İçeriğe geç

Sefiller & Goriot Baba Kitap Alıntıları – Honore de Balzac

Honore de Balzac kitaplarından Sefiller & Goriot Baba kitap alıntıları sizlerle…

Sefiller & Goriot Baba Kitap Alıntıları

“Kurumuş yürekler görmek mi daha ürkütücüdür, boşalmış kafatasları görmek mi, kim karar verebilir?”
Yüksek ve asil hislerin adi ve uçarı bir toplum içinde yaşamaları nasıl mümkün olabilir?
En çokta yağmur yağdığında seviyorum bu şehri herkesin yüzü ıslak başı öne eğik sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi.’
Onun ruhunda olan inci, masumiyettir ve inciler çamurda erimez..
Kalbimiz bir hazinedir, onu birden boşaltırsanız, mahvolmuş olursunuz.
NET :
İnsan her zaman kendi değerini bilmelidir.
İyi insanlar bu dünyada uzun zaman kalamıyorlar.
Dostum , her zaman için sevebileceğiniz bir kadını sevin.
Belki de aşk ancak zevkin tanınmasıdır.
Siz bir kadını mutlu etmenin ne olduğunu bilmiyorsunuz , kadın dediğiniz neredeyse oraya gidip arar bulur mutluluğu.
Ah ! Küçükken ne mutluydunuz
Mutluluğumu korkunç bir felaketle ödeyeceğimden korkuyorum.
Bizi küçük düşüren , yalandır .
Para ancak duygunun olmadığı bir yerde değer kazanır.
Bu dünyada besbelli tam mutluluk yok
Ama güzel duygularımız iradenin şiirleri değil midir ?
Gençlik adaletsizliğe doğru yöneldiği zaman vicdan aynasında kendine bakmaya cesaret edemez , oysa olgun yaş, bu aynada kendini görmüştür
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Severseniz eğer, sırrınızı iyice saklayın!
Çok sevdiğimiz birini tanımak , mümkün değildir .
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tek amacım vardı ; o da gülmek .
Ölmek bir şey değil ; yaşamamak korkunç şey.
İşte insan böyle budala oluyor ! Allah ‘ ı düşünmeden hükmediyor .
Yalnız bir affa muhtacım , vicdanımın affına
İnsan ne derece zorluk çekerse öylece tatmin olur . İnsanlığın yaratılışı budur .
Öyle kelimeler ve olaylar vardır ki ümitsizliğe dalmış olanlar uyandırır .
İnsan hep bir şeyleri yarım kalan , hatalarla dolu yaratıklardır
Ölüm ,büyük nura kavuşmaktır.
Belli ki, son nefesinde kendi kaderini ve kişiliğini değiştiren piskopos bay miryel’i anıyordu.
ölmek yaşamaktan daha kolay!
İşte hayat böyledir. Mutluluk hangi köşeden çıkar, mutsuzluk nerde sizi bekler, hiçbir zaman bilinmez!
Gözler kıpkırmızıydı. Artık yaşlı ve yalnız bir adamdı
İnsanlar böyledir işte En canavar sanılanların bile içlerinde, insanı duygudan titreten ince yanlar vardır
Kızcağız gülerek:
Biliyor musunuz, ben size galiba âşıktım! dedi.
Bu onun son sözleri oldu.
Korkudan kurtulmanın tek yolu onun üstüne gitmektir!
Jean Valjean felakete uğrayanların hissettiği şeyleri yaşıyordu. Onlara göre her şey düşmandır, her şey şüphelidir. Onlar gündüzden şüphe ederler çünkü kendilerini görünmesini sağlar, geceden şüphe ederler çünkü onları yakalamaya gelenleri göstermez.
Bu hayatında eline geçen fırsatların ikincisiydi. Piskopos fazilet ufkunu genişletmişti. Kozetse oradaki sevgi ufkunu uyandırdı.
Ruhu yeni şeyler kazanıyordu. Jean Valjean hiçbir zaman bir şey sevmedi. Yirmi beş seneden bu yana dünyada tek başınaydı. hiçbir zaman hayatında baba, aşk, evlilik, dost gibi kavramlar olmadı.
Kimse ona güle güle git dememişti, o da kimseye Nefret gördüğü ve Nefret ettiği bir evden gidiyordu.
Ölüm büyük nura kavuşmaktır.
Şiddet beni kötülüğe nasıl sürüklediyse lütuf ve hoşgörü de beni öylesine kurtardı.
Bir kişinin fedakârlığı herkese kuvvet ve cesaret vermişti.
Onun istediği tek bir şey vardı:Namuslu erkek olun! Namuslu kız olun!
Unutma bu parayı dürüst bir insan olmak için harcayacaksın. Bana bunun için söz verdin. Hiçbir zaman sözünü unutmamalısın!
Özgürlük kurtuluş değildi. Hapisten çıkılır belki, ama mahkûmiyetten asla.
Hapishaneden çıkma zamanı geldiği ve özgürsün kelimesini duyduğu zaman Jean Valjean için inanılmaz ve bir benzerini yaşamadığı bir an oldu. Özgür olan insanlarda parlayan yaşam ışıkları bu defa onun üzerinde bir an patlamıştı. Fakat bu ışık kısa sürdü.
Jean Valjean hapishaneye hıçkırıklarla ve titreyerek girmişti. Oradan ise hiç bir şeyden etkilenmeyen, duygularından yoksun bir halde çıktı. Oraya ümitsiz bir halde girdi, oradan yüreği bozularak çıktı. Ruh yapısında çok şey değişmişti o artık eski Jean Valjean değildi.
Adına varana kadar hayatında ne varsa hepsi silindi. O saatten sonra Jean Valjean bile değildi. o, artık sadece 24601 numaralı mahkûmdu.
Toplumun düşünen bir insanı, telafisi mümkün olmayan bir şekilde dışlaması kadar kötü bir şey yoktur.
Jean Valjean’ın hali hüzünlü değil, düşünceliydi. Bu da sevmeyi bilen insanlara has bir özelliktir.
—evet acılarla dolu bir yerden geliyorsunuz. Beni dinleyiniz. Allah katında bir günahkârın tövbe etmesi günahsız yüz ermiş kişiden bile daha hayırlıdır. eğer siz hapishaneden insanlara karşı kin ve nefret besleyerek çıkıyorsanız gerçekten acınacak bir durumdasınız. Cömertlik iyi huyluluk ve huzura ulaşma düşünceleriyle çıkıyorsanız hepimizden daha yüksek bir dereceye sahipsiniz.
Tarlada rüzgârdan sallanarak matem hışırtıları çıkaran tek bir ağaç vardı. Tek bir ağaç Kendisi gibi tek
Hapisten çıktığı zaman eski Jan Valjean gitmiş, yerine bambaşka biri gelmişti. Son derece hırslı, sinirli, yüreği kinle dolu birisi Çektiği acıları birilerine ödetmesi gerekiyordu Kim olursa!
Jan Valjean, ilk günlerde büyük bir şaşkınlık içinde olduğundan ne olup bittiğini kavrayamıyor evdeki aç çocuklar için çaldığı bir ekmek ile beş yıl zindanda kalmak arasında hiçbir bağlantı kuramıyordu. Herkes biliyordu ki evdekiler açtı Hatta bunu tanrı bile biliyordu.
Gece ya da gündüz, hiç fark etmez, günün herhangi bir saatinde bir yoksul, karnını doyurmak ya da geceyi geçirmek için piskopos Miryel’in hiç bir zaman kilitlenmeyen kapısını çalabilir, ondan yardım isteyebilirdi. Yardım isteyenin, nasıl bir kişiliğe sahip olduğu hiç önemli değildi.
Ben, sevgilim, derin duyguların gözleri ve bir zekâsı var sanırım.
Kalbimiz bir hazinedir, onu birden boşaltırsanız, mahvolmuş olursunuz.
Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç şey!
Ama gerçek bir duygu asla bölünmez ki, ya vardır yada hiç yoktur.
Ah! Sevgili çocuğum, biricik yavrum, terkedilmişligimi ve yoksunluğumu daha çok seviyorum! Hiç değilse, bir bahtı kara sevildi mi, sevildiğinden düpedüz emin olur.
İyi insanlar bu dünyada uzun zaman kalamıyorlar. Yüksek ve soylu duyguların aşağılık, küçük , basit bir toplumda yaşamaları nasıl mümkün olabilir?
Ölmek bir şey değil; yaşamamak korkunç şey!
Doktor?
Hastanız adamakıllı hasta.
Nesi var?
Her şey ve hiçbir şey. Bu adam görünüşe göre sevdiği bir insanı kaybetmiştir. İnsan bundan dolayı ölür.
Gerçek sefalet nedir, onu şimdi görmüştü. Gerçekten de yalnız erkek sefaletini gören bir şey görmemiştir, kadının sefaletini görmelidir; yalnız kadının sefaletini gören bir şey görmemiştir, çocuğun sefaletini görmelidir.
Küçük mücadelenin içinde büyük işler olur. Yoklukların, rezaletlerin uğursuz işgaline karşı karanlıkta adım adım savunulan, kimsenin bilmediği kahramanlıklar vardır. kimsenin alkışlamadı, hiçbir gözün görmediği, şöhretle ödüllendirilmiş Soylu ve esrarengiz zafer, hayat, felaket , Yalnızlık, terkedilmişlik ve fakirlik, kahramanları içinde barındıran savaş meydanlarıdır.Bazen kahramanlar meşhur kahramanlardan daha büyüktürler. Kuvvetli ve nadir yaratılışlı insanlar böyle ortaya çıkarlar. Genellikle üvey ana olay sefalet, bazen analık eder; yoksulluk ruha ve fikri güç verir. Felaket övüncün süt anasıdır; musibet güçlü insanlar için iyi bir süttür.
Yağmurlu Bir Gündü, Fakat insanların ağlayanları bir şemsiyenin altında da olsa gökyüzünde, aşıkların görebileceği mavi bir köşe vardır
Büyük daha doğrusu tek imtihanı, insanın sevdiği varlığı kaybetmesidir.
Hizmetçi ile efendi arasındaki ihanet merakla başlar.
Laubalilik gençlerin dostluğunun yöneldiği şeydir.
Hiçbir şey çoçuklara felaket kadar sessizlik terbiyesini veremez.
çocuklar bizzat kendileri bir sevinç ve Saadet kaynağı olduklarından sevinç ve saadeti hemen ve samimi bir şekilde kabul ederler.
Çoçukların da kuşlar gibi sabah şarkıları vardır.
Namuslu erkek olunuz! Namuslu kız olunuz!
Jan Valjan, kardeşim artık siz kötülüğün değil iyiliğin malısınız. Ben sizin ruhunuzu satın alıyorum onu kara düşüncelerden, günahtan çıkarıyorum ve onu Allah’ a veriyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir