Halid Muhammed Halid kitaplarından Seçkin Sahabelerin Hayatı – Yeryüzü Yıldızları kitap alıntıları sizlerle…
Seçkin Sahabelerin Hayatı – Yeryüzü Yıldızları Kitap Alıntıları
Bu kadar ilmi nasıl öğrendin?
Bıkmadan soran bir dil, durmadan işleyen bir akıl sayesinde
Bıkmadan soran bir dil, durmadan işleyen bir akıl sayesinde
Bize gönül huzuru ver, sekinet ver Allah’ım
Düşmanlarının karşısında metanet ver Allah’ım
Düşmanlarının karşısında metanet ver Allah’ım
Ne güzeldir ölüm, gelince onun vakti
Cimrilikten daha kötü bir hastalık var mıdır
Allah’ın bereketi ve kolaylığı üzere ilerle..
İslamın duvarı adalet, kapısı ise haktır
Susup da duyduğunu unutsun mu?
Nasıl yapsın..?
Nasıl yapsın..?
Ya senin gibi olmayan diğerleri ne yapsınlar
Güçlü olmayan bir topluluğun onların kılıçlarından başka sığınacak yeri yoktur
Cesur kalbin başaramayacağı şey yoktur
Biz düşmanlarımızla sayımız, kuvvetimiz veya çokluğumuz sebebiyle savaşmıyoruz
Gerçek zenginlik, gönül zenginliğidir
Gerçeği gerçekle öğrenin.. kuşkusuz gerçeğin ışığı, aydınlığı vardır
Her doğrunun bir hakikati vardır
İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, Allah’ın rızasını almak için kendi nefislerini feda ederler
Keşke acziyetin ifadesiydi. Güçlü bir mümin çaresiz ve aciz bir kimse değildi
doğru söz ne kimseyi saptırır ne de geleceği bulandırır
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
nasıl ev yapacaksın?
sıcağa karşı gölgelik, soğuğa karşı sığınak olacağı bir ev olacak
sıcağa karşı gölgelik, soğuğa karşı sığınak olacağı bir ev olacak
Rabbine olan yakınlığı arttıkça kalbindeki huzur da artıyordu
Onunla şereflenen hayat ne yücedir!
Onunla aydınlanan insan ne güzeldir
Onunla aydınlanan insan ne güzeldir
Allah resulü ile birlikte Allah yolunda hicret ettik . Sadece Allah’ın rızasını umduk. Allah ecrimizi elbet verecektir . Bizden bir kısmı ahirete göçtü. Ecrinden dünyada hicbir şey yemedi. Musab bin Ümeyr onlardandır.
Ey Muhammed ümmeti! İşte Cennet ! Bir nazlı gelin gibi sizin için hazırlanmış! Sizi bekliyor ! Onu daha fazla bekletmeyin!
Hak geldi bâtıl yok oldu. Bâtıl yok olmaya mahkumdur. (İsrâ-81)
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Resulullah’ın kalbinden fıçkırıp dudaklarından akan ayetler, kulaklara ve gönüllere yollanıyordu.
Doğru söz;ne kimseyi saptırır,
Ne de geleceği bulandırır…!
Ne de geleceği bulandırır…!
Susupta duyduğunu unutsunmu?
Nasıl yapsın…?
Nasıl yapsın…?
Dünya malı bir emanettir. Kıyamet günü bir utançtır, pişmanlıktır. Ancak ondan Hakkı olanı alan ve verilmesi gerekeni veren kurtulur.
Kılıç hiç bir zaman toplumsal değişmeyi veya bir olgunun toplumda yerleşmesini sağlamaz. Bunu ancak doğru, güvenilir ve tutarlı söz sağlayabilir.
Duygu yerine toplumun aklına hitap daha zordur.
Gerçekten de insan, büyük bir bilinmezliktir
Yüreğinin tüm yönelişlerini ve geleceğiyle ilgili tüm haklarını koruma altına almıyor mu?
İslam, sağlam bir duvar ve kuvvetli bir kapı değil midir?..
Susup da duyduğunu unutsun mu?
Nasıl yapsın ?
Nasıl yapsın ?
Allah’ım! Kalbimin dağılmasından sana sığınırım!
Gerçekten de insan, büyük bir bilinmezliktir