İçeriğe geç

Şeytanın Fısıldadıkları Kitap Alıntıları – Emre Yılmaz

Emre Yılmaz kitaplarından Şeytanın Fısıldadıkları kitap alıntıları sizlerle…

Şeytanın Fısıldadıkları Kitap Alıntıları

Gökdelenin tepesinden atlayan adama orta katların önünden geçerken sormuşlar: Nasıl gidiyor?
– Şimdilik iyi vallahi demiş.
Çok çalıştığımız orta yaşlar işte böyle geçer.
Başarısızlar eşitlik ve adalet isterler.
Başarılılar ise çocuklarını gönderecekleri daha iyi okullar, ucuz hizmetçiler ve temiz bir çevre.
Zaruret ve kısmet olmasa çabalamaktan resmen ölürdük.
Bilmediklerimiz bildiklerimizden fazla olduğu sürece hayata bağlı kalırız.
Fiziksel olarak en pis işlerde çalışanlara en düşük ücretleri öderiz.
Ruhen en pis işlerde çalışanlara ise en yüksek.
Kapitalizm yanlıştır ve kötüdür. Neden?
Çünkü efendilerinin bile neşesini kurutmuştur.
Tapu, şerefli bir insan, hak sahibi bir vatandaş ve itibarlı bir yurttaş olmanın en önemli anahtarıdır.
Sağlıklı bir toplumda evler özentisiz, dekorasyonsuz, hatta çirkin; şehirler ise olağanüstüdür.
Sağlıksız bir toplumda ise evler olağanüstüdür; şehirler sıradan hatta çirkin.
Dışarıdan gelecek tehlikelere karşı kapısını silahlı bir bekçinin tuttuğu her mekan, dışarıya çıkma özgürlüğünün de engellendiği bir mekandır.
Zenginler ve fakirler ilk defa bu çağda benzer sefil duygular çekiyorlar: Gelecek korkusu, para endişesi, başarısızlık kaygısı ve çok çalışma gereği
Yalanları en çabuk fark edenler, yalancılardır.
İş dünyasında doğruyu söylemek aptallıktır; siyasette suç, sosyetede ise terbiyesizliktir.
Kendisini besleme küstahlığını göstermediğim hiçbir karga gelip benim gözümü oymadı. İşte bu yüzden nankörlük erdemlerin en doğalı; en içteni ve en yırtıcısıdır.
Çünkü minnet esaretlerin en kötüsüdür.
Dünyadaki huzursuzluk ve acıların çoğu ”bize yapılmasını istemediğimiz kötü şeyleri başkalarına yapmamızdan ” çıkmıyor. Tam tersine; kendimiz için istediğiniz iyi şeyleri, başkaları için de istemeye kalkışmamızdan çıkıyor.
Çünkü Sanat, Şeytan’ın en kurnaz isyanıdır.
Meleklerin ninnileriyle mi büyütüldünüz? ..
İşte o zaman Şeytan’ın fısıldadıklarını
çok daha iyi duyabilirsiniz.
Nefrete sevgiden daha çok güvenirim, dedi şeytan. çünkü nefretin sahtesi olmaz.
Nefrete sevgiden daha çok güvenirim, dedi şeytan. Çünkü nefretin sahtesi olmaz.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Kör bir Karanlıktaysak eğer bu gözler niye.?
“Her şeyin tersi de doğrudur.”
Benim beynim yol geçen hanıdır. Her isteyen gelir, her isteyen kalır, her isteyen gider. Gönlüm ise padişah haremidir. En iyileri, en güzelleri ve en keyiflilerini toplarım ve asla bırakmam.
Ölüm hepimizi çok şaşırtacak – eğer şaşıracak bir akıl kalırsa.
Doğmadan önce neredeysek öldükten sonra da oradayız. Karanlıklarda mı.?
Çocukluğumda dünyayı fethetmeyi hayal ederdim.
Gençliğimde fethettiğimi sanırdım.
Orta yaşlılığımda bunun için çalıştım.
Şimdi ise bunun üzerine düşünüyorum.
Temennim hâlâ başarmak.
Korkum ise başıma gelmesi.
Yaşlanıyor muyum neyim.?
-Mutlu musun?

-Evet.

-Belki de hiç sınanmadığın içindir.

Kendilerini bilmeyenler ikiye ayrılır – kendilerini bildiklerini sanan budalalar ve Büyük Dehalar.
Aptal, “Bu akıllılar beni övdüğüne göre, ben onlardan daha akıllı olmalıyım.” derken,

Akıllı, “Bu aptallar beni övdüğüne göre, ben göründüğümden de daha aptal olmalıyım..” der.

Bu kadar aklı başında bir dünyada yaşayanlar için tek kurtuluş delirmek olmalı.
Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkalarına yapma.
Hayat artık bir bahanedir.
“Neden yaşamak” sorusu artık manasızdır.
Çünkü “hayat” bir soru değildir artık.
“Her şey boş.”
Mutluluk, aylak bir yavaşlıktır.
Ne garip, yalnız kalmaktan sıkılan insanlarla yalnız kalmaktan ben de çok sıkılıyorum.
Kahpe dünya.
Daha mutlu olmak mı.?
Ne çok şey istiyorsunuz yahu.?
Daha da mutsuz olmanızı nasıl engelleriz.
Canımızı sıkanlar ise canları sıkıldığında bizleri arayanlardır.
“Birbirimizi sevelim, lütfen.”
‘Değişeceğim’ sözü , ilişkilerimizi düzeltmekte kullandığımız bir bozuk paradır.
Yaşarken ölümden korkma hakkımız var. Ama doğarken yaşamdan korkma hakkımız yok. Haksızlık bu !
Hiçbir şey yapmayanların başına gelenler – kader
Bir şeyler yapanların başına gelenler ise – kısmettir.
Kum saatlerine göre – zaman akmaktadır.
Kol saatlerine göre ise dönmekte.
İşte bu yüzden , neşeli eski çağlar kum saatini icat ettiler – zamanı bir müddet seyretmek için.
Kasvetli yeni çağlar ise kol saatini – her an kolumuzda taşımak için.
Tarihte Kötü , hiç bu çağdaki kadar nazik olmamıştı.
İş dünyasında doğruyu söylemek aptallıktır ; siyasette suç , sosyetede ise terbiyesizliktir.
Sosyetede , siyasette ve iş dünyasında gerçekten dürüst olmaya çabalamak , Ayşecik rolünde porno film çevirmeye benzer.
‘Değişeceğim’ sözü , ilişkilerimizi düzeltmekte kullandığımız bir bozuk paradır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir