İçeriğe geç

Sevdalı Bulut Masalı Kitap Alıntıları – Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet Ran kitaplarından Sevdalı Bulut Masalı kitap alıntıları sizlerle…

Sevdalı Bulut Masalı Kitap Alıntıları

Yüreğimdir baş ucunda bekleyen
Sen de benim gibi Ademoğlunun eline düşseydin, niye böyle ufacık tefecik kaldığımı anlardın
Güzel kızlar getir bana, üstümde gülüp oynasınlar, ben de taze ot vereyim sana, demiş çayır. 🙂
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken
Var git de ne halin varsa gör!.. Cehennemin dibine kadar yolun var!
– Hey kardeşler, demiş, ben bir insanoğluna bana yaptığı
iyiliğe karşılık on kat iyilik ettim, o bana sonunda nankörlük etti, demiş. Size geldim. Siz beni avutacak yerde benimle alay ettiniz. Ama işte siz de artık benim gibi kuyruksuzsunuz. Siz cezanızı çektiniz, Keloğlan da çeker elbet nankörlüğünün cezasını, hoşça kalın!
Alıp başını gitmiş.
Büyük bir ormanlık olan ülkenin orta yerinde kocaman bir ateş yakmış. Dumanlar gökyüzünü sarmış.
Keloğlan hem yürür, hem düşünürmüş.
İyilik ettin. İyilik bulasın.
İster inanın bana, ister inanmayın.
Her gün iki kova dolusu yaş döker olmuş.
Herkes sevinmiş, biz de sevinelim.
Güçlükten kaçmak, yiğitliğin şanından değil.
Çaresiz, bu imtihandan da geçeceğiz.
İçki öyle kötü şeydir ki, filleri bile yıkar, fillikten çıkarır, tavuğa döndürür.
Lafı uzatmayalım, lafı uzatmayalım diye lafı uzatıyoruz, kusura bakmayın.
Korkmuyormuş gibi görünüyordu ama, doğrusunu isterseniz yüreği güm güm atıyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Akıllıdır, çalışkandır benim oğlum.
Herkes sanatına göre demiş.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ayşe kızdan başka herkesin yüzü gülüyordu. Ak güvercin sordu Ayşe kıza: Ayşem, dedi, kederin nedendir? Ayşe kız cevap verdi: Bulutçuğum çiçeklerimi, beni, hepimizi kurtardı ama kendi yok oldu. Feda etti canını hepimiz için. Ben kederlenmeyeyim de kimler kederlensin? Ayşe kız içini çekti, ela gözlerinden inci gibi yaşlar döküldü havuzun sularına. Tavşan, Kederlenme boşuna, Ayşe kız dedi. İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez.
Gökyüzü masmaviydi, günlük güneşlikti.
Bulut yukarıda bir göz biçimini aldı, başladı ağlamaya. Ak güvercin sordu buluta: Neden ağlarsın bulut kardeş, kendine acıdığından mı? Bulut cevap verdi: Kendime acıdığımdan değil, canım feda Ayşe kıza, Ayşe kızdan ayrılacağım da ona ağlarım
Bardaktan boşanırcasına başladı yağmur olup yağmaya bulut.
Uyu dünya güzelim uyu
Sana yıldızlardan getirdim uykuyu
Koyu mavi kadifeden
Uyu dünya güzelim uyu
Yüreğimdir başucunda bekleyen
Öylesine kederliydi ki, ağzını açacak, kolunu kımıldatacak hali yoktu.
Hava cehennem gibi sıcaktı.
Her çiçek, gül olsun, lale olsun, karanfil olsun, kesilip de kara toprağa düşerken Ah! ediyordu, ama çiçek olduklarından o kadar hafiften çekiyorlardı ki bu ahı kendilerinden başkası duymuyordu.
Ayşe kız nereye, bulut oraya. Ayşe bahçede sol omuzunda ak güvercin, sağında tavşan, çapa mı çapalıyor diyelim, bulut da yukarıda kolluyor Ayşe’yi, Ayşe alnının terini sildi de, elini kaşlarının üstüne koyup güneşe baktı mı, bulut da hemen güneşin önüne geliyor, kapatıyor onu, bahçe gölgelik. Ayşe dinlendi de, Gölgede dinlenmek iyi ama, çiçeklere güneş lazım diye içinden geçirdi mi, bulut da bir Çin şemsiyesi biçimini alıyor, öyle ki bahçenin her yanı günlük güneşlik, yalnız Ayşe gölgede.
Bence nasyonalizmin sökmeyecaği kültür alanlarından biri de masallar dünyasıdır.
Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca, bulut şöyle bir şaşırdı.
Ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine iri ak bir gül açmadı.
Bulutu sorarsan o ne tavşanı, ne güvercini görecek haldeydi. Çünkü ister insan ol, ister hayvan, ister bulut, Ayşe kızı gördün mü bir kere gayrı başka bir şeyi görmez olur gözün. Bulut içini çekti, of! dedi, bir de ah etti derinden.
Çiçekler mi güzeldi, Ayşe kız mı? Bana sorarsanız, Ayşe kız elma çiçeklerinden daha güzeldi.
Kız dünya güzeliydi. Sırma saçları topuklarında. Yüzü ay parçası. Ela gözlerinin kara kirpikleri uzun mu uzun, kıvır mı kıvır.
Ama nafile. Dönmem. Yok dönmem. Çok kırgınım ona.
Bir gemici gibi yılmaz, bir yapıcı gibi yaratan, bir filozof gibi bilgili ve bir artist gibi yürekli ol
_Uyu yavrum, uyu, ninni
Sen de, inanmadığına inanmadığını söylemekten çekinmez, inandığın için taşlanmayı göze alırsan, o yıllardan bir yıl, ülkelerden bir ülkede yaşayan iyiliği bilgisinden, bilgisi iyiliğinden çok adam gibi sonsuz gençliğe kavuşursun, oğlum.
Bu, gözleri pırıl pırıl değerli taşlardan yapılmış, saçları som gümüş, gövdesi som altından puta ne diye tapıp durursunuz? Onu kendi ellerinizle diktiniz buraya. Kafanızla ellerinizin yarattığını kutsal sanıyorsunuz. Başsız, sonsuz, durmadan
değişen, yaratılmamış varlığın dışında bir varlık yoktur. Yıkınız bu putu, yurttaşlarım
Yaşı ilerledikçe içinde gizlediği, ağır bir taş gibi başlamış yüreğine çökmeye ve günün birinde dayanamamış artık
Bir varmış, bir yokmuş, oğlum, yıllardan bir yıl, ülkelerden bir ülkede kafasının bilgisi, yüreğinin iyiliğinden çok, yüreğinin iyiliği kafasının bilgisinden geniş bir aksakallı adam varmış.
Sen de inanmadığına inanmadığını söylemekten çekinmez, inandığın için taşlanmayı göze alırsan, o yıllardan bir yıl, ülkelerden bir ülkede yaşayan iyiliği bilgisinden, bilgisi iyiliğinden çok adam gibi sonsuz gençliğe kavuşursun, oğlum.
Sen de onun gibi yorulmadan, sen de onun gibi inanarak yürü, oğlum. İnanan sona erer.
İnanan sona erer
Sen arısın, ben çiçek. Burada benimle kal. Balımı al demiş.
Bu Ortaçağ kafasının masallara dek soktuğu gidişi, benim yirminci yüzyıl kafam nasıl kavrasın!
Ninem çoktan öldü. Ben kocadım gitti
Az gidip, uz gidip, dere tepe düz gidip, arkaya dönülüp bakılınca bir arpa boyu yol gidildiğini görmek yok mu, işte bu, benim küçük kafamın bir türlü almadığı bir nesneydi.
Ninemin dizine koyardım başımı. Damarları çıkık, kurumuş sarı bir kestane yaprağına benzeyen eli başımın üstünde dolaşırdı
Masal dinlemek, okumaktan iyidir. Başlayayım anlatmaya: Bir varmış, bir yokmuş
“Kederlenme boşuna. İyi insanlar, iyi hayvanlar , iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. “
İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez.[ ].
Yüreğimdir baş ucunda bekleyen
Bu dünyada zaman çabuk geçer. Kuşlar taşır zamanı kanatlarında.
İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez.
Çok gittiler, dere tepe yok ettiler, bir de dönüp baktılar ki görünmüyor kalkılan yer!..
Yüreğimdir başucunda bekleyen.
Bu dünyada zaman çabuk geçer. Kuşlar taşır zamanı kanatlarında.
Yüreğimdir baş ucunda bekleyen
Bu ne kadar çok kitap? Sen bunların her birini okudun mu? Bak alnında çizgiler, saçların ak. Gözlerin yeryüzünün en anlamış gözleridir. Yüzün sonsuzluk gibi güzel
Bu dünyada zaman çabuk geçer. Kuşlar taşır zamanı kanatlarında.
Yüreğimdir baş ucunda bekleyen
Bu ne kadar çok kitap? Sen bunların her birini okudun mu?
Yüreğimdir baş ucunda bekleyen
Yüreğimdir başucunda bekleyen..
İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar, hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez
İnanan sona erer
Günleri sayılı olanlar, sayılı günlerini tatlı geçirmeli.
Bu dünyada zaman çabuk geçer. Kuşlar taşır zamanı kanatlarında.
Böylece de iyiler iyilik buldu.Ney ülkesinde kötüler çekti cezasını.
Tavşan,Kederlenme boşuna,Ayşe kız, dedi.İyi insanlar,iyi hayvanlar,iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz.Seven ölmez.
Uyu dünya güzelim uyu
Sana yıldızlardan getirdim uykuyu
Koyu mavi kadifeden
Uyu dünya güzelim uyu
Yüreğimdir başucunda bekleyen.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir