İçeriğe geç

Ses ve Öfke Kitap Alıntıları – William Faulkner

William Faulkner kitaplarından Ses ve Öfke kitap alıntıları sizlerle…

Ses ve Öfke Kitap Alıntıları

Çocuktum, insanların söylediklerini yapacaklarına inanıyordum.
“Çünkü kadınlar çok nazik ve çok sırlı yaratıklardır demişti babam. Birbirini dengeleyen iki ay arasındaki periyodik pisliğin nazik bir düzeni.”
“Bana dert veren şeylere yapışıp kaldım,”
“Bu saati sana zamanı hatırlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veriyorum.”
“Beyazlar zenciye para verirler, çünkü bilirler ki başka beyazlar yeniden gelip bando mızıka ile parayı zenciden alacaklar, zenci de daha çok çalışmak zorunda kalacak.”
Babam bir insan kendi talihsizliklerinin toplamıdır derdi.
Babam saatler zamanı öldürürler demişti. Zaman demişti küçük çarkların tik taklarından oluşup kaldıkça ölmüş demektir; ancak saatler durursa zaman canlanır.
Pişman olacağın şeyler, kaptığın saçma sapan huylardır.
Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır. Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir.
Artık beni düşünmeyen kimseye hiçbir şey borçlu değilim
Bir gün gelir talihsizlik de yorulur sanırsın sen ama zaten senin talihsizliğin zamanın kendisi olur
Ben demiştim ki insan her şeyi atlatabilir, o demişti ki öyle mi sanıyorsun?
Bana dert veren şeylere yapışıp kaldım.
Kendinize boş yere bir sürü üzüntü yaratıyormuşsunuz gibi geliyor bana
Bu saati sana zamanı hatırlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veriyorum. Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır.
Saatler, zamanı öldürürler.
Babam bir insan kendi talihsizliklerinin toplamıdır derdi.
Artık beni düşünmeyen kimseye hiçbir şey borçlu değilim
Tanrı bu toprağa bir kısmet vermiş; üstünde yaşayan halk ise bu toprağa hiçbir şey vermemiş.
Benim kızdığım bir şey varsa, o da namussuzca ikiyüzlülük.
Bu saati sana zamanı hatırlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veriyorum. Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır demişti. Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir.
Babam bir insan kendi deliliklerinin toplamdır derdi. Bir gün gelir talihsizlik de yorulur sanırsın sen ama zaten senin talihsizliğin zamanın kendisi olur derdi babam.
Hayatta kendi başıma ayakta durabilecek güçteyim ben, başka bir insanın vereceği maun masanın bana destek olması gerekmez.
İnsanlara kendi yapmadıkları şeyleri yapmayı öğütleyerek para kazanıyorlar
Affedersin diyor. Neden bu dünyaya geldiğimi bir türlü anlamıyorum.
Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir.
Kadınlar yalnızca başka insanların namus kurallarını kullanırlar
İnsan kendi iklim deneylerinin tutarıdır derdi babam. İnsan elinde olanların tutarı.
“quentin, sana bütün umutların ve özlemlerin mezarını veriyorum, demişti”
bir insan kendi talihsizliklerinin toplamıdır
Bir insan bana kalırsa her şeyden önce bir insandır, nerede olursa olsun.
Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zaferi felsefecilerle budalaların hayalidir.
Bu saati sana zamanı hatirlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veriyorum.
Bozuk sağlık bütün yaşamın ilk nedenidir.İnsan pis kokular içinde doğar hastalana hastalana çürümek için.
Beyazlar da ölüyor. Nenen de herhangi bir zenci gibi öldü, öyle değil mi?
Bir insanın bir cep ya da duvar saatini isteyerek dinleyeceğini sanmam.
Ben ne yapıyorsam, suç hep sizin, diyor. Eğer ben kötü isem böyle olmak zorunda olduğumdan. Siz beni öyle yaptınız. Keşke şimdiye kadar ölmüş olsaydım. Keşke hepimiz de ölmüş olsaydık.
İyi halt ettin, diyorum. Bundan sonra üzülmek için yeni bir şey daha çıktı ona. ”
Ve sonra ben varolmayacağım. Sözcüklerin en dinlendiricisi.
ama hayata atıldığı zaman başarabileceği en iyi yolu seçmek zorunda çünkü görecektir ki herkes aynı şe­yi yapmakta ve boş vermekte.
Bir gün gelir talihsizlik de yorulur sanırsın sen ama zaten senin talihsizliğin zamanın kendisi olur derdi babam.
Siz onun size her şeyi anlatacağını sanırsınız ama anlatmaz olup biteni gizliliği sever sır küpü siz bilmezsiniz onu
Önemsiz sosyal sınırlar çizmem. Bir insan bana kalırsa her şeyden önce bir insandır, nerede olursa olsun.
İnsanlann yalnızca kendi vicdanlarını susturmak için nasıl sık sık söz verdiklerini de bilirim
Bana dert veren şeylere yapışıp kaldım, tıpkı yeni ayın suya yapışması gibi
Çünkü babam saatler zamanı öldürürler demişti. Zaman demişti kü­çük çarkların tik taklarından oluşup kaldıkça ölmüş demektir; ancak saatler durursa zaman canlanır.
Saat büyükbabamındı ve babam bana verdiği za­man, Quentin, sana bütün umutların ve özlemlerin mezarını veriyorum demişti; o daha çok insan yaşantılarının saçmalığına varman için acıta acıta kullanılmaya elverişlidir, böylece senin kişisel ihtiyaçlarını babanın ve onun da babasının ihtiyaçlarını karşıladığından daha çok karşılayamayacaktır. Bu saati sana zamanı hatırlayasın diye değil, ara sıra onu bir an unutasın ve soluğunun hepsini onu elde etmek için harcamayasın diye veri­yorum. Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır de­mişti. Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların deli­likleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir.
Kaç kere söyledim sana şu çocu­ğun adını doğru dürüst söyle diye. Baban da seni böyle kısa adla çağırırdı. Çok kötü bir şey. Ben hiç söylemem. Adi şeyler bunlar. Yalnız ayaktakımı kullanır böyle uydurma adları.
Bozuk sağlık bütün yaşamın ilk ne­denidir. İnsan pis kokular içinde doğar hastalana hastalana çü­rümek için.
Ben ağlamıyordum, ama tutamıyordum kendimi de. Ben ağlamıyordum, ama yer durmuyordu, ve ben ağlıyordum son­ra.
”çocuktum, insanların söylediklerini yapacaklarına inanıyordum.”
çocuktum, insanların söylediklerini yapacaklarına inanıyordum.
ben ağlamıyordum, ama tutamıyordum kendimi de. ben ağlamıyordum, ama yer de durmuyordu, ve ben ağlıyordum sonra.
o zaman daha çocuktum, insanların söylediklerini yapacaklarına inanıyordum.
Ama bütün bunlar alınyazısının bir parçası sanırım
Saatin her zaman yalan söylediğine inanman sana daha az pahalıya malolur..
Ne kötü talihim varmış..
Neden bu dünyaya geldiğimi bir türlü anlamıyorum .
Her insan kendi erdemlerinin yargıcıdır
Sanki sessizliğin içinde yer kalmamış gibi ,çığlıklar sürüp gidiyor
İnsan kendi iklim deneylerinin tutardır. İnsan elinde olanların tutarı
Hep şeytanlık düşünüyorsun, akıllı olduğunu biliyorum. Ama sana güvenemem.
Hemen şapkanı ve ceketini al yola çıkalım.
Ben bir hanımefendiyim.
Hiç olmazsa bir mektup bırakacak kadar saygısı vardır.
Bu sabah ne oldu ona bilmiyorum.
Ben güçlü bir insan mıyım ki. Olmak isterdim.
Son günlerde sen bir şeyler düşünüyorsun, acaba ne?
Ben her insanın özel işlerine karşı saygı duyarım.
Bunlar garip insanlar. İyi ki ben onlardan değilim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir