Ovidius kitaplarından Sevgi Sanatı kitap alıntıları sizlerle…
Sevgi Sanatı Kitap Alıntıları
Aşkıyla iki su perisinin yüreğini büktü.
Gelmeli, sevgide güzelce güzelce,
Çelemezsin gönlünü sevdiğin kadının yoksa,
Bağlayamazsın kendine, gider dış güzelliği,
geçmeye görsün yıllar, tükenir, yok olur
Görmez misin ne menekşe, ne zambak kalır
güzellikte, gül gider diken durur.
Bir gün senin de ağarır saçın güzel oğlan
Gönül güzelliğidir kalan ancak seninle
Bundan anlaşılır çekilen acıların derinliği,
Sevginin gücü, sana karşı duyulan acı,
Ulaştırır seni, ereğine,
seviyor neylesin,
Demeli seni gören, acısın sana
Elbir edince içkiyle geceleyin güme gittiğin gündür. Bakmış doyasıya, Tanrıçalara günün aydınlığında
Paris, sonra dönmüş: Sen ötekilerden Çok daha güzelsin, demiş, ey Venüs.
Gizler, göstermez geceler bütün eksikleri;
Bu yüzden bütün kadınlar güzeldir geceleri.
:)) ovidius mesele votka meselesiymiş harbiden de. :))
_Karşılaştığın her kadını, evli-bekâr ya da genç-yaşlı fark etmez, elde edeceksin. Kadınlara söz ver bol bol. Kandır. Baştan çıkar. Ne kaybedersin ki? Yumuşatır tanrıların bile hıncını yakarışlar. Kim olsa zengin olabilir söz vermede. Umutlar avutur, oyalar kişiyi uzun uzadıya. Dayanamamış yalvarışına vermiş Priamus’a Hector’un ölüsünü Achilleus.
_Bir tek kadına bağlanın demek istemem. Tanrı korusun, olmaz bir kadınla mutluluk. Aldatın, yalnız iyi becerin gönül çalmayı. Karda gez izin görünmesin.
_Sen hep sus, sesin ve dilin bakışların olsun. Ateşini itiraf eden gözlerinle bak gözlerine:
_Cesaret bütün silahları mağlup eder.
_Dayan ve üstele. Bu acı, adım adım senin iyiliğine dönüşecek. Boşuna çabalar kanadı ökseye vuran kuş. Uçamaz, tuzağa düşen domuz boşuna didinir. Boşuna çırpınır yemi yutan balık, kurtulamaz. Bırakma, başar giriştiğin işi, dönmek olmaz.
_Ne mutludur kadının sesini, soluğunu kesen, sevilen, sesini duyan, sararıp eridiğini gören
_Giriştiğin işte ayak dire, zafer kazanmadan çekip gitme
_Sabırla bükersen dalı ağaçtan, eğilir. Var gücünle asılırsan, kırarsın.
_Sevgi kişinin yaşıyla koşullanmış bir olay değildir, sevginin yaşı yok, tadı vardır. Bu da yaşamanın tadını ancak sevmekle çıkarmayı bilenin işidir.
_Kadına arkadaşlık gösterisinde bulun. Arkadaş olarak yaklaş ve onu çok arzuladığını gösterme. Ben bu tarzda davranan erkekler karşısında pek çok ciddi kadının ikna olduğunu, yumuşadığını gördüm. Böyle durumlarda kadına yakarmak isteyecek olan sabırlı erkekler kısa sürede onların sevgilisi olmayı başardılar.
_ İnancın varsa sevildiğine, bir süre kaç, Çeksin biraz ayrılığın acısını.
_Başkasından yakındığında elde edilir bir kadın. Dudaklarındaki yarım hüzünle göründüğünde ona yaklaşacaksın. Elleri böğründe, sızılı yüreğini, Okşarken görünmez dilekleri; Ona gökyüzünün maviliğini Anlatacaksın. Tam açmak istediğinde kendini, Görünüp; Kaçmak istediğinde, Saklanacaksın.
_Erkektir yalvarması gereken, kadın ister, sever kendine yalvartıp yakartmayı. Bilmelisin yalvarmanın, yakarmanın yolunu.
_Hafifçe esen meltemler getirmez sana sevgiliyi: sen arayıp bulmalısın sana yaraşacak yarini. Körpe kızlar da her zaman kolayca takılmaz kancana.
_Aşk bir sanattır.
O yüzden öğretilmeli ve öğrenilmelidir. Tıpkı engin denizin dalgalarında dümen tutmayı öğretmek ya da öğrenmek ya da dörtnala koşan, yeleleri rüzgârlarla salınan vahşi atları dizginlemeyi öğretmek ya da öğrenmek gibi. Bu yüzden sanat sadece sanat için var olmalı, aldatmalar, ihanetler, zinalar, kıskançlıklar, vefasızlıklar yani aşkı özgürce yaşamaya mani olan bütün engeller Venus’un yolundan geri durmalıdır. İnsanoğlu bütün çıplaklığıyla, bütün serbestliğiyle sadece aşkı aşk için, kaygısızca yaşamalıdır çünkü bu sanat ancak böyle yaşanınca bir anlam kazanacaktır. Şair için aşk bütün yakıcılığıyla, bütün haşmetiyle yeryüzünü fırıl fırıl dolanır, gerek tılsımlı okunu ve her an, her saniye kendisine teslim olacak bir kurban arar durur. Bu yüzden, insanoğlu ona karşı her zaman tam donanımlı olmak zorundadır.
_Yaşamak sevmektir. İnsan için, ancak seven yaşar. Bu sevmenin de çok değişik türleri vardır besbelli. Kimi kazancı, çıkarı sever, kimi ün ardında koşar, kiminin gözü yüksek görev aşamalarında olur, kimi güzeli sever, kimi işinin delisidir, kimi sanatını, başarılarını, ortaya koyduğu ürünleri sever. Bilgeligin de, aydın olmanın, bilgin olmanın da yolu sevgiden geçer. Yaşadıkça seveceksin, sevdikçe yaşayacaksın bir insan sıcaklığı içinde, bir duygu akışında tükenmeden. Bir bakın Anadolu kilimlerine, halılara, çoraplara, heybelere, oyalı-boyalı yaşmaklara: baştanbaşa sevgi kokar.
_Seç, sadece senden hoşlanıyorum, diyeceğin birini, hafifçe esen meltemler getirmez sana sevgiliyi. Sen arayıp bulmalısın sana yaraşacak yarini. Avcı iyi bilir, geyik avlamak için nereye sereceğini ağını, iyi bilir, hangi vadide saklanır dişlerini gıcırdatan domuz; kuş avcısı aşinadır çalılıklara; eline kancasını alan, en çok balık hangi suda yüzer, iyi bilir: Sonsuz bir aşk malzemesi aradığına göre sen de, önce öğren, en çok nerelerde bulunur kızlar.
_Sıradan bir dildir en çok hoşa giden. Gizli tutun duygularınızı, açığa vurmayın. Can sıkıcı da olmasın yazılar, sözler. Çokluk soğuk olur, ürkütür kadını yazının ağırı. Alışılmış olsun sözlerin, konuşman, yazın. Güven versin okuyana, tatlı olsun, gönül okşasın. Yanında konuşuyor sansın yazını okuyan seni.
_Bir şeyi kaybedeceğimizi anlayinca, sevmeye başlariz.
_Fakir bir erkeğin sermayesi güzel konuşmasıdır.
_Güler bir yüz yakışır insanoğluna, vahşi hayvanlara göredir kuduruk bir öfke.
_Aşk ile oynamak isteyen kadınlar, bıçakla oynayan çocuklar gibidir; oynadıkları şey hep kendilerini yaralar.
_Umut, bir kez ekildi mi yüreklere, yaşar yıllar yılı: Yalancı bir tanrıça bu, ama çok faydalı
_Fakirlerin şairiyim ben, fakirdim çünkü çok sevdiğimde verecek hediyem olmadığından, sözlerimi verirdim.
_Vazgeç sen, akıllıca olur; derin sulara güvenen, sonra zor tutunur batan gemisinin kırık serenine.
_Neden ağlar da bozarsın güzel gözlerini
_Tanrıça aldatırsa kadın ne yapmaz.
_Eğer sevilmek istiyorsan, sevilmeye değer ol.
_Aşk, askerliğe benzer. Her türlü zahmet var bu zarif ordugahta. Gece ve kış, uzun yollar, amansız acılar
_Görünmeyen bilinmez, bilinmeyen özlenmez..
_Taştan daha serti var mı, sudan daha hafifi? Ama o hafif su, oyar o sert taşı.
_Gizlilik içinde yaşayan, dertsiz yaşar.
_Akıllıysan, sadece kızları kandır. Yok bunun cezası falan. Ama tek hilen bu olsun. Başka konularda sözünün eri ol. Aldatırlarsa sen de aldat: Kadınların çoğu zaten günahkar sınıfından.
_Sevdiklerini savunmak için cesurca meydan okuyanlar mutludur
_Bir at, eğer arkasında onu takip eden ve yakalayacak başka atlar yoksa, hiçbir zaman çok hızlı koşmaz.
_Şimdiden düşünün, yaşlılık çalacak bir gün kapınızı: O halde, bir an bile boşa geçirmeyin zamanınızı. Aktı mı dereler, bir daha dönmez doğduğu kaynağa, geçip gitti mi saatler, geri dönmez asla. Dolu dolu yaşayın gençliğinizi: yıllar koşar gider çabuk adımlarla. Doğan her yeni gün, bir öncekini aratır mutlaka. Ne menekşe bahçeleri görmüşümdür ben, şimdiyse aklar düşmüş üzerlerine; şu dikenli çalıdan, gülden taçlar örmüştüm bir zamanlar kendime.
_Damlayan su mermeri, yürüyen gayret dağları deler.
_Geceleri çirkin kadin diye bir şey yoktur! Değerli taşlara ve renkli kumaşlara bakmak istiyorsan onlari gün işiğina götürmelisin. Ayni şekilde bir kadinin yüzünü ve duruşunu görmek istiyorsan ona gün işiğinda ve sarhoş degilken bakmalisin.
_Şarap aşka hazırlar ruhları, tutuşacak hale getirir insanı. Kıvılcımlarla kaygılar uçuşur, içtikçe koyu şarabı, gevşer yok olur.
_Kuş, avlanacağı yeri avcıya göstermez. Geyik, düşman köpeklere koşmayı öğretmez.
_Hakiki sarhoşluk zarar verir ama sahtesi yardım eder: peltek peltek konuşup dilin sürçsün ki muzipçe, ne yapıyorsan ne söylüyorsan, alışılmışın dışında aşırı içtiğin şaraba bağlasınlar nedenini.
_Ayıp olan ne varsa hoşa gider: herkes kendi zevkini dert edinir: Başkasının canını yakan acı ne çok keyif verir.
_Ama sakın yanaşmayın şık giyimli, yakışıklı görünen adamlara. Saçlarını derli toplu taramış olanlarına. Size ne söylüyorsa böyleleri, binlerce kadına da söylemiştir önceden. Aşkları seyyardır bunların, durup dinlenmez hiçbir yerde.
_Pek yakışıklı değildi Ulysses, oysa bir konuşması vardı ki sorma, bu yolla Yakmış deniz tanrıçasının gönlünü.
_Görmez misin ne menekşe, ne zambak kalır O güzellikte, gül gider diken durur. Bir gün senin de ağarır saçın güzel oğlan. Gönül güzelliğidir kalan ancak seninle
_Yaşını sorma, araştırma doğum yılını pek. Bırak bu sayım işini Censor yapsın. Dökülmüş olsa da gençliğinin çiçekleri, Gelip çatsa en kötü çağ; güz, bitse yaz, Görme saçlarına düşen akları, Ne yaş, ne de bunlar önemli sevilence. Daha nice ürünler verir tarla, işlemesini bil. Sevin, sevilin gençlik elden gitmeden, Sessiz gelir yaşlılık, büker belini, sev.
_Büyüklük kendinde başkalarını yaşamak, başkalarında kendini yaşatacak özü bulmaktır, ortaya koymaktır.
_Yabancı olduğumuz tutkular daha kolay esir alır ruhları.
_Derdin yanında tutmaksa sevgilini, bırak güzelliğiyle büyülediğini sansın seni
_Mektuplar yaz gönül okşayıcı sözlerle.
_Yaralananları seyretmeye gelen, sonradan kendi yaralanmıştır.
_Dönelim şimdi konumuza: Aşkı bilgece yaşarsa kişi zafer kazanır, benim yolumdan gelen, aradığını bulur. Hep cömertçe sunmaz ekilen sabanın açtığı yollar, hep yardımcı olmaz yönünü şaşıran teknelere rüzgarlar; Ne az şey zevk verir aşıklara , ne çok şey acıtır canlarını; nice çileler çekeceklerini, bir kere kafalarına koysunlar.
_Varsın Benim de gönlümü onun yayından atılan Oklar yaralasın, delik deşik etsin. Ne denli derinden vursa da vursun beni sevgi, Ne denli onulmaz olsa da açtığı yaralar. Bir gün gelir çıkarırım acısını kat kat.
_ Beslemezsen alevini, ateş de cılızlaşır, söner, üstüne yağan gri küllerin altında kalır. Ama sönmekte olan alevlere biraz kükürt dök bak, nasıl alazlanır birden, deminki ışıltısı geri gelir aniden. Güvenli bir yer buldu mu kendine, işte böyle körelir, söner gönüller, dürtüklenirse sivri değneklerle, aşk gelir kendine.
_Salim aşktan söz edeceğim, meşru kaçamaklardan, hiçbir günah olmayacak benim şiirimde. İlkin, ne yap et bir sevgili bul kendine, âşık olmak isteyeceğin, yeni girişeceğin bu savaşta artık ne de olsa bir nefersin. Hoşlandığın kızın gönlünü kazanmak olsun ikinci işin, üçüncüsü, aşkını sürdürmeye bak uzun uzadıya. İşte benim sınırım bu, bu arenada koşturacağım yarış atlarımı; uçar gibi giden tekerlerimi süreceğim hedefim, işte bu. Vaktin varken hâlâ, gevşetmiş dizginlerini dolanıyorken orada burada, seç, sadece senden hoşlanıyorum, diyeceğin birini.
_Öyleyse bak, pek güvenme sen aldatıcı güzelliğe, kim olursan ol, bedenden çok daha fazlasına sahip ol. Kibarlıktır, büyüleyen zihinleri özellikle; kabalıksa nefret doğurur, yol açar vahşi cenklere. Atmacadan nefret ederiz, hep silahlı yaşıyor diye, nefret ederiz kurtlardan, hep ürkek kuzulara saldırıyor diye. Uysaldır oysa kırlangıç, tuzaklar kurdurup insanı sıçratmaz üzerine,
_Ovid_
_Publius Ovidius Naso ( MÖ 43) Romalı avukat, şair. Genelde aşk, terkedilmiş kadınlar ve mitolojik temalı şiirler yazan Naso, Publius Vergilius Maro ve Horatius ile beraber, Latin Edebiyat’ının üç kanonik şairinden biriydi. Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan hikâyenin mekanı Türkiye’deki Kız Kulesi’dir. Aşk Sanatı adlı eserinde ise genç Romalı erkeklere, kadınlara nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair şiirsel bir dille ve çoğu zaman Roma mitolojisi’nden örneklerle öğütler verir. Lucretius gibi bir hakikat arayışı arzusu ya da metafiziğin prolemleriyle uğraşma niyeti de yoktu. İnsani ve iyi hislere hitap eden ve bu olmaksızın diğer karakter özelliklerinin önem arzetmediği Humanitas anlayışı, onun en göze çarpan özelliğiydi.
_Ovidius Naso, Roma’dan imparatorluğun en uç köşesine sürüldü ve hiçbir zaman geri dönmesine izin verilmedi. Şair, yaşamının sonuna kadar, ülkesine olan özlemini şiirlerine taşıdı. Kendisine yöneltilen suçlamayla ilgili hiçbir yorum yapmadı. Ağzından çıkan tek söz “Benim de gözlerim var” oldu. İlk eserleri olan erotik şiirleriyle büyük bir başarı kazandı. 3 evlilik yaptı. Retorik eğitimi aldı. Ne yaptı ettiyse sürgünden kurtulamadı ve orada, romanyada öldü. Roma barışının girmediği, ilkel insanların yabanıl geleneklerle hayat sürdüğü, coğrafyasından ötürü kimsenin gidip gelmediği sapa bir memlekete sürgün edildi. Aşk Sanatı, Vatikan’ın yasak kitaplar listesinde de yüzlerce yıl yer alan kitap
Görünüş ve maddiyattan başka güzelliklere sahip olmaya çalış
.
Aşk yaşamayan beden, daha hızlı yaşlanır.
.
Kimsenin talip olmadığı kadın iffetlidir.
Direkler arasında geçmekten çekinme onu.
Tiyatroda yoluna bak yanıbaşında oturmanın,
Bakarsın çıplak omuzlarına doyasıya, gözetle,
Bak, onu şaşkınlığa uğratacak konular bul.
Birçok olay anlat kaşla gözle
Alkışla güzel bir kadınla oynayan oyuncuyu:
Ne oyun gösterirse göstersin iyi dileklerde
Bulun oynayan bir sevgili için,
Kadın kalkınca sen de kalk, otur oturunca,
Onun isteğince geçir günü, ona uy.
Dilin paslı, dişlerin sararmış, kızarmış
Olmasın, yüzmesin ayakların içinde
Kocaman ayakkabıların, saçların tepende diken
Diken, biçimsiz, sakalın bozuk düzen,
İş bilmez bir elden çıkmış, kesilmiş olmasın
Uzamış, pis tutma tırnaklarını,
Kıllar sarkmasın burun deliklerinden
Ağzın kokmasın, ağır kokular yayılmasın
Üstünden başından bir sürü gibi.
Bir hoppa kadınlar, bir de erkek çocukların
Ardınca giden kötü erkekler yapar öbür süsleri.
Alışılmış olsun sözlerin, konuşman, yazın
Güven versin okuyana, tatlı olsun, gönül okşasın,
Yanında konuşuyor sansın yazını okuyan seni.
Düşmez ayağına ışıyan gökten dilediğin.
Gözlerinin önündedir gönül vereceğin,
Gül pembesi Aşk
Okusun yazdıklarımı, birebirdir öğütlerim.
Hep daha bereketli olur ekin, başkasının tarlasında,
Daha çok sut verir memeleri, komşu sürünün.
Genç kızlığından beri var olduğuna yemin edeceğin şu beyazlar,
nasıl da sardı başını böyle ,aniden üşüştü saçlarına.
Yılanlar soyar çıkarır yaşlılığı, ipincecik derileriyle birlikte,
boynuz boynuza toslaşan geyikler yaşlanmazlar:
bizim gençliğimize ise kimseden hayır yok, geçip gider öylece:
kopar çiçeği,
sen koparmazsan, kendi kendine solar gider öyle, ümitsizce.
yaşlanacaksın, yapayalnız uzanacaksın gecenin ayazına,
akşamları bağırış çağırış hiç kırılmayacak artık kapıların,
sabahları eşiğine konmuş bir tek gül bile bulamayacaksın.
Eyvah nasıl da çabuk kırıştı ,buruş buruş oldu
bu beden böyle
Öyleyse bak, pek güvenme sen aldatıcı güzelliğe,
Kim olursan ol, bedenden çok daha fazlasına sahip ol .
Kibarlıktır, büyüleyen zihinleri özellikle;
Kabalıksa nefret doğurur, yol açar vahşi cenklere.
Dostluk boş laf, laf vefa.
hep elini zara atar, aç gözlüce .
kendi yeteneğine uyan işlere kalkar.
ödlek adamlara verilmemeli bu sancaklar.
kabalıksa nefret doğurur, yol açar vahşi cenklere.
endişe ve büyük aşkın beraberinde gelen acı.
en çirkini bile, hayranlık besler kendi güzelliğine.
Ama o hafif su, oyar o sert taşı.