Lev Tolstoy kitaplarından Şeytan – Peder Sergi kitap alıntıları sizlerle…
Şeytan – Peder Sergi Kitap Alıntıları
İnsan, evlendikten sonra eski ilişkilerini sürdürme hakkına sahip olamazdı. Bunun gerekçesini aşk da oluşturamazdı.
Ahlaken dirilmeye başladı.
Bazen insanın büyüye inanası geliyor.
İnsanlar imrendiğine göre yaptığının iyi bir şey olduğunu düşünüyordu.
Evliliği işlerini yoluna koymak için bir araca çevirme fikri midesini bulandırdı. Dürüst bir aşk evliliği yapmak istiyordu o.
Ne var ki kendi içinde karar vermek ayrı şeydi, onu hayata geçirmek ayrı şey.
Genelde en muhafazakarların ihtiyarlardan, yenilikçilerin de gençlerden çıktığı düşünülür. Pek de doğru değildir. En sıradan muhafazakarlar genç insanlardır.
Ağır bir işin altına giren bekar genç adam, sırf fiziksel ve zihinsel sağlığı için bir köylü kadınla ilişki yaşar ve istediği zaman bitireceğini düşündüğü, önemsiz olduğunu sandığı bu ilişki, onun tüm yaşamını ele geçirir ve hayatını alt üst eder. Artık evlidir ve çocuk sahi- bidir, ancak şeytan, onu bir kere baştan çıkarmıştır. Önünde iki seçenek vardır: ya karısını öldürecektir ya da o kadını Belki üçüncü bir seçenek daha vardır
Şeytan: İçimizde karşı konulmaz dürtü .
en ağır akıl hastası olanlar; kendilerinde farkına varmadıkları akıl hastalığı belirtilerini başkalarında görmek isteyenlerdir.
Eğer yaşamak ve yaşamın anlamını kavramak istiyorsam bu anlamı, onu yitirenlerin ve kendilerini öldürmek isteyenlerin arasında değil de , yaşamın kendisini oluşturan , kendi hayatlarının ve de bizim hayatlarımızın yükünü sırtlanmış olan, geçmişin ve günümüzün milyarları arasında aramam gerektiğini en azından içgüdüsel olarak hissettim.
Allah qarşısında günahkar,hökmdar qarşısında suçlu olmayan varmı heç?
Onunla bir yerdə olmaqdan , onu sevməkdən və onun tərəfindən sevilməkdən savayı heç bir arzusu yox idi.
İçi dışı bir olmayan insanlarla yaşamak, dünyanın en zor şeyidir.
En ağır akıl hastası olanlar kendilerindeki görmedikleri akıl hastalığının belirtilerini başkalarımda gördüklerine inananlardır.
İçi dışı bir olmayan insanlarla yaşamak dünyanın en zor şeyidir.
Ama kendinizi bu kadar sıkmanıza gerek var mı? Kim günahsız ve suçsuz ki?
İnsanın huzuru yerindeyse hiçbir sey ona zarar vermez
İnsanların ne düşündüğüne ne kadar az önem atfedilirse Tanrı o kadar güçlü hissediliyordu.
bütün insanlar akıl hastasıdır; ama en ağır akıl hastası olanlar; kendilerinde farkına varmadıkları akıl hastalığı belirtilerini başkalarında görmek isteyenlerdir.
Hayatta kalmak için nasıl maddi besin gerekliyse ruhani yaşantıyı sürdürmek için de ruhsal gıdanın gerekli olduğunu söylemişti.
“Harika işte, artık umursamaz oldum. Nasıl da değiştim!
Ya da “şeytan” Aşkın Metafiziği’ndeki o sinsi, hilebaz “iradedir”.
İnsan, sadece yaşlıların muhafazakâr, gençlerin ise yenilikçi olduklarını sanır. Pek doğru değildir bu. Genelde asıl gençler muhafazakârdır; yaşamak isteyen, ama bu konuda kafa yormayan, zaten nasıl yaşanması gerektiği konusunda kafa yoracak zamanları da bulunmayan ve bu nedenle o zamana kadar süregelmiş hayatı kendilerine örnek alan genç insanlar.
Doktorum hep, hastanın karakterini bilmezsek bir hastalığı hiçbir zaman teşhis edemeyiz, derdi.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Ben kendimi… senin sayende tanıdım, düşündüğümden iyi biri olduğumu sayende öğrendim.
Onu görme arzusu içinde uyandığında, bu arzu onu öyle bir güçle hakimiyet altına alıyordu ki, başka hiçbir şey düşünemiyordu.
Yaşamak gerekiyordu, bense hiçbir şey yapamıyordum.
Evlenmek zorunda olduğunu hissettiği için âşık olmuştu Yevgeni.
Ama kimi zaman yaşamını dolduran ne varsa rengini yitiriyordu.
bütün insanlar akıl hastasıdır.
İçi dışı bir olmayan insanlarla yaşamak dünyanın en zor şeyidir. Bunun dışında her şeye katlanabilirim ama buna asla.
Beni kendimden kurtarın.
Eh, heç bir tanrı yoxdur. Şeytan var. Və bu şeytan odur. Özünün qulu edib məni bu şeytan. Mənsə istəmirəm, istəmirəm!
En ağır akıl hastası olanlar; kendilerinde farkına varmadıkları akıl hastalığı belirtilerini başkalarında görmek isteyenlerdir.
Hayır, gerçekten de artık kendi kendimin hakimi değilim.
Bıktım. Bana her şeyi bozacak, tepetaklak edecek bir şey lazım.
Sahiden de duygu zayıfladı, geriye alışkanlık kaldı.
Qeyri-səmimi adamlarla bir yerdə yaşamaq çox çətindir; mən hər şeyə dözə bilərəm, bircə buna yox.
“Her şeye rağmen, askerlik mesleğinde başarıyı olumsuz etkileyen şu çabuk parlama kusurunu giderememişti.”
İnsanların ne düşündüğüne ne kadar az önem atfedilirse Tanrı o kadar güçlü hissediliyordu..
Tanrı’yı bahane ederek insanlar için yaşamışım ben, o ise insanlar için yaşadığını zannederek Tanrı için yaşıyor..
Tanrım! Tanrım!
Neden bana inanç vermiyorsun?
Neden bana inanç vermiyorsun?
Bir insanın ne denli mutlu olabileceğini ancak şimdi anladım.
Sizsiniz, sensin… beni böyle mutlu eden
Sizsiniz, sensin… beni böyle mutlu eden
Bir güç beni ele geçirdi, tutuyor. Ne yapacağımı bilmiyorum.
Ne olur beni kendimden kurtarın. Sizden istediğim bu.
Bütün insanlar akıl hastası sayılmalıdır, en hasta olanlarsa kuşkusuz kendilerinde görmedikleri delilik emarelerini diğer insanlarda görenlerdir..
Bazen insanın büyüye inanası geliyor gerçekten..
Bir erkeğin neden bir başkasını değil de filanca kadını seçtiğini izah etmek imkansızdır.
Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir..
Lisa hastalanıp ölebilir. Lisa ölse evet, bu harika olurdu
“Beni kendimden kurtarın,”
“Evet, gerçekten de öyle bir serseriyim ki; bir karım var hem de üstelik öylesine iyi bir kadın ve ben, yabancı bir kadının peşinden koşuyorum.”
Yevgeni kapıldıkça kapılıyordu Stepanida’ya. Kadın ona daha önce hiç o kadar çekici gelmemişti.
“Tanrım, Tanrım; ne yapmam gerek? Gerçekten de böyle çöküp gitmem mi gerekiyor? Hiçbir çıkış yolu bulunamaz mı?”
“Aman Tanrım, bir bilse beni öylesine dürüst, namuslu temiz ve masum biri olarak tanıyan karım!” diye düşündü.
Yevgeni kendisinden başka bir kadın sevmemeliydi; çünkü bütün dünyada Yevgeni’ye layık bir kadın bulunmamaktaydı; hani kendisi ona layık mıydı, bu soruyu kendisine hiç sormamıştı; dolayısıyla da hiçbir kadın onu sevmeye kalkışmamalıydı.
Lisa, her şeyi, insanları, kısacası dünyadaki her şeyi sadece kocasının gözleriyle görüyordu.
Evlenmek zorunda olduğunu hissettiği için âşık olmuştu Yevgeni.
Yevgeni’nin niçin bula bula Lisa Anneskaya’yı bulup onu seçtiğini açıklamak zordur; aynen, bir erkeğin niçin bir başka kadını değil de o belli bir kadını seçtiğini açıklamanın güç olması gibi. Bu seçimi belirleyen hem pozitif hem de negatif sayısız neden bulunmaktadır.
Beni kendimden kurtarın.
en ağır akıl hastası olanlar; kendilerinde farkına varmadıkları akıl hastalığı belirtilerini başkalarında görmek isteyenlerdir.
“Şeytanın ta kendisi o; ete kemiğe bürünmüş şeytan! Ben istemeden beni boyunduruk altına aldı.
“Beni kendimden kurtarın,”
evde her şey dört dörtlüktü, iyi ve temiz; bir tek onun ruhunda her şey öylesine kirli ve tiksinti vericiydi.
her şey hüzünlü, perişan, iç bunaltıcı, melankolik geliyordu.
Şayet Yevgeniy İrtenyev, akıl hastasıysa o zaman herkes aynı durumdadır; en ağır akıl hastası olanlar ise kendilerindeki görmedikleri akıl hastalığının belirtilerini başkalarında gördüklerine inananlardır.
İşte erkekler karılarını ya da sevgililerini böyle zehirliyor ya da öldürüyor. Bir silah al, kadını çağır ve ona sarılmak yerine göğsüne ateş et ve işini bitir. O bir şeytan, tam bir şeytan. İrademe rağmen beni ele geçirdi.
Mutluluklarını tehdit eden, zehirleyen demeyelim, tek şey kıskançlığıydı. Kontrol ettiği ve göstermediği ama sürekli ona acı veren bir kıskançlıktı bu. Nedeni Yevgeniy’i bir başka kadını sevebilme ihtimali değildi – çünkü yeryüzünden ona layık bir kadın yoktu (Kendisi ona layık mıydı bilmiyordu çünkü kendisine hiç sormamıştı.) – bu yüzden hiçbir kadın, onu sev meye cesaret etmemeliydi.
En ağır akıl hastası olanlar ise kendilerindeki görmedikleri akıl hastalığının belirtilerini başkalarında gördüklerine inananlardır.
Beni kendimden kurtarın.
Her gün kendisine güç vermesi, çürümesini, sefil, aşağılık duruma düşmesini önlemesi için Tanrı’ya dua ediyordu.
Ah, hayal gücü, kadının cazibesini nasıl da allayıp pulluyordu.
yanlış, dürüstlükten uzak insanlarla birlikte yaşamanın çok zor olduğunu; her şeye tahammülüm vardır da, buna yoktur işte.”