İçeriğe geç

Sıdıka Hanım Kitap Alıntıları – Naşide Gökbudak

Naşide Gökbudak kitaplarından Sıdıka Hanım kitap alıntıları sizlerle…

Sıdıka Hanım Kitap Alıntıları

&“&”

Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlara dolu
Aşk sıradan değildir,
Sevmeyi bilmek gerek,
İlahi bir aşk için,
Bir ömür vermek gerek.
Kendi kendine, Bu serveti idare etmek için erkek evlat şart" dedi ve biraz duraladı.
"Niye erkek? Tanıdığım kadınların hiçbiri erkeklerden ne daha az akıllı, ne de daha az güçlü.
Mesela kaynanam, on tane erkeği cebinden çıkarır. Bu yanlış düzen galiba, erkekler öyle istiyor diye âdetler ve töreler öyle konmuş" diye düşündü.
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu…"
İnsan insan olmalı. Ne Ermeni, ne Yahudi, ne Kürt yeter ki vicdanı olsun."
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu…"
Köpeklerle bebekler, kendini seveni ve iyi niyetli insanları hemen tanırlar ve severler!"
Tanıdığım kadınların hiçbiri erkeklerden ne daha az akıllı, ne de daha az güçlü."
Dürüst insanı anlamak, özellikle de dürüst insanlar için hiçte zor değildir.

Bir insanin; Düşündüğü ile söylediği, Söylediği ile yaptığı ve kazandığı ile harcadığı örtüşüyorsa o insan dürüsttür.

Akıllı insan, asla kötü insan olmaz. Çünkü kötülüğün bir gün kendisine geri tepeceğini hesap edebilir."
”Beko dayı, sen nesin? Filozof musun? Ermiş misin? Nesin?" dedi.
Beko kendi kendine konuşuyor gibi "Ben sadece sevmeyi seven biriyim."
"O da ne demek."
"Bazıları seninle benim gibi o minik çiçekteki güzelliği görebilirler. Görünce de severler. Bazıları da ot diyerek çiğner geçerler. Birinciler sevmeyi seven insanlardır. Bu demek." dedi.”
… çok derinlerden bir iç geçirdi. Zamanı geriye döndürmek mümkün değil ki!".
Ve: Aşk sıradan değildir, Sevmeyi bilmek gerek."
Kim demiş erkekler ağlamaz. Kalbi olan herkes ağlar."
Aşk sıradan değildir,
Sevmeyi bilmek gerek,
İlahi bir aşk için,
Bir ömür vermek gerek."
Sevmek er geç sevilmeyi beraberinde getirirdi."
Düzen ve adalet onları temsil edenlerin vicdanları kadar olabiliyordu"
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu…
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu."
Yeterki kalbin temiz olsun, dedi. O arada elini kalbinin üzerine götürerek, Ne kadar sağlam olduğunu bilmiyorum ama temiz olduğuna eminim, "dedi.
Insan kafasının içindekilerini cikarmadiktan sonra, bir yerlere gitmenin ne önemi var. Sorun bizimle beraber. Mekanlarin hiç bir suçu yok
Tamamen duygusal bir aşka hiçbir erkek o kadar uzun bir süre bağlı kalamaz. Erkekler de RUH MU var?
Dilşat Hanim, oğlunun karşısına geçti. Başını dikti Sen hiç, arpa ekip buğday biçeni, misir ekip çavdar biçeni gördün mu? Diye sordu. "Onlar senin tohumların. Kimseyi suçlamaya veya sitem etmeye hakkin yok. Aslında sen hiçbir şeyi hak etmiyorsun, ne oğlanı ne kızı ne de bir it yavrusunu. Sıdıka’ya bir şey belli eder ve gelinimi üzersen sana dünyayı zindan ederim. Dikkatli ol"
Kim demiş erkekler ağlamaz.Kalbi olan herkes ağlar."
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu.
Bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu.
Akıllı insan asla kötü insan olamaz. Çünkü kötülüğün bir gün kendisine geri tepeceğini hesap edebilir.
Hüzün çiçeğim benim, biraz gülmez misin?
Alıp sırça kalbini bana vermez misin?
Zemheride gül açar, nevbaharlar yaşardık.
Altın kafesten uçup bana gelmez misin?
Her hak eden mutlu olamıyor anne…"
Kim demiş erkekler ağlamaz. Kalbi olan herkes ağlar."
Aşk sıradan değildir,
Sevmeyi bilmek gerek,
İlahî bir aşk için,
Bir ömür vermek gerek.
Ben sadece sevmeyi seven biriyim."
Bence ölmekten beteri, ölümü arar olmaktır."
Geceler yârim oldu,
Ağlamak kârım oldu.
Her dertten ağlamazdım,
Sebebim zalim oldu.
Bayram gelmiş neyime,
Kan damlar yüreğime,
Yaralarım çok derin,
Tabip benim neyime.
Sen hiç, arpa ekip buğday biçeni, mısır ekip çavdar biçeni gördün mü?"
Sen nereye gidiyorsun ana?" dedi Küçük Bey.
Dilşat Hanım, yüzünü buruşturarak baktı: "Cehennemin dibine. Seni de götüreyim mi?"
Anaysan hep vereceksin, asla almayı düşünmeyeceksin."
Evlat sevgisi ne kadar tuhaf ve güçlü…Bir anda hayatının en önemli varlığı olup çıkıyor."
”Beko dayı, sen nesin? Filozof musun? Ermiş misin? Nesin?" dedi.
Beko kendi kendine konuşuyor gibi "Ben sadece sevmeyi seven biriyim."
"O da ne demek."
"Bazıları seninle benim gibi o minik çiçekteki güzelliği görebilirler. Görünce de severler. Bazıları da ot diyerek çiğner geçerler. Birinciler sevmeyi seven insanlardır. Bu demek." dedi.”
”İnsan insan olmalı. Ne Ermeni ne Müslüman, ne Yahudi ne Kürt, yeter ki vicdanı olsun.”
“Bu dünya böyledir işte, çocuk olarak maddi açıdan her şeye sahipler ama yine de paylaşamayacakları bir şeyler bulabiliyorlar. Aslında büyükler de öyle, hep daha fazlasını isterler, hakları olsun veya olmasın sanki dünyaya mutlu olmak için değil de mutsuz olmak için sebep aramaya gelmişler. Halbuki öbür dünyaya hiçbir şey götürülmüyor.”
Mustafa Kemal önderliğinde birçok savaş kazanılmıştı. O ve arkadaşları, mucize sayılacak bir kahramanlık örneği vererek yeniden bir millet yaratmış, vatanı kurtarmışlardı.
Hep söylediği şeyi yine tekrarladı: İnsan, insan olmalı. Ne Ermeni ne Müslüman ne Yahudi ne Kürt, yeter ki vicdanı olsun. "
Allah kimseye ölümsüzlük vermemiş. Vermesi de lütuf mu olurdu bilmiyorum. Bence ölmekten beteri, ölümü arar olmaktır.
… çok derinlerden bir iç geçirdi. Zamanı geriye döndürmek mümkün değil ki!".
İnsan kafasının içindekileri çıkarmaktan sonra bir yerlere gitmenin ne önemi var? Sorun, bizimle beraber. Mekânların hiçbir suçu yok…
&”…bu dünya, ayakta gezen ama yaşamayan insanlarla dolu…&”
&”Bu dünya böyledir işte, çocuk olarak maddi açıdan her şeye sahipler ama yine de paylaşamayacakları bir şey bulabiliyorlar. Aslında büyükler de öyle, hep daha fazlasını isterler, hakları olsun veya olmasın sanki dünyaya mutlu olmak için değil de mutsuz olmak için sebep aramaya gelmişler.Halbuki öbür dünyaya hiçbir şey götürülmüyor.&”
Tanıdığım kadınların hiçbiri, erkeklerden daha az akıllı veya daha az güçlü değil.
Allah’ım niye suçluların cezasını masumlar çekmek zorunda?
Bence ölmekten beteri, ölümü arzuluyor olmaktır.
Aşk!
Sen her şeye kadirsin.
Kan bağı bağların en kuvvetlisidir.
Köpekler ve bebekler, kendini seveni ve iyi niyetli insanları hemen tanır ve severler!
Allahı’ım böyle bir güzellik yaratıp sonra da bakıyoruz diye bize günah yazamazsın.
Ya Rabb’im çok akıllı değilim ama h
epten aklımı alma, ne olur.
Aşk sıradan değildir,
Sevmeyi bilmek gerek,
Ilahi bir aşk için,
Bir ömür vermek gerek
Deli olmuşsun malı neylersin? Akıllı olmuşsun malı neylersin?
Deliysen elinde ne kadar mal olursa olsun idare edemez bitirirsin. Akıllıysan malı kazanmanın yolunu muhakkak bulursun. Tanıdığımız birçok, yoktan var olan insanlar gibi.
Hiç kimsenin ölümü üzerine hesap yapılmaz.
Kim demiş erkekler ağlamaz. Kalbi olan herkes ağlar."
Beko dayı, sen nesin? Filozof musun? Ermiş misin? Nesin?" dedi.
Beko kendi kendine konuşuyor gibi "Ben sadece sevmeyi seven biriyim."
"O da ne demek."
"Bazıları seninle benim gibi o minik çiçekteki güzelliği görebilirler. Görünce de severler. Bazıları da ot diyerek çiğner geçerler. Birinciler sevmeyi seven insanlardır. Bu demek." dedi.
Evet çok güzel sizi de büyüledi değil mi? Artık o çiçeklere daha başka bir gözle bakacaksınız. Basmamaya, zarar vermemeye çalışacaksınız. Hatta Mümkünse başkalarının da zarar vermelerine mani olacaksınız. işte bu sevginin en basit en sade şeklidir.
Bu bir insan olsaydı dış güzelliğinin yanı sıra iç dünyasının da bu kadar güzel bu kadar asil ve zarif olduğunu görebilseydiniz ne yapardınız?"

Küçük gayet doğal "aşık olurdum herhalde." dedi.

Beko yüzünde acıyla karışık bir mutlulukla "ben de öyle yaptım işte." dedi. "Evet annene aşıktım ve aşığım ama bu aşk artık ilahi bir aşka dönüştü. Onun kadın, benim erkek olduğumu gelin gittiği gün unutmaya karar verdim ve başardım. Sevmemeye karar veremezdim Çünkü o Başaramayacağım bir şeydi." dedi.

Perçenç gibi çok tutucu bir yerde, kadınların asla tarlaya gitmediği, sokağa yalnız çıkmadığı bir yerde; aşık olmak, karşıdan sallanan leylak veya gül dalıyla veya küçük bir gülümsemeyle yaşanıyordu.
Ama aşk her yerde aşktı.
Cumhuriyet neydi bunu pek bilmiyorlardı. Okumuş kimselerin anlattığına göre artık babadan oğula geçen bir idare yoktu. Deli de olsa, beceriksiz de olsa bizi yönetecekler diye kimseye verilen bir hak da yoktu. Halk kendini yönetecek kimseleri seçecek, Ankara’ya gönderecekti. Beğenmezse de değiştirecekti.
insan insan olmalı. Ne ermeni, ne müslüman, ne yahudi, ne kürt. Yeter ki vicdanı olsun."
Biz erkekler bazı şeyleri kendi lehimize kullanmak için birtakım yasaklar koymuşuz. Osmanlı’nın payitahtında sultanlar, vezir kızları okuma-yazma dersleri alır, ud çalar, meşk ederlermiş. Kızların bazıları da erkekler kadar bilgili ve kültürlü olabiliyor."
Köpeklerle bebekler, kendini seveni ve iyi niyetli insanları hemen tanırlar ve severler!
Kendi kendine bu serveti idare etmek için erkek evlat şart." dedi. Ve biraz duraladı. "Niye erkek, tanıdığım kadınların hiçbiri erkeklerden ne daha az akıllı ne de daha az güçlü
Mesela kaynanam 10 tane erkeği cebinden çıkarır. Bu yanlış bir düzen galiba erkekler öyle istiyor diye, adetler ve töreler öyle konmuş." diye düşündü.
Akıllı insan asla kötü insan olamaz. Çünkü kötülüğün bir gün kendisine geri tepeceğini hesap edebilir.
Yarın herkes için yeni bir gün başlayacak. Ben iyi bir başlangıç olması için dua edeceğim. Buna çok ihtiyacımız var. İyi uykular."
Aşk sıradan değildir,
Sevmeyi bilmek gerek,
İlahi bir aşk için,
Bir ömür vermek gerek.
Kim demiş erkekler ağlamaz. Kalbi olan herkes ağlar."
Eğer ben senin yerinde olsaydım tereddütsüz Mustafa Kemal’in yanında yer alırdım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir