Enver Gülşen kitaplarından Sinemanın Hakikati kitap alıntıları sizlerle…
Sinemanın Hakikati Kitap Alıntıları
&“&”
“Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! Yağmurun yalnız suyunu toplayabılıyoruz, ruhundan uzağız! Halbuki ne güzel isim koymuşlar ona Rahmet .. Zulmün de başında ve sonunda merhamet nöbet bekliyor. Rahmet. Âlem, bu temel üzerinde . Eğer toprağa, tohuma, hatta kire, leke ye merhamet olmasaydı, su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı, gırıltılı su… Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekesini kurun! Tepelerindeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin!.. O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek…
Çocuk bana, buz çölünde yol alıyorsunuz, dedi. İdam sehpası altında perdesi düşen göz… Görmez mi? Hepimiz, bütün insanlık, buz çölünde yol alıyoruz! Güneşşehri arkamızda, karanlık beldesi önümüzde.. Git, gittiğin kadar!.. Aldığımız nefesler bile, hançerden, sipsivri kayalar şeklinde donuyor. Buz üstüne nakış nakış yonttuğumuz eserler, buzdan gururları ile bizi büsbütün buzlaştırıyor. Bakarken gözle bıçaklıyoruz, dinlerken kulakla boğuyoruz, koklarken burunla zehirliyoruz. Damak kirletiyor, el solduruyor, düşünce de kalb halvetinde ırza geçiyor. Bütün bunların kanunlarını bilmiyoruz da, kanun çıkarmağa kalkıyoruz. Bir şey olpasın diye mi, olsun da yapılmasın diye mi?.. Sen kaplanı yetiştir, besle sonra pençe atıyor diye boynuna kement at, ipe çek!… Yazıktır kaplana, günahtır kaplana!… Kanunu, bir şey ortadan kalksın, yapılamaz olsun diye değil, bizim başka türlü yaptığımızı, bazıları bu türlü yapmasın diye çıkarıyoruz…”
“Buz çölünde yol alan" insanlığa bir teklif Reis Bey. “Öldürdüklerımizın” mezarının başında üzerimize geçirdiğimiz vicdan azabı gömleği .