Oscar Wilde kitaplarından Salome: A Tragedy in One Act kitap alıntıları sizlerle…
Salome: A Tragedy in One Act Kitap Alıntıları
Aşkın acı bir tadı olduğunu söylerler.
Sadece aşka bakmak gerekir.
Ne seller ne de okyanuslar tutkumu söndürebilir.
Senin güzelliğine susadım; bedenine açlık duyuyorum; ne şarap ne de meyveler arzumu dindirebilir.
Ah! Yahya, sen sevdiğim tek erkektin.
Ben seni gördüm ve seni sevdim. Oh, ne kadar sevdim seni! Hâlâ da seviyorum Yahya. Sadece seni seviyorum…
Ah! Ah neden bana bir kez bakmadın? Baksaydın, severdin. Biliyorum ki beni severdin ve aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyüktür.
Gözlerinin üstüne tanrısını görmek isteyenin bağını koydun. İşte sen Tanrı’nı gördün, Yahya, ama beni, beni asla görmedin.
İstediğin şeyi söyle bana, vereyim, bir şey hariç. Benim olan her şeyi sana vereceğim, bir adamın hayatı hariç.
Ve ben asla sözümden dönmem. Ben yeminlerini bozanlardan değilim.
O gün güneş kıldan bir çul gibi kararacak ve ay kan gibi olacak ve gökyüzünün yaldızları incir ağacından düşen ham incirler gibi dünyaya dökülecek ve yeryüzünün kralları korkudan titreyecek.
aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyüktür. Sadece aşka bakmak gerekir.
Eğer beni görseydin, severdin. Ben seni gördüm ve seni sevdim.
Krallar asla söz vermemeli. Sözünü tutsa bir dert, tutmasa bir dert.
Ne eşyalara ne de insanlara bakmalı. Sadece aynalara bakmalı. Çünkü aynalar bize sadece maskeleri gösterir
Belki de kötü dediğimiz şeyler iyi ve iyi dediğimiz şeyler kötüdür. Bunun hakkında hiçbir bilgimiz yok.
Tanrı hiçbir zaman gizlenmez. O kendisini her zaman ve her şeyde gösterir. Tanrı iyi olanın içinde olduğu gibi kötünün de içindedir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Saçların üzüm salkımlarına benziyor, Edom’un asma ağaçlarında sallanan siyah üzüm salkımlarına. Saçların Lübnan’ın sedir ağaçları gibi; aslanlara ve gün boyu saklanacak yer arayan haydutlara gölge veren Lübnan’ın sedir ağaçları gibi.
“O gün güneş kıldan bir çul gibi kararacak ve ay kan gibi olacak ve gökyüzünün yaldızları incir ağacından düşen ham incirler gibi dünyaya dökülecek ve yeryüzünün kralları korkudan titreyecek.” !
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Öptüm ağzını senin ağzını öptüm. Acı bir tat vardı dudaklarında.Kan tadı mıydı? Hayır; ama belki aşkın tadıydı. Aşkın acı bir tadı olduğunu söylerler.. Ama ne önemi var? Ne fark eder? Senin ağzını öptüm Yahya, ağzını öptüm.
“Senin bedenine aşığım Bedenin tırpancıların hiç biçmediği bir zambak tarlası kadar beyaz.” !
“Tanrı hiçbir zaman gizlenmez. O kendisini her zaman ve her şeyde gösterir. Tanrı iyi olanın içinde olduğu gibi kötünün de içindedir.” !
O gün güneş kıldan bir çul gibi kararacak ve ay kan gibi olacak ve gökyüzünün yıldızları incir ağacından düşen ham incirler gibi dünyaya dökülecek ve yeryüzünün kralları korkudan titreyecek.
They say that love hath a bitter taste .
God is at no time hidden. He showeth Himself at all times and in everything. God is in what is evil, even as He is in what is good.
The moon has a strange look tonight. Has she not a strange look? She is like a mad woman, a mad woman who is seeking everywhere for lovers. She is naked, too. She is quite naked. The clouds are seeking to clothe her nakedness, but she will not let them ..
Ah! Öptüm ağzını Yahya, senin ağzını öptüm. Acı bir tat vardı dudaklarında.Kan tadı mıydı?.. Hayır; ama belki aşkın tadıydı.. Aşkın acı bir tadı olduğunu söylerler.. Ama ne önemi var? Ne fark eder? Senin ağzını öptüm Yahya, ağzını öptüm.
Salome : İşte sen Tanrı’nı gördün, Yahya, ama beni, beni asla görmedin. Eğer beni görseydin, severdin. Ben seni gördüm ve sevdim. Oh, ne kadar sevdim seni! Hala da seviyorum Yahya. Sadece seni seviyorum
Salome: Ah! Ah neden bana bir kez bakmadın? Baksaydın, severdin. Biliyorum ki beni severdin ve aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyüktür. Sadece aşka bakmak gerekir.
Tanrı hiçbir zaman gizlenmez. O kendisini her zaman ve her şeyde gösterir. Tanrı iyi olanın içinde olduğu gibi kötünün de içindedir.
Yalnız hayallerle dolu çocukluğum
Ne eşyalara ne de insanlara bakmalı. Sadece aynalara bakmalı. Çünkü aynalar bize sadece maskeleri gösterir.
Ah! Ah, neden bana bir kez bakmadın? Baksaydın severdin. Biliyorum ki beni severdin ve aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyüktür. Sadece aşka bakmak gerekir.
Ne yapacağım şimdi Yahya? Ne seller ne de okyanuslar tutkumu söndürebilir. Ben bir prensestim ve sen beni hakir gördün. Ben bir bakireydim ve sen bekâretimi benden aldın. İffetliydim ve sen damarlarımı ateşle doldurdun Ah! Ah neden bana bir kez bakmadın? Baksaydın, severdin. Biliyorum ki beni severdin ve aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyüktür. Sadece aşka bakmak gerekir.
“Beni istemedin Yahya.Beni reddettin.Bana karşı utanç verici laflar ettin.Şehvet düşkünü bir kadın,bir fahişe gibi davrandın bana,bana,Salome’ye..!”
Aşkın acı bir tadı olduğunu söylerler Ama ne önemi var? Ne fark eder? Senin ağzını öptüm . ağzını öptüm.
Tanrı’nın nasıl eylediğini hiç kimse bilemez; O’nun yolları çok gizemli. Belki de kötü dediğimiz şeyler iyi ve iyi dediğimiz şeyler kötüdür. Bunun hakkında hiçbir bilgimiz yok. Yapmamız gereken, her şeye boyun eğmektir. Tanrı çok kudretlidir. Zayıflarla beraber güçlüleri de parçalara ayırır.
O hiç kimseye aldırmaz.
O hiç kimseye aldırmaz.
Tanrı hiçbir zaman gizlenmez. O kendisini her zaman ve her şeyde gösterir. Tanrı iyi olanın içinde olduğu gibi kötünün de içindedir.
HEROD
-Bu gece ay bir garip görünüyor. Garip görünmüyor mu? Her yerde åşıklar arayan histerik bir kadını andırıyor. Hem de çıplak, çırılçıplak. Bulutlar onun çıplaklığını örtmeye çalışıyor, ama o istemiyor. Kendini gökyüzünde çıplak olarak sergiliyor. Sarhoş bir kadın misali bulutların arasında yalpalıyor Eminim âşıklarını arıyordur Sarhoş bir kadın gibi sendelemiyor mu? Çılgın bir kadına benziyor, değil mi?
-Bu gece ay bir garip görünüyor. Garip görünmüyor mu? Her yerde åşıklar arayan histerik bir kadını andırıyor. Hem de çıplak, çırılçıplak. Bulutlar onun çıplaklığını örtmeye çalışıyor, ama o istemiyor. Kendini gökyüzünde çıplak olarak sergiliyor. Sarhoş bir kadın misali bulutların arasında yalpalıyor Eminim âşıklarını arıyordur Sarhoş bir kadın gibi sendelemiyor mu? Çılgın bir kadına benziyor, değil mi?
HERODIAS
-Hayır, ay, ay gibi işte, hepsi bu.
ölü bedenler görmekten hoşlanmaz, kendi öldürdükleri hariç.
Yahya! Senin bedenine aşığım Yahya! Bedenin tırpancıların hiç biçmediği bir zambak tarlası kadar beyaz.
Kim olduğunu bilmiyorum. Kim olduğunu bilmek istemiyorum. Söyleyin gitsin. Konuşmak istediğim o değil.
Yahya’ya göre günah dünyaya kadınlarla gelmiştir. Havva nasıl Adem’i baştan çıkarıp yasak elmayı yemesini sağladıysa, Salome’un annesi de kocasının erkek kardeşini baştan çıkarmış ve onunla evlenmiştir.
Hristiyan geleneğinde Salome kadının baştan çıkarıcı yönünün ikonu olarak bilinmekte ve resmedilmektedir.
Hiç kimse, sevdiği biri için namusunu, onurunu feda edemez ki
O gün güneş kıldan bir çul gibi kararacak ve ay kan gibi olacak ve gökyüzünün yaldızları incir ağacından düşen ham incirler gibi dünyaya dökülecek ve yeryüzünün kralları korkudan titreyecek. 52
52( yeni ahitin son kitabı vahiy 6,12: “Ve altıncı mührü açtığı zaman gördüm ve büyük zelzele oldu, ve güneş kıldan çul gibi siyah oldu, ve bütün ay kan gibi oldu, ve gökün yıldızları, incir ağacı büyük yel tarafından sarsıldığında ham incirleri attığı gibi, yer üzerine düştüler. “
HEROD
Ah! Hayır. Kanın üzerinde dans edecek! Yerde kan var. Kan üzerinde dans etmesini istemiyorum. Bu kötülük getirir.
Ah! Hayır. Kanın üzerinde dans edecek! Yerde kan var. Kan üzerinde dans etmesini istemiyorum. Bu kötülük getirir.
HERODIAS
Kan üzerinde dans etmesinden size ne? Siz onun içinde yürüdünüz zaten
KAPADOKYALI
Yine de bir kralı boğazlamak berbat bir şey.
Yine de bir kralı boğazlamak berbat bir şey.
BİRİNCİ ASKER
Neden? Kralların da sadece bir boynu var, diğer insanlarda olduğu gibi
Aşkın acı bir tadı olduğunu söylerler
Bu gece ay bir garip görünüyor. Garip görünmüyor mu? Her yerde aşıklar arayan histerik bir kadını andırıyor.
Hemde çıplak, çırılçıplak.
Bulutlar onun çıplaklığını örtmeye çalışıyor, ama o istemiyor. Kendini gökyüzünde çıplak olarak sergiliyor. Sarhoş bir kadın misali bulutların arasında yalpalıyor.. Eminim aşıklarını arıyordur.. Sarhoş bir kadın gibi sendelemiyor mu? Çılgın bir kadına benziyor, değil mi?
Hemde çıplak, çırılçıplak.
Bulutlar onun çıplaklığını örtmeye çalışıyor, ama o istemiyor. Kendini gökyüzünde çıplak olarak sergiliyor. Sarhoş bir kadın misali bulutların arasında yalpalıyor.. Eminim aşıklarını arıyordur.. Sarhoş bir kadın gibi sendelemiyor mu? Çılgın bir kadına benziyor, değil mi?
”Düşmanlarınızı her zaman bağışlayın. Hiçbir şey onların bu kadar çok canını yakmaz.”
Herkes benim düşünceme katılırsa yanılmış olmaktan korkarım.
Bu gece ay bir garip görünüyor. Garip görünmüyor mu? Her yerde âşıklar arayan histerik bir kadını andırıyor. Hem de çıplak, çırılçıplak. Bulutlar onun çıplaklığını örtmeye çalışıyor, ama o istemiyor. Kendini gökyüzünde çıplak olarak sergiliyor. Sarhoş bir kadın misali bulutların arasında yalpalıyor Eminim âşıklarını arıyordur Sarhoş bir kadın gibi sendelemiyor mu? Çılgın bir kadına benziyor, değil mi?
Saçların berbat. Çamur ve toz kaplı. Sanki alnının üstüne yerleştirilmiş bir işkence tacı. Sanki boynun çevresine dolanmış zehirli bir yılanın boğumları.Saçlarını beğenmiyorum Arzuladığım, ağzın Yahya. Ağzın fildişi bir kulenin üstündeki al renkli bir kurdele gibi Fildişi bir bıçakla ikiye bölünmüş bir nar gibi. Sur bahçelerinde açan ve güllerden daha kırmızı nar çiçekleri bile öyle kırmızı degildir. Kralların gelişini haber veren ve düşmanları kor kuran trompetlerin kırmızı çığlıkları öyle kırmızı değildir. Senin ağzın cenderelerde üzüm ezen şarapçıların ayaklarından daha kırmızıdır. Ağzın tapınaklarda yaşayan ve rahiplerin beslediği güvercinlerin, ayaklarından bile daha kırmızı. Bir aslan öldürüp altın sansı kaplanlar gördüğü ormandan geri dönen kişinin ayaklarından kırmızıdır. Senin ağzın, denizin alacakaranlığında balıkçıların buldukları ve krallar için sakladıkları bir mercan dalı! Ağzın Moab’ın madenlerinde Moablıların bulduğu ve kralların onlardan aldığı zencefil gibi Pers krallarının kullandıklan zencefil ile boyanmış ve mercan ile eğilmiş yaylar gibi. Dünyada senin ağzın kadar kırmızı başka hiçbir şey yok. Ağzını öpmeme müsaade et.
Bedenin iğrenç. Bir cüzzamlının bedeni gibi. Zehirli yılanların süründüğü sıvalı bir duvar gibi, akreplerin yuvalanı yaptıgı sıvalı bir duvar. Tiksindirici şeylerle dolu ağartılmış bir gömüt gibi. Korkunç, bedenin korkunç. Beni büyüleyen saçların, Yahya. Saçların üzüm salkımlarına benziyor; Edomluların topraklarındaki, Edom’un asma ağaçlarında sallanan siyah üzüm salkımlarına. Saçların Lübnan’ın sedir ağaçları gibi; aslanlara ve gün boyu saklanacak yer arayan haydutlara gölge veren Lübnan’ın büyük sedir ağaçları gibi. Uzun karanlık geceler, ay yüzünü sakladıgında, yıldızlar korkudan titrediğinde, senin saçların kadar kara değildir. Ormanda yaşayan sessizlik öyle siyah degildir. Dünyada senin saçların kadar siyah başka hiçbir şey yoktur İzin ver dokunayım saçlarına
”Düşmanlarınızı her zaman bağışlayın. Hiçbir şey onların bu kadar çok canını yakmaz.”