İçeriğe geç

Sabah Yıldızı Kitap Alıntıları – Pierce Brown

Pierce Brown kitaplarından Sabah Yıldızı kitap alıntıları sizlerle…

Sabah Yıldızı Kitap Alıntıları

Sesi ve şiddeti olan, dünyayı yönetir.
Kendimi bütün hayatını bir duvarı kazarak geçirmiş ama sonunda diğer tarafa çıkmayı başardığında kendini başka bir hücrede bulmuş bir mahkûm gibi hissediyorum.
Kendimi bütün hayatını bir duvarı kazarak geçirmiş ama sonunda diğer tarafa çıkmayı başardığında kendini başka bir hücrede bulmuş bir mahkum gibi hissediyordum.
Dolayısıyla projeniz, mücadeleniz, hayaliniz her neyse, uğrunda çabalamaya devam edin çünkü dünyanın sizin gökdeleninize ihtiyacı var.
Hayatta öyle anlar vardır ki kendinizi hedefinize tamamen kaptırmış bir halde yürürken aşağı bakmayı unutur ve bunu yaptığınızda kendinizi dizlerimize kadar bataklığa gömülmüş halde bulursunuz.
Gerçek olmadan, dürüstlük olmadan onurun ne anlamı kalır? Onur okudukların değildir. Onur yaptıklarındır.
Belki de mesele nasıl göründüğüm değildir, belki de ne yaptığımdır.
Babamı örnek aldığım çocukluk yıllarımda erkekliğin kontrol sabibi olmakla aynı şey olduğunu düşünürdüm.Kendi kaderinin efendisi ve kumandanı olmak.Bir çocuk, erkekliğe ulaştığı anda özgürlüğünü kaybedeceğini nasıl bilebilir ki? Her şeyin önemli olacağını.Her şeyin baskı yaratacağını.Bütün dezavantajlar, görevler, sorumluluklar, kısıtlı süreler, başarısız planlar ve kaybedilen dostların kaçınılmaz bir şekilde, yavaşça bir kafes öreceğini.
Sevginin yokluğunda korku da aynı işi görürdü.
Onur olmadan gururun ne önemi kalır? Gerçek olmadan, dürüstlük olmadan onurun ne anlamı kalır? Onur, okudukların değildir. Göğsüne vurdu. Onur yaptıklarındır.
Odaya bu his hakimdi. Travma. Bedende değil. Parçalanan, hayatlar ve hayallerdi.
“İnsan uçabileceğini düşünür ama atlamaktan korkar. Kötü bir dost onu arkasından iter. İyi bir dost onunla birlikte atlar.”
gunesin yoklugunda, sadece karanlık var olabilir.
𝑇𝑦𝑟 𝑀𝑜𝑟𝑔𝑎,,
ancak hayat gecmiste degil, simdide ve gelecekteydi.
Sahip olduğumuz tek şey rüzgara karşı o haykırış
Nasıl yaşadığımız. Nasıl öldüğümüz.
Ve düşmeden önce nasıl durduğumuz.
-Karnus au bellona
insa etmek icin once bir seyleri yikmak zorundayiz.
Kolelik baris degildir. Ozgurluk, baristir.
Onun dünyasında benim bildiğim dehşetler yoktu. Çocuğun tek
gördüğü, sevgiydi. Teni bembeyaz ve yumuşacıktı. O bulutlardan
yaratılmıştı, bense taştan.
O asırlık karanlık gerçeğin bana fısıldandığını duydum. Ölüm ölümü, ölüm ölümü, ölüm ölümü getirir.
”Sonunda gülümsüyordu, ” dedi. ” Nedenini biliyor musun? Çünkü yaptığı şeyin doğru olduğunu biliyordu. Sevgisi uğruna savaşıyordu.
Önemli bir şey söyleyecektim. Hatırlanacak bir şey. Amagözlerine bakarken unuttum.
Sen onun ölümüne neden olmadın; yaşamasını sağladın. Şimdi de kendin yaşamalısın.
Her şey çatlak, her şey lekeliydi; zamanda kristal parlaklığıyla asılı kalan ve hayatı yaşamaya değer kılan özel anlar dışında.
“Dostlukları kurmak dakikalar, kırmak saniyeler ve onarmak yıllar alır.
“Hikâye hep böyle sona erer, Adrius.” dedim, gözlerine bakarak. “Çığlıklarınla değil, öfkenle değil, sessizliğinle.”
“Eğer izliyorsan Eo, şimdi gözlerini kapama zamanı. Azrail geldi. Ve cehennemi yanında getirdi.”
“İnsan uçabilceğini düşünür ama atlamaktan korkar. Kötü bir dost onu arkasından iter. İyi bir dost onunla birlikte atlar.”
Yaraları insanın kimliğidir. Hikâyesini anlatırlar.
Hikâye hep böyle sona erer,Adrius. dedim, gözlerine bakarak. Çığlıklarınla değil,öfkenle değil, sessizliğinle
İnsan, hayatı boyunca katlanarak büyüyen beklentilerini düşününce hayret ediyor.
Adaletin geçmişi düzeltmekle değil geleceği biçimlendirmekle ilgili olduğunu söylerken fark ettim ki biz ölüler için savaşmıyoruz. Yaşayanlar için savaşıyoruz.

Sen ve ben karanlıktaki ışığı, ortaya çıkmasını bekleyip duruyoruz. Oysa çıktı bile. O biziz. Arızalı, çatlak, aptal olsak da, ışık biziz ve yayılıyoruz.

Biz düşersek başkaları yerimizi alacak çünkü biz bir dalgayız ve yükseliyoruz.
İnsan uçabileceğini düşünür ama atlamaktan korkar. Kötü bir dost onu arkasından iter. İyi bir dost onunla birlikte atlar.
Kendimi bütün hayatını bir duvarı kazarak geçirmiş ama sonunda diğer tarafa çıkmayı başardığında kendini başka bir hücrede bulmuş bir mahkûm gibi hissediyordum. Aslında her zaman başka bir hücre olacaktı. Bir tane daha. Bir tane daha
Çocuklar, size okulda öğrettikleri her şeye inanmayın. Devlet asla çözüm değil, neredeyse daima sorunun kendisidir.
Bu hayatta olmak istediğimiz kişiyi seçebildiğimize gerçekten inanıyorum.
Per Aspera Ad Astra
Per aspera ad astra
Cassius au Bellona babamı öldürdü.. Adamın tepesinde dikildi ve bakışlarını tekrar kaldırmadan önce yutkundu. Ama ben onu bağışlıyorum. Neden mi? Çünkü o sadece bildiği dünyayı koruyordu. Çünkü sadece koruyordu.
Onlara Ragnar’ın kehanetinin gerçekleştiğini söyleyin. Asgard düştü. Tanrılar öldü. Eski yeminler bozuldu. Ve kulak veren herkese söyleyin: Valkyrie savaşa gidiyor!
İnsan uçabileceğini düşünür ama atlamaktan korkar. Kötü bir dost onu arkasından iter. İyi bir dost onunla birlikte atlar.
Oysa bir aslanın kendini sevdirmesi, ehlileştiği anlamına gelmezdi.
Devlet asla çözüm değil, neredeyse daima sorunun kendisidir.
Onurun kişilik kusuru haline geldiği zamanlar vardır.
İnsan uçabileceğini düşünür ama atlamaktan korkar. Kötü bir dost onu arkasından iter. İyi bir dost onunla birlikte atlar.
ve yaklaşık bir yıl önce Mars’ın eski maden tünellerinde beni dizlerimin üzerinde terk etmiş olan kadın Kısrak.
Sadece, ‘Yıkıldım,’ demen yeterli. O zaman bütün bunlar sona erecek.
Herşey kaybedildiğinde onur ölümü emreder demişti Roque bir defasında. Bu asil bir sondur. Ama zengin bir şair ölümü nereden bilecekti ki? Ölümü yoksullar bilirdi. Ölümü köleler bilirdi. Oysa ben ölümü çok istememe rağmen ondan korkuyordum çünkü bu zalim dünyayı daha iyi tanıdıkça, güzel bir kurguyla sona ereceği konusundaki inancım o kadar azalıyordu .
Her şey kaybedildiğinde onur ölümü emreder ama yaşayanlar için hâlâ umut var.
Altınlar tüm evrene hükmedebilsin diye zincire vurulmuş tüm renkler için.
Yalnız değilim. Kurban değilim.
Ben Azrail’im.
Acı çekmeyi bilirim.
Karanlığı bilirim.
Hikâye böyle bitmeyecek
Yarın veya seksen yıl sonra bitse bile, hayatım boyunca onun kokusunu içime çekebilirdim.
Hayat sadece nefes almak değildi, var olmak demekti.
Hayatta öyle anlar vardır ki kendinizi hedefinize tamamen kaptırmış bir halde yürürken aşağı bakmayı unutur ve bunu yaptığınızda kendinizi dizlerinize kadar bataklığa gömülmüş halde bulursunuz. Şimdi tam o noktadayım.
Eskiden hiç rahatsız olmazdım sessizlikten.
Eh, yaşın ilerledikçe onu daha fazla şeyle dolduruyorsun.
Sadece kendine inanan birisi karanlıkla mutluluk içinde yüzleşemezdi.
Kendi halkının arasındasın ama kendini yabancı gibi hissediyorsun.
Bedel eninde sonunda ödenir. Ve son yaklaşıyor.
Lorn sürekli kendi yaptığı seçimlere kapana kısılmaktan, kendi hayatını yaşadığını hissedemez hale geldiğinden söz ederdi. Sanki bir şey sırtına vuruyor, yanlardan sıkıştırarak, yolunu daraltıyormuş gibi hissediyordu
Hayat geçmişte değil, şimdi ve gelecektedir.
Vadi için değil, sevgi için değil, zafer için ölüme gidiyorlardı.
Mezarlarınızın başında ağlayacağım
Çünkü sizi oraya koyan ben olacağım.
Onur olmadan gururun ne önemi kalır? Gerçek olmadan, dürüstlük olmadan onurun ne anlamı kalır? Onur okudukların değildir. Onur yaptıklarındır.
Şahsen gerçeklerden korkan hiç kimseye güvenmem.
Gerçekler acımasız olabilir. Yine de değeri olan tek şeydir.
Aşk, onun rüzgara karşı haykırışıydı.
Acısını anlıyordum; kırılgan bir şeyi o kadar severken acımasız dünya tarafından zorla elinden alınışının korkunç, ezici hüznünü.
Bir çocuk erkekliğe ulaştığı anda özgürlüğünü kaybedeceğini nasıl bilebilir ki? Her şeyin önemli olacağını. Her şeyin baskı yaratacağını.
İnsan uçabileceğini düşünür ama atlamaktan korkar. Kötü bir dost onu arkasından iter. İyi bir dost onunla birlikte atlar.
O benim her şeyimdi fakat ben onun hayatının sadece bir parçasıydım.
Hayal kurmak kolaydır. Savaşmak değil.
Bu dünyadan başka bir şey yoktu. Başlangıcımız ve sonumuz buradaydı. Sondan önce mutlu olmak için tek şansımız
Kalıcı bütün başarılar kanla boyanmıştır.
İşte hikaye hep böyle sona erer, dedi bana. Çığlıklarınla değil.Öfkenle değil. Sessizliğinle.
Dostlar hayatın nabzıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir