İçeriğe geç

Seni Allah için Sevdim Kitap Alıntıları – Tuğçe Çakır

Tuğçe Çakır kitaplarından Seni Allah için Sevdim kitap alıntıları sizlerle…

Seni Allah için Sevdim Kitap Alıntıları

Erva’yım ben.Salih’in gönlünde sarmaşıklara bürünürken,o sarmaşıklarla göğün yedi kat üstüne çıkmak için çabalayan bir Erva’yım

Yağmurlar, yağan kar ve birde çiçekler bilir beni Benim seni nasıl sevdiğimi

Mavi umuttur, umut ise gökyüzü..
Ey mavi gözlerine vurulduğum adam,gel şu sevgiline bir ilahi okuda buz tutan kalbim erisin

Yılların yorgunluğu vardı gözlerinde.
Yılların yorgunluğu vardı gözlerinde.
Namaz neydi?
Rabbinin huzurunda tüm benliğinle, günahlarınla, acizliğinle, ümitle ve aşkla durmaktı.
Ruhumu da düşüncelerimi de arındırdım fani olan her şeyden.
Ya rüyaysa bu? Rüyaysa eğer, bırakın uyuyayım.
Bölmeyin uykumu benim, izin verin ölene dek bu rüyayı göreyim.
Hep onun gibi bir eşim olsun istemiştim, şükür ki Allah’ım onu karşıma çıkarmıştı.
Dua okuyarak beni rahatlatmak isteyen bir adama sahiptim, daha ne isteyebilirdim ki?
Sizin gibi seven ben daha ömrüm boyunca görmedim. Bazen imreniyorum. Dokunmadan, görmeden, hissetmeden nasıl sevebiliyorsun böyle? Hiç mi sıkılmıyorsun? dedi kollarını gevşetip gözlerime bakarken. Ne sıkılması? Ben günden güne daha çok seviyorum onu, daha şiddetli.
Vuslatın baharında, sabır saklıdır.
Bazı rüyalar rahmanidir, sana bir yol gösterir.
Kendimize dönüp baktığımızda,ne kadar küçük şeyleri dert ettiğimizi anlayabilmemiz için illaki bir şeylere tanık olmamız mı gerekiyordu?
Ölümsüz aşk arıyorsanız ,ölümsüze âşık olun.
Beni var eden ,elbette bana yolumu gösterecektir . Elbette yüzümü güldürecektir. Ben yeter ki O’ndan vazgeçmeyeyim .
Hayat böyleydi işte . Ölümün var olduğunu bilerek hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyorduk.
Ne zaman bir çocuk görsem, bende çocuklaşırdım. Ruhum büyümezdi benim ,hep çocuktu.
Seni arıyorum, sensizlik vadisinde.
Ne diyebilirdi ki? Acı çeken birisine söylenecek hangi söz yaralarını sarabilirdi?
Ya beni kurtar benden, ya hiç eyle beni sende.
Dayan Erva. Gecenin ardından sabah güneşi doğmuyor mu? Her karanlıktan sonra bir aydınlık yok mu? Öyleyse dayan. Gözyaşlarının ardından gelecek mutluluğa inan. Meleklerin bile sevineceği o günler gelecek sana. Sen sadece dayan. Allahı’ına..
Sana hoşça kal demeyeceğim. Çünkü buluşacağız. Elbet bir gün.
Öyle ki, sen de ben de çok ağlayacağız.
Gözyaşlarımızdan büyük bir çukur dolacak. O çukur ki, bizim nehrimiz olacak. Sen de ben de o nehirde boğulacağız Erva’m.
Kavuştur artık! Bu yüreğimi kasıp kavuran hasretine bir son ver. Ya beni kurtar benden, ya hiç eyle beni sende.
Görünürde yaşıyor gibi dursam da, içten içe ölürüm de Ölürüm de farkına varmaz kimse, canlı canlı ölürüm ben.
Aşıktan daha deli kimse yoktur. Akıl, onun sevdasına karşı kördür, sağırdır.
Çünkü acıymış insanı olgunlaştıran, söyleyemediklerini söyleten.
Mavi umuttur, umut ise gökyüzü
-Ölüm, inananlar için mutluluktur-
Çocuklar gibisin ama seviyorum bu halini. Bana dünyada hâlâ masum insanların var olduğunu hatırlatıyorsun. (Salih)
O’nu severken, nefsinin istek ve arzularını bir kenara bırakacaksın. Nefsin yok olacak. O’na baktığında Allah’ı göreceksin. Onun kulu olduğunu hatırlayıp, ona göre davranacaksın. O’nun ( Allah) için tüm kusurlarını görmezden geleceksin, O’nun için o kula hoşgörülü yaklaşacaksın. O kuldan hiçbir menfaat ya da çıkar beklemeyeceksin, senin beklediğin şey hep Allah’tan olacak. O kula, bir şey diyeceksen on defa düşüneceksin. Çünkü; O’nda Allah var onu yaratan onda vuku bulmuş. Allah aklından çıkmadıkça, onu severken de aslında onu değil, Allah’ı sevmiş oluyorsun
Çünkü; nefsimiz için değil, Allah için sevmeliyiz
Yaraların varsa bir dosta sarılmak en iyi ilaçtır. Kollarında kimsede bulamadığınız mutluluğu bulursunuz. Bunun adı, dostluktur işte.
Yüreğimden geçenleri kağıda dökmek için canımın yanması gerekiyormuş, onu anladım. Çünkü acıymış insanı olgunlaştıran, söyleyemediklerini söyleten.
Ruhum dahi sancı çekiyordu, ruh değil miydi zaten hisseden ? Beden sadece bir giysiydi.
Ya beni kurtar benden, ya hiç eyle beni sende
Bir keresinde bir yerlerde okumuştum, rahmani rüyalar kimseye anlatılmamalıymış. Çünkü Allah ve senin aranda bir sırmış o rüyalar, anlatırsan bir daha göremeyebilirmişsin.
HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR, SONRA HEPİNİZ BİZE DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.

ANKEBUT/57.AYET

Kimi zaman bir güldüm Her bir dalında bereketlenen, her bir renge bürünen o güllerin arasında saklı bir tomurcuktum ben Güllerin o muhteşem kokusuyla yıkanan ruhum, bana peygamberimizi anımsatıyordu. Medine’yi… Gidemediğim o kutsal toprakların her bir kokusunu, güllerde buluyordum..
Kimi zaman bir gemiydim Senin uğruna, sana kavuşmak uğruna, tufanda sulara karşı dimdik duruyordum. Ne azgın dalgalardan korkuyordum, ne kasıp kavuran o fırtınalardan…
Kimi zaman ateşti adım… Ayağıma, ellerime, gönlüme bağlanan iplerle bir uçurumun kenarında ateşe atılmayı beklerken bile gülümsüyordum. Ateşler bana su gibi geliyordu Rabbim… O ateşi bile senin yarattığını bildiğimden, ateşler bana bir nur, bir su idi En azgın alevlerden bile hiç korkmazdım… Bedenim yansa ne olurdu? Ruhum seninle olduktan sonra bedenimin bir önemi mi vardı?
Kimi zaman sabırdı adım. Kuyuların ardında karanlıktayken bile, o karanlığın içinde senin ışığının geleceğini bildiğimden sabırla beklerdim. Bir kelâm etmez, usulca beni aydınlatacağın günü bekler dururdum..
Kalbim; Sen, peygamberim, Kur’an’ım arasında sayıklıyorken, ruhum bir gülde, bir gemide, bir kuyuda, bir ateşteydi.
Yağmurlar, yağan kar ve bir de çiçekler bilir beni Benim nasıl seni sevdiğimi
Vuslat kolay bir iş değildir, vuslatın baharında sabır saklıdır. Öyleyse sen söyle, hangi sevgiliye kavuşmak istiyorsun?
Sanki kalbim duygularımın kaptanı, yön veriyor ayaklarıma. Oraya git dercesine. Fırtınanın şiddetine aldırmadan, git diyor güçlü bir şekilde. Kaptan ya, kalbim korkmuyor en azgın fırtınalardan. Varsın bir dalga yıksın bizi. Nasılsa yıkan o mavinin en güzel tonu değil mi?
Görünürde yaşıyor gibi dursam da, içten içe ölürüm de Ölürüm de farkına varmaz kimse, canlı canlı ölürüm ben. İçimde saklarım onu da, orada büyür benimle, orada ölür.
Ya Rahman! Bize senden başkası yardım edemez ,ne olur yardım et bize.
“Kendimize dönüp baktığımızda, ne kadar küçük şeyleri dert ettiğimizi anlayabilmemiz için ilahi birşeylere tanık olmamız mı gerekiyordu? Biz onu bunu beğenmeyip burun kıvırırken, belki de bizim beğenmediklerimiz, bir başkasının en çok istediği şeydir kim bilir?“
Ölümsüz aşk arıyorsanız, ölümsüze âşık olun.
Titreyen ellerimle mesajı yazabilmiştim sonunda.
Vuslata az kaldı mavi gözlü adam. Babam onayladı, gelin ve beni isteyin.
Sonunda beklediğim mesaj gelmişti.
Şimdi ben sana karıcığım mı diyeceğim? ????
Bana bile zor yeten bu kalbim meğer ne kadar güçlüymüş. Öyle güçlüymüş ki, onun aşkını sığdırabilmiş şu minik et parçasına.
İsminin tek bir harfine muhtaç olan ben, dudaklarından adımı duymuştum ya hani?
Ya rüyaysa bu? Rüyaysa eğer, bırakın uyuyayım. Bölmeyin uykumu benim, izin verin ölene dek bu rüyayı göreyim.
Kaptan ya, kalbim korkmuyor en azgın fırtınalardan. Varsın bir dalga yıksın bizi. Nasılsa yıkan o mavinin en güzel tonu değil mi?
Aşk böyle güzelse, Allah nasıl güzeldi kim bilir? Aşkı yaratan nasıl büyüleyiciydi kim bilir?
Hoş, zihnim onu düşünürken çok daha mutluydu. Hele kalbim?
Kavuştur artık! Bu yüreğimi kasıp kavuran hasretine bir son ver. Ya beni kurtar benden, ya hiç eyle beni sende.
Böyledir âşıklar
Biz onu bunu beğenmeyip burun kıvırırken, belki de bizim beğenmediklerimiz, bir başkasının en çok istediği şeydir kim bilir?
Deniz yıldızlari ne zaman vücütlarinda bir parca kaybetseler hemen orayi yenilermiş.Tıpkı benim seni kaybettigim gibi. Ne zaman yoklugumda kalbin parcalara ayrılırsa bu yıldıza bakar seni düsünürdüm ve parcalarim tekrar birleşirdi. Parcalarim tamamen birleştigine göre artik bu senin. Ve ben seni cok özledim inci çicegim
Aşk böyle güzelse, Allah nasıl güzeldi kim bilir? Aşkı yaratan nasıl büyüleyiciydi kim bilir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir