İçeriğe geç

Rüyalar Kitabı Kitap Alıntıları – Jorge Luis Borges

Jorge Luis Borges kitaplarından Rüyalar Kitabı kitap alıntıları sizlerle…

Rüyalar Kitabı Kitap Alıntıları

Umut ettiğin şey, rüyasını gördüğün şeydir.
Kirli kaynaktan temiz bir şey çıkabilir mi? Ya hakikat çıkabilir mi yalandan.
Bellekte tek değer taşıyan şeydir,
Rüyaları hatırlama kıymetli hediyesi.
Dünyadaki her şey ikiye ayrılmıştır: Bir parça görünür, diğeri görünmez. Görünür olan görünmez olanın yansısından başka bir şey değildir.
Kimse ne kendi kaderinden ne de bir başkasının kaderinden emin olabilir.
Her sabah güneşin sağlıklı ve iyileştirici ışığıyla geceki karanlıklardan ve hayallerden el değmemiş olarak zihnin doğması mucize değil midir?
Rüya hayatın bir parantezi değil, hayatın en ilginç evrelerinden biridir.
Hayat bir uykudur, aşk onun rüyası
Başarılmış bir hayat, olgunluk çağında gerçekleşen bir ergenlik düşüdür.
Gün girdi geceye, çıkamadı.
Akılsız insanın umutları boş ve aldatıcıdır, rüyalar da akılsızları kaygılandırır.
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz.
Rüyamda sağ bir geyiğin düş kırıklığına uğramış avcıdan af dileğini gördüm.
İnsan, rüyaları boyunca istikbaldeki yaşamın idmanını yapar.
Nietzsche
İnsan yoksul düştüğünde mutluluğunu hatırlamaktan daha büyük acı olmaz.
İnsan, rüyaları boyunca istikbaldeki yaşamın idmanını yapar.
Hoş kokularla dolu bir çiçeğin dış çanağıdır yeryüzü, dişilik ve erkeklik organları da ayla yıldızlar!
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz.
Akılsız iinsanın umutları boş ve aldatıcıdır, rüyalar da akılsızları kaygılandırır. Rüyalara inanan biri gölgeyi tutmak ya da rüzgârı kovalamak isteyen biri gibidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Rüyamda sağ bir geyiğin düş kırıklığına uğramış avcıdan af dilediğini gördüm
Rüyamda sağ bir geyiğin düş kırıklığına uğramış avcıdan af dilediğini gördüm.
Dünyadaki her şey ikiye ayrılmıştır: Bir parça görünür, diğeri görünmez. Görünür olan görünmez olanın yansısından başka bir şey değildir.

#zohar,1,39

Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz.

#origenes

İçindeki irade gücünü neden rüyayla karşılaştırıyorsun? Yoksa sana bu irade gücü tıpkı rüyalar gibi saçma, tutarsız, kaçınılmaz, tekrarlanamaz, temelsiz bir neşe ya da korku kaynağı, asla anlatılamaz, fakat anlatmaya can atılan bir şey olarak mı geliyor?

#franzkafka,mavioktavdefterleri

Bellekte tek değer taşıyan şeydir
Rüyaları hatırlama kıymetli hediyesi.

#antoniomachado

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ağzından laflar acele çıkmasın ve yüreğin Tanrı’nın huzunda laf etmekte telaşa kapılmasın, çünkü Tanrı göklerde, sende yerdesin. Fazla meşguliyetten rüyalar, fazla laftan ise saçmalıklar doğar.

#vaiz2-3

“İnsan yılların sadece kendisi için geçtiğini sanır,” dedim, “fakat başkaları için de geçer.
Yüzü ve yaşı çok farklı: Unutmaktan ve rüyadan kaynaklanır bütün bunlar.
“Hiç sızlanma. Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz.”
– ( ) Hiç sızlanma!
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz
Hiç sızlanma.
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi
cezalandırmaz.
Hiç sızlanma.
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz.
Hiç sızlanma.
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz
”Hiç sızlanma.
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz. ”
Başarılmış bir hayat, olgunluk çağında gerçekleşen bir ergenlik düşüdür.
yoksul düştüğünde mutluluğunu hatırlamaktan daha büyük acı olmaz
Akılsız insanın umutları boş ve aldatıcıdır, rüyalar da akılsızları kaygılandırır.
Uyanıkken herkes ortak bir dünyada yaşar; fakat uyurken (rüya görürken) herkes kendi dünyasında yaşadığını düşünür; uyandığında, doğal dünyayla söyleşir; uyurken özel dünyasıyla
önsöz
Joseph Addison, The Spectator’a (Eylül 1712) yazdığı ve bu kitapta yer alan bir denemesinde, rüya görürken bedenden kurtulan insan ruhunun hem bir tiyatro sahnesi, hem oyuncu, hem de seyirci olduğunu gözlemler. Biz buna, insan ruhunun yaşanan masalın yazarlığını yaptığını da ekleyebiliriz. Petronius’ta ve Don Luis de Göngora’da da benzer bölümler bulunur.
Addison’un metaforunu düz anlamda okursak, bizi, rüyaların edebi türlerin en eskisi ve en eksiksizi olduğu -cazibesi tehlikeli- tezine yöneltir. Giriş yazımızın amacıyla ve metnin okunmasıyla onaylamayı asla düşünmediğimiz bu tuhaf tez, rüyalara ve edebiyat üzerindeki etkilerine dair genel bir tarihten mürekkep bu eseri haklı çıkarabilir. Meraklı okurun hoşlanması için bir araya getirilmiş son derece çeşitli metinlerden oluşan bu eser böyle bir tarih için kimi malzemeler sunmaktadır. Bu varsayımsal tarih, Doğu’nun peygamber rüyalarından Ortaçag’ın alegori ve hicivlerine, Carroll’un ve Franz Kafka’nın saf oyunlarına dek uzanarak, bu kadim türün evrimini ve dallanıp budaklanmasını keşfe çıkmaktadır. Böylece, uykunun uydurduğu rüyalarla uyanıklığın uydurduğu rüyaları da birbirinden ayırmaktadır.
Okurların rüyalarına tekrar girebilecek bu rüyaların kitabı, -örneğin benim imzamı taşıyan- gece rüyalarını, zihnimizin iradi bir egzersizi olan gündüz rüyalarını ve kayıp geleneklerin rüyalarını -De la Cruz’un Anglosakson Rüyası, mesela- kapsamaktadır.

Aeneis’ın yedinci kitabı 0dysseia’daki bir geleneği sürdürür ve bizi rüyalara götürenin iki kutsal kapı olduğunu belirtir: Fildişinden olan sahte rüyaların kapısıdır, boynuzdan olan ise kehanet rüyalarının kapısıdır. Seçip ayıkladığı malzemeleri veren şairin, geleceği öngören rüyaların, uyuyan insanın kendiliğinden icat ettiği uydurma rüyalardan daha az değerli olduğunu müphem bir şekilde hissettiği söylenebilir.

Bizim dikkatimizi özellikle çeken bir rüya türü vardır. Kâbustan söz ediyorum. ingilizcesi nightmare’dir ve gece kısrağı anlamına gelir. Bu sözcüğün sesi Victor Hugo’da gecenin kara atı metaforunu doğuracaktır, çünkü, etimologlara göre, kâbus kurmacaya ya da gece masalına denktir. Almancada kâbusa verilen Alp adı elf i ima eder; yani, uyuyanın aklını çelen ve ürkütücü görüntüler gösteren şeytanı belirtir. Yunanca terim olan Ephialtes de benzer bir batıl inançtan türemiştir.

Coleridge, uyanıkken görülen şeylerin duygulara esin kaynağı olduğunu, keza rüyada da duyguların görüntülere esin verdiğini yazıya döktü. (Bir rüyanın armağanı olan Kubilay Han’ı ona hangi gizemli ve karmaşık duygu yazdırmış olabilir ki?) bu odaya bir kaplan girerse korkarız; rüyamızda korkarsak bir kaplan yaratırız. Telaşımızın görsel nedeni bu olmalıdır. Ben kaplan dedim ama korku henüz durumu kavrayabilecek halde olmayan görüntüden önce geldiğinden, uyanıkken ille de dehşet verici olması gerekmeyen herhangi bir şekli korkunun kaynağı olarak görebiliriz. Mermer bir heykel, mahzen, paranın arka yüzü, ayna. Yeryüzünde dehşet saçmayacak tek bir şekil yoktur. Belki de kâbusun kendine özgü bilgisi gerçekliğin bizde yol açabileceği korku ve korkulardan çok daha çeşitlidir. Germen ulusları kötülüğün bu belli belirsiz pususuna Latin soyundan gelenlerden daha duyarlı gözükmektedir; eery, weird, uncanny, unheimlich gibi çevrilemez sesleri hatırlayalım. Her dil kendi önem verdiği şeyi üretir.

Gece sanatı gündüz sanatına nüfuz ediyor. İstila yüzyıllar sürdü. İlahi Komedya’nm acılı krallığı -belki de dördüncü ezgi hariç- bir bastırılmış huzursuzluk kâbusu değildir; acımasız işlerin meydana geldiği bir yerdir. Gece dersi kolay değildir. Kutsal Kitap’taki rüyalar rüya tarzında değil, metafor mekanizmasını oldukça tutarlı şekilde kullanan kehanetlerdir. Quevedo’nun rüyaları hiç rüya görmemiş bir insanın işine benzer; tıpkı Plinio’nun sözünü ettiği o Kimmer gibi. Ardından da diğerleri gelir. Gece ve gündüz birbirini karşılıklı etkiler; Beckford ve De Quincey, Henry James ve Poe, hepsi de kökünü kâbustan alır ve bizim gecelerimizi altüst etmeye çalışırlar. Muhte¬melen mitolojilerin ve dinlerin kökeni ortaktır.

Roy Bartholomew’e şükranımı belirterek yazımı sonlandırmak istiyorum. Onun ustalıklı coşkusu olmasaydı bu kitabı tamamlamam imkânsız olurdu.

Jorge Luis Borges Buenos Aires, 27 Ekim 1975

Rüyalarımızda kendimizden biraz daha fazla oluruz; sanki bedenin dinlenmesi ruhun uyanışına yardım ediyor gibidir.
Akılsız insanın umutları boş ve aldatıcıdır
Chuang Tzu rüyasında bir kelebek olduğunu gördü ve uyandığında rüyasında bir kelebek olduğunu gören insan olarak mı yoksa rüyasında insan olduğunu gören bir kelebek olarak mı uyanacağını bilmiyordu.
Eğer biri rüyasında cennete gider ve ona orada olduğunun ( cennette) kanıtı olarak bir çiçek verilirse, uyandığında da elinde bu çiçeği bulursa Ne demeli buna ?
Kirli kaynaktan temiz bir şey çıkabilir mi ? Ya hakikat çıkabilir mi yalandan .
Akılsız insanın umutları boş ve aldatıcıdır, rüyalar da akılsızları kaygılandırır.
“Ey genç adam, yeryüzünde hiçbir şey sonsuz değildir! Kelebek sadece bir gün yaşar. Her şeyin bir zamanı ve dönemi vardır ”
Rüya gören biri, kendi kendisiyle karşı karşıya gelen biri gibidir
İnsan yılların sadece kendisi için geçtiğini sanır, fakat başkaları için de geçer.
Gösterilerin yaratıcısı rüya,
rüzgârların üzerindeki tiyatrosunda,
gölgelerle silahlanmış rüzgârlar,
gölgeler giyinmekte güzel bir siluet.
~Luis de Góngora~
Her sabah güneşin sağlıklı ve iyileştirici ışığıyla geceki karanlıklardan ve hayallerden el değmemiş olarak zihnin doğması mucize değil midir?
Başarılmış bir hayat, olgunluk çağında gerçekleşen bir ergenlik düşüdür.
~Alfred de Vigny~
Kimse ne kendi kaderinden ne de bir başkasının kaderinden emin olabilir.
İnsan, rüyaları boyunca istikbaldeki yaşamın idmanını yapar.
~Nietzsche~
Birçok rüya gördüm, fakat tek kelime bile anlayamadım.
Her söylediğimiz her zaman bize benzemiyordu.
Rüyamda sağ bir geyiğin düş kırıklığına uğramış avcıdan af dilediğini gördüm.
Tanrı önceden uyarmadan kimseyi cezalandırmaz.
Uyanıkken herkes ortak bir dünyada yaşar; fakat uyurken (rüya görürken) herkes kendi dünyasında yaşadığını düşünür; uyandığında, doğal dünyayla söyleşir; uyurken, özel dünyasıyla
Karanlık gecenin ortasında:
ve sımsıkı kapalı küçücük bir odada
iklim değişir ve denizleri, dağları, ırmakları,
geniş düzlükleri arşınlarız yaya;
ve derin, genel sessizliğinde gecenin
sanki sesler işitilir bir yerlerden,
ve sessizliklerde cevap verir akorlar.
Yansıma

Dünyadaki her şey ikiye ayrılmıştır: Bir parça görünür, diğeri görünmez. Görünür olan görünmez olanın yansısından başka bir şey değildir.

Zohar, I, 39

Hayat bir uykudur, aşk onun rüyası
Akılsız insanın umutları boş ve aldatıcıdır, rüyalar da akılsızları kaygılandırır.
“Ey genç adam, yeryüzünde hiçbir şey sonsuz değildir! Kelebek sadece bir gün yaşar. Her şeyin bir zamanı ve dönemi vardır ”
Rüya gören biri kendi kendisiyle karşı karşıya gelen biri gibidir: kendi yüzünün karşısında bir aynanın sureti vardır. Kirli kaynaktan temiz birşey çıkabilir mi? Ya hakikat çıkabilir mi yalandan? Umut ettiğin şey, rüyasını gördüğün şeydir
Şırnak 34,1-6
– ( ) Rüyamda sağ kalmış bir geyiği, hayâl kırıklığına uğramış avcıdan af dilerken gördüm
Düşünceleri arasında benim hayatım hakkında rahat rahat çalışıyorlar.
Beni şekillendirmekte ısrar eden beceriksiz eller, asla tatmin bulamayarak beni sürekli yapıp bozuyor.
Başarılmış bir hayat, olgunluk çağında gerçekleşen bir ergenlik düşüdür.
Mahşer Rüyası

Neyse ki beni mahkûm edeceklerini bildiğimden, şenlik günlerinde ayin dinlemedim.

Duyu organları mantıki dinlenmeyi ve gerekli telafiyi talep ettiğinde ve beden bir arada olduğu tinsel töze eşlik edemediğinde, ruh çeşitli yeteneklerini keskinleştirir ve yoldaşı ona yeniden eşlik edebilene kadar faaliyetine devam eder.
Ağır silahlarımızı elimize alıyor (aniden rüyada silahlar belirdi) ve sevinç içinde Tanrıları öldürüyoruz.
Bu gece rüyamda işittim
Tanrı’yı, bağırıyordu bana: Dikkat et!
Sonra, Tanrı’ydı uyuyan
bağıran da ben: Uyan !

Antonio Machado

Rüyalarım arzuladığım vahşi hayvanı yaratmayı asla başaramıyor.
Şimdi rüya görüyor. Kimi görüyor rüyasında biliyor musun?
Kim bilir!
Seni görüyor. Ya rüya görmeye son verirse, ne olursun sen?
Bilmiyorum.
Yok olursun. Sen rüyadaki hayalsin. Kral eğer uyanırsa, mum gibi sönersin sen.

Lewis Carroll

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir