Stefan Zweig kitaplarından Satranç (Minyatür Kitaplar) kitap alıntıları sizlerle…
Satranç (Minyatür Kitaplar) Kitap Alıntıları
çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
“Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde “hiçlik” kadar ağır baskı uygulayamaz.”
Hayatım boyunca tek bir düşünceye saplanıp kalmış, monoman insanların her türü dikkatimi çekmiştir, çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir ; özellikle dünyaya sırt çevirmiş gibi gözüken bu tür insanlar, özel malzemeleriyle kendilerine karıncalar gibi tuhaf ve gerçekten bir defaya özgü küçük bir dünya modeli inşa ederler.
”İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız Yalnız
Filler ♝ isyanda Vezir ♛ intihar etti .Atları ♞♞ serbest bıraktım. Ve çevremdeki Piyonlardan ♟ hiç medet ummadım şimdi Şah ♚ olduğunu düşünenler çıksın karşıma ..
Sustuğum şeyler var, hiç konuşmadıklarım..
İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden
insanlar var
İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden
insanlar var
İçimde bir şeyler haklıydı ve bunu sadece içimdeki diğer ben biliyordu.
Eski bir hesabın altına konan bitiş çizgisinden başka bir şey olmayacak bu, kesin bir bitiriş; yeni bir başlangıç değil
Bütün yontulmamış varlıklarda olduğu gibi onda da gülünç bir kendini beğenmişlik vardı…
Bana gülümsedi
-evet gülümsedi , demek iyilikle gülümseyebilen insanlar var hâlâ-
-evet gülümsedi , demek iyilikle gülümseyebilen insanlar var hâlâ-
Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.
Henüz o mucizeye bakmaya doyamamıştım..
İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ
İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ
Bir insanın bir başka insanla insanca konuşması, benim için artık düşünülebilir bir olasılık olmaktan neredeyse çıkmıştı.
Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen, bana acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten?
–Sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde ‘hiçlik’ kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
.
Ben söylediklerimden sorumluyum, anladıklarınızdan değil.
Ben söylediklerimden sorumluyum, anladıklarınızdan değil.
Ve düşünce, kafamda bir şimşek gibi çaktı: Çal o kitabı!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır baskı uygulayamaz.
Ne kadar soyut görünurlerse gorunsunler düşüncelerin bile sağlam bir zemine ihtiyacı vardır.
Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım !
.
.
Hep aynı düşüncelerin insanı nasıl yiyip bitirdiğini ve yıktığını kimse kimseye anlatamaz.
Cehalet, bütün alanlarda ortak olmak üzere, evrenseldir.
“Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu; hiçlik her zaman her yerdeydi, zamansız, tamamen ölçüsüz bir boşluktaydım.”
Savaşacağım tek şey,icimdeki diğer bendi
Çünkü bilindiği üzere yeryüzünde insan ruhuna sonsuz bir hiçlik kadar baskı yababilecek başka hiçbir şey yoktur.
Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen, bana acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten?
Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen, bana acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten?
Bize hiç bir şey yapmadılar – sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Yani bu delilik üzerinde düşünmenizi beklediğim için sizden özür dilerim.
Rüya görüyorsun,’ dedim kendi kendime. ‘Rüya görüyorsun! Sakın açayım deme gözlerini! Bırak bu rüya biraz daha sürsün
“Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım.”
Beni sarmalayan bu dehşet verici hiçliğin altında ezilmemek için siyah benle beyaz bene bölünmeyi en azından denemek zorundaydım.
Hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.
ve gözlerim açgözlülükle her ayrıntıya pençelerini geçiriyorlardı.
Kim olduğumu biliyorsunuz, sizin kim olduğunuzsa beni ilgilendirmiyor.
Bana gelince, bay Zemtoviç gibi birinden lütuf dilenmekten ve işin sonunda ona teşekkür etmektense nakit öderim daha iyi.
(Satranç için) kralların oyunu
İnsan kendini ne denli sınırlarsa o denli yakınlaşır sonsuza.
“Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.”
Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir
Herkese yürümüşsün caddeler boyu , bana gelince yorulmuşsun.
Böylesine boş bir kafanın bunca çabuk gelen bir ünden sarhoş olmaması düşünülebilir miydi?
Sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna gücüm kalmadı.
Cehalet, bütün alanlarda ortak olmak üzere evrenseldir.
Muhtemelen kitabı hemen elime alıp okuduğumu düşüneceksiniz. Kesinlikle hayır! Önce bir kitabım olmasının sevincini yaşamak istiyordum.
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz.Bekleyip durur insan.Hicbir şey olmaz.İnsan bekler, bekler, bekler şakaklari zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz İnsan yalnız kalır yalnız.. yalnız
Cehalet, bütün alanlarda ortak olmak üzere, evrenseldi.
Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım.
Yeryüzünde beni sorguya çekmeyen, bana acı vermeyen bir insan kalmış mıydı hâlâ gerçekten?
İçimde bir şey haklı çıkmak istemekteydi, ama ne yazık ki kendisiyle tek savaşabileceğim, içimdeki öteki Ben’di.
Sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz,benim buna gücüm kalmadı..
Ama en kötüsü, sorgulama değildi. En kötüsü, sorgulamadan sonra hiçliğime geri dönmekti;
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.
Suskunluğun siyah okyanusu’ndaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan
Çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir.
Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.
Sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna gücüm kalmadı.
Bu yüzden kimse, herhangi bir zaman ondan aptalca bir söz duymuş veya bilgisizliğinin sınırsız olduğu söylenen derinliğini ölçmebilmiş olmakla övünenemez.
Savaşacağım tek şey içimdeki bendi
İçimde bir şeyler haklıydı ve bunu sadece içimdeki diğer ben biliyordu.
Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştir.
Sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna gücüm kalmadı
Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Siyah ve beyazdan oluşan her iki ben de yarışa girişmeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak için kendine göre bir hırsa, bir sabırsızlığa kapılıyordu; siyah olan ben, beyaz olan benin yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu.
Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştir.