İçeriğe geç

Romanov Komplosu Kitap Alıntıları – Glenn Meade

Glenn Meade kitaplarından Romanov Komplosu kitap alıntıları sizlerle…

Romanov Komplosu Kitap Alıntıları

Bütün depresyonların nedeni insanın sevgisini yitirmesidir.
Bana kan akıtmamış bir devrim söyle.
Çehov bir zamanlar ne demişti? ‘Aşkımız için ve umutlarla düşlerimiz için ve bize zevk veren küçük şeyler için yaşarız ve bunların dışında fazla bir şey yoktur.’
Umutsuzca âşık olacağımı tahmin etmedim. Sana ihtiyacım olacağını, seni öpmek isteyeceğimi, gece olunca gelip yanıma uzanman için yanıp tutuşacağımı hiç düşünmedim. Seni bir daha görememek düşüncesinden dehşete kapılacağıma hiç ihtimal vermedim.
Dünya çocukluğunda sandığın o güvenli yer değil artık. Soğuk ve ilgisiz, üstelik şiddet dolu da olabiliyor. Onun için, karşılaştığın en ufak sevgi kırıntısı için yüreğin şükranla doluyor.
Mo cushla- Soluğum, yüreğimin vuruşu.
(Galce sevgi deyimi)
Çocukken, bir başka dünyanın soluk resimleriyle dolu aile albümünün sayfalarını çevirince soluduğum turbalı odun kokusunu hâlâ hatırlarım.
Kendimizi asla tümüyle açığa vurmayız. Salome ve onun raksı gibi. Kendini dünyadan gizlemek için yedi kat tüle bürünüyordu. Çoğumuz tüllerimizi hiç kaldırmayız. O tüller bizim savunmamız, kendimizi koruma silahlarımız.
Bir öykünün üç açısı vardır. Senin açın, benim açım bir de gerçek açı
Kırılan kalpler bazen düzelmez değil mi? İnsanın dokusuna yerleşen şarapneller gibi, aşk yaraları da arada bir sızlar.
Çehov bir zamanlar ne demişti ‘ Aşkımız için ve umutlarla düşlerimiz için ve bize zevk veren küçük şeyler için yaşarız ve bunların dışında fazla bir şey yoktur.’ .
Sevgi asla unutmaz.
Mo cushla●
Yüreğimin vuruşu,içimdeki soluk.
Hayat hep yüzeyde farklı, altındaysa bambaşka bir şey.
Sevgi gördüğümüz anda kabul etmemiz gerekir
Nerede şefkatle karşılaşıyorsak almamız gerekir.
gerçekten yaşayanlar her an tehlikenin kenarındadır
Masum yüzlü insanlar tarafından yapılmış o kadar çok zulüm var ki
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Düşünsenize, bugüne kadar Lenin’in belgelerinin tümünü bile açıklamadılar. Öğrendiğim bir şey varsa, o da Rusya’da her şeyin mümkün olduğudur. Tıpkı Matruşka denen Rus bebekleri gibi; sonuna geldiğine inanıp açarsın, içinden bir yenisi çıkar.
İnsanlar böylesi umutsuz zamanlarda her şeyi yapar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bütün depresyonların nedeni insanın sevgisini yitirmesidir.
Çehov bir zamanlar ne demişti?
‘Aşkımız için ve umutlarla düşlerimiz için ve bize zevk veren küçük şeyler için yaşarız ve bunların dışında fazla bir şey yoktur.’
Tehlikeli yaşa, dikkatli ol.
Devrim herkes için güçtür. Fedakârlık ve ıstırap olmadan başarılamaz.
Bir öykünün üç açısı vardır. Senin açın, benim açım. Bir de, gerçek açı.
Yaşlanıp saçların ağardığında, uyuklarken
Ocağın başında, eline al bu kitabı
Ve oku yavaş yavaş düşleyerek bir zamanki
Yumuşak bakışlarını ve gölgelerinin tatlılığını
Kaç kişi senin o mutlu inceliğini sevmişti,
Kaç kişi güzelliğini, yalan ya da doğru.
Ama bir kişi senin o gezgin ruhunu
Ve değişen yüzünün hüznünü sevdi.
Lenin’in devriminin Rusya’nın ruhu için verilen bir savaş olduğunu söylerdi hep. İyiyle kötü arasında, Tanrı’yla iblis arasında bir savaş olduğunu söylerdi ve bir ara iblisin kazandığını.
“Yakov’a hep söylediğim gibi, bu ülkeden ayrılabilmek için sağ kolumu verirdim. Burada hastalık ve umutsuzluktan başka bir şey yok.”
Kızıllar greve giden birkaç demiryolu işçisini kurşuna dizince, aksamalar da ortadan kalktı. Tuhaf değil mi? Lenin’in iktidara gelmesini sağlamak için bir zamanlar aynı demiryolu işçilerini greve çağırmışlardı.
Oysa hayat bu, öyle değil mi? Bozuk bir yapboz gibi. Nasılsa, hep bir parçası eksiktir.
Daha on iki yaşında, lastik bir bantla çalışan oyuncak helikopteri tasarladığı günlerde de İgor Sikorsky dâhi olarak tanınırdı.
1889 yılında Kiev’de doğan İgor psikoloji profesörü babası ve saygın bir fizikçi olan annesinin yanında geçirdiği çocukluğundan itibaren onlardan başta Michelangelo ve Jules Verne’in eserleri olmak üzere, sanat sevgisini öğrenmişti. Bu nedenle çocuğun uçma tutkusunun tetiklenmesinde ve hayatını havacılığa adamasında şaşılacak bir şey olmaması gerekirdi. Wright Kardeşler’in Kitty Hawk’u uçurmalarından sadece on yıl sonra, henüz yirmi üçündeki Sikorsky dünyanın ilk uzun menzilli uçağını tasarlamıştı.
Rus halk kahramanının adını taşıyan dört motorlu İlya Muromets on altı yolcusunu saatte 70 mile varan hızla taşıyabilen, sağlam bir nakliye uçağıydı. Savaşın başlangıcıyla birlikte, Sikorsky’nin sevgili nakliye uçağı dokuz makineli tüfek ve sayısız bombayla bombardıman uçağına dönüştürülecekti.
Savaş sırasında bütün taraflar içinde en zayıf hava gücüne sahip Rusların elinde döneminin en devrimci ve modern uçağının bulunması ancak talihin garip bir cilvesi olarak açıklanabilirdi.
Fazla gecikme. Zaman hiç kimseyi beklemez.
Dünya çocukluğunda sandığın o güvenli yer değil artık. Soğuk ve ilgisiz, üstelik şiddet dolu da olabiliyor. Onun için, karşılaştığın en ufak sevgi kırıntısı için yüreğin şükranla doluyor.
En büyük sırların toprağın altında olduğuna, gerçeği de sadece ölülerin söylediğine inanıyorum.
Çocukların silahlandığı bir dünya nereye gidiyor?
Oysa hayat bu, öyle değil mi? Bozuk bir yapboz gibi. Nasılsa, hep bir parçası eksiktir.
Bu savaş en iyi dostları en acımasız düşmana çevirdi ( )
Zaman hiç kimseyi beklemez.
Ama bu benim savaşım değil. Benim uğrunda savaşacağım bir davam var zaten.
Çocukların silahlandığı bir dünya nereye gidiyor?
En büyük sırların toprağın altında olduğuna, gerçeği de sadece ölülerin söylediğine inanıyorum.
Eğer bütün olasılıklar ortadan kalmışsa geriye ne kalır? ‘İmkansızlık’
Tüfeklerin yeri doldurulabilir, hayatlar doldurulamaz.
Yakov masanın üzerinden eğildi, tükürür gibi, ‘bir zamanlar bir karım vardı’ dedi. ‘Ama ordundaki bir köpek tarafından vuruldu. Bir zamanlar bir annem, bir kız kardeşim vardı . Sen servetinle onlarla alay ederken, hayatları yoksulluk ve sefaletten başka bir şey olmadı. Salakça kibrin yüzünden onları ve daha nicelerini ölüme mahkum ettin.
Yakov içindeki zehri kustu. ‘Halkın ayaklar altına aldığın zaman üzülmedin ama. Sen ve senin gibiler ordu ve gizli polisinizle ruhlarını ezdikleri zaman.
Nikolay Romanov’ un yüzü kül rengine döndü, hiç ses çıkarmadı.
Yakından bakınca, eski Çar sağlıksız ve gergin görünüyordu. Oysa omuzları oğlunu taşımaktan iyice gelişmiş gibiydi. Dümdüz gri tuniği, yamalı üniforma pantolonu ve eskimiş süvari çizmeleri içindeki bu adamın bir zamanlar dünyanın altıda birini demir bir yumrukla yönettiğine inanmak güçtü. Masum yüzlü insanlar tarafından yapılmış o kadar çok zulüm var ki, diye düşündü.
Neyin doğru yol olduğunu yüreğimizde biliyoruz. Her zaman bildik.
Bu ülkenin asıl derdi de bu işte, burunlarını hiç alakasız yerlere sokan çok fazla insan var.
Hayatta pürüzsüz gidecek herhangi bir şey var mıdır?
Bazen kendi kendini dinlemenin de dua olduğunu duymuştum.
Eğer doğruysa, o zaman benim duam kabul olundu demektir.
Bir çocuğu anne babasının günahları nedeniyle ölüme mahkum eden, nasıl bir insandır?
Böyle bir şeyi hangi insan yapar?
Babamın bana okuduğu bir şeyi anlatmasını hatırlıyorum da, gerçekten yaşayanlar her an tehlikenin kenarındadır, gibi bir şeydi.
Dünya, çocukluğunda sandığın o güvenli yer değil artık. Soğuk ve ilgisiz, üstelik şiddet dolu da olabiliyor.
Onun için, karşılaştığın en ufak sevgi kırıntısı için yüreğin şükranla doluyor.
İşte sana kadın.
Hayatın en büyük gizemlerinden biri.
Hepimiz ödünç yaşıyoruz dostum, endişelenecek ne var?
Gerçekte hep yalnızdım, hiçbir yerde kendimi evimde hissetmedim.
Öfke, üzüntü ve acının gerisinde bir yara, bir korku ya da bir umutsuzluk gizlendiğini görebilecek kadar biliyorum insan doğasını.
İçimde cehennemi yaşadım, o yüzden başkalarının içindeki cehennemleri görebiliyorum.
Bilmiyorum desem şaşırır mısın?
Bildiğim tek şey, insan onları anlamaya çalışarak aklını kaçırabilir.
kusursuzluğun anahtarı çalışmaktır.
İçinizde, gizlemeye çalıştığınız bir yara var. Sizi dünyaya karşı öfkelenmeye, savunmaya geçmeye itiyor. Bununla ne kadar erken yüzleşirseniz, o kadar iyi olur.
Masum yüzlü insanlar tarafından yapılmış o kadar çok zulüm var ki.
Seni bir daha görmeyeceğimi bilerek gülümsemek zor oluyor.
o son günü asla unutamayacaktı, açık bir yara misali, zihnine kazınmış gibiydi.
Fedakarlık ve ıstırap olmadan başarıya ulaşılamaz.
talihin, genellikle cesurlara güldüğünü belirten evrensel bir kuraldan bahsedildiğini de mi duymadınız?
Sonra başını masanın üzerine yaydığı kollarına dayayarak ağladı:
hayat dediği bu üzüntülü karmaşıklık için.
Bize her sevgi sunulduğunda, şükran duyarak kabul etmemiz gerektiğini söyledi. Şefkatle her karşılaşmamızda, cevap vermemizi. Ve muhtaç birine her rastladığımızda, ihtiyacını azaltmakla görevli olduğumuzu.
Birbirimize yardım etmezsek, nasıl insanlar olurduk?
Birer hiç.
Oysa ikimizin de yaşadığı bu dünya genellikle adil değil; olmadığını bildiğinden eminim.
Ama hayat, sadece para değil.
İnsan inanmak istediğine inanır.
Bana kan akıtmamış bir devrim söyle.
Çehov bir zamanlar ne demişti?
Aşkımız için, umutlarımız için, düşlerimiz için ve bize zevk veren küçük şeyler için yaşarız, bunların dışında fazla bir şey yoktur.
Seni ne mutlu ederdi diye sorsam, ne cevap verirdin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir