Tuğba Sarıünal kitaplarından Sanrı kitap alıntıları sizlerle…
Sanrı Kitap Alıntıları
İstemiyorsan şimdi yüzüme söyle; çünkü insanı asıl mahveden şey reddedilmek değil kandırılmaktır.
İnsanın yaşadığı korkular bilinmezlikten kaynaklanıyorsa eğer, tanıdığı bildiği ve dokunabildiği bu bedenden korkması anlamsızdı.
Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu.
“Şüphesiz en iyi polis, yasadışı işleyen konular üzerinde en çok fikre sahip olan ve suçludan her zaman bir adım önde olandı.”
“İnsanın yaşadığı korkular bilinmezlikten kaynaklanıyorsa eğer, tanıdığı bildiği ve dokunabildiği bu bedenden korkması anlamsızdı.”
“Aslında konuşabilmek insana verilmiş en büyük lütufken, karşınızda doğru dinleyici bulamadığınızda tam bir ıstıraba dönüşüyordu.“
Doğa böyleydi işte, belki de birilerinin bir yerlerde mustarip olduğu bir hastalığın tedavisi, yanı başında duran birkaç çelimsiz otun bileşiminden ibaretti.
Acı, istenmeyen bir durum olsa da en önemli uyarıcı refleksti. Vücudumuzla ilgili yolunda gitmeyen bir durumu acı sayesinde algılayıp hemen önlem alıyorduk neticede. Birçok hastalığın erken teşhisinde en önemli bulguydu acı.
“İnsan, doğası gereği, varlığına alıştığı her durumun azalmasına tepki gösterirken, zamanın varlığını bile anımsamaz.”
“Zaman en büyük illüzyonisttir. O gösterisini yaparken gerçeklerden seni uzaklaştıracak güzel asistanları vardır: aşk, para, kariyer, aile…“
Gerçek dost sen kendine inanmayı bıraktığın anda bile sana inanmaya devam eden kişidir.
Yaşadığın herşey bir illüzyondan ibaretse, şimdi kaybolma sırası sende
İstemiyorsan şimdi yüzüme söyle; çünkü insanı asıl mahveden şey reddedilmek değil kandırılmaktır.
Acı istenmeyen bir durum olsa da en önemli uyarıcı refleksti. Vücudumuzla ilgili yoluda gitmeyen bir durumu acı sayesinde algılayıp hemen önlem alıyorduk neticede.
İnsanın yaşadığı korkular bilinmezlikten kaynaklanıyorsa eğer tanıdığı bildiği ve dokunabildiği bu bedenden korkması anlamsızdı.
Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu.
Yaşadığın her şey bir illüzyondan ibaretse, şimdi kaybolma sırası sende
Hayat böyleydi işte Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu
Yaşadığın her şey bir ilüzyondan ibaretse şimdi kaybolma sırası sende.
Seçimlerimizi belirleyen karakterlerimiz, yaşam boyu şekillense de biz daha doğmadan ruh denilen kalıplarımıza işlenmişti.
Nasıl başlarsa başlasın,
Nasılsa hep sonunu hatırlayacaksın.
Nasılsa hep sonunu hatırlayacaksın.
Gerçek dost sen kendine inanmayı bıraktığın anda bile sana inanmaya devam eden kişidir.
İstediğin kadar zeka fışkırsın beyninden, anlamak hala kalbin işiydi.
Zaman en büyük illüzyonisttir. O gösterisini yaparken gerçeklerden seni uzaklaştıracak güzel asistanları vardır: Aşk, para, kariyer, aile
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
“Mesafeler gerçek aşklar için önemsizdir,çünkü aşkı anlatan en büyük söz özlemektir ”
Aslında konuşabilmek insana verilmiş en büyük lütufken, karşınızda doğru dinleyici bulamadığınızda tam bir ıstıraba dönüşüyordu.
“Gürkan mutlu olmayı, Tamer ölümsüzlüğü seçmişti ve seçimlerimizi belirleyen karakterlerimiz, yaşam boyu şekillense de biz daha doğmadan ruh denilen kalıplarımıza işlenmişti.”
Seçimlerimizi belirleyen karakterlerimiz, yaşam boyu şekillense de biz daha doğmadan ruh denilen kalıplarımıza işlenmişti.
Seçimlerimizi belirleyen karakterlerimiz , yaşam boyu şekillense de biz daha doğmadan ruh denilen kalıplarımıza işlenmişti
Mesafeler gerçek aşklar için önemsizdir çünkü aşkı anlatan en büyük söz özlemektir
İstediği kadar zeka fışkırsın beyninden , anlamak hala kalp işi
Çok şükür ki düşüncelerimiz , biz ifade etmezsek kimsenin bilemeyeceği , beynimizin kara kutusunda saklı hazinelerimizdi
Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu.
Birbirlerinin gözünün içindeki acıyı görmezden gelerek mutlu gibi davrandılar.
Ben susarsam siz konuşacak mısınız?
Sığmıyordu işte bedeni, kalbi, beyni, bu hep çalıştığı, aşina olduğu odanın içine sığmıyordu.
Bir tarafta birileri hiç ölmeyecekmiş gibi geleceğe yönelik planlar yapsa da diğer tarafta başka birileri umudunu son bir kez daha nefes alabilmekten yana kullanıyordu.
İyi olmak ne demekti?
Şikayet ettiğin ne varsa yoluna girdiğinde, hep beklenmedik bir yerden başka bir sıkıntı mı çıkıyordu?
aynı yatakta birbirine kırgın iki insan gibi sırt sırta verip uyumuşlar
Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu.
Aslında konuşabilmek insana verilmiş en büyük lütufken, karşınızda doğru dinleyici bulamadiğınızda tam bir ıstıraba dönüşüyordu.
Birbirlerinin gözünün içindeki acıyı görmezden gelerek mutlu gibi davrandılar.
Tüm insanların yaşadığı gibi, en mutlu oldukları anda içlerinin en çok parçalayan acıyı en derinden hissettiler.
Tüm insanların yaşadığı gibi, en mutlu oldukları anda içlerinin en çok parçalayan acıyı en derinden hissettiler.
İnsan olmak böyle bir şeydi işte, tüm gün etkilendiği üzücü olaylardan, sevdiği birinin sesini duyarak bir çırpıda uzaklaşmıştı,
Aslında konuşabilmek insana verilmiş en büyük lütufken, karşınızda doğru dinleyici bulamadığınızda tam bir ıstıraba dönüşüyordu.
Pişmanlık, vicdan azabı, suçluluk, korku heyecan, tutku hepsi birbirine karışmıştı.
İnsanlar hep böyle mi yaşıyordu acaba?
Şikayet ettiğin ne varsa yoluna girdiğinde, hep beklenmedik bir yerden başka bir sıkıntı mı çıkıyordu?
Şikayet ettiğin ne varsa yoluna girdiğinde, hep beklenmedik bir yerden başka bir sıkıntı mı çıkıyordu?
Konuşmamak bir kadın için en kötü dışavurum yolu olmalıydı.
..normal bir adam değildi belki ama normal bir kadınla evlenmişti işte.
İnsanlar hep böyle mi yaşıyordu acaba? Şikayet ettiğin ne varsa yoluna girdiğinde, hep beklenmedik bir yerden başka bir sıkıntı mı çıkıyordu?
Hayat böyleydi işte Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu
Özgürlüğüne kavuşmak adına attığı her adımda hem korkuyor hem de heyecanlanıyordu.
Konuşmamak bir kadin için en kotu dişa vurum yolu olmaliydi ,içinde biriktirdigi hersey;ofkesi kırginligı tutkusu bir turlu agzindan dökülüp dokulmemistir ..
aslında konuşabilmek insana verilmiş en büyük lütufken,karşınızda doğru dinleyici bulamadığınızda tam bir ıstıraba dönüşüyordu.
İnsanlar hep böyle mi yaşıyordu acaba? Şikayet ettiğin ne varsa yoluna girdiğinde, hep beklenmedik bir yerden başka bir sıkıntı mı çıkıyordu ?
Çok şükür ki düşüncelerimiz, biz ifade etmezsek kimsenin bilemeyeceği, beynimizin kara kutusunda saklı hazinelerimizdi.
istemiyorsan şimdi yüzüme söyle; çünkü insanı asıl mahveden şey reddedilmek değil kandırılmaktır.
İstemiyorsan şimdi yüzüme söyle; çünkü insanı asıl mahveden şey reddedilmek değil kandırılmaktır.
İstemiyorsan şimdi yüzüme söyle; çünkü insanı asıl mahveden şey reddedilmek değil kandırılmaktır.
Nasıl başlarsa başlasın,
Nasılsa hep sonunu hatırlayacaksın.
İnsanlar sürekli kendini anlatıyor ama insan kendini de karşısındakini de en çok yalnız kaldığında öğreniyor.
Kimse farkına varmıyor belki ama yalnızlığın kıymeti fazla bilinmiyor.
Kimse farkına varmıyor belki ama yalnızlığın kıymeti fazla bilinmiyor.
Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu.
..seçimlerimizi belirleyen karakterlerimiz, yaşam boyu şekillense de biz daha doğmadan ruh denilen kalıplarımıza işlenmişti.
“Aslında konuşabilmek insana verilmiş en büyük lütufken, karşınızda doğru dinleyici bulamadığınızda tam bir ıstıraba dönüşüyordu.”
Kimileri yaşarken mutlu olmayı tercih edip öldüğünde ruhuyla beraber bu dünyadan gidiyordu, kimileri de tercihlerini insanlık adına yaparak geride bıraktığı mutlu yüzler sayesinde ölümsüz oluyordu.