İçeriğe geç

Revive Your Heart Kitap Alıntıları – Nouman Ali Khan

Nouman Ali Khan kitaplarından Revive Your Heart kitap alıntıları sizlerle…

Revive Your Heart Kitap Alıntıları

Birine haktan bahsetmek için, vasiyyeh kelimesi ile de tutarlı olarak ,o kişiyi seviyor olmanız gerekir.Hakikatten bahsettiğiniz kişiye sevgi duyuyor olmanız gerekir.
İşletmeler siyasete bulaşırsa yolsuzluklar ortaya çıkar.
Biz kendi rehberliğimize güvenemeyiz, rehberimiz de kendi zatına güvenemez, sonuç olarak hepimiz Allah’a güveniriz.
Mazide radikal çok aşırı uçlarda duranlar için kullanılırdı, fakat şimdi eğer çok Müslüman görünüyorsanız bu etiketi yiyorsunuz.
Birbirimizin kusurunu bulmaya çalışmakla o kadar meşgulüz ki, güzellikleri paylaşmaya zaman kalmıyor.
Duygularınızı şişelere doldurup durmaya sabır denmez. Aslında biriktiriğiniz şey barut tozudur, ve en sonunda da patlar.
Rabbim, hiç şüphesiz, yoluma çıkarmış olduğun, katından bana gönderdiğin her hayra şüphe yok ki ben son derece muhtacım.
Dinimizin esası duadır.
Din, olması gereken yer dışında her yerde.
Gelinini küçümseyerek,
Başka biri ile evlenecek oğlum, çünkü sen ona bir erkek evlat veremiyorsun diye tehdit ediyor.
İşte ulaştığımız ca­hilliğin boyutları.
Kim derdi ki bunlar Kur’an’ın muhatabı olan insanlar olacak?
Din sahibi insanlar olacaklar?
Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir!

(Nahl Suresi 16:58)

Arzu ettiğiniz her şeyi almak zorunda değilsiniz!
..
Birbirimizi sevmemiz gerek.
..
..cebimdeki paranın ailemden ihtiyacı olanlara verilmesi gereken kısmı, Kur’an’a göre aslında be­nim param değildir. Benim muhafaza ettiğim, fakat ihtiyaç sahiplerine ait olan paradır.
Biz kendi rehberliğimize güvenemeyiz, rehberimiz de kendi zatına güvenemez, hepimiz Allah’a güveniriz.
Allah’ın Hazreti Peygambere ve ashabına ihsan etmiş olduğu rahmetin, şefkatin, yumuşaklığın ve aşkın tarifi mümkün değildir. Çünkü daha evvel hiçbir lider böyle muazzam bir örneklik teşkil etmemiştir.

Ne de olsa siz doğruluk üniversitesinden mezunsunuz, değil mi?
Başkalarını çok kolay yargılayabilen karakterde bir insanın muhtemelen kendisi­ne dair çok temel bir meselesi vardır ve esasen ona kördür.
Başkalarını yargılayasınız diye konmamışlardır. Onlar sadece sizin için vardır.
Kesinlikle haram olduğunu bildiğimiz halde tekel mağazası olan, üstüne üstlük bir de içeriye sayısal loto makinesi yerleştirmiş bir dükkan sahibi, sırf kasanın arkasına Ayete’l-kürsi levhası astı diye her şey yolunda mıdır?
İmanımız sadece bir söylemden ibaret olamaz; bilinçli olarak seçtiğimiz bir hayat tarzı olmalıdır.
Gün gelecek, cami cemaati toplanacak, cenaze var diye duyuru yapacaklar ve bu seferki sizinki olacak; benimki olacak. Başımıza gelecek olan bu. İnsanlar bizim namazımı kılacaklar, sonrada çekip gideceğiz. Ve çok da zaman yok, yakında olacak olan bu, çünkü zaten ömrümüzün çoğu geçip gitti.
O GÜNDEN UZAKLAŞMIYORUZ, GİTTİKÇE O GÜNE DAHA DA YAKLAŞIYORUZ.
Allah sizin tarafınızda olduğunda, hiçbir problem çok büyük değildir.
Senin çatının altında yaşıyor diye, sırf senin ailende doğdu diye, senin velayetin altında diye, onun sahibinin sen olduğunu sanma! O Allah’ın mülküdür, sen nasıl Allah’ın kuluysan, o da Allah’ın emanetidir.
Hakiki rızık verdiğimiz zaman bize ihsan edilen Allah’ın rahmetidir; satın aldığımızda, ele geçirdiğimizde değil. Biz verdiğimizi sanırız, ancak aslında Allah’ın rahmetini almışızdır.
Size gelen insan para için fakirse, siz de Rabbinizin rahmetine duyduğunuz ihtiyaç sebebiyle fakirsiniz. Allah’ın rahmeti için iflas halindesiniz. Bu sebeple birini reddederken nasıl bir tavır takındığınıza dikkat edin.
Kesinlikle haram olduğunu bildiğimiz halde tekel mağazası olan, üstüne üstlük birde içeriye sayısal loto makinası yerleştirmiş bir dükkan sahibi, sırf kasasının arkasına Ayete’l Kürsi astı diye her şey yolunda mı olacak?
İmanımız sadece bir söylemden ibaret olamaz; bilinçli olarak seçtiğimiz bir hayat tarzı olmalı.
Bizler vicdan sahibi insanlarız. Bizim yüksek makama vereceğimiz bir hesap var, dolayısıyla vicdan seviyemizin de yaptığımız işlerde büyük olması gerekiyor.
Birbirimizin kusurunu bulmaya çalışma derdi ile o kadar meşguliz ki, güzel şeyleri paylaşmaya zaman kalmıyor.
Kimse kendi doğruluğu ve paklığı sebebiyle bir daha asla hataya düşmeyeceğini iddia edemez.
Birbirimizin kusurunu bulmaya çalışmakla o kadar meşgulüz ki, güzellikleri paylaşmaya zaman kalmıyor.
Gerçek bir lider taraftarları onu takip ettiğinde ne yaptığı değil, onlar onu hayal kırıklığa uğrattıklarında ne yaptığında belirlenir.
Allah’a sırtınızı döndüğünüzde gerçekten elimizde kalan tek şey pişmanlık ve karanlık bir hayat
Eğer vermemeyi Murad edersen o da kabulüm çünkü sen benden daha iyi bilirsin .
Bize bir nefes daha bir kalp atışı daha ve uzuvlarımızı hareket ettirebildiğimiz bir gün daha lütfeden Allah’tır.
Sahip olduklarınızla mutlu olun.
insanoğlu daha iyisini istemeye meyyaldir.
Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız
Eğer gerçekten iyi ve doğru iseniz, Allah bunu en iyi bilendir
Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir.

(İsra Suresi 1 7: 25)

Başkalarını çok kolay yargılayabilen karakterde bir insanın muhtemelen kendisi­ne dair çok temel bir meselesi vardır ve esasen ona kördür.
Başkalarını çok kolay yargılayabilen karakterde bir insanın muhtemelen kendisi­ne dair çok temel bir meselesi vardır ve esasen ona kördür.
Sen hayallerin peşinden koşarken, hayatın sessizce senden aldıklarıdır kader.
hayatta her zaman büyük hatalar yapma potansiyeline sahibiz.
İmanımız sadece bir söylemden ibaret olamaz; bilinçli olarak seçtiğimiz bir hayat tarzı olmalı.
Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere ye­meyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları idarecilere (rüşvet olarak) vermeyin. (Bakara Suresi 2: 1 88)
Öfke ateşini söndürmenin yolu, Rasûlallah’ın örnekliğini tatbik etmekten geçer.
Çoğu zaman insanları dinliyoruz fakat gerçekten dinlemiyoruz; sadece dinliyormuş gibi yapıyoruz ki bu da sahtecilik oluyor.
Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül eden­leri sever.

(Al-i İmran Suresi 3: 1 59)

Öfkelenecek biri varsa, o da kendimizdir, başkası değil.
Herhalde ümmet artık Allah’ın kitabına o kadar aşina ki, sizin, benim ve diğer insanların yaptığı hatalara ayıracak bir sürü vakti var.
De ki, Allah’ın ihsanıyla ve rahmetiyle, yalnızca bunlarla sevinç duysunlar.

(Yunus Suresi 1 O: 58)

Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez.

(Ali İmran 3: 1 45)

Allah bu dinin aramızdaki farkları artırıcı değil, bizi birleştirici özüne nüfuz ederek kalplerimizi birbirine yaklaştırmayı nasip etsin. Amin.
Duygularınızı bastırarak beklemeye sabır denmez. Aslında içşnizde biriktirdiğiniz şey barut tozudur ve en sonuda patlar
Müslümanlar örnek şahsiyetler olmalı.
Birbirimizin kusurunu bulmaya çalışmakla o kadar meşgulüz ki, güzellikleri paylaşmaya zaman kalmıyor.
İliş­kilerimizde bize gereken en önemli şey, dengeli olabilmek.
Şeriate dair ileri derecede ilimden bahsetmiyorum, en temel ahlakî kurallardan bahsediyorum. Temel, en temel ahlak kuralları bunlar.
Onlar bizimle alay ederken nasıl haksızlarsa, biz de kendimize dönüp bakmayı reddettiğimizde o kadar haksızız. Aynayı kendimize çevirmeliyiz artık. Bu sorunu çözmemiz lazım, dünyanın bize ettiklerinden şikayetlenmeyi bırakmanın tam zamanı. Biz tevhid ehli insanlarız. Allah’ın inayeti her türlü sorundan daha üstündür. Allah sizin tarafınızda olduğunda, hiçbir problem çok büyük değildir. Asıl problem bizim Allah’ın yardımını istemiyor olmamız; hatta onu kazanmak gibi bir telaşımız dahi yok. Allah’ın yardımı bedavaya üzerinize inmez, sizin onu üzerinize çekmeniz gerekir. Ahlaki sınırlarımızı kaybettik. Burada dine, fıkha ve şeriate dair ileri derecede ilimden bahsetmiyorum, en temel ahlakî kurallardan bahsediyorum. Temel, en temel ahlak kuralları bunlar.
Kendi nefret ettiklerini Allah’a layık görüyorlar, dilleri de kendilerinin her zaman en iyisine sahip olacaklarına dair ustaca yalan uyduruyor. Hayır, hayır. Bu insanlar ancak ateşe sahip olabilecekler. Bir kız evlatları olacağı fikrine üzülen insanlara karşı Allah’ın ne kadar celal sahibi olduğuna dair birbiri ardına öyle çok ayet nazil oluyor ki. Bu fikre üzülüyorlar. Subhanallah!
İncinmeye hakkımız var; bu bizim izzetimizin bir parçası. Eğer değerlerimize hakaret edildiği halde duygularımız incinmiyorsa bu haysiyetimizin olmadığı anlamına gelir. Biri gelip annem hakkında, babam hakkında, Peygamberim hakkında savuracak ve bu da beni hiç etkilemeyecek; mümkün mü?! Hayır! Beni etkiler, incitir ve kızdırır. Kızmaya hakkım var, ama kızmak ve saldırganlığın taraftarı olmak bütünüyle birbirinden ayrı konulardır. Medyanın hali hazırda yapmaya çalıştığı, bu ikisini aynıymış gibi göstermek.
Ümmet bir kaos içerisinde Bu kaosu dindirmek için bir şeyler yapmak bu ümmetin her bir üyesinin sorumluluğu. Kapasitemiz ne ise o ölçüde elimizden geleni yapmalıyız. Evet, belki dünyadaki tüm kaostan, taassuptan ve çılgınlıktan kurtulamayız; fakat en azından kendi üzerimize düşen kısmı yerine getirmiş oluruz.
Bir ümmet kendinde olanı değiştirmedikçe Allah insanlarda olanı değiştirmeyecektir. (Rad Suresi 13:11)
Dünyadaki adaletsizlikten bahsedip dururlar, fakat evlerinin içinde adalet yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir