğaltılmış bir kopyasını:
«Fuat kardeşim, bunu ezberleyelim. gt; gt;
Diye bana verirken yavaş bir sesle, fakat büyük bir heyecanla okuduğu:
«Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın, gelsin. Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.
Dizelerimi nasıl unutabilirim.
“Biz üç general olarak Kurtuluş Mücadelesi’ne beraberce ve kol kola atılmıştık. (Ali Fuat, Mustafa Kemal ve Kazım)
“Dershanemiz karanlık, fakat bizim yüreklerimiz aydınlıktır.” Mustafa Kemal
Mustafa Kemal ile beraber geçirdiğimiz, okul ve genç subaylık hatıraları burada sona ermektedir.
Başımızdan siyaset fırtınaları ve aramızdan kara kedilerin geçtiği oldu. Fakat dostluğumuz asla bozulmadı.
Ölünceye kadar iki yakın arkadaş olarak kaldık. Ben bu arkadaşlıktan daima gurur ve iftihar duydum.
Sevgili sınıf arkadaşım, muazzez kardeşim Atatürk, nur içinde yat.
Bir başa hasret çektiğimizi söylüyoruz, ben baş olabilirim, diye ortaya atıldığım zaman herkes susuyor, sonra da ihtilalin salahiyetli kimseleri olduklarını söyleyenler bir korku içinde çekilip gidiyorlar. Bu nasıl iş? Yok öyle şey, hemen toplanmalı ve bir karar vermeliyiz.
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini.
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.
Düşman İzmir’e çoktan çıkmış, vatanın bağrına hançerini dayamıştı. Fakat onu kurtaracak Türk bulunmuştu. Bu büyük Türk, benim aziz arkadaşım Atatürk’tü..
İran ve Yunanistan’da hürriyet mücadelesine atılanlar büyük başarı kazanmışlardı.
Ali Fethi:
-Bizde neden böyle adamlar çıkmaz?
Diye hiddetini ifade etti. Bunun üzerine masada bir sükut hasıl oldu. Mustafa Kemal, derin bir düşünceye daldı. Arkadaşlarından biri:
-Ben, senin ne düşündüğünü biliyorum. Muhakkak ben neden çıkmayayım, diyorsun.
Mustafa Kemal birden atıldı.
-Evet, öyle düşünüyorum, neden, neden bir Mustafa Kemal çıkmasın?
Büyük vatan şairi Namık Kemal’i, okul idaresinin aldığı bütün önlemlere rağmen yatakhanede gizli gizli okuduğumuzu nasıl unutabilirim? Mustafa Kemal’in bir gece vakti yanıma gelerek, Kemal’in “Vatan Kasidesi”nin teksirle çoğaltılmış bir kopyasını:
“Fuat kardeşim, bunu ezberleyelim.”
diye bana verirken yavaş bir sesle, fakat büyük bir heyecanla okuduğu:
“Felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın, gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.”
dizelerini nasıl unutabilirim.
Dava, yıkılmak üzere bulunan bir İmparatorluk’tan önce, bir Türk Devleti çıkarmaktır.
Milletine:
– Ne mutlu Türküm diyene!
Hitabıyla seslendiği zaman, buna bütün mevcudiyeti ve samimiyeti ile inanmıştı.
Babam, Mustafa Kemal’i sever ve bizlerden ayırt etmezdi. Bu sevgi, babam ölünceye kadar sarsılmadan devam etmiştir. Onu genç yaşında tanımış olmaktan iftihar duyduğunu her vesile ile söylerdi. Birinci Dünya Savaşı’nda Mustafa Kemal’in yaptığı Çanakkale savaşlarını çok yakından izlemiş, ben Filistin cephesinde iken İstan bul’dan yazdığı bir mektupta: Mustafa Kemal, büyük bir asker olduğunu ispat etmiştir diye uzun uzun ondan bahsetmişti.
Kardeşim, Sina cephesinde başlayan Filistin harekat-ı askeriye sinin kan ve heyecanla mali safhalarında hasbelzarur ref ve def edilemeyen, fe laketli günlerin tevalisinde ihraz buyur duğunuz cesaret ve kudret-i askeriyeye, resmi ve muhtelif menabiin raporlarına istinaden harekatı takip sırasında va kıf oldum.
Bilahare, gelen zabitandan dahi şif a hen malumat al mıştım, en nihayet hidemat-ı aliyenizin mirlivalığa terfi inizle resmen teyid ve ilan edildiğini işitmekle mübahi ol dum. Sureti mahsusada tebrik ve bu rütbede dahi vatanı mızı istihlas uğrunda parlak muvaf f akiyetlere mazhariye tinizi temenni ederim.
Falkenhayn Paşa ile Sina harekatına dair ilk karar ve tedabirde ve sevk ve idare noktasında anlaşmak ve bugün vaki, o gün için bir kusurdan ibaret olan hakayik-i fe cayi-85 i rical-i devletimize de kabul ettirmek ve ona göre sevki te dabir ve muvaffak olmak mümkün olamaması yüzünden Yedinci Ordu ve ondan sonra verilen İkinci Ordu’yu kabul etmeyip İstanbul’a gelmiş olduğum mesmuu alileridir. Bu rada pek aksi olarak rahatsızlıktan baş alamıyorum. Veli aht hazretleriyle Almanya seyahatine yataktan kalkıp git tim. Yirmi gün seyahat esnasında bir şey yok. Tam avdet le trende yeniden hastalandım, bir aydır yatmaktayım.
Birinci ve Beşinci Ordular’dan Liman Paşa’nın idare sinde bir grup teşkili takarrür etti. Bana beşinci veya Esat Paşa ile becayiş suretiyle Birinci Ordu Kumandanlıkların dan birini teklif ettiler, fa kat icraat teahhur etti.
Bu mektubumu, eski arkadaşımOrdunuz Sıhhiye re isi Hüseyin Bey’in hareketinden bilistif a de yazabiliyorum.
Gözlerinden öper ve yeni ve inşallah bundan sonra da İngilizlerin ricatlerini müntiç muvaff- akiyetlerinizi işitmek le mesut olurum, kardeşim.
Bir erkanı harp zabiti, askerlik dışında kalan bilgi lerle de mücehhez olmalıdır. Yarın hepiniz birer kumandan olacak, mesuliyet yükleneceksiniz.
Paşa hazretleri, Garplı manadaki idareler de zaman-
la gelişmişlerdir. Bugün uyur gibi görünen milletimizin
çok kabiliyeti ve cevheri vardır. Fakat bir inkılap vukuun-
da bugün işbaşında olanlar, yerlerini muhafaza etmeye kal-
karlarsa, o vakit buyurduğunuzu kabul etmek lazım gelir.
Yeni nesiller içerisinde her husustıritimada layık insanlar
çıkacaktır.
Ertesi günü Kazım’ı, Mustafa Kemal’e tanıttım, kol
kola girdik.
Rahmetli ve aziz arkadaşım, kahraman Kazım Kara-
bekir’le ikinci tanışmamız işte böyle olmuştu.
Biz, üç general olarak da Kurtuluş Mücadelesi ‘ne be-
raberce ve kol kola atılmıştık.
Bir erkanıharp zabiti muhakkak lisan bilmelidir. Bu-
nun aksini düşünmek büyük bir hatadır.
19 Mayıs 1919 ‘da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Milli Kurtuluş davasının öncüsü olmuştur. Kutsal devrimin bayrağını güçlü elleri arasına almıştı. Ben Ankara’da önce 20. Kolordu, daha sonra Batı Anadolu Milli Kuvvetler Başkumandanı olarak bütün içtenliğim , inanışım ve var olan bütün imkanlarımla kendisini destekliyor ve onu önder olarak tanıyordum. Doğuda da aynı desteği şimdi Tanrı’nın rahmetine kavuşmuş olan Kazım Karabekir yapıyordu.
Ali Fuat (Cebesoy), Mustafa Kemal’den önce Selanik’e ataması yapılır ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılır. Toplantılar sonucunda cemiyet içerisinde liderlik vasfında hiç kimseyi yeterli görmez ve ardından şu görüşü kitabında paylaşır.
Bu satıları yazarken, şu konuyu bütün içtenliğimle belirtmek isterim ki, Türk yurdunun kurtuluşu için açılan Milli Mücadele’nin daha ilk aşamasında Amasya Görüşmelerinde, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde; gerçek bir önder olarak ortaya atılan bir Mustafa Kemal’i, o toplulukta görmek mümkün değildi. Hatta iddia ediyorum ki, Mustafa Kemal’e benzeyen kimse de yoktu.
Fakat kimse ortaya çıkıp:
“Nereye gidiyoruz, memleketi nereye götürüyorsunuz?” diye soramıyordu, sormak yürekliliğini gösteremiyordu. Doğunun alışık olduğu uyuşuk bir kadercilikle susuyordu. Çünkü Padişah’tan ve onun hafiyelerinden korkuyorlardı.
Suphi Paşa, Zaferden sonra Ankara’ya geldi. Gazi geziye çıkıyordu. İstasyonda karşılaştılar. Mustafa Kemal sordu:
“ Paşam, niçin Hilafet Ordusu’ndaki kumandanlığı kabul ettiniz? “
Suphi Paşa şu yanıtı vermişti:
“ Size yenilmek için, Paşam. “
Ah , Selanik , seni bir daha Türk olarak görecek miyim?
Bir şey yok dedi ,ama üzüntülüyüm .Doğup büyüdüğüm yer Selanik ,acaba Türklerin elinde kalacak mı ?.
Mustafa Kemal:
Ordu mutlaka ve bir an önce politikadan çekilmelidir.Yoksa bir güç olma özelliğini yitirecektir.Buysa ülke için bir yıkım olacaktır.
Mustafa Kemal’in Türk Tarih Kurumu’nu kurmasının en büyük nedenini bu soylu düşüncede aramalıdır.Türk ulusunun soyluluğuna, büyüklüğüne bütün Türklerin inanmasını ve övünçle savunmasını hayatı boyunca amaç edinmiştir.
Hürriyet olmayan bir ülkede ölüm ve yok oluş vardır .Her ilerleme ve kurtuluşun anası hurriyettir.
Eğer derece son sınıfta alınan notlara göre olsaydı Mustafa Kemal birinciydi.Ne önemi var ? Okulda olmadı ama hayatta birinci ,en birinci oldu.
Bir erkânıharp zabiti,askerlik dışında kalan bilgilerle de donanmış olmalıdır.Yarın birer kumandan olacak , sorumluluk yükleneceksiniz.
Mustafa Kemal’in bir gece vakti yanıma gelerek ,Namık Kemal ‘in Vatan kasidesi’nin teksirle çoğaltılmış bir kopyasını vererek :
Fuat kardeşim ,bunu ezberleyelim diye bana verirken