İçeriğe geç

Sahife-i Seccadiye Kitap Alıntıları – İmam Ali Zeynelabidin

İmam Ali Zeynelabidin kitaplarından Sahife-i Seccadiye kitap alıntıları sizlerle…

Sahife-i Seccadiye Kitap Alıntıları

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve adaleti yaymada, öfkeyi yutmada, kin ve adaveti söndürmede, ayrılıkçıları birleştirmede, kırgınların arasını bulmada, iyilikleri ortaya çıkarmada, kötülükleri gizlemede, yumuşak huylulukta, alçakgönüllülükte, güzel muaşerette, ağırbaşlılıkta, insanlarla iyi geçinmede, erdemlere doğru koşmada, (her hâlükârda) iyilik etmeyi yeğlemede, insanların kabahatini yüzlerine vurmamakta, müstahak olmayana bağışta bulunmamakta, güç de olsa hakkı söylemede, çok da olsa iyi söz ve fiillerimi az bulmada, az da olsa kötü söz ve işlerimi çok bulmada salihler gibi olmaya, onların süsüyle süslenmeye, muttakilerin ziynetini kuşanmaya muvaffak eyle beni.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni, beni aldatana karşı dürüst ve samimî davranmaya;
beni terk edene iyilikle karşılık vermeye; benden esirgeyeni, bağışla ödüllendirmeye; benimle ilişkisini keseni, ilişkide bulunmakla mükâfatlandırmaya;
gıybetimi edene, güzellikle anmakla muhalefet etmeye ve iyiliğe teşekkür edip kötülüğe göz yummaya muvaffak eyle.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana zulmedene karşı kendimi müdafaa edecek bir el, bana husumet edene karşı kendimi savunacak bir dil, bana inat edene karşı bir zafer, bana hile yapana karşı bir hile, beni ezene karşı bir güç, beni yerene karşı yalanlama cesareti, beni tehdit edene karşı bir esenlik ver bana. Ve beni doğru yola davet edene itaat etmeye, gerçeği gösterene uymaya muvaffak eyle.
Allah’ım! Ayıplandığım kötü hasletimi ıslah et; kınandığım çirkin huyumu güzelleştir ve eksik olan güzel sıfatımı tamamla.
Allah’ım! Muhammed ve Âli Muhammed’e salât eyle ve beni (başka hiçbir şeyle) değiştirmeyeceğim güzel bir hidayet, asla vazgeçmeyeceğim hak bir yöntem ve şüphe etmeyeceğim doğru bir niyet ile faydalandır. Ömrüm sana itaatle geçtiği sürece beni yaşat. Ömrüm Şeytan’ın otlağı olduğunda, öfkene yakalanmadan, gazabın kesinleşmeden ruhumu al.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni insanların gözünde bir derece yükselttiğinde kendi gözümde bir derece düşür. Bana insanlar arasında açık bir izzet verdiğinde kendi yanımda aynı ölçüde gizli bir zillet ver.
Allah’ım! Lütfunla niyetimi halis kıl; katındakine (rahmetine) yakinimi doğrult; kudretinle bozulan durumumu düzelt.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve benim imanımı en kâmil iman, yakinimi en üstün yakin kıl;
niyetimi niyetlerin, amelimi amellerin en güzeline ulaştır.
Allah’ım! Tepelerden boşanacak, kuyuları dolduracak, nehirleri akıtacak, ağaçları yeşertecek, bütün şehirlerde fiyatları ucuzlatacak, insanları ve hayvanları sevindirecek, bizim için temiz rızkları tamamlayacak, ekinleri yeşertecek, sağmal hayvanların sütünü bol edecek ve gücümüze güç katacak bir su gönder bize.
Allah’ım! Kuraklığı bertaraf edecek, bitkileri yeşertecek, yatanı kaldıracak, solanı canlandıracak, kapsamlı ve bol yağmur gönder bize.
Allah’ım! Bize onun düşmanlarının saflarında yer ver;
dostlarının arasından çıkar; tutkularımıza uymamızı istediği zaman ona itaat etmeyelim; çağırdığı zaman davetine icabet etmeyelim; emrimizi dinleyenlere, ona düşmanlık etmeyi emredelim; nehyimize uyanları, ona uymaktan sakındıralım.
Allah’ım! Onun ordusunu hezimete uğrat; düzenini boz; kalesini yık ve burnunu yere sür.
Allah’ım! Onun düğümlediğini çöz; bitiştirip birleştirdiğini yar, ayır; tedbirini boz; azmettiği zaman ona engel ol; sağlamlaştırdığını yık.
Allah’ım! Rububiyetine tanıklık eden, vahdaniyetinde kuşkusu olmayan, ubudiyetin (kulluğun) hakikatiyle Şeytan’a düşmanlık eden ve Rabbanî (İlâhî) ilimleri öğrenmekte ona karşı senden yardım isteyen herkesi bu duamın kapsamına al.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve babalarımızı, annelerimizi, çocuklarımızı, eşlerimizi, yakınlarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı ve tüm mümin erkek ve kadınları Şeytan’a karşı sağlam bir yere, koruyucu bir kaleye ve ulaşılmayacak bir sığınağa al. Onlara, kendilerini ondan koruyacak zırhlar giydir. Onlara, ona karşı etkili olacak silâhlar ver.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onun sultasını bizden çevir; ümidini bizden kes; bize tamah etmesine izin verme.
Allah’ım! Onun güzel göstermeye çalıştığı batılı bize tanıt. Tanıt t ıktan sonra da bizi ondan koru. Onu nasıl kandırabileceğimizi bize öğret. Ona karşı nasıl hazırlıklı olabileceğimizi bize ilham et. Bizi ona güvenme gafleti uykusundan uyandır. Yardımını esirgemeyerek bizi ona karşı muvaffak eyle.
Allah’ım! Onun kalplerimize girişini engelle; sahip olduğumuz şeylerde onun için bir yer ayırma.
Allah’ım! Sana kulluk etmekle onu bizden kovup uzaklaştır. Senin sevgini elde etme gayretimizle onu hor ve zelil kıl. Bizimle onun arasında yırtıp parçalayamayacağı bir perde, delip geçemeyeceği bir engel oluştur.
Allah’ım! Kovulmuş Şeytan’ın vesveselerinden, hile ve düzenlerinden, sözlerine aldanıp tuzaklarına düşmekten, bizi itaatinden çıkarıp saptırmaya yeltenmesinden, bizi sana isyan ederek alçaltmaya göz dikmesinden, bize güzel gösterdiğini güzel görmekten, bizim için hoşlanmadığı şeylerin bize ağır gelmesinden sana sığınırız.
İlâhî! Senden başka ihsanda bulunacak birini tanıma-anın ümidini boşa çıkarma. Senden başka ihtiyacını giderecek birini bilmeyeni yardımsız bırakma. İlâhî!
Muhammed ve Âline salât eyle ve sana gelmişken benden yüz çevirme. Senden dilemişken beni yok-sun bırakma. Dikilip önünde durmuşken alnıma vurarak beni geri çevirme. Sen, kendini merhametle vasıflandırmışsın. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve bana merhamet et. Sen, kendini affedicilikle adlandırmışsın. O hâlde beni affet.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve benim için razı olduğun şeyi bana sevdir; üzerime indirdiğin (musibet)i bana kolaylaştır; geçmişteki pislikle-rimden beni temizle; eski kötülüklerimin üzerimdeki izlerini sil; sağlığın tatlılığını bana göster; selâmetin serinliğini bana tattır ve hastalığımdan çıkışımı affına, düşüşümden kalkışımı bağışlamana, üzüntümden kurtuluşumu sevincine, bu zorluğu aşmamı genişliğe yönelik kıl. Hiç kuşkusuz, sen karşılıksız iyilik yapan, hak etmeden nimet veren, çok bağışta bulunan, büyüklük ve yücelik sahibi kerimsin.
Allah’ım! Şayet bana zulmeden adamdan hakkımı ve intikamımı almayı, hasımların bir araya getirilip aralarında kesin hüküm verileceği güne (kıyamete) ertelemeyi benim için seçmiş isen, o zaman Muhammed ve Âline salât eyle ve samimî bir azim ve sürekli bir sabırla bana yardım et; kötü arzulardan, tamah ehlinin ihtirasından beni uzak tut; (ahirette) benim için biriktirdiğin sevabı, düşmanım için hazırladığın azabı gönlümde canlandır; bunu hükmettiğinle yetinmeme, seçtiğine güvenmeme sebep kıl. Âmin, ya Rabb’el-âlemin. Hiç kuşkusuz, sen büyük lütuf sahibisin ve sen her şeye kadirsin.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni yararıma ve zararıma olan hükmü kabul etmeye muvaffak et. Beni, bana verdiğine de, benden aldığına da razı kıl. Bana, en doğru olanı göster ve (hiçbir tehlikesi olmayan) en salim işe ata.
Allah’ım! Zulme uğramamı bana sevdirmediğin gibi, zulmetmekten de koru beni. Allah’ım! Senden başka kimseye şikâyette bulunmam. Senin dışında hiçbir hükümdardan yardım istemem. Pak ve münezzehsin sen! O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve duamı icabetle buluştur; şikâyetimi durumumda değişiklik yaparak ortadan kaldır.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve düşmanım tarafından uğradığım zulme karşılık affını, gördüğüm kötü muameleye karşılık da rahmetini hâlime şamil kıl. Çünkü, gazabının dışında, hoşlanılmayacak her şey küçüktür; öfkenin yanında, başa gelecek her musibet aynıdır.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât et ve bana, hak kazanma esasına dayanan adaletinle değil, lütuf ve ihsana dayalı kereminle muamele et. Çünkü ben, eli boş geri çevrilmeyi hak ettiği hâlde, sana rağbet edip de kendisine bağışta bulunduğun ilk kişi değilim;
mahrum bırakılması gerektiği hâlde, senden (rahmetini) dilenip de kendisine lütufta bulunduğun ilk kimse de değilim
Allah’ım! Benim, kendi çabamla ulaşamayacağım, kendi plânlarımla elde edemeyeceğim bir hacetim var ki, nefsimin aldatmasıyla onu, hacetlerini sana getiren, dileklerinde sana muhtaç olan (kendim gibi) birine götürdüm. Bu da hatakârların hatalarından bir hata, günahkârların sürçmelerinden bir sürçmedir. Sonra, senin hatırlatmanla gafletimden uyandım;
verdiğin başarıyla hatamın farkına vardım; yardımınla sürçmemden geri döndüm ve; Rabbim, her türlü eksiklik sıfatından münezzehtir! Muhtaç biri, (kendisi gibi) muhtaç birinden nasıl bir şey dilenebilir?! Yoksul biri, (kendisi gibi) yoksul birine nasıl rağbet edebilir?! dedim.
Ey Rabbim! Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınıyorum. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı istiyorum. Âciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım diliyorum.
Ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat! Ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zatı Kibriya! Ey affı cezalandırmasından çok olan! Ey rızası gazabından bol olan! Ey güzel af f ıyla yaratıklarının övgüsünü kazanan! Ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran! Ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan!
Ey kullarının az amellerine razı olan! Ey onların az amellerine çok mükâfat veren! Ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden! Ve ey lütfuyla onlara en iyi ödülü vereceğini vadeden (yüce Allah)! diyerek seni çağırırım, sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de bağışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.
Ey anılması ananlar için şeref olan! Ey şükrü şükredenler için zafer olan! Ve ey itaati itaat edenler için kurtuluş olan (yüce Allah)! Muhammed ve Âline salât eyle ve kalplerimizi seni anmakla diğer bütün anmalardan, dillerimizi sana şükretmekle diğer bütün şükürlerden ve uzuvlarımızı sana itaat etmekle diğer bütün itaatlerden alıkoy. Şayet bizim için işten artakalan boş bir zaman mukadder ettiysen, onu selâmet boş zamanı kıl; ondan bir günah veya bir yorgunlukla ayrılmayalım. Böylece kötülükleri yazan melekler, kötülüklerimizin anılmadığı tertemiz bir sayfayla ve iyilikleri yazan melekler de, yazdıkları iyiliklerimizle bizden hoşnut olarak geri dönsünler.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi sevdiğin tövbeye muvaffak et; sevmediğin günah alışkanlığından kurtar.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi sevdiğin tövbeye muvaffak et; sevmediğin günah alışkanlığından kurtar.
Saçıp savurmaktan ve yetecek kadar rızkı bulamamaktan sana sığınırız.
Ey Rabbim! Artık inen belâlara dayanamaz oldum;
gelip çatan musibetlere katlanmaktan üzüntüyle dolup taştım. Sen, duçar olduğum sıkıntıyı gidermeye, içine düştüğüm durumu ortadan kaldırmaya kadirsin. O hâlde, hak etmesem de bunu bana yap. Ey büyük Arş’ın sahibi!
O hâlde ey Rabbim! Muhammed ve Âline salât eyle ve lütfunla kurtuluş kapısını yüzüme aç; gücünle üzüntü ve kederin üzerimdeki sultasını kır; şikâyetçi olduğum hususta bana bakışını güzelleştir; dilendiğim konuda ihsanının tatlılığını bana tattır; bana kendi katından bir rahmet ve afiyet dolu bir rahatlık ver; bana kendi indinden acil bir kurtuluş yolu belirle; beni gamlanıp kederlenmekle meşgul ederek farzlarını yerine getirmekten, sünnetini uygulamak-tan alıkoyma.
Allah’ım! Yaratıklarından herhangi birine ettiğin en çok salâtı Muhammed ve Âline eyle; kullarından herhangi birine verdiğin en iyi şeyi bizden taraf ona ver ve peygamberlerinden herhangi birine ümmetinden taraf verdiğin en iyi ve en değerli ödülü bizden taraf ona ver. Hiç şüphesiz, sen büyük nimetlerle ihsan edensin; büyük günahları bağışlayansın; sen her merhametliden daha merhametlisin. O hâlde, Muhammed ve onun tertemiz, seçkin ve asil Âline salât eyle.
Allah’ım! Ben bu günde, bu saatte, bu gecede ve bulunduğum bu yerde, seni tanık tutuyorum ve tanık olarak sen yetersin; göğü, yeri, onlarda yerleştirdiğin meleklerini ve diğer yaratıklarını da tanık tutuyorum ki ben, şuna şehadet etmekteyim: Sen Allah’sın;
senden başka ilâh yoktur. Adaleti ayakta tutarsın;
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bu günü yaşadığımız en kutlu gün, birlikte olduğumuz en faziletli arkadaş ve geçirdiğimiz en hayırlı vakit kıl.
Bizi bütün yaratıklarının arasında üzerlerinden gece ve gündüz geçen en hoşnut, verdiğin nimetlere en çok şükreden, koyduğun yasalara uymakta en sebatlı ve sakındırdığın yasaklardan en çok kaçınan kullarından kıl.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve bütün yönlerimizden koru. Bu koruman, bizi sana karşı günah işlemekten alıkoysun, sana itaat etmeye sevk etsin, sevgini celp etsin.
Allah’ım! Pek değerli yazıcı meleklerine bizden yana çekecekleri zahmeti kolaylaştır; amel def t erlerimizi iyiliklerimizle doldur; bizi onların yanında rüsva etme.
Allah’ım!) Bu (gün), yeni bir gündür; tanıklık etmeye hazır bir şahittir. Güzel işler yaparsak, övgüyle bizimle vedalaşır; kötü işler yaparsak, yergiyle bizden ayrılır.
Allah’ım! Sen kime yardım ettiysen, artık kimse onu zelil ve hor edemez. Kime verdiysen, artık kimse ondan bir şey eksiltemez. Kimi doğru yola hidayet ettiysen, artık kimse onu şaşırtamaz, saptıramaz. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve izzetinle bizi kullarından (gelecek zararlardan) koru; yardımınla bizi senden başkasından müstağni kıl; yol göstermenle bizi hak yolda yürüt.
Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi kendinden koru; bizi kendinle koru; bizi kendine doğru hidayet et; bizi kendinden uzaklaştırma. Çünkü senin koruduğun, daima esenlik içinde olur; hidayet ettiğin, bilir; kendine yakınlaştırdığın, büyük bir kazanç elde eder.
Allah’ım! Bağışınla bizi, bağışta bulunanların bağışlarından müstağni kıl; ilişkilerini keserek bizi yalnızlığa itenlere karşı ihsan ve ikramınla bize yet ki, senin bağışınla başka hiçbir kimseye rağbet etmeyelim ve senin lütuf ve fazlınla hiçbir kimsenin uzaklaşmasıyla yalnızlık hissetmeyelim.
Ey haberlerin içyüzü indinde aşikâr olan (yüce Allah)! Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi yanında rüsva etme.
Ey azametinin şaşılacak harikaları bitmek bilmeyen (yüce Allah)! Muhammed ve Âline (Ehl-i Beytine) salât eyle ve bizi azametin hakkında eğriliğe sapmaktan koru.
Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla.
Haşr, 10
Allah’ım! Meleklerine ve elçilerine salât ettiğin, bizim salâtımızı da onlara ilettiğin zaman, senden gelen başarıyla onları güzellikle anmamızdan dolayı bize de salât eyle. Hiç kuşkusuz, sen çok cömertsin; üstün kerem sahibisin.
çok değerli, (amelleri) yazan koruyuculara; ölüm meleği ve yardımcılarına; (kabir sorgulayıcıları) Münker ve Nekir’e; kabir ehlini sınava tâbi tutan Ruman’a; Beyt-i Mamur etrafında tavaf edenlere; Malik’e ve (cehennem) bekçilerine;
Rızvan’a ve cennetlerin hizmetçilerine; Allah’ın kendilerine emrettiği hususlarda ona isyan etmeyen ve kendilerine emredileni yapan (Tahrim, 6) meleklere;
(cennet ehline;) Selâm size, sabrettiğiniz için; (dünya) yurdun(un) sonu ne güzel! (Ra’d, 24) diyenlere
Öyle bir hamd ki, sayesinde saadetli dostlarının arasında saadete erelim ve düşmanlarının kılıçlarıyla şehit düşenlerin arasında yer alalım. Hiç şüphesiz, o, nimetlerin velisidir; hamdın (övgünün) yegâne sahibidir.
Öyle bir hamd ki, bizi onun itaati ve af f ına kavuştursun; rızasını kazanmamıza vesile olsun; mağfiretini elde etmemize yarasın;
Ve Hamd Allah’a ki, yaratılışın güzelliklerini bizim için seçti; temiz rızkları bizim için çıkardı; verdiği güçle bizi bütün yaratıklarından üstün kıldı.
Öyle bir hamd ki, bizden en yüce İlliyyun’a, Allah’a yakın olanların gördüğü ve amellerin sayılıp yazıldığı kitaba (Mutaffi fîn, 20-21) yükselsin.
Öyle bir hamd ki, berzah karanlıklarını bize aydınlatsın; kabirden çıkarılmayı bize kolaylaştırsın; herkesin kazandığıyla cezalandırılacağı, kimsenin zulme uğramayacağı (Casiye, 23), hiçbir dostun, dostuna bir şey kazandıramayacağı ve hiçbir yerden yardım göremeyecekleri gün (Duhan, 41) tanıkların durduğu yerlerde mekânlarımızı şereflendirsin.
Onlar, hayvanlar gibidirler; hatta yolca daha şaşkındırlar.
(Furkan, 44)
O, yaptığından dolayı sorgulanmaz, bilâkis onlar sorgulanırlar.
(Enbiyâ, 23)
Kötü işler yapanları yaptıklarıyla cezalandırır; iyi işler yapanları da en güzel mükâfatla ödüllendirir.
Necm, 31
Kim kendi değerini bilse, dünya onun gözünde önemsizleşir.
Gizli sadaka vermek Rabbin gazabını söndürür.
Hilminin, ağırbaşlılığının büyüklüğünün en güzel örneklerinden biri de şu olaydır: Bir adam ona iftira etti ve onu sövmede çok ileri gitti. İmam (a.s) ona dedi ki:
Eğer bizler senin dediğin gibiysek, Allah’tan bağışlanma diliyoruz. Yok, eğer senin dediğin gibi değilsek, Allah seni bağışlasın
İmam’ın (a.s) bir cariyesi vardı. İmam (a.s) namaz için abdest almak istediği zaman, bu cariye eline su dökerdi. Bir gün cariye İmam’ın eline su dökerken, elinden ibrik düştü ve İmam’ın (a.s) yüzünü yaraladı. Cariye derhal şöyle dedi: Yüce Allah: ‘Öfkesini yutanlar…’ buyuruyor.
İmam (a.s), hemen şu cevabı verdi: Öfkemi yuttum. Cariye, İmam’ın (a.s) hilminden ve soyluluğundan istifade etmek için, daha fazla istekte bulunmaya başladı ve dedi ki: Ve insanları bağışlayanlar… İmam (a.s):
Allah seni bağışlasın! dedi. Sonra: Allah, iyilik edenleri sever. dedi. Bunun üzerine İmam (a.s): Git, sen artık özgürsün. dedi.
Yüce Allah, melekleri oruç tutanların üzerine vekil kılar, onları korumakla görevlendirir.

Ravendî, ed-Daavât, s.4

Bir hadiste de belirtildiği gibi, kulun Allah’a en yakın olduğu an, secde hâlidir. İmam (a.s), Allah karşısındaki zelilliğinin göstergesi olarak Allah’a çok secde ederdi.
Raviler, onun namazdaki hâlini şöyle vasfederler: Namaza kalkmak istediği zaman, rengi değişirdi. Azaları Allah korkusundan titrerdi. Zelil bir kölenin heybetli bir kralın huzurunda duruşu gibi dururdu namazda. Bundan sonra bir daha namaz kılamayacağını düşünen birinin kıldığı son veda namazı gibi namaz kılardı.
Abdest nurdur, günahlardan temizlenmektir. Namazın ilk adımıdır.
Allah’ım senin kullarına yaptığını bir yaratık diğer bir yaratığa yapmış olsaydı, iyilik vasfını alır, minnettarlıkla anılır ve mümkün olan her dille övülürdü..
Ömer b. Abdulaziz: Dünyayın çerağı ve dinin cemali, Zeynelâbidin’dir. demiştir.
De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun; Allah da sizi sevsin.
(Âl-i İmran, 31)
De ki: Risale-time karşı ücret olarak, yakınlarımı sevmenizden başka bir şey istemiyorum sizden.
(Şûra, 23)
Resulullah salla’llahu aleyhi ve âlihi ve sellem; Zamanının imamını tanımadan ölen, cahiliye ölümüyle ölmüştür. buyurmamış mı?!
Resulullah salla’llahu aleyhi ve âlihi ve sellem; Ben ilim şeh-riyim, Ali onun kapısıdır; şehri isteyen kapısına gelsin. veya Ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum:
Allah’ın Kitabı ve Ehl-i Beytim. Bu ikisine birlikte sarılırsanız, asla yolu kaybetmezsiniz buyurarak ümmetine yol göstermiştir.
Dinî önderlerimiz bizlere; Rabbinizin sizinle konuşma-sını istediğinizde Kur’an okuyunuz. buyurmuşlardır.
Biz, Rabbimizle konuşmak istersek ne yapmalıyız? sorusuna da; Namaz kılınız, dua ediniz. şeklinde ce-vap vermişlerdir.
Dua, insanın Rabbi ile irtibat kurabileceği tek vesile-dir. Dua, Allah sevgisini gönüllere yerleştirebilecek en güçlü etkendir. Dua, insanın değeridir, onurudur. De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?!
(Furkan, 77)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir