İçeriğe geç

Serbest Düşüş Kitap Alıntıları – Nilüfer Kuyaş

Nilüfer Kuyaş kitaplarından Serbest Düşüş kitap alıntıları sizlerle…

Serbest Düşüş Kitap Alıntıları

Galiba aradığı cevabı buldu: İnsan bildiği her şeye rağmen hayatı yeniden tanımlayabiliyor, evet, çünkü daha bilmediği çok şey var.
Sadece istemek üzerine hayat kurulamaz. Çok istiyoruz, herkes çok fazla istiyor, hepimiz, biraz daha az istesek, dünya iyileşecek.
Bu bir davet. Buldum nihayet sırrı. Yerleşiklik yok, tekrar var. Reddetmek yok, yer açmak var.
Sadece istemek üzerine hayat kurulamaz. Çok istiyoruz, herkes çok fazla istiyor, hepimiz, biraz daha az istesek iyileşecek dünya.
Susmak da haklıydı, her şey söylenmemeli. Her şey konuşulamaz.
Hayatın kendini yenilemesi, insanın kendini iyileştirmesi gibi.
Başlangıcı biz icat ediyoruz. Kimlik dediğimiz şey sürekli karışıyor, yok oluyor ve yeniden inşa ediliyor.
Belki kırk yıllık bir travmanın şimdi iyileşmeye başladığını hissetti. Esas yatağına dönüyor nehir, iyice taştıktan sonra.
Biz insanlar gerçekliğe olduğu gibi tahammül edemeyiz travma yaratır. Ancak hayal gücü ve simgelerle yumuşatırsak dayanabiliriz gerçekliğe.
Şimdiki gençler gerçeklik dediğimiz şeyi asla tam bilemeyeceğimizi erken anladılar. Bizden farkları bu işte; aramaktan vazgeçtiler. Tek bir anlam ölçüsü kalmadı dünyada.
kişiliğindeki sahte süsleri yılan derisi gibi sıyırıyorsun üzerinden.
Bitmemiş hikaye yıkılan bir binaya benziyor.
Onunla yakınlaşmak, artık parçalarına ayrılmış bir şey.
Farklı şey tatmak değil mutluluk, sürekli aynı şeyi tadabilmek, o şansın varsa asıl mutluluk bu.
Artık ne yaparsa o enkazın dibinde yapacak, oraya yerleşti.
İki yalnızlık bitişiyor aşkta. Birbirini koruyan ve selamlayan iki yalnızlık.
Tek bir ömür içinde kaç tane farklı hayat yaşıyoruz?
Arzu iki kişiyi birleştirmek yerine büsbütün ayırmıyor mu? Arzuda bir sahneye çıkıyoruz, öteki insanın tanıklığı bir teselli veriyor, ama temelde yalnızlık bitmiyor. Arzu çok kısa bir süre geçirir gibi oluyor yalnızlığı, sonra daha da derinleştirmiyor mu? Aşk bu yalnızlığı aşma özleminden başka bir şey olabilir mi?
Mutlu olmaktan neden bu kadar korkuyor ve kaçıyoruz? Neden hep suçluluk duymak zorundayız? Çünkü mutluluk tabu, yasak, hep birilerine ihanet anlamına geliyor.
Bir şey o kadar doğrudur ki kader gibi gözükmeye başlar.
Bir erkek otuz dokuz yaşına kadar evlenmediyse, kaderle satranç oynuyor olabilir.
Arzu duymakla arzunun üzerine gitmek çok farklı. O, hep başkası adım atsın diye bekledi. Kendi kararı gibi yaşamadı hiç arzuyu, başına gelen bir şeydi. O adımı atmak imkansız görünürdü ona, kendisi başlatamazdı, utanmak gibi, ama tam değil.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
İnsan bildiği her şeye rağmen, hayatı yeniden tanımlayabilir mi?
Beni asıl bu heyecanlandırdı, beni bilmiyor oluşu.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Sürü hayvanı olmaktan kaçış yok. Çok gelişmiş bir tür sanıyoruz kendimizi, ama özgür değiliz.
Hikayeler de şehirler gibi kendi yıkımlarına hazır bir şekilde inşa ediliyor artık dünyada. Hepsi baştan birer harabe.
Öyle bir anormal normalliğe büründü hayat.
Hiçbir zaman o başlatmadı. Kendi arzusuna sahip çıkmak, ilk adımı atmak, hayır, yapamaz, çünkü reddedilme korkusu çok büyük.
Bu acıdan tekrar doğmak mümkün mü emin değil, henüz ölmekle meşgul.
Her şey bittikten sonra her şeyin nasıl bittiğini düşünmek ne büyük lüks.
-Neden gerçek hayatta yaşayamıyorum tutkuyu?
+Sürekli savunmadasın da ondan. Duvar örme halindesin. Kendini zor veren birisin, kimsede kabahat arama. Kendini koruma güdün çok kuvvetli.
Hiç kimsenin karşılayamayacağı, bu insanüstü sevilme ihtiyacı.
Bana kimsenin ihtiyacı kalmamış, hayatta olmama bile gerek yokmuş hissi. Hayatla işim bitmiş gibi, boşluğa düştüm. Soyut çizgi karakter gibiydim.
ruhunda bir boşluk var kimsenin dokunamadığı.
Her şey bu yalnızlık duygusuyla başlamadı mı?
Bu -nasıl dese- biraz dışarıda durma isteğiydi onları yakınlaştıran.
Gerçeklik karşısında ezilmeyeceğini kanıtlamak için fotoğraf çekmeyi seviyor.
Geleceği ipoteklemek dışında bir seçeneği yok bugünkü gençlerin, hayaller ne kadar büyükse borç da o kadar büyüyor.
Yeni birisi onu taze gözle görsün istiyor, yenilgilerini bilmeyen birisi.
Öylesine dönüyordu başım kederden, neyin kederi deseler sadece yaşamanın derdim.
Dünyada kalabilmeme yetecek bir günah arıyorum, tekrar insanların arasına dönebilmek için.
Tek bir ömür için kaç tane farklı hayat yaşıyoruz? Her biri diğerinden galaksiler kadar uzak.
Arzu hiç bitmedi,arzu hiç bitmez sadece gençlik biter.
Sevgi asla sadaka olmamalı.
Söyledim sana, sürü hayvanı olmaktan kaçış yok. Çok gelişmiş bir tür sanıyoruz kendimizi, ama özgür değiliz.
-Erkekler de değil mi?
-Özellikle erkekler değil. Özgür olsak bu kadar şiddeti nasıl açıklayacaksın?
Ben Truva atıyım.Tahta at.
İnsanlık para için her şeyi yapar.
Metotlu bir delilik.
Bir akıllı telefonun içinde en akılsız halimle yaşıyorum artık.Kelimelere söz geçiremiyorum.
Eskiler aptal mıymış? Hayır.Dünyadaki her şeyi bilmek ve sınıflandırmak istemişler sadece -hakim olmak için yapmışlar bunu- ve en korktukları şeyleri cinsiyetlendirmişler , kolay dile gelmez şeyler kadınsı olmuş.Kültürel endişelere saygı göstermek lazım.
Mutlu olmaktan neden bu kadar korkuyor ve kaçıyoruz ? Neden hep suçluluk duymak zorundayız? Çünkü mutluluk tabu, yasak, hep birilerine ihanet anlamına geliyor.
Fakat hayat bu işte- hayatta kalma güdüsü.Kendinden menkul , kör bir süreç , hayatta kalma savaşı.Bazen süse yer var, bazen süssüz, daha kaba ve vahşi.
Hepimiz hayatta kalabildik diye kendimizi tebrik edebiliyorsak, hazin bir gurur duyuyorsak ayakta kalabildim diye , yaşamanın manası nedir?
Bir erkek otuz dokuz yaşına kadar evlenmediyse , kaderle satranç oynuyor olabilir.
Halk cahil, her şey dinle halledilir zannediyor.
Soyut çizgi karakter gibiydim.
Kendinde hep mücadele ettiği aykırılık , ait olmaya direniş ,ama büsbütün kopamayış.
Zaman herkes için aynı geçiyor.
Annelik zor meslek.Suçluluk hissi ,daima suçluluk, modern anneliğin özeti bu.
Geleceği ipoteklemek dışında bir seçeneği yok bugünkü gençlerin, hayaller ne kadar büyükse borç da o kadar büyüyor.
neyin kederi deseler sadece yaşamanın derdim, yaşamanın güzelliği uyandırıyor bende bu kederi , sevinçten farkı yok.
Bir şey o kadar doğrudur ki kader gibi gözükmeye başlar.
Mutluluk her zaman geri gelmez, kıymetini bil
Her şeyi bilemeyiz, diye karar verdi sonunda. Her şeyi bilmediğimiz için yaşayabiliyoruz. Her şeyi bilseydik yaşayamazdık. Galiba aradığı cevabı buldu: İnsan bildiği her şeye rağmen hayatı yeniden tanımlayabiliyor, evet çünkü daha bilmediği çok şey var.
Şimdi yükseklik yarışı var dünyada, silah yarışı yetmiyormuş gibi. Kim en yüksek binayı inşa edecek? Japonlar yeni hamle yaptı, diye haber geliyor, hayır, Malezya öne geçmiş, yarış devam ediyor, yoksa hala Dubai’de mi en yüksek binası dünyanın? İnsanlık gülünç olmaktan vazgeçmeyecek mi?
Tükeniyorum. Her gün kendini yeniden var etme çabası, gece bir daha yıkılana kadar. Sonra tekrar. Yoruldum. Bu hayalle birlikte bütün kurmaca yıkılıyor. Tamamen güçsüzüm. Hiçbir stratejim kalmadı. Açıktayım.
Sadece istemek üzerine hayat kurulamaz. Çok istiyoruz, herkes çok fazla istiyor, hepimiz, biraz daha az istesek, iyileşecek dünya
İnsan her şeye alışıyor.
Tabii şanslıysan ve aniden bir kazaya uğramazsan. Hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğunu çok iyi biliyor. Şanslıysan ve trenler çarpışmazsa, bina yıkılmazsa, hayattaysan, her şeye alışabilirsin.
Her şeyi bilemeyiz, diye karar verdi sonunda. Her şeyi bilmediğimiz için yaşayabiliyoruz. Her şeyi bilseydik yaşayamazdık.
Galiba aradığı cevabı buldu: İnsan bildiği her şeye rağmen hayatı yeniden tanımlayabiliyor, evet çünkü daha bilmediği çok şey var.
Öfkesi kabardı sonra. Öfkesiyle ne yapacağını bilmiyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir