İçeriğe geç

Sahibinin Sesi Kitap Alıntıları – Sevim Burak

Sevim Burak kitaplarından Sahibinin Sesi kitap alıntıları sizlerle…

Sahibinin Sesi Kitap Alıntıları

Ben, büyük hastalıklar, hainlikler, insanı çılgına döndüren ha­diselerle hiç karşılaşmadım Şu ölüm bile hakiki ölüm de­ğildi. Geri dönme emriydi. Anlıyorsunuz ya emri yerine getirmekti Tabii, dönüş yolunda, her şey güzel göründü bana, geriye dönerken, arkada kalan yollar, hayat, insan­lar, bambaşka güzel göründü bana. Siz geride kalanlar, siz Bilal Bey ne yaptınız? Vatan yerine milli hisler, tarih yerine müze, broşür, harp yerine resmi geçit, fener alayı, ölüm yerine saygı duruşu Mütevazı vatan­daş. Biz sizin için öldük Hayır yandık.
İstikbal müphemdir.
Gürültüyle uçuşan garip bir sinek cinsiyizdir Bu sinek­leri her zaman göremezsiniz, sesleri kulaklarınıza gelir, o kadar. Bu garip sinekler üreyemeden ölürler. İnsanlar bu sineklerin farkına bile varmazlar. Bir uçuşta kanatlarımız yanar, bizim yerimize yeni pervaneler gelir.
Cumhuriyetin rozet­leri. Gökyüzü çocukları Ben tayyarecilere her zaman tutkunumdur
Biz de mecnunsak eğer kimdir cihanın akili?
Diyebilirim ki bütün ömrümü geri dönüş yolunda harcadım. (Durur) Ben, büyük hastalıklar, hainlikler, insanı çılgına döndüren hadiseler hiç yaşamadım Şu ölüm bile hakiki ölüm değildi. Geri dönme emriydi. Anlıyorsunuz ya emri yerine getirmekti Tabii, dönüş yolunda, her şey güzel göründü bana, geriye dönerken, arkada kalan yollar, hayat, insanlar, bambaşka güzel göründü bana. Siz geride kalanlar, siz Bilal Bey ne yaptınız? (Öfkelenerek:) Vatan yerine milli hisler, tarih yerine müze, broşür, harp yerine resmi geçit, fener alayı, ölüm yerine saygı duruşu Mütevazı vatandaş. (Sesini yükselterek:) Biz sizin için öldük
Dikkat et düşman uyumuyor Bilal. Düşman uyumuyor düşmanların düşmanların UYUMUYOR
Ecel bizimle alay ediyor
Her şey önceden hesap edilebilir. bence her şey ölçülebilir, sonra gene karıştırılabilir. İnsanlar, vakalar, sevgililer, nefretler İstenen her şey
Hesaplarsa budanamayacak kadar çoktur, çünkü, her gün biraz daha çatallanır
İster koşun, ister durun, zamana yetişemezsiniz
İstikbal müphemdir.
Olacak iş değil Bu çoğu zavallı, fukara halk, bu çalışan takım, bir gizli cemiyet kurarak, bir avam, amele teşkilatı kurarak milli bünyemize tecavüz planları hazırlıyorlar haaa?
İsim lazım? Bize önce isim lazım, ismi yoksa cismi de yokkk Hayal mahsulü
Gizlilik sence bir çare midir?
İsmi İsmi Vardır İsimsiz adam olmaz.
Ben çok çalıştım fakat öğrenemedim.
İtiraf edeyim ki iddiaların akıl harici, ama meslek tecrübem göstermiştir ki, en akıl harici meseleler en büyük hakikatlerdir.
Ölüler de nefes alabilirler Onlara bu nefesi çok görmeyelim
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Ne olmuş Azize Sultan, ne gelmiş başına. Herkesin başına gelen şey Akıbet Akıbet Meşhur şarkıdır: Akıbet meyt olmasa heyyyt .
Ben hiç Avrupa görmedim.
Biz şehitlerin yaşı yoktur
Başımda kavak yelleri esiyor. Sevdalıyım, sevdalı
Ben bugün doğdum, fakat aslında ölüyüm.
Kendimi öldüreceğim Kendimi asacağım! Bu adamdan kurtulmak istiyorum. Ahhh Ah
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Senin seviyen bu eve girmeye müsait mi? Sen kimsin bir kere? Seni kim çağırdı? Kırk ayaklı kadın.
Diyebilirim ki bütün ömrümü geri dönüş yolunda harcadım.Ben büyük hastalıklar,hainlikler,insanı çılgına döndüren hadiselerle hiç karşılaşmadım Şu ölüm bile hakiki ölüm değildi.Geri dönme emriydi.Anlıyorsunuz ya emri yerine getirmekti Tabii,dönüş yolunda,her şey güzel göründü bana,geri dönerken,arkada kalan yollar,hayat,insanlar,bambaşka güzel göründü bana.Siz geride kalanlar,siz Bilal Bey ne yaptınız?
Demekki mesafelerde değişebilir.Tıpkı insanlar arasındaki mesafeler gibi.
..gözle görülebilen mesafeler, duran mesafeler, yürüyen mesafeler, intikam alınacak kadar yakın mesafeler, alınamayacak kadar
yakın olan mesafeler..
..her şey önceden hesap edilebilir, bence her şey ölçülebilir, sonra gene karıştırılabilir. İnsanlar,
vakalar, sevgililer, nefretler..
Kolay gele, gene ne haltlar karıştırdınız?
Gene kimi ayırdınız, kimi barıştırdınız?
Orevuar, adiyo! Adiyö! Adiyö eskici takımı Adiyö Zembul’ün takımı adiyö, mersi, orevuar
Canınız cehenneme
Evet Biraz meşgulüm, hep meşguliyet görüyorsunuz ki hep aynı iş. Hep
aynı, yani, kendi kendimle uğraşıyorum
İster koşun ister durun, zamana yetişemezsiniz
Ben, büyük hastalıklar, hainlikler, insanı çılgına döndüren hadiselerle hiç karşılaşmadım
Gürültüyle uçuşan garip bir sinek cinsiyizdir Bu sinekleri her zaman göremezsiniz, sesleri kulaklarınıza gelir, o kadar. Bu garip sinekler üreyemeden ölürler. İnsanlar bu sineklerin farkına bile varmazlar. Bir uçuşta kanatlarımız yanar, bizim yerimize yeni pervaneler gelir.
Biz şehitlerin hiç yaşı yoktur
Ne cesaretle üç aylık hamile diyorsun? Ne hakla? Olamaz. Sudur. Karnındaki gazdır. Gazdır o..
BİLAL (merakla): Demek babam sizlere ömür?
Dr. JAK: Ona şüpheniz olmasın. Öleli iki saat olmuş.
BİLAL: Nefes alıyor, nasıl olur?
Dr. JAK (sempatik ve şakacı bir adam tavrıyla): Tabii alacak, ölüler de
nefes alabilirler Onlara bu nefesi çok görmeyelim
Diyebilirim ki bütün ömrümü geri dönüş yolunda harcadım.
Muzaffer Seza: Şu ölüm bile hakiki ölüm değildi. Geri dönme emriydi. Anlıyorsunuz ya emri yerine getirmekti Tabii, dönüş yolunda, her şey güzel göründü bana, geriye dönerken, arkada kalan yollar, hayat, insanlar, bambaşka güzel göründü bana. Siz geride kalanlar, siz Bilal Bey ne yaptınız? (Öfkelenerek:) Vatan yerine milli hisler, tarih yerine müze, broşür, harp yerine resmî geçit, fener alayı, ölüm yerine saygı duruşu Mütevazı vatandaş. (Sesini yükselterek:) Biz sizin için öldük (Durur) Hayır, yandık
Muzaffer Seza: Çok hoş hatıralar (Alaylı) Ne güzel, harpsiz bir ömür.. Çanakkale, Sarıkamış, Filistin, hiçbiri yok demek?
Bilal (boynunu büker): Hep o korku yüzünden Mütevazi bir vatandaş olarak kaldım.
Muzaffer Seza: İnsanlar galiba dışarda korku illetine tutuluyor, ateş hattında bu korku kalmaz. (Durur, düşünür.) Ben de birkaç kere korkuya yakalanır gibi oldum, ama geçti.
Yorgun ve bitkin denecek bir haldeyim.
Nasılsınız? İyi misiniz? O halde hepimiz iyiyiz.
Niyetim sizi kırmak değil, niyetim sizinle anlaşabilmek.
Mesele sizin kalbinizi kazanabilmekte Zembul Hanım?
Önümüzde güzel günler başlıyor.
Biliyorsunuz hep kendi derdinde, hep kendi havasında..
Dikkat et düşman uyumuyor Bilal. Düşman uyumuyor düşmanların düşmanların UYUMUYOR Hüviyetini değiştir, hüviyetini oğlum Başka şansın kalmıyor.
12

en akıl harici meseleler en büyük hakikatlerdir.
51

Dikkat et düşman uyumuyor Bilal. Düşman uyumuyor düşmanların düşmanların UYUMUYOR Hüviyetini değiştir, hüviyetini oğlum Başka şansın kalmıyor.
OSMAN SABRİ: Tabii ve o tehlike durmuyor, dışarılarda da do­laşıyor. Mesela bakıyorsun, bir gün bir sokakta iki kişi, o sokağa koşuyorsun, bir de bakıyorsun ki o sokakta bam­başka biri Onu yakalayayım derken öbür sokakta gene o kişi, bu sefer ayrı kıyafette, ve aynı sokakta gene ayrı, bambaşka bir hadise
MUZAFFER SEZA: İnsanlar galiba dışarıda korku illetine tutulu­ yor, ateş hattında bu korku kalmaz. (Durur, düşünür.) Ben de birkaç kere korkuya yakalanır gibi oldum, ama geçti.
ŞAHENDE: Hayır. Hayır. Zembul olamaz Feci bir şey. Bir kadın sev­diği adamı elleriyle uzaklara göndersin, yok yok, olamaz
ZEMBUL: Sizde hiç vicdan yok mu? Nasıl böyle iftira atabiliyor­ sunuz? Beni gelin öldürün daha iyi Hayır daha fazla da­ yanamayacağım bir bıçak verin ben kendimi öldürece­ğim, bıçak, bıçak verin.
BABA: Dikkat et düşman uyumuyor Bilal. Düşman uyumuyor
düşmanların düşmanların UYUMUYOR Hüviyetini değiştir, hüviyetini oğlum Başka şansın kalmıyor.
ZEMBUL (miyavlayarak): Her zamanki gibi yalnızım Ah, çok yalnızım Çok yalnızım Çok dertliyim hem de Bile­ mezsiniz Bilemezsiniz Bir bilseniz?
Biliyor musunuz bu gece, benim hayatımın en enteresan bir gecesi. Bana öyle bir parça çalınız ki her şey maziye karışsın, yeni hayatımı toz pembe göreyim.
Her zamanki gibi yalnızım Ah, çok yalnızım Çok yalnızım Çok dertliyim hem de Bilemezsiniz Bilemezsiniz Bir bilseniz?
..ben bugün doğdum, fakat aslında ölüyüm.
BİLAL: Tam yangın havası, iyi hesap ediyorsun Ama bu yangında seninkiler de yanacak.
Muzaffer Seza- Kimmiş benimkiler?
BİLAL (elini uzatır, işaret eder): Avam tabakası. Ayaktakımı Hiçbiri bu yangından kurtulamayacak Evleri sen saydırdın, gaz tenekelerini sen aldırdın, yangını çıkaran da sensin
MUZAFFER SEZA: Mühim olan kibriti çakmaktır
BİLAL: Ya yanacak olanlar?..
MUZAFFER SEZA: Bu bir harptir Nasıl biteceği belli olmaz Bir kere kibrit çakılmalıdır
Görüyorsunuz ki çok derin bir mevzu Bu mesafeler ayrıca dal budak sarıyor; gözle görülebilen mesafeler, duran mesafeler, yürüyen mesafeler, intikam alınacak kadar yakın mesafeler, alınamayacak kadar yakın olan mesafeler, duyuyor musunuz, bütün bu mesafeler ölçülmelidir.
Diplomanı göster. Diplomanı göster Diploman var mı haaa?.. Olup olmayacak uydurmaları yap diye seni kim gönderdi? Haaa? İlk mektep tahsilin var mı?..
Oooo Bonjuuuuuur Melekler Bonjuuur
Kolay gele, gene ne haltlar karıştırdınız? Gene kimi ayırdınız, kimi barıştırdınız?
ZEMBUL (miyavlayarak): Her zamanki gibi yalnızım Ah, çok yalnızım Çok yalnızım Çok dertliyim hem de Bilemezsiniz Bilemezsiniz Bir bilseniz?
BİLAL: Cam kırılma sesleri duyuyorum. Kendimi tehlikede görüyorum. Durum gittikçe vahamet kesbediyor. Düşün azizim, cam kırılıyor bir de etrafına bakıyorsun ki kırılan cam yok Bu ne demek?
Biliyor musunuz bu gece, benim hayatımın en enteresan bir gecesi. Bana öyle bir parça
çalınız ki her şey maziye karışsın, yeni hayatımı toz pembe göreyim
Evet bu akılları Ziya Bey veriyor. Ne diyeceksiniz Ya da bu akılları Kaptan Bey veriyor, Kaptan’ın oğlu veriyor, Ebe Anastasya veriyor, karşıki komşu, Sultana, hizmetçi Atiye akıl veriyor Sütçü, ekmekçi, kasap, kömürcü, çamaşırcı bana akıl veriyor, herkes bana akıl öğretiyor, herkes bana acıyor ve hak veriyor. Kimse size hak vermiyor. Kimse sizi sevmiyor, herkes bana yardım ediyor, siz tek başınıza ortadasınız. Kimse sizi istemiyor, şimdi rahatladınız mı artık? Şimdi anladınız mı?
BİLAL (bağırır): Diplomanı göster. Diplomanı göster Diploman var mı haaa?..
Göğüs kafesimizin içinde kalbimizin kaç milimetre ilerisinde olduğunu bilemediğimiz bir dikiş iğnesi Yaşamaktan kaç bin kere umudumuzu kestiğimiz halde,kaç kere yaşama umudu uyandıran bir dikiş iğnesi.
Diyebilirim ki bütün ömrümü geri dönüş yolunda harcadım!..Ben, büyük hastalıklar, hainlikler, insanı çılgına döndüren hadiselerle hiç karşılaşmadım Şu ölüm bile hakiki ölüm değildi.
Geri dönme emriydi. Anlıyorsunuz ya emri yerine getirmekti Tabii, dönüş yolunda, her şey güzel göründü bana, geriye dönerken, arkada kalan yollar, hayat, insanlar, bambaşka güzel göründü bana.
İster koşun ister durun,zamana yetişemezsiniz
İtiraf edeyim ki iddiaların akıl harici, ama meslek tecrübem göstermiştir ki, en akıl hari­ci meseleler en büyük hakikatlerdir.
Siz okumuş bir adama benziyorsunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir