Cara Elliott kitaplarından Sahte Nişanlı kitap alıntıları sizlerle…
Sahte Nişanlı Kitap Alıntıları
Deniz havasının özel bir iyileştirici gücü olmalı, diye düşündü Eucas çünkü amcası sanki çok daha genç görünüyordu.
Sevgi?
Ah, herhalde olamazdı. Beyni her ne kadar çalışması gerektiği gibi çalışmıyor olsa da, Çılgın, Yaman Hadley ye âşık olmamayı bilirdi.
Tek sorun, vücudunun geri kalanının bu uyarıyı dinlemiyor olmasıydı.
Ah, herhalde olamazdı. Beyni her ne kadar çalışması gerektiği gibi çalışmıyor olsa da, Çılgın, Yaman Hadley ye âşık olmamayı bilirdi.
Tek sorun, vücudunun geri kalanının bu uyarıyı dinlemiyor olmasıydı.
Eski bir İngiliz atasözü vardı Yatağını yaparsan, içinde uyumaya hazır olmalısın.
“Alan rengi saçlann omuzlarına dökülmüşken, nefes kesici güzel görünüyorsun.” Bir esinti,gece sislerini, parıldayan, yumuşak bir daire şeklinde etraflarında topladı. “Bir masaldan fırlamış sihirli, gizemli bir deniz perisi gibi.”
“Belki de evlenip sosyeteye tekrar girdiği zaman onun kişiliğine iftira atmanın bu kadar kolay olmayacağını düşünüyorlar.”
Kızararak ısınmış cildinden gül kokulu parfîim kokusu yayıldı, adamı bir arzu bulutu çevreledi. Kendini kontrol ediyormuş görüntüsü tamamen kaybolarak zapt edilmesi güç olan bir isteğe dönüştü. Lucas ellerini uzattı.
“Rol değiştirebileceğimizi düşündüm, diye cevapladı. “Sen öğrenci ol, ben de öğretmen olurum; değişiklik olsun.
“Gözlerinin bozulduğuna şaşırmıyorum, Ciara. Lucas kütüphaneye girip çalışma masasına yaklaşırken, onun ilk adını kullanınca kaşlarını çattığını gördü. “Çakşırken hiç ara vermiyor musun?” diye ekledi.
Onu hafifçe sallayarak ve saçını okşayarak kendine yakın tuttu. Titremesinin arasından, güçlü, düzenli kalp atışım duyabiliyordu
“Erkekler’ diye homurdandı kafasını sallayarak. “Neden böyle bir şeyi eğlenceliymiş gibi aktanyorsunuz, hiç anlamıyorum.”
Kadın boğazından tuhaf bir ses çıkardı. “Ya da içkine güçlü bir aşk iksiri katarak seni büyülediğimi söyleyebiliriz, senin kafanı karıştıran güçlü bir uyuşturucu.”
Ve hepsinden çok, o yakındayken üzerine çöken, nedenini açıklayamadığın arzuyu unut. Sadece onu sersemleyinceye kadar öpme arzusu değil, eline bir kılıç alıp onun düşmanlarını öldürme arzusunu
Onunla dalga geçmek kötüydü fakat Lucas bunun cazibesine karşı koyamadı. “Beni tekrar öpmek de dahil mi?”
Erkeklerin gerçek doğası hakkındaki eğitimi pek çabuk olmuştu ama yine de yeterince çabuk olmamıştı. Sheffield bir prens değildi. O bir
Hıyar, Kate’in kullandığı kelime buydu.
Hıyar, Kate’in kullandığı kelime buydu.
Henry keyfinden homurdandı. “Öpücükler seni bir yere kadar götürebilir. Korkarım dul kadın daha inandırıcı bir gerekçe talep edecek.”
“Çünkü kadın benim, onun dualarının yanıtı olduğumu fark edecek kadar akıllı.”
Ama oğlunu, kocasının ailesinin pençelerinden korumak için her şeyi göze alırdı. Şeytanla randevuyu bile.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Bana sakın yaramazlık yaptığınızı söylemeyin.”
Bir ses, gülme ve inleme arasında bir ses, kulak memesini gıdıkladı. “Ben de açıklayamıyorum. Ama bir adam bu kucaklaşma halinde mutlu bir şekilde ölebilir.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Korkunç gerçek şuydu ki Ciara öpülmeye devam etmek istiyordu. Talimli bir hovarda, şehvetli bir çapkın olması hiç önemli değildi. Bir anda iç dünyasında yalnız ve korkuyor hissederken güçlü ve makul olmak zorunluluğundan bıkmıştı. Ve istenmemekten.
Omuzlarının sağlam, kıvrılan eğimlerine tutunurken Ciara kendini eriyip genç adamla bütünleşiyormuş gibi hissetti. Tanrım. Beyni tamamen mi durmuştu? Onu uzaklaştırmak için kendine gelmesi gerektiğini biliyordu. Ama parmakları giderek genç adamın ceketine onu hissetmek için gömülüyordu.
Genç adamın iç titreten dokunuşu ve tadı birden çekildi ve hâlâ sımsıcak olan dudakları kadının çenesinde gezmeye başladı.
Ciara gözlerini kapadı ve soluklanmaya çalıştı.
“Tanrım, bana yardım et.” Bu güç istemek için miydi? Yoksa kendini günah işlemeye teslim ettiğinin işareti mi? Kendisi de cevabın ne olduğundan emin değildi.
Ciara gözlerini kapadı ve soluklanmaya çalıştı.
“Tanrım, bana yardım et.” Bu güç istemek için miydi? Yoksa kendini günah işlemeye teslim ettiğinin işareti mi? Kendisi de cevabın ne olduğundan emin değildi.
Kont kıvrılan, yavaş dürtülerden oluşan muzip temposunu artırdı. Aldım kaybetmiş gibi olan Ciara kendini önce yavaş, sonra giderek hızlanan bu günahkâr ritme bıraktı.
Kadın sersemlemiş bir şekilde itiraz etmek için ağzını açtı fakat dudakları daha da samimi bir öpüşmeye yakalandı. Adamın dili kadının dudaklarının üzerinde dolaştı, dişleriyle hafifçe ısırdı. Sonra, bir anda adamın dili ağzımn içindeydi; tadı tuzlu, isli ve adını koyamadığı saf bir tat gibiydi.
“Benim de bitmedi.”
Ciara onu itmeye niyetliydi ama garip bir simya onu olduğu yerde, donmuşçasına tutuyordu. Adam onu hafifçe öptü, dudakları yanaklarına usulca dokundu. Kadın birdenbire artık üşümüyordu, her yan ısınmıştı. Bedeninin en orta yerinden bir alev yükseliyordu. Adamın avuçları kollarından yukarı doğru ilerlerken kadının teni yanmaya başladı.
Ciara onu itmeye niyetliydi ama garip bir simya onu olduğu yerde, donmuşçasına tutuyordu. Adam onu hafifçe öptü, dudakları yanaklarına usulca dokundu. Kadın birdenbire artık üşümüyordu, her yan ısınmıştı. Bedeninin en orta yerinden bir alev yükseliyordu. Adamın avuçları kollarından yukarı doğru ilerlerken kadının teni yanmaya başladı.
Bu kadar yakından ısı yayan şahlanmış erkeksiliği hissediliyordu, kadın kendine hâkim otamayarak parkta duyduğu tüm o müstehcen şeyleri düşünmeye başladı.
“işim bitmedi,” diye fısıldadı kadın, adamın, konuşmasındaki tuhaf tutukluğu duymadığım ümit ederek.
“işim bitmedi,” diye fısıldadı kadın, adamın, konuşmasındaki tuhaf tutukluğu duymadığım ümit ederek.
“Öyle mi? Bir kadının albenisini ölçmek konusunda uzman sayılmam, demode bir elbisenin içine gömülmüş olsa bile. Boyun kıvrımından çok şey anlaşılabiliyor veya kıvrak zarafeti ”
Leydi Sheffield erkeklerden sakınıyordu. Neden olduğunu merak etti. Fakat bu konu üzerine daha fazla düşünmeye zamanı olmadan kadın onu tersleyerek konuştu: “Devam edin. Bütün günü size ayıra-mam. Sizin olmayabilir ama benim yapacak daha önemli işlerim var.”
Kitabı ters düz edip kendini gülmemek için zor tuttu. Tekrar bakınca belki de kadın fizik ve yerçekimi kuvveti hakkında bir çalışma yapıyordu. Bu pozisyonu başarıyla yapmak, epeyce bir bacak kası gerektirirdi. Leydi Wilton’ın yatak odasının balkonunda buna benzer bir şey denemiş olduğu için bunu rahatlıkla söyleyebilirdi.
Kendini tutamayarak okumaya devam etti. Yazıda adı geçen çeşmeyi biliyordu ama Lord Hadley’nin kuğu kılığındaki Zeus’unun karşısında Leda rolünü üstlenmeye razı olan şehvet düşkününü tanımıyordu. Rivayete göre çıplak hanımefendi, mermer heykelden çok daha dolgun ve çok daha sesli. Anlaşılan o ki Berkeley Meydanı sakinlerinin yarısı Kontun ayağı kayıp ikisi de buz gibi suya düşünce yükselen çığlıklarla uyanmış.
Çalışma odası yani mabedi kadına zehirli kalemlerden ve dış dünyanın acı gerçeklerinden bir kaçış yeri sunuyordu. Büyük, bölmeli pencereler sayesinde odaya bolca ışık giriyordu. Kitaplarının deri kapları, dinlenmiş şeri şişeleri gibi ışıldıyor, parlak camlarla bütünleyici bir görüntü sergiliyorlardı. Beher ve şişeler de bilim alederi gibi düzgün bir şekilde dizilmişti. Mikroskoplar, kumpaslar ve büyüteçler
Ciara’nın hatırına birkaç sıkıcı saat boyunca eski ilahilere katlandığınıza göre gerçek bir meleksiniz.
Lucas bir melek gibi gülümsedi. Hayır, sadece geçmişte yaptığı kötü şeyleri affetirmeye çalışan bir günahkârım.
Lucas bir melek gibi gülümsedi. Hayır, sadece geçmişte yaptığı kötü şeyleri affetirmeye çalışan bir günahkârım.
“Erkekler kendi kurallarını koyup Tanrı’nın otoritesini talep ederler.”
.Toplum genel düzene meydan okumaya cüret eden herkese saldırmaya her zaman hazır.
” Ama dünyada iki takım kurallar var .Kadınlar çok daha katı kurallara tabi tutuluyor. Bir yanlış adım , felaket anlamına gelebiliyor. ”
” Bilmiyorum ben senin yerinde olsam , bir noktada insanların benimle mi güldüklerini yoksa daha çok bana mı güldüklerini merak etmeye başlardım. ”
Deneyimlerime göre bu gibi ortamlarda hanımlar ,beylerden daha zalim olabiliyorlardı. Çoğu zaman saten gülücükleri ve kadife sesleri , Hun İmparatoru Attila ya yaraşır bir gaddarlık gizliyordu.
Gençliğin doğasında bencil olmak vardı
Ah,bazen yaşlananları aklınız almaz.
Bilim insanları silahlarını çekmeye görsün, Trafalgar Savaşı yanlarında yelkenli yarışı gibi kalır.
Yaşlanmak çok can sıkısı bir şey, Lucas. Baldırından başka bu süreci kolay geçiştirecek bir ilaç olsa keşke.
Kimi adama güzel görünen şeyler,diğerlerine paçavra gibi görünebilir.
.Toplum genel düzene meydan okumaya cüret eden herkese saldırmaya her zaman hazır.