İçeriğe geç

Şarap ve Esrar Kitap Alıntıları – Charles Baudelaire

Charles Baudelaire kitaplarından Şarap ve Esrar kitap alıntıları sizlerle…

Şarap ve Esrar Kitap Alıntıları

Massenet; Elegie
Mutluluğumu götürerek gittin sen ey sevgili!
Ve boşunadır ilkbaharın geri dönüşü
Evet, geri dönüşü olmadan,
Neşe dolu güneş, gülümseyen günler seninle, gittiler!
Ne kadar karanlık ve donuk her şey kalbimde!
Her şey solgun sonsuza kadar!
.
Yeryüzünde uykuları acılarını dindirmeye yetmeyen, adsız sansız, sonsuz bir kalabalık vardır.
Yeryüzünde acılarını uykusunda hiç bir zaman dindiremeyen, adı sanı bilinmeyen sayısız insan vardır.
Zamanın büyülenmiş köleleri olmamak için hiç durmadan sarhoş olun!
Hayalin göğünden isteyecek hiç bir şey kalmadı.
Düşünen bir buz parçasıydım artık!
Zira insanın şiirsel gücünü aşan, nefis bir şey, duygulandırmaktan ziyade şaşkınlığa sebep olur.
Yeryüzünde uykuları acılarını dindirmeye yetmeyen, adsız sansız, sonsuz bir kalabalık vardır.
İkimiz için bir Tanrı yaratacağız; ve kuşlar, kelebekler, Bakire’nin oğulları, parfümler ve kanadı olan her şey gibi biz de sonsuzluğa uçacağız.
Şarap insana benzer: ne reddeye kadar takdir edilip küçümseneceği, sevilip nefret edileceği, elinden ne denli güzel işler veya canavarca suçlar geleceği asla bilinmez.
insanın şiirsel gücünü aşacak kadar güzel bir şey gerçek duygulanımdan ziyade şaşkınlığa yol açar.
İnsan her zaman umutlarını ateşlemek ve sonsuzluğa yükselmek için can atar.Lakin sonuçları hesaba katmak gerek.
Mesela oturmuş pipo içiyorsunuzdur. Piponuzun içinde oturduğunuzu sanırsınız; piponuz sizi içmektedir. Mavi bulutlar halinde tüten sizsinizdir.

Kendinizi gayet rahat hissediyorsunuzdur; yalnızca bir şey sizi rahatsız edip kaygılandırmaktadır: Piponuzdan nasıl çıkacaksınız? Bunu adeta sonu gelmeyecekmiş kadar uzun bir süre düşünürsünüz. Derken bir ara açılan zihniniz büyük bir çabayla saate bakmanızı sağlar. Sonsuzluk bir dakika sürmüştür. Sonra bir düşünce akımı sizi alıp götürür; bir dakika boyunca sizi canlı bir girdabın içine çeker, ve keza bu dakika da size başka bir sonsuzluk gibi gelir. Zaman ve varlığın boyutları duyumların ve fikirlerin yoğunluğu ve sayısız çokluğuyla çarpıklaşır. Bir saat içinde birçok ömür yaşarsınız. Organlarınız ile hissettiğiniz zevkler arasında bir denklik kalmamıştır artık.

Ertesi sabah gün ışığının odanıza süzüldüğünü gördüğünüzde ilkin derin bir şaşkınlık hissedersiniz. Zaman tamamen yok olmuştur. Az evvel geceydi, şimdiyse gündüz. “Uyudum mu, yoksa uyumadım mı? Bütün gece sarhoş muydum? Zaman kavramı da kaybolduğuna göre, bütün bir gece bana göre sadece bir saniye mi sürdü? Yahut düşlerle dolu bir uykunun yorganına mı gömülüp kaldım?” Kim bilebilir! Ruhunuzun fevkalade hafiflediğini ve rahatladığınızı hissediyormuş gibi olursunuz. Fakat ayağa kalktığınız anda önceki sarhoş halinizin tortusu kendini açığa vurur. Sendeleyen bacaklarınız zar zor taşır sizi, kırılgan bir nesne gibi düşüp parçalanmaktan korkarsınız. Tılsımdan yoksun olmayan büyük bir uyuşukluk sizi esir alır. Çalışma gücünüzü ve eylem enerjinizi yitirmişsinizdir. Sinir sıvısının büyük bir miktarını savrukça harcamış olmanın hak edilmiş cezasıdır bu.

Kişiliğinizi gökyüzünün dört bir köşesine dağıtmıştınız ya, şimdi de onu derleyip toparlamanın zahmetini çekiyorsunuz.

İnsan, Tanrı olmaya çalışmıştır ama hayat, çok geçmeden onu amansız bir kanun gereği asıl doğasından daha aşağı seviyeye düşmüş bir halde görürüz.
Bütün yollar sonsuzluğun iki biçimi olan ödül veya cezaya çıkar.
Organlarınız ile hissettiğiniz zevkler arasında bir denklik kalmamıştır artık.
Yeryüzünde hiçbir zaman acılarını uykusunda yeterince dindirmeyen adı sanı bilinmeyen sayısız insan vardır. Şarap onlar için şarkılar ve şiirler yazar.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Şarap insana benzer; onu hangi noktaya kadar takdir edeceğimizi veya küçümseyeceğimizi, nereye kadar seveceğimizi veya nefret edeceğimizi asla bilemeyiz, keza onun ne denli yüce eylemlere veya canavarca suçlara meyili olduğunu da hiçbir zaman bilemeyiz. O halde kendimize davrandığımızdan daha insafsız davranmayalım ona ve keza onu da kendimizle bir tutalım.
Bir de kötü sarhoşlar var; bunlar özlerinde de kötü insanlardır. İyi insan şarapla nasıl mükemmelleşirse, kötü insan da berbatlaşır.
Sudan başka bir şey içmeyen insanın hemcinslerinden saklayacak bir şeyi vardır.
Hiç neşe vermeyen mesleklerin, hiçbir zevki olmayan işlerin, hiç rahatlayamayan yorgunlukların, hiçbir karşılığı olmayan acıların varlığını dehşete kapılarak düşündüğüm olmuştur.
İkimiz için bir Tanrı yaratacağız; ve kuşlar, kelebekler, Bakire’nin oğulları, parfümler ve kanadı olan her şey gibi biz de sonsuzluğa uçacağız.
Şarap insana benzer: Ne raddeye kadar takdir edilip küçümseneceği, sevilip nefret edileceği, elinden ne denli güzel işler veya canavarca suçlar geleceği asla bilinmez.
Tanrı sevdiklerini gereksiz okumalardan korusun!
Daima sarhoş olmalı. Bütün iş burada; yegane mesele bu! Kolunuzu kanadınızı kıran zamanın korkunç yükünü hissetmemek için dur durak bilmeden sarhoş olmalısınız.
Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle; neyle isterseniz. Yeter ki sarhoş olun.
Biliyorlar aslında..
Seni gazete kağıdına sardığım şarabım gibi biliyorlar..
Ulu orta ve gizli gizli seni sevdiğimi..
Görünür doğanın bu görünür efendisi (yani insan) mayalanmış içkilerle cenneti tek bir hamleyle yakalamaya çalışmıştır. Ve bundan dolayı o, gerçek eşyaları ve bahçeleri, tuvale boyanmış ve çerçeveye yerleştirilmiş düzmece sahnelerle değiştiren bir manyağa benzer.
Öyle ya, neşe içinde kendinden geçmiş bir adamı, iyileştirmeye çalışmaktan daha fazla kızdıracak ne olabilir ki?
Kötü sarhoşlar vardır; bunlar doğuştan kötüdürler zaten. Şarap içen kötü insan iğrençleşirken, iyi insan gerçekten şahane olur.
yalnızca su içen bir adam hemcinslerinden bir sır saklıyordur.
tanrı sevdiği kullarını faydasız kitaplardan korusun.
Ruh melankolik bir keyifle yılların mazisine bakar ve gözlerinin önünde açılan sonsuz görünümlere cesurca dalar.
Senin ne düşündüğünü, ne hissettiğini hiç kimse anlayamaz. Hatta onlara karşı duyduğun sonsuz sevgiyi bile anlayamazlar. Fakat bu yüzden onlardan nefret etmemelisin; onlara acımalısın sadece
Düşünen bir buz parçasıydım artık!
Hem bir çırpıda cennete kavuşabiliyorsanız, çalışmanın, toprağı sürmenin, yazmanın, herhangi bir şey üretmenin ne manası kalır ki? Son olarak, şarap çok çalışıp onu içmeyi hak eden halk içindir.
Yeryüzünde hiçbir zaman acılarını uykusunda yeterince dindiremeyen, adı sanı bilinmeyen sayısız insan vardır. Şarap onlar için şarkılar ve şiirler yazar.
Bitkisel bir hayat iksiri gibi göğsünün derinlerine damlayacağım. Zahmetle kazılmış toprağı bereketlendiren tohum olacağım. Birbirine karışan ruhlarımız şiiri doğuracak. Aramızda bir Tanrı yaratacağız ve kuşlar, kelebekler, örümcek
ağları, hoş kokular ve bütün kanatlı varlıklar gibi sonsuza uçacağız.
Siz ey şarabın derin neşeleri, kim tanımaz sizleri? Kimlerin teskin edilecek bir pişmanlığı, anımsanacak bir anısı, dindirilecek bir acısı, kurulacak hayalleri varsa, onların hepsi gelip sana, asma liflerinde saklanmış olan o gizemli Tanrı’ya sığınır.
“Kendi düşüncelerinin yalnızlığı içinde yaşa, insanları kırmaktan sakın!”
“Bir de kötü sarhoşlar var, bunlar özlerinde de kötü insanlardır.”
Saat, sarhoşluk saati! Zamanın korkunç eziyetlerle şehit ettiği köleleri olmamak için hiç durmadan sarhoş olun! Şarapla şiirle veya erdemle ; neyle isterseniz.
Bitkisel bir ölümsüzlük aşı gibi ineceğim göğsünün derinliklerine. Zahmetle kazılmış toprağı bereketlendiren tane olacağım. Mahrem birleşmemizden yaratılacak şiir. Ikimiz için bir Tanrı yaratacağız; ve kuşlar, kelebekler, Bakire’nin oğulları, parfümler ve kanadı olan her şey gibi biz de sonsuzluğa uçacağız.
Bütün o saçmalıklar deryasından geçerek yoluma devam ettim.
Senin ne düşündüğünü, ne hissettiğini hiç kimse anlayamaz. Hatta onlara karşı duyduğun sonsuz sevgiyi bile anlayamazlar. Fakat bu yüzden onlardan nefret etmemelisin; onlara acımalısın sadece.
Gerçekten delilerin mi yoksa deli taklidi yapanların mı arasında olduğunu anlayamayan kahramanımız, yapılacak en doğru şeyin oradan ayrılmak olduğuna karar vermiş;
herkese benzemek için sarf etmek zorunda kaldığım insanüstü çabayı da kimse fark etmedi
Aramızda bir Tanrı yaratacağız ve kuşlar, kelebekler, örümcek ağları, hoş kokular ve bütün kanatlı varlıklar gibi sonsuza uçacağız.
Yeryüzünde uyurken bile acılarını hiçbir zaman dindiremeyen, adı sanı bilinmeyen sayısız insan vardır.
Sudan başka bir şey içmeyen insanın hemcinslerinden saklayacak bir şeyi vardır.
Tanrı sevdiği kullarını faydasız kitaplardan korusun.
Tanrı sevdiği kullarını faydasız kitaplardan korusun
Sarhoş olma zamanı ; Zamanın büyülenmiş köleleri olmamak için hiç durmadan sarhoş olun! Şarap, şiir ya da erdemle ; seçim sizin.
Düşüncelerinin yalnızlığında yaşa
Şarap insanoğluna benzer : Hiçbir zaman nereye kadar ona değer vereceğinizi ve onu aşağılayacağınızı, ne kadar seveceğinizi ve ondan nefret edeceğinizi, onun ne denli belirsiz eylemlere ya da korkunç cinayetlere muktedir olduğunu asla bilemezsiniz. Bu yüzden ona karşı kendimize davrandığımızdan daha katı davranmayalım ve ona kendimizle eşdeğerde muamele edelim.
Tanrı gereksiz okumalara gönülden bağlı olanları uzak tutsun.
İnsan güçlü bir uyuşturucudan aldığı kadar yeni ve ince hazları acıdan, felaketten ve yazgıdan da alabilme ayrıcalığına sahiptir..”
Kişiliğinizi gökyüzünün dört bir köşesine dağıtmıştınız ya, şimdi de onu derleyip toparlamanın zahmetini çekiyorsunuz.
Esasında hayat koşullarını kabul etmeyen her insan ruhunu satar.
”Şarap insana benzer.. ”
Her şeye yüksek bir sadakat ve derin bir nefretle bağlıyım.
İnsan düş
görmeyi seçmiştir ve sonuçta düşleri onu
yönetecektir
İnsan bedensel ve ruhsal
mizacının ölümcül esaretinden kaçamayacaktır;
Bütün acılar kaybolmuştur. Artık mücadele etmiyor, sürüklenip gidiyorsunuzdur sadece. Artık kendinizin efendisi değilsinizdir ve bundan da hiç rahatsız olmuyorsunuzdur.
Günlerce bir çiçeğin kokusunu
düşlemek.
Zaten doğal halinde bile çok güçlü olan bu
aşk sarhoşluğu bir başka güneşin içindeki bir
güneş gibi öteki sarhoşluğun içine hapsolursa ne
olur
Melek olmak istemişti ama hayvan oldu..
-Yeryüzünde hiçbir zaman acılarını
uykusunda yeterince dindiremeyen, adı sanı bilinmeyen sayısız insan vardır, şarap, onlar için şarkılar ve şiirler yazar.
İçinizde ses şunları söyler size: “Sen bütün insanlardan üstünsün. Şimdi senin ne düşündüğünüz, ne hissettiğini hiç kimse anlayamaz. Hatta onlara karşı duyduğun sonsuz sevgiyi bile anlayamazlar. Fakat bu yüzden onlardan nefret etmemelisin; onlara acımalısın sadece. Senin önünde engin bir mutluluk ve erdem deryası açılıyor. Ulaştığın erdemin ve zekanın ölçüsünü hiç kimse bilemeyecek. Kendi düşüncenin yalnızlığı içinde yaşa ve insanları sakın üzme.”
Düşünmek için zehre başvuran bir insan çok geçmeden zehirsiz düşünemez olur. Körelmiş hayal gücü artık esrarın veya afyonun yardımı olmaksızın işlemeyen bir adamın tüyler ürpertici yazgısını düşünebiliyor musunuz?
Akıllı ve zengin ruhlu bir insanın şiirsel mutluluğa erişmek için yapay yollara başvurmasını hiç anlamıyorum; çünkü coşku ve irade gücü, doğaüstü bir varoluşa yükselmek için yeterlidir zaten. Büyük şairler, filozoflar ve yalvaçlar, saf ve özgür iradelerini kullanarak, hem sebep hem sonuç, hem özne hem nesne, hem hipnozu hem uyurgezer oldukları bir hale ulaşan insanlardır.
Ne vatandaşlar ama! Ne tuhaf savaşçılar!
Ne acayip yasa koyucular!
Bir lambanın muntazam alevini ya da bir ateşin közlerini seyre dalarak kendini unutmak Günlerce bir çiçeğin kokusunu düşünmek
İnsanın ruhu tutkularla dolup taşar
Şarap faydalıdır, verimli sonuçlar doğurur. Esrar faydasız ve tehlikelidir.[*]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir