Leon Bloy kitaplarından Sevimsiz Hikayeler kitap alıntıları sizlerle…
Sevimsiz Hikayeler Kitap Alıntıları
İnsan ölüler için yaşamaz
her asalet bilgeliğe boyun eğmelidir.
Tek kelimeyle söylersem, biz esiriz, artık umudumuz yok ve bu kürek mahkûmluğu durumuna daha fazla katlanamayacağımız anın yaklaştığını görüyoruz
Tuhaf bir yazgının kurbanıyız.
Paranın Tanrı olduğunu, bu nedenle insanların onu bu kadar istekle aradığını biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz. Paranın son derece iyi olduğunu, son derece mükemmel olduğunu, her şeyin egemen Efendisi olduğunu ve bu dünyada O’nun emri ya da O’nun izni olmadan hiçbir şeyin meydana gelmediğini; sonuç olarak yalnızca O’nu tanımak, O’na tapmak ve O’na hizmet etmek ve bu araçla Ebedi Yaşamı elde etmek için yaratıldığımızı size söyleseydim siz bana hiç kuşkusuz kutsal şeylere hakaret eden deli bir kafir gözüyle bakardınız.
Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz. Paranın son derece iyi olduğunu, son derece mükemmel olduğunu, her şeyin egemen Efendisi olduğunu ve bu dünyada O’nun emri ya da O’nun izni olmadan hiçbir şeyin meydana gelmediğini; sonuç olarak yalnızca O’nu tanımak, O’na tapmak ve O’na hizmet etmek ve bu araçla Ebedi Yaşamı elde etmek için yaratıldığımızı size söyleseydim siz bana hiç kuşkusuz kutsal şeylere hakaret eden deli bir kafir gözüyle bakardınız.
Okudu
Sevimli mezarımı gezdiririm sana ve tanrısal teninin beyazlığını daha da güzelleştirmen için sana vereceğim, sümüklü böceklerden ve kara pislik böceklerinden yapılmış zarif takıları görürsün. Bir çıban gibi aşığım sana ve benim öpücüklerim, seni temin ederim, bütün ayrılıklardan daha değerlidir. Çünkü bir gün hepiniz çürüyeceksiniz, pembe farem benim, yanımda şehvet içinde kokuşursunuz, yıldızların altında tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş gibi oluruz
Sevimli mezarımı gezdiririm sana ve tanrısal teninin beyazlığını daha da güzelleştirmen için sana vereceğim, sümüklü böceklerden ve kara pislik böceklerinden yapılmış zarif takıları görürsün. Bir çıban gibi aşığım sana ve benim öpücüklerim, seni temin ederim, bütün ayrılıklardan daha değerlidir. Çünkü bir gün hepiniz çürüyeceksiniz, pembe farem benim, yanımda şehvet içinde kokuşursunuz, yıldızların altında tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş gibi oluruz
Bir keresinde, zaten cehennemde yaşadığımızı ve her insanın en yakınındaki kişiye işkence etmekle görevli bir şeytan olduğunu söylemiştir.
İnsan düşmüş olabilir, bahtsız olabilir, anlarsınız ya, ama yürek susmaz.
Bu domuz yavrusunun şimdiye kadar edindiği tek dostu, olsa olsa gökteki yıldızlar olabilirdi. Daha yakın ilişkilerin özlemini çektiği belliyse de hiç kimsenin bu az gelişmiş yaratığa yakınlaşacağını sanmıyorum.
İnsan öldüğünde, uzun bir süre için ölür.
Ah Aile! Felaketin beteri!
Bir keresinde, zaten cehennemde yaşadığımızı ve her insanın en yakınındaki kişiye işkence etmekle görevli bir şeytan olduğunu söylemiştir.
İnsan düşmüş olabilir, bahtsız olabilir, anlarsınız ya, ama yürek susmaz.
artık ondan başka bir şey görmüyordu; sürekli onu gördü, onu soludu, tüm gözeneklerinden onu yaydı
Ölüm, paradan ayrı kalmaktır, başka bir şey değil. Paraya sahip olmayanlar yaşamıyor demektir, dolayısıyla ölmeleri de mümkün değildir.
Tuhaf bir yazgının kurbanıyız. Elden gelen bir şey yok.
Paranın Tanrı olduğunu, bu nedenle insanların onu hu kadar istekle aradığını biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz. Paranın son derece iyi olduğunu,
son derece mükemmel olduğunu, her şeyin egemen Efendisi olduğunu ve bu dünyada O’nun emri ya da O’nun izni olmadan hiçbir şeyin meydana gelmediğini; sonuç olarak yalnızca O’nu tanımak, O’na tapmak ve O’na hizmet etmek ve bu araçla Ebedi Yaşamı elde etmek için yaratıldığımızı size söyleseydim siz bana hiç kuşkusuz kutsal şeylere hakaret eden deli bir kafir gözüyle bakardınız.
son derece mükemmel olduğunu, her şeyin egemen Efendisi olduğunu ve bu dünyada O’nun emri ya da O’nun izni olmadan hiçbir şeyin meydana gelmediğini; sonuç olarak yalnızca O’nu tanımak, O’na tapmak ve O’na hizmet etmek ve bu araçla Ebedi Yaşamı elde etmek için yaratıldığımızı size söyleseydim siz bana hiç kuşkusuz kutsal şeylere hakaret eden deli bir kafir gözüyle bakardınız.
Kimse kusursuz değil.
Geçimini insan öldürerek sağlıyordu, çünkğ bu mesleği de birilerinin yapması şarttı
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
İnsan öldüğünde, uzun bir süre için ölür.
Ölüm, paradan ayrı kalmaktır, başka bir şey değil. Paraya sahip olmayanlar yaşamıyor demektir, dolayısıyla ölmeleri de mümkün değildir.
Sermayesi erdemli olmak, özellikle de erdemli görünmekti. Bir çivi gibi, bir bahçıvan makası gibi, işlenmiş çiroz gibi erdemli.
Ölüm, paradan ayrı kalmaktır, başka bir şey değil. Paraya sahip olmayanlar yaşamıyor demektir, dolayısıyla ölmeleri de mümkün değildir.
Kadın boğuldu, çiğnedi, yıprandı, derin bir sessizliğe gömüldü ve peşlerinden kimsenin gitmediği, cenaze arabasıyla yolculuk eden mutlu insanları tüm yüreğiyle kıskandı.
biz esiriz, artık umudumuz yok ve bu kürek mahkûmluğu durumuna daha fazla katlanacağımız anın yaklaştığını görüyoruz.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
İnsan düşmüş olabilir, bahtsız olabilir, anlarsınız ya, ama yürek susmaz.
şimdiye kadar edindiği tek dostu, olsa olsa gökteki yıldızlar olabilirdi.
artık ondan başka bir şey görmüyordu; sürekli onu gördü, onu soludu, tüm gözeneklerinden onu yaydı
“Çekip almak istediğim, genç bayan, kalbinizdir.
her asalet bilgeliğe boyun eğmelidir.
“Yılda otuz bin franklık geliri vardı ve ekmeğin pahalılığından yakınıyordu
bir gün hepiniz çürüyeceksiniz, pembe farem benim, yanımda şehvet içinde kokuşursunuz, yıldızların altında tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş gibi oluruz
O sokaklarda yürürken, en iğrenç lağım suları bile onun görüntüsünü yansıtmaktan çekinerek kaynaklarına geri dönmek ister gibiydiler.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
kendilerine hizmet ettiren, her şeyi kırıp döken ve karşı koyma cesareti gösterilecek olursa her şeyi yakıp yıkacak olan kızıl ayyaşlar, katiller, tepeden tırnağa sırmalı rezil haytalar.
düşünüyorum da, davranışımızı düzeltmek için olağanüstü bir desteğe ihtiyaç duyduğumuz anlarda, eğer bu desteği şiddetle arzu edersek, talebimiz yerine gelmese dahi hiç olmazsa bu desteği bulmak için kendi kendimizi dinlerken tedbirliğimizin bütün getirilerinden istifade edebilecek duruma geliyoruz.
Siz insanlarda bilgi olmayınca önyargılar oluşuyor. Mantık yürütseniz de yürütmeseniz de bu önyargılar davranışlarınızı tuhaf hale getirdiği kadar tutarsızlaştırıyor da. Gerçek ödevleriniz dururken, kendinize ya imkansız ya da gereksiz ödevler çıkartıyorsunuz ve nihayet sizi en çok arzuladığınız şeye götüren yolda kendinize engeller çıkartmaya çalışıyorsunuz.
Ölüm, paradan ayrı kalmaktır, başka bir şey değil. Paraya sahip olmayanlar yaşamıyor demektir, dolayısıyla ölmeleri de mümkün değildir.
İnsan öldüğünde, uzun bir süre için ölür.
Doğal olarak bir tür sanrı gördüğünü düşündü; tüm karanlık
his ve önsezileri açıklamakta bu değerli sözcüğün ne kadar işe yaradığını herkes bilir.
his ve önsezileri açıklamakta bu değerli sözcüğün ne kadar işe yaradığını herkes bilir.
Ruhunun çiçekleri de, tıpkı akşamsefası gibi, alacakaranlıkta açıyordu.
İnsan öldüğünde, uzun bir süre için ölür.
Kuşkusuz bu onun tarifsiz biçimde alçalmış, cennetten kovulmuş, yıldırımları yutan pis ve dipsiz kuyulara yuvarlanmış sesiydi.
O sokaklarda yürürken, en iğrenç lağım suları bile onun görüntüsünü yansıtmaktan çekinerek kaynaklarına geri dönmek ister gibiydiler.
Sevişmedikleri zaman, ünlü denizcilerin kütüphanelerini tümüyle dolduran hikayelerini birlikte okuyorlardı.
On beş yıl oluyor ki, ne yaparsak yapalım bütün trenleri ve bütün taşıma araçlarını kaçırıyoruz.
Paranın Tanrı olduğunu, bu nedenle insanların onu bu kadar istekle aradığını biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz. Paranın son derece iyi olduğunu, son derece mükemmel olduğunu, her şeyin egemen Efendisi olduğunu ve bu dünyada O’nun emri ya da O’nun izni olmadan hiçbir şeyin meydana gelmediğini; sonuç olarak yalnızca O’nu tanımak, O’na tapmak ve O’na hizmet etmek ve bu araçla Ebedi Yaşamı elde etmek için yaratıldığımızı size söyleseydim siz bana hiç kuşkusuz kutsal şeylere hakaret eden deli bir kafir gözüyle bakardınız.
Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz. Paranın son derece iyi olduğunu, son derece mükemmel olduğunu, her şeyin egemen Efendisi olduğunu ve bu dünyada O’nun emri ya da O’nun izni olmadan hiçbir şeyin meydana gelmediğini; sonuç olarak yalnızca O’nu tanımak, O’na tapmak ve O’na hizmet etmek ve bu araçla Ebedi Yaşamı elde etmek için yaratıldığımızı size söyleseydim siz bana hiç kuşkusuz kutsal şeylere hakaret eden deli bir kafir gözüyle bakardınız.
Sevimli mezarımı gezdiririm sana ve tanrısal teninin beyazlığını daha da güzelleştirmen için sana vereceğim, sümüklühöceklerden ve kara pislikhöceklerinden yapılmış zarif takıları görürsün. Bir çıban gibi aşığım sana ve benim öpücüklerim, seni temin ederim, bütün ayrılıklardan daha değerlidir. Çünkü bir gün hepiniz çürüyeceksiniz, pembe farem benim, yanımda şehvet içinde kokuşursunuz, yıldızların altında tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş gibi oluruz
Ey kardeşlerim, sonsuza dek sizi dile getirdiğimi ve kirli gövdemin şaşılacak derecede sizi yansıttığını anlamıyor musunuz? Gerçek ortaya çıktığında, sizin gerçek vatanınız olduğumu kesin olarak anlayacaksınız, öyle ki, ruhlarınızdaki yok olmaya yüz tutmuş veba heni özleyecektir.
Ölülerden bile aşağı olan sizler, kendinizi canlı hissetmenizi sağlayan benim iğrenç yakınlığımı özleyeceksiniz. İğrençliklerinizin sessiz muhbiri olan benden nefret eden ikiyüzlü aptallar, sizde uyandırdığım somut tiksinti tam da sizin aşağılık hayat görüşünüze uygundur. Çünkü, sonuçta, bitli pireli biri olmam, yüreğimin en derinlerine kadar sizlerle dolu olduğumdan değil midir?
Ölülerden bile aşağı olan sizler, kendinizi canlı hissetmenizi sağlayan benim iğrenç yakınlığımı özleyeceksiniz. İğrençliklerinizin sessiz muhbiri olan benden nefret eden ikiyüzlü aptallar, sizde uyandırdığım somut tiksinti tam da sizin aşağılık hayat görüşünüze uygundur. Çünkü, sonuçta, bitli pireli biri olmam, yüreğimin en derinlerine kadar sizlerle dolu olduğumdan değil midir?
Kömür harcamamak için sonraki altı gün çorbayı soğuk içiyordu.
Buruşuk herif, üç vakte kadar niye gebermez ki?
Dünya başına yıkılmıştı, başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü, tüm bunlar canavarca bir şakadan başka bir şey olamazdı!
Leon Bloy ise evreni, her insanın bir sözcük, bir harf ya da sadece bir noktalama işareti olarak yer aldığı bir tür ilahi şifre olarak kabul eder. Kozmik uzamı reddederek tüm uçurum ve ışıkların insan bilincinin yansımasından başka bir şey olmadığını iddia eder. Bir keresinde, zaten cehennemde yaşadığımızı ve her insanın en yakınındaki kişiye işkence etmekle görevli bir şeytan olduğunu söylemiştir.
“Paranın Tanrı olduğunu, bu nedenle insanların onu bu kadar istekle aradığını biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz.
Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz.
İnsan öldüğünde, uzun bir süre için ölür.
Paranın Tanrı olduğunu, bu nedenle insanların onu bu kadar istekle aradığını biliyor musunuz?
Kadın boğuldu, çiğnendi, yıprandı, derin bir sessizliğe gömüldü ve peşlerinden kimsenin gitmediği, cenaze arabasıyla yolculuk eden mutlu insanları tüm yüreğiyle kıskandı.
Paranın Tanrı olduğunu, bu nedenle insanların onu bu kadar istekle aradığını biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz değil mi? Bunu düşünemeyecek kadar gençsiniz.
özellikle evcimen bir insan olduğu için kafelerde nadiren boy gösteriyordu ve fesatçı takımı bile, genelevdekilerin dışında hemen hiç kimseyle görüşmediğini kabul ederek hakkını teslim etmek zorunda kalıyordu.
sana pahalıya mal olmam, ne istersen de yaparım, yakışıklı.
içeri girin ve size gereken şeyi kendiniz arayın, çünkü sizin imgenizi isteğinizi yerine getirecek kadar uzun süre içimde tutamıyorum.
sonsuza dek dile getirdiğimi ve kirli gövdemin şaşılacak derecede sizi yansıttığını anlamıyor musunuz ?
İnsan öldüğünde, uzun bir süre için ölür.
Bu iğrenç ukala, kocasının da rızasıyla, kadının giyim kuşamına, yiyip içtiklerine, sözlerine, bakışlarına ve en sıradan davranışlarına zorbaca karıştı.
Kadın boğuldu, çiğnendi, yıprandı, derin bir sessizliğe gömüldü ve peşlerinden kimsenin gitmediği, cenaze arabasıyla yolculuk eden mutlu insanları tüm yüreğiyle kıskandı.
Kadın boğuldu, çiğnendi, yıprandı, derin bir sessizliğe gömüldü ve peşlerinden kimsenin gitmediği, cenaze arabasıyla yolculuk eden mutlu insanları tüm yüreğiyle kıskandı.
İçeri girin ve size gereken şeyi kendiniz arayın, çünkü isteğinizi yerine getirecek kadar uzun süre sizin imgenizi içimde tutamıyorum.
Ruhunun çiçekleri de , tıpkı akşamsefası gibi , alacakaranlıkta açıyordu.
Kadın boğuldu , çiğnendi , yıprandı , derim bir sessizliğe gömüldü ve peşlerinden kimsenin gitmediği , cenaze arabasıyla yolculuk eden mutlu insanları tüm yüreğiyle kıskandı.
Terk edildim,bırakıldım,ihanete uğradım,dünyada tek başıma,tesellisiz ve ümitsiz kaldım.Benim yerime koyun bakalım kendinizi.
Ruhunun çiçekleri de,tıpkı akşamsefası gibi,alacakaranlıkta açıyordu.
bu, yaşamımın,iğrenç yaşamımın en büyük mutluluğu olur ve sanıyorum bundan sonra ölecek gücü bulurum.
Bu kadar pahalıya elde edilmiş bir mutluluğun,ölünün hatırasıyla zehirlenmesi gerekli miydi?
Kadın boğuldu, çiğnendi,yıprandı,derin bir sessizliğe gömüldü ve peşlerinden kimsenin gitmediği, cenaze arabasıyla yolculuk eden mutlu insanları tüm yüreğiyle kıskandı.
Genellikle bende tiksinti uyandıran insanlar
hali vakti yerinde ve iyi ün yapmış kimselerdir.
Tanıdığım alçaklara gelince,
sayıları hiç de az değildir,onları,
istisnasız hepsini,sevinçle ve
iyi dileklerimle anımsarım.
hali vakti yerinde ve iyi ün yapmış kimselerdir.
Tanıdığım alçaklara gelince,
sayıları hiç de az değildir,onları,
istisnasız hepsini,sevinçle ve
iyi dileklerimle anımsarım.
Thomas de Quincey
Belleğini zorlayıp geçmişin derinliklerine uzandı,ama karanlık,dürüstlükten uzak,gizli saklı, dalavereli tek bir şeye rastlamadı.
Hatta bu çabalarının mükâfatını bile daha şimdiden kararlaştırmışlardı: Şehir dışında, leylaklar ve güllerle kaplı küçük bir ev ve Tanrı’nın dürüst bir yaşam sürenlere ihsan ettiği sükunet içinde bir yaşlılık.
İşte böyle olacaktı, eğer umut etmek yeterli olsaydı tabii. Ama heyhat!
İşte böyle olacaktı, eğer umut etmek yeterli olsaydı tabii. Ama heyhat!