İçeriğe geç

Sevdadır Kitap Alıntıları – Arkadaş Zekai Özger

Arkadaş Zekai Özger kitaplarından Sevdadır kitap alıntıları sizlerle…

Sevdadır Kitap Alıntıları

bir çiçek solmuşsa koklandığı içindir
rengini dünyaya bıraktığı içindir
bunu bildim, çünkü seni sevdim
ben çabuk severim insanı belki bundandır çabuk yıkılışım..
Geceden kalma bir şeyle oynuyor kalbim
Bugün biraz daha yorgun başlıyorum..
kendimi koparıyorum kendimden
yetişemiyorum.
bir gün nasılsa bütün acılar eskiyecek
Herkese bir pencere lazım, önünde oturup her şeyi unutabileceği
yusufçuğum kanadından mı vuruldun
ucuz ve kolay dizelerin sıvandığı bir dünyayla
yaslanıp şiirin pisliklerine
üşütüyorum kendimi baharlara yazlara
direnemiyorum soyut somut ne varsa
uyuz bir kedi gibi kaşınıyor edebiyat
bulup işlemenin yolunu yordamını
duvarları o çok yüksek duvarları ıslatıyorum.
bu benim kendikendimi
avuntumdur. akşamüstleri ve şarap
çünki çok eskitilmiş birer mısradır.
çünki her yorgun günün sonunda
yarın biraz daha uzaktır
beklemek biraz daha.
akşam
hüznümün soluk aynası
vurdukça yüreğime kanım oynaşır
derinleşir acısı parmakuçlarımın
kırmızı bir ölümü görmüş gibi
kanarım.
pencereyi kapama
kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin
kırık bir dalın yükünü mü
pencereyi kapama
gök dolabilir içeri
sayımız azdı ama korkumuz yoktu
çünki hayat en çok da tuşlardaki kapıların
yer değiştirmesidir.
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
Ben az konuşan çok yorulan biriyim.
Ben az konuşan çok yorulan biriyim
sonra bir gün Anneler de ölür
öylesine kısık ki sesimiz
ne duyurmasını ne söylemesini biliriz
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
annem bir sabır küpü
annem bir acı küpü
acıyla beslemiş yüreğini
yoksulluğu ve açlığı acıyla doyurmuş
…..
bana hep acıyı ve hüznü öğretti
ve acemi bir militanım
hüzne ve yalnızlığa yakın
artık ne soğuk damarlarımdaki ne sıcak
sadece bıçak gülüm sadece bıçak.
ben bedevi ordusunun barışsever bir eriyim
Ölmüşlük ne ki yaşanmamış mutluluklarda
Ölmüştük ne ki tutkusuz yaşamlarda
Hep kurşunlamışlar yalnızlığı çoklar sokağında
herkesler var olmuş
bir sen, ben ölmüşüm
Kalbim
bir gün elbette sana hükmedeceğim
gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da
kendime kendimden başka kendim yok
yıldızlar sayılmaz hasret uzakta
ben sevgiye hasretim, sevgi uzakta
Ben umudu yaralı bir kahraman mıyım? yetmiyor gökyüzü; bulutlar, kuşlar yetmiyor. Yaşamak bile bir şey eksik söyleyebilsem; anlasanız, bilseniz bir şey eksik.
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)’
açtık çok açtık çok çok açtık
ekmek istedik
oturup ağladık niye
ve niye hiç görmemiş gibi sanki
oturup hep birlikte ağladık ona şaşıyorum
ona şaşıyorum biz sanki hiç ekmek görmedik
ben doğma büyüme evciyim
göç benim harcım değil
hasret bana çabuk dokunur
yalnızken karanlıktan korkarım
geceyi çarmıha geriyorum kimseler tapmıyor
hüznümü ölçeğe vuruyorum yüreğine sığmıyor
çocukluğum
bana hep acıyı ve hüznü öğretti.
bu hüznü senin için biriktiriyorum.
Geceden kalma bir şeyle oynuyor kalbim
Bugün biraz daha yorgun başlıyorum.
eskitilmiş bir kurşunla kaplıyorum yüreğimi
acıya ve aşka hazırlıyorum
beni artık hücre çoğaltmaktan da yargılarlar
Miş bir geçmiş zaman failiymiş
ağzıma konucak kış kuşları nerde
çatlak bedenime çarp kalbimi harmanla
gencelmiş tarih kabartmalarının haklılığı aşkına
beni kendime gebe bırak
hay bu sevda vareder seni beni
ve şimdi ısrarla bağırıyorum işte
en yüce görkemliğin
yalın bir parıltıdadır senin
gölgem eğildi de bir suya
seni gördüm, hem bildim, elbette sevdim
bir çiçek solmuşsa koklandığı içindir
rengini dünyaya bıraktığı içindir
bunu bildim, çünki seni sevdim
seni ve senin o ad konulmamış
rengini, kanımı akıştıran kokunu
vurdular, kötü vurdular
ne savaş kuralları
ne insanlık onuru
kara tarihlerinin
iğrenç bir zaferini daha
gövdemize kazdılar

gayrı bu kazıyla büyüyecek gövdelerimiz
biliyerek bilincimizin öfkeli keskinliğini

sonunda teslim olduk işbirlikçi karanlığa
hasret uzakta
hasreti bir ben bilirim
hüznüm ki
hüzünlerin çiçek açmış biçimidir
bunun yeni farkına vardım
Ben umudu yaralı bir kahraman mıyım?
yetmiyor gökyüzü; bulutlar, kuşlar yetmiyor. Yaşamak bile
bir şey eksik söyleyebilsem;
anlasanız, bilseniz bir şey eksik.
Herkesin acısı kendinedir.
diyorum bir acıyı ikiye bölmek
bir elmayı ikiye bölmek kadar güçtür.
sana gelicem beklemelerin bu acılı durağından,
bu giz bu karanlık bitecek
güneşin çıkmasını bekliyorum
vücudum,
sabırlı sevgilim benim,
bu hüznü senin için biriktiriyorum
yoruldum
değiştirmekten kanını yüreğimin
ne zaman bitecek
bu hüzün.
tekliğim
yorgun ve kanadı kırık kuştur hüznün yapraklarında gölgelendiği
ben hüznün
ben gölgemin kiracısı
sayın bayan dursanıza gözünüze kuş kaçmış
Gülümsüyor boyuna. Galiba onca acısına karşın gülümseyen bir şiirdi o.
Yalnızlığımdan yalnızlığım yalnız..
Dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpücek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
Hasretine vur beni
“üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretemeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar”
Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
SAKALSIZ BIR OĞLANIN TRAGEDYASI

Yoksul ve utangaç bir müşteriyim ben
Sizde güneş bulunur mu biraz/Kaktüs alıcam
saksılarım yeşersin üç beş bulut verin de
çok üşüdü güneşten şizofreni olucak
çabuk olun lütfen dikenleri solucak
yanaklarım gobi çölü soğuk su içer misiniz

“ama şimdi kim kandırabilir sizi
bir ölünün hayat kokan ağzını öpmek için”
sevgi, işte trajedinin ta kendisi.
– ah. kimler bilir bir yüreğin bir yüreği sevmesini.
sevmek bir ince iş sonra.
sevgi, işte trajedinin kaynağı, yaşamın kökeni, insanı varkılan umut:
başını omzuma yasla
göğsümde taşıyayım seni
gövdem gövdene can olsun
Kalbim!
elimden tut
elimden tut
sensiz birşey yapamam
Bir gün ben çocuk olucam. Olucam.
Kanıma güller takıcam
Eskitip yüreğimi çarşılarda pazarlarda
Tanrı’ya şeker alıcam
Koparıp ellerimi kitaplardan, kitaplardan
nedenleri niçinleri sorucam.
kural tanımayan sevgim
benim aykırım fizikötem doğaüstüm yanlışlığım
aşkım, sevgili yanılgım benim başyargıcım
nefretim nefretim nerdesin
_ kalbim
bir gün elbette sana hükmedeceğim
Yalnızlığımdan yalnızlığım yalnız.
– ana bana bir hal oldu, hep böyle titriyorum
Ana çok üşüyorum. Ihlamur ısıt bana
Yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta
Ben sevgiye hasretim, sevgi uzakta
vücudum
sabırlı sevgilim benim
bu hüznü senin için biriktiriyorum
sana gelicem beklemelerin bu acılı durağından
bu giz bu karanlık bitecek
güneşin çıkmasını bekliyorum
yoruldum değiştirmekten
kanını yüreğimin
ne zaman bitecek
bu hüzün.
Her gün gövdemle büyüyen hüznümle
Kimselerden habersiz eskiyen yüreğimin
Dinlemiyorlar
Dinlemiyorlar şarkısını oy
Sustukça çoğalıyor tekliğim
Hüznüm ki Hüzünlerin çiçek açmış biçimidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir