İçeriğe geç

Saatler Kitap Alıntıları – Michael Cunningham

Michael Cunningham kitaplarından Saatler kitap alıntıları sizlerle…

Saatler Kitap Alıntıları

Sanırım zamanın dışına düştüm.
Artık ne güneşin sıcağından kork,Ne de azgın kışın gazabından.
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında..
Ölmek mümkün.
…. Çok rahatlatıcı da olabilir, diye düşünüyor; çekip gitmek çok özgürce gelebilir insana. Herkese, siz bilmiyorsunuz ama ben beceremedim, demek; bir daha denemek istemiyorum demek…..Adeta o farklı topraklara gidebilir; herkesi geride bırakabilir.. Onlar birbirlerine ve soran herkese , biz onun bir şeyi olmadığını sanıyorduk, diyecekler, acılarının sıradan acılar olduğunu sanıyorduk. Nereden bilirdik?
Otuz yılı aşkın bir süre sonra Clarissa’nın zihninde berrak bir biçimde canlılığını koruyan tek şey, ayaklarının altında bir öbek sararmış yaprakla, alacakaranlıkta verilen bir öpücük ve kararmakta olan havada sivrisinekler vızıldarken bir havuzun çevresinde yapılan bir yürüyüştü. O anın benzersiz mükemmelliği hala geçerli, mükemmel olmasının bir nedeni de o zamanlar, daha çok şey vaat eder gibi görünmesiydi. Şimdi artık biliyor Clarissa: An, o andı, tam da o an. Başkası da olmamıştı.
Aşk konusunda fazla ileri gidersen , diye düşünüyor, kendine kurmuş olduğun ülkede vatandaşlık hakkını kaybedersin. Limandan limana sürüklenirsin.
Bu evde bulunmak, bu tenin içinde olmak, çiçeklerin saplarını kesmek bir başarısızlık değil. Başarısızlık değil, ama senden çok şey istiyor, bütün bu çaba çok şey istiyor; sadece var olup şükran duymak, mutlu olmak çok şey istiyor.
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında.
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında..
Bir başka dünyada bütün yaşamını okuyarak geçirebilirdi. Ama burası yeni dünya, kurtarılmış dünya, burada tembelliğe yer yok.
Kadına el kalkmaz ulan beyinsiz
Erkeksin ama insan değilsin
Aslında o en iyiye layık
Kadına şiddete hayır
Kendininkine koşut giden bir başka dünyaya girerek kendini korumaya çalışıyor.
Tanımlanması olanaksız bir ikinci ben’i içinde hissedebiliyordu, daha doğrusu birincisine koşut ama daha saf bir başka ben’i.
Hayatı seviyor, umutsuzca seviyor, en azından belli anlarda.
Bir saat, sonra bir saat daha var, o saati geride bıraktığında, ulu Tanrım, arkasından bir başkası geliyor.
Ne olursa olsun, hayatlarımızın önümüzde açılıp bize hayalini kurduğumuz her şeyi sunduğu saatler var.
Yalnızca iki seçenek vardır. Ya yetenekli olursun ya da gamsız.
Tıpkı edebiyat kadar güçlü ve tehlikeli bir yaşamım olabilirdi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ne olursa olsun daha fazlasını umut ederiz.
Sanırım zamanın dışına düştüm.
İnsan her zaman , kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında.
Yalnızca insan içine karışmak istiyor artık.
Kimi zaman zekâ ve akıl bıktırıyor insanı; insanların küçük deha gösterileri.
Hayattan kaçarak huzur bulamazsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kör inançlar kimi zaman insanı rahatlatır.
[ ] tek başımıza yaşamak için ailelerimizi terk ediyoruz, yeteneklerimiz olsa da elimizden gelen çabayı göstersek de, en olmayacak umutları beslesek de, dünyayı değiştiremeyecek kitaplar yazmak için uğraşıyoruz. Hayatımızı yaşıyor, istediğimizi yapıyor ve sonra da uyuyoruz, işte bu kadar basit ve kolay. Bazıları camdan atlıyor ya da boğularak intihar ediyor ya da hap yutuyor; çoğu kazayla ölüyor; ve çoğumuzu, büyük çoğunluğumuzu, bir hastalık yiyip bitiriyor, ya da eğer şanslıysak, zamanın kendisi. Avunacak bir şey var: Ne olursa olsun, hayatlarımızın önümüzde açılıp bize hayalini kurduğumuz her şeyi sunduğu saatler var; çocuklar dışında herkes (belki onlar bile), bu saatlerin arkasından kaçınılmaz olarak başkalarının, daha karanlık ve daha güç saatlerin geleceğini bilse de. Yine de kentin, sabahın keyfini çıkarırız; ne olursa olsun daha fazlasını umut ederiz.
Canlı ve çok şaşırtıcı bir şey yaratmak istiyordum, öyle ki bir insanın yaşamındaki bir sabahın yanına katabileyim.
Ama yine de saatler var, öyle değil mi? Bir saat, sonra bir saat daha var, o saati geride bıraktığında, ulu Tanrım, arkasından bir başkası geliyor.
Seni seviyorum sözü neredeyse sıradan bir söz sayılıyor artık [ ]
Bir varlığın, ölümünden sonrasına kıyasla yaşarken ne kadar çok yer kapladığını düşünüyor Virginia [ ]
Bütün o mağazalar, her şey, her yerdeki o pislik, bağışla, o mallar, bütün o mallar, dört bir yandan üstünüze gelen reklamlar, alın, alın, alın, alın, saçları abartılı, yüzü gözü boyalı birisi üstüme gelip de bana Yardımcı olabilir miyim? dediği anda, Orospu, sen kendine bile yardım edemezsin! diye haykırmak geliyor içimden.
«Tam anlamıyla zaman kaybı.»
[ ] mutsuz biri, tuhaf biri, inançsız, saygısız, sokaklarda başıboş.
.
[ ] nerede olduğumu kimsenin merak etmemesini istiyorum.
.
“İyi davranmaya çalışıyordum. Dürüst ve özgür olmaya çalışıyordum.”
Hala bastırılmış bir romantizm havası var üzerinde [ ]
Yeterince inandırıcı değil, bu insanların kim olduklarını ortaya koyacak daha çok şey gerekli bize [ ]
[ ] genetik yolculuklar ne kadar da tuhaf, insanın bedeni onyıllar boyunca hiçbir değişikliğe uğramadan yol alıyor, sonra, birkaç yıl içinde yaşlılığa teslim oluyor.
Ah, erkekler canavar ve kadınlar melek olsalardı ;keşke bu kadar basit olsaydı.
[ ] kendisine bir başkasıymış süsü veriyor.
Aşk derindir, bir bilmecedir; onun bütün özelliklerini anlamayı kim ister?
[ ] çarpıcı bir sona saplanıp kaldım.
Ah, gurur, gurur. Ne kadar yanılmışım. Yenildim. Başa çıkamayacağımı anladım.
[ ] omuzlarından yakalayıp iyice bir sarsmak istiyor.
Sanırım zamanın dışına düştüm.
Kör inançlar kimi zaman insanı rahatlatır.
[ ] tıpkı sabahları kahvenin kendilerini ayıltacağına, akşamları da bir iki kadeh içkinin uykularını getireceğine inandıkları gibi.
Uyumamak derdim değil benim. Benim derdim sensin.
Şimdi bile, bu çağda bile, erkekler hala ölümü kendi becerikli ellerinde tutabiliyor ve mezar hazırlayan, doğanın içine terk edilmiş bir yaşam zerresine bile, ister sihirle ister irade gücüyle olsun, hayat vermekten söz eden kadınlarla dalga geçebiliyorlar.
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında.
Kör inançlar kimi zaman insanı rahatlatır.
Virginia Woolf ‘u okuyor, Virginia Woolf’ un yazdığı her şeyi, her kitabı, böyle bir kadın onu büyülüyor, böylesine zeki, böylesine tuhaf bir kadın, bu kadar derin bir keder ;dehası olan, ama yine de cebine bir taş koyup kendini ırmağa atan bir kadın.
İnsanları karnıbahara yeğlerim! “
[ ] ne kadar kararsız olsak da, ne kadar yara almış olsak da, neden yaşamak için çaba harcayalım ki?
Yalnızca gözle görülebilir olan güzelliklerden söz ediyor. [ ] Güzellik bir fahişedir
[ ] akıntı onu sarıp sarmalıyor, öylesine apansız, öylesine sertçe içine çekiyor ki, güçlü bir adam suyun içinden uzanmış, bacaklarını yakalamış ve onu göğsüne bastırmış gibi oluyor. Çok mahrem bir duygu.
Kendi dünyasından çıkıp kitabın sınırlarının içine girmiş gibi hissediyor.
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında
Saygın bir işi olan iyi giyimli bir kenef olmaktansa dürüst ve açık bir bok olurum daha iyi.
” zaten herkes biliyor bunu
Kurtulmam mümkün olsaydı
beni kurtaran sen olurdun.
Her şeyimi yitirdim,
yalnızca senin iyi biri olduğuna
İnancım kaldı geriye ”

Virginia Woolf

İnsan her zaman, kağıda dökebildiginden daha iyi bir kitap taşır kafasında.
güzellik bir fahişedir
.
Varolmama hissine kapılır.

Bunun için başka bir kelime yok.

Romanda neden birinin ölmesi gerekiyor? diye sorduğunda,’Geri kalanların hayatın değerini daha iyi anlayabilmeleri için birinin ölmesi gerekiyor Leonard’ der. Peki kim ölecek? Şair ölecek, hayalperest.’
Dünyada ne kadar da az sevgi var.
“İnsan her zaman ,kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında .”
“Uykun nasıldı,diye soruyor,sanki uyku bir etkinlik değil de evcil ya da vahşi olabilen bir yaratıkmış gibi .”
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında..
İnsan her zaman, kağıda dökebildiğinden daha iyi bir kitap taşır kafasında..
Sanırım zamanın dışına düştüm.
Sanırım zamanın dışına düştüm.
fazlasıyla mutlu; sevgi onu kurtarmış, yeniden can vermiş, uçurmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir