İçeriğe geç

Sentez İhaneti Kitap Alıntıları – Caner Kara

Caner Kara kitaplarından Sentez İhaneti kitap alıntıları sizlerle…

Sentez İhaneti Kitap Alıntıları

Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir:
Tanrı Türkü Korusun !
Onlar, bu açıklanmayan, açıklanamayan fiileri yaparken masum, bu ayıpları yüzlerine vuranlar mutlaka art niyetli kimselerdi(!).

Önemli gerekçeler, çok gizli bilgiler, perde arkasında samimi niyetler falan yok; ikbal, koltuk, makam, mevki sevdası var.

Bu budur!
Bu kadardır!

Türkiye Ermenistan maçı, 14 Ekim 2009’da Bursa Atatürk Stadında oynanacaktı. Oynanacak maçla ilgili bir dizi talimat yayınlandı. Bu emirlere göre maça Azerbaycan bayrağı ve hatta oturmak için karton sokmak bile yasaklanmıştı. Bu emirlerin duyulmasıyla birlikte günlerce şehirde Azerbaycan bayrağı dağıttık. Açık alanlarda bu konuda tepkimizi dile getirdik. Her girişimimiz polisin şiddetli tepkisiyle sonuçlandı. Azerbaycan bayrağını o maç sırasında stada sokmaya kesin şekilde kararlıydık. Gerekli çalışmayı yapmış, üç değişik ekibe ayrılarak, bir girişimin başarısız olması ihtimaline binaen, diğer şekillerde bayrağı sokmayı planlamıştık
Bir de Dabağyanın kitabında şöyle bir bölüm var; Alparslan Türkeşten bir alıntı yapıyor aklı sıra:

Zafer ülkü kaynağının bir çeşmesidir, Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir. Gönülleri birleşenler selam sizlere! Uzaklarda dertleşenler selam sizlere!

Alparslan Türkeş

Gel de saçını başını yolma!

Ne diyelim?

Baht utansın!

Levon Dabağyana göre, koca imparatorluğu yıkan, Atsızın karmaşık fikriymiş. Ermeniler herhalde o sırada bahçede meyve topluyordu.
Hepimiz Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz dövizine cevaben de Hepiniz Hrantsınız, Hepiniz p*çsiniz yazılı dövizleri yaptıran ve yıllarca da kullanan benim. Bu cevabı da gizli saklı değil, açık açık, ulu orta verdik. Siz kimsiniz ki Türkiyenin caddelerinde kasıla kasıla yürüyerek Hepimiz ermeniyiz diye mabadınızı yırta yırta dolaşacaksınız ?
Üzeyir Garih’in Paris görüşmesinden sonra 50.000 lira bağışladığı iddianameye girmiş olsa da benim bildiğim MHP’ye yaptığı bağış bundan daha fazladır.

(Türkeşin en güvendiği adamı olan ve yanından ayırmadığı Yaşar Okuyanın anılarından.)

İslamcıdan dost olmayacağını anlamamakta ısrarlı olan MHP yönetimi ve Türkeş, en kolay çare olarak, dinciliğin dozunu artırmayı uygun gördü. Bu iş için biçilmiş kaftan,Necip Fazıl Kısakürek’ti.
Ali Balseven, Milliyetçi bir partidir diye MHP’ye girip bu partiden, Türkçü olmadığı kesinlikle anlaşıldıktan sonra çıktığı için üstüne çektiği düşmanlıklar sebebiyle ve kahbece öldürülmüştür.Balseveni öldürenler bir kere namerd insanlardır. Merd olsalardı silahsız bir kişinin üzerine silahlı birkaç kişiyle saldırmaz, görülecek hesapları varsa onu eşit şartlarda erkekçe vuruşmaya çagırırlardı.

Atsız, Ötüken, Ne yaptığını bilmeyenler.

28 Mayıs 1973’te Ankarada bir Türkçü genç namertçe katledildi. Bir tek genci sıkıştırarak katletmekten- sadece tutuklananların sayısı yediydi. 25 yaşında, Kahramanmaraşlı, Ziraat Fakültesi öğrencisi Ali Balseven, Ülkü Ocağında bu meseleden dolayı tartıştığı katiller tarafından takip edilerek, Kurtuluş Parkında bıçakla katledildi.

Devlet Gazetesinin ifadesiyle, yani MHP Genel İdare Kurulu üyelerinin deyimiyle ülküdaşları gereken cevabı vermiş , merkezden gelen talimatlara uymuş oldu.

Biz İslam’a karşı değiliz. İslamı istismar eden, onun asıl hükümlerini çeşitli ideolojik tarikatlara, siyasi maksatlı kuruluşlara alet eden münafıklara, kısaca ikiyüzlülere karşıyız.

Tanrı Türk’ü ve İslam’ı ikiyüzlülerin kötülüğünden korusun.

Bir insan, bir topluluk ancak bu kadar bindiği dalı keser, kendi kendisine kıyar
Sırtında yumurta küfesi olmayan Atsız, yobaza, Nurcuya, komüniste, dinciye çaktıkca, kalemine dolayıp savurdukça, bu taraf değiştirenlerin de karnına ağrılar giriyor, moralleri bozuluyordu.
Türkçülük Türk Milliyetçiliğidir.Ona düşmanlık yalnız Türk milletine düşman olanlara yakışır bir davranıştır.

Atsız

Türklük, Müslümanlık olmadan da yaşar ve nitekim yaşamıştır ama Müslümanlık Türksüz yaşayamaz. Onu ancak Türklüğün sel gibi akan kanları ayakta tutmuş, tutabilmiştir. Türkiyeden ayrılan Arap devletlerinin zavallı, aciz ve gülünç durumları ortadadır.

Atsız

Dinle hiçbir ilgisi olmadığı halde dini inhisara alan bu zavallılara karşı çıkarılacak dini kuvvet İmam Hatip Okulları ile İlahiyat Fakultesi ve ya enstitüleridir. Bizde de batıda olduğu gibi birkaç dil bilen, felsefeden veya matematikden yahut biyolojiden doktora vermiş din adamları çıktığı zaman Nurcu, Süleymancı, Biberci, Kamerci tayfası kendiliğinden kaybolacak, dinin tamamen bir inanç ve vicdan işi olduğu anlaşılacaktır.

Atsız

Benim, Atsızın görüşüne katılmam mümkün değil. Çünkü benim düşüncelerime aykırı. Ben Kürtlerin gerçekten büyük çoğunluğunun Türk soyundan geldiği kanaatindeyim. Yaptığım araştırmalar, tespit ettiğim belgeler beni neticeye götürmüştür.

Alparslan Türkeş

Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Yobazın çözümü basitti : Millet müslüman olduğuna göre propaganda da İslam olacak.
Yedinci yüzyılda ortaya çıkan Müslümanlık, sosyoloji bakımından arapların millet haline geçme savaşıdır. Aynı dili konuştukları halde birbirine düşman boylar ve uruklar durumunda dağınık bir hayat yaşayan kalabalık kavim, bir iç veya dış etki ile birlik kurma yoluna elbet gidecekti. Peygamberin ortaya koyduğu esaslar her şeyden önce bunu sağlamış, bilgisizlik, ahlaksızlık ve pislik içinde yuvarlanan araplara yüksek bir din ve ahlak şuuru ile milli birlik düşüncesini aşılamaya çalışmıştır.

Atsız, Ötüken, İslam Birliği Kuruntusu

Beddiüzaman, ‘zamanın harikası’ demektir. Kürt Said cidden zamanın harikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidailiği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da onbinlerce, belki yüzbinlerce Türkü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın harikasıdır. Zamanın bu harikası, bu Kürt Said, aslında bir Kürt milliyetçisidir.

Atsız, Ötüken, Nurculuk Denen Sayıklama

Said-i Nursi denilen adam, eskiden Said-i Kürdi diye birtakım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten aciz, Şafiî mezhebinden bir Kürt’tür.
Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Artık medeni insanlar arasında din tartışması yapılmıyor. Dinler hakkında avami yazılar değil, bilginlerin etüdleri yayımlanıyor. Medeni insan, başkalarının dini inancına saygı gösteriyor. Kimseyi propaganda ile kendi dinine çağırmıyor.

Atsız

Muhataplarına cevap veremedikleri durumlarda, onu kafir ilan ederek, itibarına saldırmak !

Yobazın en kullanışlı silahı budur.

Milliyetçi, en basit tarifiyle milleti, milliyeti her şeyden üstün tutan kimse demektir.

(Atsızın Ötükende başda Ali Fuat Başgil olmakla bütün Anadoluculara ve İslam Sentezcilerine yazdığı yazıdan bir kesit)

1964 yılının ilk ayında çıkan Ötükenin ilk sayısının kapağında Atsızın Türkçülük başlığını taşıyan eski bir yazısı yazıyordu.

Türkçü olmak kolay değildir. Her önüne gelen Türkçü olamayacağı gibi, her Türkçüyüm diyen de Türkçü olamaz.

On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Milliyetçi çevreleri, derneklerinin kuruluşunun ilk yılında hedef alan Necip Fazıl ve onun- büyüklüğü kendinden menkul- Büyük Doğusu, fikirleri Turan’dan İslam’a çekme işine soyunuyor, milliyetçi gençlik arasında Türklük-Müslümanlık kavgası çıkarıyor, kavgalara sebep oluyor ama bu fitnenin elebaşı, kumarhanede basılıyor.
Numan Esin, Ahmet Er ve Muzaffer Özdağa yazdığı mektupta, prensinplerinin başına Türkçüyüz kelimesini koyan Türkeş, bir ay sonra ekipten, yani 14’lerden bir diğeri olan Orhan Erkanlıya Türkçüler var, biz onlardan değiliz, biz Türkiyeciyiz diyor.
İnsanların hayatlarında, yeni bilgiler edindiklerinde, çevreleri değiştiğinde ve sair etkenlerle fikirlerinin değişmesi normaldir. Bu fikirlerin bir ayda değişmesi de normal midir ?
Yüksek tepelere kartal da çıkar, bazen yılan da çıkar ama kartal yükselerek, yılan sürünerek çıkar.
Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir:
Tanrı Türk’ü Korusun!
Bunu araştırırken, Türkeş’in 1944 Milliyetçilik Olayı adlı kitabını da okudum. Irkçılık-Turancılık Davası, Türkeş’in kaleminde Milliyetçilik Olayı olmuştu. Türkçüler Günü’nün, Milliyetçiler Bayramı olması gibi
Rehber Kur’an, Hedef Turan diye tarif ettikleri şey İngiliz siyaseti galiba.
Bunu da geçelim!
Fesat kampanyası işliyor. Fesadın başı Türkeş.
[ ]
Ben Türkeş’i defterden sildim. Ona artık Türkçü denmez.
Yobazlık bütün dinlerde vardır.
Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir:
Tanrı Türk’ü Korusun!
Bu dövize cevaben Hepiniz Hrantsınız, hepiniz p..siniz yazılı dövizleri yaptıran ve yıllarca kullanan benim. Bu cevabı da gizli saklı değil, açık açık, ulu orta verdik. Siz kimsiniz ki Türkiye’nin caddelerinde kasıla kasıla yürüyerek Hepimiz Ermeniyiz diye mabadınızı yırta yırta dolaşacaksınız. Ermenistan’da Türk olduğunuza dair bir işaretle on metre yol almışlığınız mı var?

Pabucumun milliyetçisine bak hele!

Manevi dünyasının mimarı bu çeşit olan adamlar, MHP nin kuruluş kongresinde karşı taraftakilermiş; ne mutlu
Haklı ve haksız arasındaki bir mücadeleden, tarafsız bir bakış açısıyla bahsetmek, aynı zamanda şerefsiz bir bakış açısıyla bahsetmektir. Bunu kendime yediremem.
Neşriyatımız partilerine çok zarar veriyormuş. Biz Türkçülük yaptığımıza göre bu neşriyattan zarar gören partinin canı cehenneme.
Türkçülüğün ne olduğu açık seçik ortada bulunduğu için bugünkü tutumları ile hiçbir parti Türkçü değildir.
Şu da unutulmamalıdır ki, Türkçülüğün iktidara geçmek için mutlaka parti kurması lüzumu yoktur. Türkçülük beyinlere ve gönüllere şuurla yerleştikten sonra bu, partisiz de olabilir.
Türkçülük, Türk Milliyetçiliğidir ama her milliyetçi Türk, Türkçü değildir.
İslamiyeti yobazlık sananlar!
Önce Türk müsün, Müslüman mısın ? gibi, saçma sapan fitnelerle gençler arasında ayrılıklar, bölünmeler çıkarmaya, ellerine aldıkları bir sihirli değnekle, canlarının istediğini kâfir ilan etmeye başladılar.
Türkçülük, Turancılık, Pan Türkizim Fikri: Türk’ten başka milletlerin bize katılmasındaki imkansızlığı gören Türk aydınlarının, Türklerin birleştirmesini uygun bir hâl tarzı kabul etmelerinden meydana gelen fikir cereyanlarıdır. (Bu terimlerin hepsi birbirinden farklı terimleri)
“” Türkçü olmak kolay değildir. Her önüne gelen Türkçü olamayacağı gibi, her Türkçüyüm diyen de Türkçü olamaz.
Biz İslam’a karşı değiliz. İslam’ı istismar eden, onun asıl hükümlerini çeşitli ideolojik tarikatlara, siyasi maksatlı kuruluşlara alet eden münafıklara, kısaca ikiyüzlülere karşıyız.
Saîd-i Nursî denilen adam eskiden Saîd-i Kürdî diye birtakım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmeyen, Şafıî mezhebinden bir Kürt’tür.
Yüksek tepelere kartal da çıkar, bazen yılan da çıkar ama kartal yükselerek, yılan sürünerek çıkar.

ATSIZ, Ötüken, 17 Haziran 1975

Memleket evlatlarının, canları pahasına savunmalarında sakınca görülmeyen meseleler, bürokrasideki Anaplı arkadaşların hatrına çiğnenebilen, basit teferruatlardır.
Tavana göre böyledir. İşte bu kitabın yazılmasına sebep olan şey, bu kafa ya da tavan yapısıdır.
Haklı ve haksız arasındaki bir mücadeleden, tarafsız bir bakış açısıyla bahsetmek, aynı zamanda şerefsiz bir bakış açısıyla bahsetmektir.
Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir:
Tanrı Türk’ü Korusun!
Siz bu halinizle mi Tanrı Dağı kadar Türk olmak iddiasındasınız?
Buna kızılmaz, alay edilir, gülünür!
Laf işte!
Kime anlatıyorsun.
..Şu da unutulmamalıdır ki, Türkçülüğün iktidara geçmek için mutlaka parti kurması lüzumu yoktur. Türkçülük beyinlere ve gönüllere şuurla yerleştikten sonra bu, partisiz de olabilir.
Türkçülüğün ne olduğu açık seçik ortada bulunduğu için bugünkü tutumları ile hiçbir parti Türkçü değildir.
.. Türkçülük, Türk milliyetçiliğidir ama her milliyetçi Türk, Türkçü değildir.
Partilerde ülkü yoktur. İktidara geçmek veya orada kalmak için en aşırı tavizlerden çekinmezler.
Türkçülük bir ülkü, siyaset ise iktidara geçme taktiğidir.
Lavlar saçan bir volkan, ne susmuş, ne sönmüşüm. Ben bir fikir uğruna çılgınlara dönmüşüm.
Dünya durdukça yarışlar yapılacak ve onu şerefle bitirenler, az da olsa , daima bulunacaktır.
Dinin bir ruh ihtiyacı olduğunu bilim kabul etmiştir. Daha zekasının pek iptidâi olduğu zamanlardan beri, insanların din sahibi oldukları da bilinen gerçeklerindendir.
Muhataplarına cevap vermedikleri durumlarda, onu kâfir ilan ederek, itibarını saldırmak.

YOBAZIN EN KULLANIŞLI SİLAH BUDUR.

Biz her türlü baskının üstünde olarak milliyetçi ve Türkçüyüz. Başgil’in burada İslamiyeti ileri sürmesi de avamferiblikten ve aczin ifadesinden başka bir şey değildir. Kadınları örtsene, faizi kaldirsana, devleti şeriatla idare etsene!.. Ali Fuat Başgil neyi kastediyor, ne demek istiyor, ne umuyor, buraları pek belli değil.
Milliyetçi, en basit tarifiyle milleti, milliyeti her şeyden üstün tutan kimse demektir.
..Türkçü olmak kolay değildir. Her önüne gelen Türkçü olamayacağı gibi, her Türkçüyüm diyen de Türkçü olamaz.
Nurculuk ve büyük doğuculuk demokrat parti iktidarının iktidara geçmesi ile birlikte milliyetçi gençleri hedef aldı. ÖNCE TÜRK MÜSÜN , MÜSLÜMAN MISIN? gibi saçma sapan fitnelere gençler arasında ayrılıklar bölünmeler çıkarmaya ellerine aldıkları bir sihirli değnekle canlarının istediğini kafi ilan etmeye o yıllarda başladılar.
Millet ve kirliliğin ve siyaseti ağız sulandıran kârları Atsız’ın tavrını bozamamıştı. Türkeş yeni Delhi’de iken 1962 yılının ocak ayından milli yol, Şubat ayında da Orkun dergisi çıkmaya başladı. Orkun’un sahibi İsmail Hakkı YIlanlıoğlu’ydu.
O, Türkçülüğün siyasetin üstünde bir fikir olduğunu savunarak, teklifleri reddetti.
Bir vatansever olma sıfatıyla, Türkiye’nin inkıraz uçuruma doğru sürüklendiğini görüyorum. Komünistler ve memleketi bölmek isteyenler birbirine destek olarak memleketin en yüksek mevkilerine çıkarken, memleket sevenler her türlü darbe ile saf dışı edilmek istenmektedir. Başvekil Saraçoğlu’na yazdığım mektuplarda bu hususun önlenmesini hatırlattım ve istedim
Türklük, Müslümanlık olmadan da yaşar ve nitekim yaşamıştır ama Müslümanlık Türk’süz yaşayamaz. Onu ancak Türklüğün sel gibi akan kanları ayakta tutmuş, tutabilmiştir. Türkiye’den ayrılan Arap devletlerinin zavallı, aciz ve gülünç durumları ortadadır.
Dualarımızın sonu, dileklerimizin ilkidir.
Tanrı Türk’ü korusun!
Arada nesiller değişse de kurgu ve oyun değişmiyor.
Mızıkçılık, kendi eksikliğini ve başarısızlığını başkasına atmak hastalığıdır.
Türkçülerin dergisi, yalnız ve yalnızca Ötüken’dir. Ötüken’i okumak, yaymak bütün Türkçülere bir ödevdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir