İçeriğe geç

Şans Müziği Kitap Alıntıları – Paul Auster

Paul Auster kitaplarından Şans Müziği kitap alıntıları sizlerle…

Şans Müziği Kitap Alıntıları

Kendiniz için bir başka yaşam düşlersiniz, bu sizi ayakta tutar.
Yalnızlıktan hoşlanmayı öğrenmek zorundasın, ama bir kez bunu becerdin mi, gerisi kolay.
Sonunda kafasına kurşun sıkma yürekliliğini bulmuş biri gibi hissediyordu kendini ama bu kez sıkılan kurşun ölüm değil yaşam getiriyordu.
yeniden sıfır noktasına gelmişti. Sıfırın en ufağı bile hiçlikle dolu koskoca bir delik, dünyayı içine almaya yetecek kadar büyük bir daireydi.
Sen gizli bir amaca, gizli bir güce inanmak istiyorsun. Kendini, dünyada olan her şeyin bir nedeni olduğuna inandırmaya çalışıyorsun. Buna ister Tanrı de, ister şans, ister armoni de, sonuçta hepsi aynı kapıya çıkar. Bu, gerçeklerden kaçmanın, olayların gerçekte nasıl olduğunu araştırmaktan kaçmanın bir yoludur.
İlacını buldun mu, iyileşmeyecek hastalık yoktur.
Hangi işte çalıştığın önemli değil, yaptığın işten tat alıyorsan, bu gerçek bir ödüldür.
Yeniden o yalnızlığı, gece boyunca o boşluk içinde yol almayı, yolun uğultusunu teninde duymayı özlüyordu.
Çünkü kendimi aptal yerine koyma özgürlüğüm de var.
Birini zor bir durumdan kurtardınız mı, o duruma nasıl düştüğünü öğrenmek hakkını da elde edersiniz.
İnsan bir başkasında kendini görmeye başladı mı, artık ona yabancı gözüyle bakamaz.
Para, özgürlüğü için gerekliydi, ama o özgürlükten bir parça daha satın alabilmek adına her para harcayışında, özgürlüğün bir başka parçasından da yoksun kalmış oluyordu.
Bir değişiklikler girdabındaki tek sabit nokta oydu; dünya kendi içinden hızla geçip kaybolurken kıpırtısız duran tek cisim oydu.
Oysa daha sonra anlayacağı gibi, işin gerçeği sandığı kadar dramatik değildi. Öyle delicesine gezmekten keyif duyduğu için kendinden utanıyordu, hepsi o kadar.
Kendiniz için yeni bir yaşam hayal edersiniz ve bu sizi ayakta tutar.
Bir yığın masal düzdüm kendime, gırtlağıma kadar da battım o masalların içine.
Yarın yazarsın.
Evet, ama yarın ölmüş de olabilirim. Ne olacağını hiç1zaman kestiremezsin.

İşte onun için kafayı takmamak gerek ya!

1kaç hafta hemen hiç1şey okumadı. Kasım sonlarına doğru 1gece William Faulkner’ın 1kitabını-Ses ve Öfke-eline aldı, rastgele 1sayfa açtı ve 1cümlenin ortasında şu sözlerle karşılaştı: duyduğu nefret, tek 1şans uğruna her şeyi gözden çıkartacak ölçüde büyüyüceye kadar
Hiç1şey kalmadı. Sihirli formülü bildin mi, hiç1engel aşılmayacak kadar büyük değildir.
Her şeyin 1ilki vardır, dedi.
Belki. Ama başımıza gelenlere inanmak zor. Şansın 1kez açıldı mı, onu hiç1şey durduramaz. Her şey 1anda yerli yerine oturmuş gibi olur
Ne var ki, sadakat ile inanç aynı şey değildi
Ne kadar paran olursa olsun, yaşamında 1tutku yoksa, yaşamaya değmez
Para her şeyi değiştirir ve para ne kadar çoksa değişiklikler de o kadar büyük olur
Asal sayılar. Tertemiz ve düzgün. Başkalarıyla iş1liği yapmayan, değişmeyen, bölünmeyen, sonsuza kadar kendileri olarak kalan sayılar
Sayıların ruhu vardir ve onlarla kişisel 1ilişki kurmadan edemezsiniz
-Kapının zili, ‘ Beethoven’in Beşinci Senfonisi’ nin ilk notalarıyla çınladı. İkisi de şaşkınlıkla sırıttılar
Evet, yine de şanslıymışım demek ki. Şimdi başıma gelecek öteki aptalca şeyleri de yaşama şansım var.
Sanki müzik dünyayı daha iyi görmesine, eşyanın görünmez düzeni içindeki yerini anlamasına yardım ediyormuşçasına, piyano çalmaktan huzur duyardı
İnsanın şansı bazen güler bazen gülmez. Altı ay önce sağ olup olmadığınızı bile bilmiyordum.
İnsan bir başkasında kendini görmeye başladı mı, artık ona yabancı gözüyle bakamaz.
İnsan çocukken ne ahmak oluyor.
Düş kurmak iyidir, insanı ayakta tutmaya yarar.
Kendimin efendisiyim
Birini zor bir durumdan kurtardınız mı, o duruma nasıl düştüğünü öğrenmek hakkını da elde edersiniz.
Hız, arabada oturup kendini ileri fırlatmanın keyfi, işin özüydü. Bunun yeri her şeyden ayrıydı, ne pahasına olursa olsun giderilmesi gereken bir açlıktı.
Uyku , bir yaşamdan ötekine geçiş olmuş
Gelecek ise, ikisinin de dikkatle izlemekten kaçındıkları, elle tutulmaz, şekilsiz, varlığı yalnızca bir gölge olmaktan ileri gitmeyen bir belirsizlikti.
Bütün sıkıntıları unutturacak kadar güzel bir gündü; yüzünü yalayan güneşin ılıklığı, kaygıları anlamsızlaştırıyordu.
Meraklarımızı, tutkularımızı, beynimizin bahçesini. Ne kadar paran olursa, olsun yaşamında bir tutku yoksa, yaşamaya değmez
Burnumun aldığı kokuya doğru gidiyorum ve ne çıkacağını bekliyorum
Ben kendimdeyim. İnsanın yerel yetenekleri keşfetmeye hakkı yok mudur?”
Hiç değilse İnandıklarını yapacak cesareti vardı, bu çoğu kişide olmayan bir özelliktir.
Senin yüzünden oldu. Aramızdaki ritmi sen bozdun, ondan sonra her şey ters gitti.
Senin için bir düşler âlemi bu. Zamanında uyanırsan, geç saatte yemeğini yersin, ama bence sabaha kadar uyuman daha iyi olur. O zaman kendini çok daha iyi hissedeceksin.
Ben kendimdeyim. İnsanın yerel yetenekleri keşfetmeye hakkı yok mudur?
Gözlerin yuvalarından fırlayacak
Merak etme, ben başımın çaresine bakmasını bilirim. Bundan daha beter yerlerde de bulundum.
Yani ne yapacağını bilmiyorsun. Yalnızca şansını deneyeceksin..
Durmadan vuruyorlardı. Bir an beni öldürecekler sandım, ama bir süre sonra güçleri tükenmeye başladı.
Evet, yine de şanslıymışım demek ki. Şimdi başıma gelecek öteki aptalca şeyleri de yaşama şansım var.
Dedim ya, döneceğim. Söz verdim.
Önemli olan çok şey vardır. Hepten kaybolma, yeter.
Beni çekemiyorsun da ondan böyle diyorsun. Benim yerimde olmak için sağ kolunu verirdin.
Aklına mı koydun? Hangi aklına. Gördüğüm kadarıyla sende akıl makıl kalmamış.
Yeniden o yalnızlığı, gece boyunca o boşluk içinde yol almayı, yolun uğultusunu teninde duymayı özlüyordum.
Her sabah artık yetti, artık bir yere gitmeyeceğim.
Canının istediği her yere gidebilirdi, canının çektiği her şeyi yapabilirdi ve buna aldırış edecek bir Allah’ın kulu olmazdı. Ha hiç geri dönmemiş, ha görünmez oluvermiş, hiç fark etmezdi.
İnsanın şansı bazen güler bazen gülmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir