İçeriğe geç

Şehir Mektupları Kitap Alıntıları – Mustafa Kutlu

Mustafa Kutlu kitaplarından Şehir Mektupları kitap alıntıları sizlerle…

Şehir Mektupları Kitap Alıntıları

Bütün bu olumsuzlukların arasında, iki asli unsurun, arabesk biçimlerde de olsa bir araya getirildiğini hayretle müşahede ediyoruz. Kuranı kerimin tezhipli ilk sayfalarının, yaldızlı çerçeveler içinde sunulmasını ;çerçevenin iki yanına iki saat konulmasıyla gerçekleşiyor.
Bu çerçeveler insanoğluna bir ihtar, bir mesaj gönderiyorlar. Bir yanda saat (gelip geçen bir ömür), öte yanda mutlak hakikat (kuranı kerim)
” Ey insanoğlu, ömrün geçip gidiyor, gaflette kalma ” demek istiyorlar..
Mevcudatın sükutun aldanmamak. Mustaripler yanlız ‘ mustaribim’ diye bağırabikenler değildir.
Her hatıra kitabı böyledir;sizi elinizden tutup kendi atmosferine, kendi zamanına sürükler ;bir süre orada sanki başka bir dünyada yaşar gibi olursunuz, sonra kitap biter ve geride boşluk bırakır.
Dünya fani olduğunu fısıldayan bir boşluk.
Umut dağın ardında değil elbet.
Umut bizimle..
Salonlarda, evlerde, bürolarda, iş yerlerinde dekorasyon unsuru olarak kullanılan bu soluk benizli bitki ve çiçeklere rastlıyoruz. Onlar, taş bebekler, hayvan bibloları, dondurulmuş kuşlar, uzak deniz manzaraları ile birleşerek güya bize nefes aldırıyor, mekanı güzelleştiriyorlar. Gerçeğin değil görüntünün peşine düşen insan böylece avlanıyor, aldanıyor. Aldanış ziyana olan insanın trajedisi..
Zahirde olup bitenler bizi aldatmasın. Bizler bahtına bakmasını da bilen bir gelenekten geliyoruz. Ben, değişim rüzgarlarının toza, dumana bulandığı , yolsuzluk ve ahlaksızlığın öne çıktığı, at izinin it izine karıştığı bu hengamede ;sessiz yığınların bir vakur bekleyiş ve bir güzel sabır ile bizi biz yapan değerleri savunduğuna, onları ‘bozkırdaki çekirdek’ misali sakladığına inanıyorum.
Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir alemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
Şiirinden uzaklaşan hayatın, gölgesini kaybeden bir ağaçtan ne farkı var.
Bütün bu olumsuzlukların arasında, iki asli unsurun, arabesk biçimlerde de olsa bir araya getirildiğini hayretle müşahede ediyoruz. Kuranı kerimin tezhipli ilk sayfalarının, yaldızlı çerçeveler içinde sunulmasını ;çerçevenin iki yanına iki saat konulmasıyla gerçekleşiyor.
Bu çerçeveler insanoğluna bir ihtar, bir mesaj gönderiyorlar. Bir yanda saat (gelip geçen bir ömür), öte yanda mutlak hakikat (kuranı kerim)
” Ey insanoğlu, ömrün geçip gidiyor, gaflette kalma ” demek istiyorlar..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir