İçeriğe geç

Rüzgar Avı Kitap Alıntıları – Fatma Barbarosoğlu

Fatma Barbarosoğlu kitaplarından Rüzgar Avı Kitap Alıntıları sizlerle.

Rüzgar Avı Kitap Alıntıları

Yakın geçmiş ne kadar yakından geçmiş.
Neleri yakarak geçmiş.
Gitmek değildir zor olan, kalmaktır
Giden unutuşa gider
Giden kendini de götürecektir gittiği her yere
Kalan kendi ile birlikte gidenin gamını da taşıyacaktır
Gidenin iki hayatı olacaktır: buradaki ve oradaki
Geride kalanın payına bir hayat bile düşmeyecektir.
“Konfor yalnızlığı azaltmıyor.”
Beklentilerimiz mi bizi yıkar, yıkımlarımız mı beklentilerimizi sonuçsuz bırakır?
“Özgürlüğün, eşyasızlık olduğunu ilk o gün anladı.”
“Hayat teselli olmaktır.”
Rüzgâr söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
Bir kış günüydü başladı bu hazin hatırası ömrümüzün
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı.
Dün geceden sabaha müezzinin sesiyle çıktım. İçimdeki sesleri ancak müezzinin sesi bir terkibe sokuyor. Nasıl güzel okuyor.
Sesi bir semte şifa dağıtan tütsü gibi.
“Umut fakirin ekmeği.”
Ayaklar baş, başlar ayak. Kim biliyor ki nerede duracağını. Herkeste bir duruş sıkıntısı var.
Mağrur kimse, kendisinden başkasını göremez.
Çünkü gözünün önünde gurur perdesi vardır.
Eğer ona hakikati gösterecek bir göz bağışlasalardı
kendisinden aciz hiç kimseyi görmezdi.
Rüzgâr söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
Bir kış günüydü başladı bu hazin hatırası ömrümüzün
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
gitmek değildir kalmaktır zor olan
giden kendini de götürecektir gittiği her yere
kalan kendi ile birlikte gidenin gamını da taşıyacaktır
gidenin iki hayatı olacaktır: buradaki ve oradaki
geride kalanın payına bir hayat bile düşmeyecektir
Ayaklar baş,başlar ayak. Kim biliyor ki nerede duracağını. Herkeste bir duruş sıkıntısı var.
Çok şey söyleyecekmiş gibi yap, ama hiç birşey söyleme…
Karşılığı bu olamamalı.
Bir sor bakalım, ne acılara katlandım.
Bir köşem olsaydı, şöyle denize nazır…
…Orada dedi sustu. Cümlesini tamamlamasını bekledim. Arkası gelmedi. Orada dedi tekrar.Nerede dedim. Sizin orada işte dedi. Bizim orası diye bir yer yok dedim. Her yer hepimizin. Yok dedi. Sizin orada herkes hep güler mi?
O gün Leylayı son görüşüm olduğunu bilmiyordum. Sonradan öğrendim. Leyla dağa çıkmış…
Burada gelenektir demişti. Gelenlere ağlaya ağlaya geldiniz ama ağlaya ağlaya gideceğinizi bilin denir. Umarım siz ağlamadan gidersiniz.
Ben neye ağladım o gece? Neyi bahane ettim? Kendimden neyi saklıyordum, gözyaşlarımı siper edinip?
Bu bir yolculuk, tam da senin istediğin gibi menzili bilinmeyen bir yolculuk diyen kalbimin sesine teslim oldum.
Beklentilerimiz mi bizi yıkar, yıkımlarımız mı beklentilerimizi sonuçsuz bırakır?
Özgürlüğün, eşyasızlık olduğunu ilk o gün anladım.
Bir sapan taşı, bir altın kaseye çarparsa,
Ne taşın kıymeti artar, ne kıymetten düşer kase.
Mağrur kimse,kendisinden başkasını göremez. Çünkü gözünün önünde gurur perdesi vardır. Eğer ona hakikati gösterecek bir göz bağışlasalardı kendisinden aciz hiç kimseyi görmezdi.
-Sadi-
Nehirleri akmaya başlayacak atlas gibiyim.
Nehirleri akmaya başlayacak atlas gibiyim.
Ben neye ağladım o gece? Neyi bahane ettim? Kendimden neyi saklıyordum, gözyaşlarımı siper edinip?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir