İçeriğe geç

Selimiye Mektupları Kitap Alıntıları – Yılmaz Güney

Yılmaz Güney kitaplarından Selimiye Mektupları kitap alıntıları sizlerle…

Selimiye Mektupları Kitap Alıntıları

Dışarıda bir şeyler oluyor, farkında mısınız?
Uykuda olanları sarsın, uyandırın Herkese söyleyin, yakında ışıklar kesilebilir
Karanlıkta ne yapacaksınız?
Hasretin, yüreğimin sadık bir bekçisidir sevgili
Hayat, kimsenin anası babası değildir sevgili, acımasız çarpar insanı
Hayat, kimsenin anası babası değildir sevgili, acımasız çarpar insanı
Bilincin önderliğinde değilse coşkular, sevinçler, fayda yerine zarar verir halkıma Düşman pusuda bekliyor çünkü
Bilincin önderliğinde değilse coşkular, sevinçler, fayda yerine zarar verir halkıma Düşman pusuda bekliyor çünkü
Gelişen şeyler önlerine çıkan bütün engelleri yıkarak aşarlar. Tarih tekerleği kimsenin gözyaşlarına bakmadan dönüyor. Onu durdurmak isteyenleri çiğneyip yoluna devam edecek.
İnsanın dayanıklı olabilmesi için devamlı olarak değişen şartlara göre kendini yenilemesi gerekir. Eski bir dirençle yeni bir sıkıntıyı yenmek mümkün değildir Her farklı sıkıntı farklı bir çözüm metodu gerektirir
Tek gerçek hayattır Ve bizi var edecek güç, başarıya ulaştıracak güç, hayatla uygunluğumuza bağlı olacaktır.
Hata, verimli toprağa düşmüş tohum gibidir Öylesine çoğalır ki, içinde boğulursun.
Hayat, kimsenin anası babası değildir sevgili, acımaz çarpar insanı
Hayat bütün eziciliğiyle üstümüzden geçse bile, biz onun altından zaferle, başarıyla çıkmasını biliriz.
Dünler ve bugünler cansızdır, yaşanmamıştır sanki, kayıptır Oysa ne kadar yanlış Bizi yarınlara hazırlayan, dünler, bugünler değil midir?
Hapis olan benim fiziğimdir sevgili, kafam hapis değil ve onu kimse durduramaz.
Hasretin, yüreğimin sadık bir bekçisidir sevgili
Ne güzel şeydir hatırlamak Acıları yeniden yaşamak Hüzünlenmek. Ve en güzeli sevmek seni. Özlem duymak yokluğuna
Yarınlar bizim olacaktı, yarınlar emekçi dünya halklarının olacaktı Geçecekti bu karanlık günler Geçilecek Bayram olacaktı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Arkadaşlar!
Dışarıda bir şeyler oluyor, farkında mısınız?
Uykuda olanları sarsın, uyandırın Herkese söyleyin, yakında ışıklar kesilebilir
Karanlıkta ne yapacaksınız?
Hasretin,yüreğimin sadık bir bekçisidir Sevgili
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Selimiye!.. Kaldırımı boyunca bile yürümenin YASAK olduğu heybetli ve de kasvetli Selimiye Yasaklar ve kâbuslar sembolü Selimiye Duvarlarına komşu ince asfalt yolun kiyisındaki o tek kuru ağacı ile, haftada on dakikacık görüş için, yağmurda, karda, soğukta, saatlerce altında beklediğimiz o tek kuru ağacı ile, acıların gömüldüğü bir mezar gibi sessiz duran Selimiye!
Güzelim, sıkıntı bulaşıcı ve  öldürücü bir hastalıktır.
Zorluklar, hayatın süsüdür sevgili..
Sen yeni bir haftanın içindeyken,ben geçen haftanın içinde seni yaşarım.
Bazı şeyler vardır, onları anlatırken zorluk çeker insan. Bulamaz kelime,bulduğunu da yetersiz sayar. Bazı şeyler vardır,ne kadar istersen iste,anlatamazsın. Eksiktir hep Sezersin, hissedersin ama yetmezsin anlatmaya.
Hayat, kimsenin anası babası
değildir sevgili, acımasız çarpar insanı..
Sevgili Sen benim sevgimin son durağı mısın?
Sevgili,kitap okuyor musun? Oku be yavrum, çok çok oku Göreceksin,seni içinde bulunduğun karamsarlıktan kurtaracaktır.
Yarınları güzelleştirmek istiyorsak,her türlü yozluktan, gereksizlikten,aldatmacalardan arındırmak zorundayız kendimizi;kendimizi bulmak için
biliyor musun , sen bir yarasın içimde, hep içimde,hep kanayan,bana acı veren ve hiç iyileşmeyen
Hasretin,yüreğimin sadık bekçisidir Sevgili.
Kimsenin karşısında eğilecek başımız yok .
Hayatın kaçınılmaz, önüne geçilemez bir gelişimi vardır sevgili,
Kader değil bu kaçınılmazlıktır .
Bu bekleyiş bizi nereye götürüyor?
Bahar benim için senin gülüşün sevgili .
İçimizde kalan bir yığın özlem var sevgili, o özlemleri miras bırakacağım
Umut nedir sevgili?
Umutsuzluğun kendisi değil mi?
Umutsuzluk olmasa umut olur mu?
İçim bir sessiz volkandır şimdi
Öylesine özlem doluyum ki, hapishane damgasını taşıyor. Yani, sevgimiz, acımız, özlemimiz, her duygumuz görülmüştür .
Ayrılığı bir kurt gibi kemirmekteyiz sevgili .
İşte sevgili, ben bir yığın hatayı bağrında taşıyan bir adamım
Ranzam, taş duvarım, yastığım ve tavanım tanıktır seni düşündüğüme
Hayatımız, farkına varamadığımız binlerce filmle dolu. Onları, kimsenin göremediği ya da önemsemediği şeylerin filmini yapacağım sevgili
Sıkıntı bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır.
Bazen, içimi yakan bir sorumluluk duygusu perişan ediyor beni. Sanki dünyadaki mutsuzluğun, yoksulluğun sebeplerinden biri benim, insanların sefaletinde benim payım var. Anlatamıyorum ..
Ve benim güzel sevdiğim, sen yeni bir haftanın içindeyken, ben geçen haftanın içinde seni yaşarım
Üzülme sevgili. Günün birinde yasaklar bitecek. Hayat, kırları, denizleri, ve her şeyiyle bizim olacak .
İnsanın kurdu kendisidir sevgili
Üzülme sevgili, hayat bizim için beyaz bir güvercindir. Ne kadar uzaklara uçarsa uçsun dönüp gelecektir .
Bu hafta seni çok özledim sevgili. Mümkün olsa günleri kırpacağım. Bazen günler nasıl uzar bilsen..
Sevgili,
Şunu bir defa daha bütün yüreğimle duydum ki, sen benim için çok değerli bir varlıksın. Kutsalsın, önemlisin, sevgilisin
Yarınları güzelleştirmek istiyorsak, her türlü yozluktan, gereksizlikten, aldatmacalardan arındırmak zorundayız kendimizi ; kendimizi bulmak için
Dene be anam ! Dene, bak göreceksin başarını küçük hikayelerle kurulu dünyalar yarat kendine yaz
Mayıs mı Yazın bu ilk günleri mi beni etkileyen?.. Yoksa doğru dürüst yaşayamadığımız hayatımızın acısı mı ? Bilemiyorum
geçecekti bu karanlık günler geçilecek bayram olacaktı.
Uykuda olanları sarsın,uyandırın Herkese söyleyin,yakında ışıklar kesilebilir
Karanlıkta ne yapacaksınız ?
Yüreğim seninle taşıyor bilesin .
Sevgili,
Sen benim sevgimin son durağı mısın?
Hayat kimsenin anası, babası değildir sevgili.
Acımasız çarpar insanı .
Ulaş Bardakçı 19 Şubat 1972’de öldürüldü.
17 Mart’ta ben yakalandım.
Ulaş’ın ölümüyle yoğunlaşan baskılar, baskınlar, tutuklamalar, sonunda bana da ulaşacaktı; biliyordum. Yurt dışına çıkmayı hiç düşünmedim. “Kaçtı” desinler istemiyordum yakalanmalıydım Gazeteler en açık biçimiyle, neler yaptığımı yazmalıydılar; halkın gözünde yıpratmaya çalışmalıydılar beni. “Komünist” , “Vatan Haini” , “Muhtemel Ajan” demeliydiler.
Suçlamaları geri tepecekti Halkımızla yıllardır aramızda inşa edilen doğal bağları koparamayacaklardı; biliyordum

Böyle başlıyor, ilki 22 Mart 1972 tarihli Selimiye Mektupları ve son görülmüştür damgalı mektup için 29 Nisan 1974 tarihini not düşmüş, 26 ay 3 gün sonra evine dönebilen Yılmaz Güney.

Suçu mu?
Suçu yine kendi gibi, hayatlarını bu vatana adayan ve egemen güçler tarafından ev ev aranan halk çocuklarını evinde saklamak.

Gerisini en az onlar kadar yiğit KADIN Fatoş Güney anlatsın:

15 Mart’ın akşamı Yılmaz, oğlumuz Yılmaz’ın beşiğini sallıyor usul usul, türkü söylüyor ona. Her zaman türkü söylerdi Yılmaz Fakat o gün, sesinin her zamankinden dokunaklı, her zamankinden acı çaldığını seziyorum. Yemek yapıyordum Çok etkileniyorum, ağlamam geliyor İçimi yakan, bilinmez korkuları çağıran sızılar duyuyorum.
Bir tel mi kopuyor yüreğimden?
Babası türkü söylüyor küçük zazasına Türkünün adı: İnce Memed

“ BEN ÖPMEYE KIYAMAZDIM BELEMİŞLER KIZIL KANA” diyor.

Hatırlıyorum, Ulaş Bardakçı’nın öldürüldüğü gün aynı türküyü söylemişti oğluma İlk görüyordum ağladığını, saklamıştı gözyaşlarını benden.
Yine aynı türküyü söylüyor
Yeni bir acı mı var gündemde?
İki gün sonra “O”nu alıp götüreceklerini, artık evimize gelemeyeceğini, yıllar sürecek ayrılığı bilmiyordum. Ama o sezmiş, ya da bekliyor olmalıydı. Yüzüne sinen, ancak götürülüşünden sonra kavrayabileceğim o derin, içli anlamı aklımdan çıkartamayacaktım.

Her şeye rağmen yarın bizim sevgili ..
Biliyor musun, sen bir yarasın içimde, hep içimde, hep kanayan, bana acı veren ve hiç iyileşmeyen .
Hasretin, yüreğimin sadık bekçisidir sevgili
Korkular, acılar ve zulüm yenilecektir bir gün İnsanoğlunun yıkılmaz inancı ezecektir vahşeti Mutlaka ezecektir İnsanları taş duvarlar, demir parmaklıklar arasında terbiye etmeyi, onların düşüncelerini önlemeyi düşünen anlayış yıkılacaktır Taş duvarlar, kelepçeler, zincirler, demir kapılar yok olacaktır
Her şeye rağmen, düşmana inat yaşayacağız Yüzlerce, binlerce yıl yaşayacağız Yarın bizim çünkü Biz öleceğiz, ama çocuklarımız bırakacağımız mirası taşıyacaklar yüreklerinde Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları tanımayacaklar
Asıl hapishane, insanın kafasında yarattığı hapishanedir Hayatı sınırlayan hapishane odur ki, ilk fırsatta yıkılmalıdır dünyayı daha iyi kavrayabilmek için
Sana sevindirici şeyler yazmak isterdim Coşturucu Sıkıntını hafifletici Ne yazık ki bir şey diyemiyorum şu sıra Beklemek, beklemek, beklemek, diyeceğim Yılmadan, usanmadan beklemek Kimseye boyun eğmeden yiğitçe beklemek
Her gün, titizlikle atılmış bir ilmektir çünkü Yenileşen hücrelerimizin bir katıdır Her gün, kendimizle, geçmişimizle, geleceğimizle, yaptıklarımızla, yapacaklarımızla hesaplaşmadır
İşte yine kördüğüm olmuş bir yumak gibiyim. Karmakarışığım Bulanık bir suyum anlayacağın. Oysa amacım berraklaşmak, arınmak; tertemiz bir insan olmak Olacağım ama mutlaka olacağım
Bazı insanlar vardır, onların yarını yoktur sevgili. Onların umutları da yoktur.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan Damla damla sevgili Bir gün akıp gideceğiz hayata Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar, bilesin. Benim yüreğim sen olmuşsun şimdi, seni vurur durur Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü, bazen bir serçe gibi güçsüzsem, bir nedeni vardır. Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi
Bazı şeyler vardır, onları anlatırken zorluk çeker insan. Bulamaz kelime, bulduğunu da yetersiz sayar. Bazı şeyler vardır, ne kadar istersen iste, anlatamazsın. Eksiktir hep Sezersin, hissedersin ama yetmezsin anlatmaya.
Sevgili Sen benim sevgimin son durağı mısın?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir