İçeriğe geç

Reading Zindanı Balladı Kitap Alıntıları – Oscar Wilde

Oscar Wilde kitaplarından Reading Zindanı Balladı kitap alıntıları sizlerle…

Reading Zindanı Balladı Kitap Alıntıları

Ve şunu da bilirim,
Ve herkes bilsin isterim,
İnsan eliyle yapılan her bir hapishane
Utanç tuğlalarıyla örülmüştür
Birden fazla hayat yaşayanı
Birden fazla ölüm bekler
Böyle bir yerde hangi zarif söz
Dost yüreğini avutabilir ki?
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi az sever, kimi çok
Kimi alır, kimi satar
Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
Kimi gözünü bile kırpmaz.
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez
Bu adam sevdiğini öldürmüştü,
Ve bu yüzden de ölmüştü.
Ve herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Haklı mıdır, haksız mıdır,
Bilemem tüm bu Kanunlar;
Ama zindanda bizler biliriz,
Kaya gibidir bu duvarlar;
Bir gün burada bir sene kadar uzundur,
Öyle bir sene ki, günleri uzadıkça uzar.
İlk İnsan katlettiği gün kardeşini
Keder dolu dünya dönmeye başladı,
Ve bilirim ki, o günden beri
İnsanın İnsana koyduğu tüm Kanunlar,
Tıpkı bir meşum rüzgâr gibi,
Taneyi savurup, samanı tutar.
Ve biliyorduk ki, hoş bir seher vakti
Asacaklardı mahkûmlardan birini.
İçeri girdik doğruca, ruhlarımız müesser,
Aklımızda yalnızca Ecel, Keder ve
Kader:
Elinde küçük çantasıyla cellat ise geçti,
O kasvetin arasından, ayak sürüyerek;
Her birimizi bir titremedir aldı
Numaralı mezarlarımıza sürünüp
girerken
Gerçi İnsanın Merhameti ne yapabilir ki,
Katiller Çukuru’na atılmışsa eğer?
Böyle bir yerde hangi zarif söz
Dost yüreğini avutabilir ki?
Peki kim dayanabilir darağacında
Boynunda kendir ilmekle durmaya,
Ve gökyüzüne son bir defa
Celladın elleri arasından bakmaya?
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini,
Kimi ihtiyarken;
Kimi şehvetli ellerle boğar,
Kimi sevdiğini altına boğar:
Merhametlisi bıçağını savurur,
Çünkü böyle ölen çabuk soğur.
Kimi az sever, kimi çok,
Kimi alır, kimi satar;
Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
Kimi gözünü bile kırpmaz:
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Gözünden yaş yerine akan kanla
Temizledi çeliğe sarılmış elini:
Çünkü kanı ancak kan temizleyebilir,
Yaraları da ancak gözyaşı sarabilirdi.
Allar giyen adam Hükme vardığında
Üç hafta ömür verdi o zavallıya,
Ruhundaki bitmeyen kavgadan,
Ve bıçağı savuran elleri
Temizlensin diye her damla kandan
Şehvet’ten başka her şey, en sonunda
Toza döner insanlığın çarkında.
Bilinir ki çiçekler, bir çiçek koklaması
Düz bir insanda bile umutsuzluk giderir.
Ve şunu da bilirim,
Ve herkes bilsin isterim,
İnsan eliyle yapılan her bir hapishane
Utanç tuğlalarıyla örülmüştür..
Çünkü bilirler ki çiçeğin bir yaprağı
Alelade bir adamın bile derdine derman olur..
Birden fazla hayat yaşayanı
Birden fazla ölüm bekler..
İçimizden bir parça kopmuştu,
Ve o kopan şeyin adı Umut’tu.
Eyvah! Ne korkunçtur hâlbuki
Başkasının suçunu yüreğinde hissetmesi!
Kimi az sever, kimi çok,
Kimi alır, kimi satar;
Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
Kimi gözünü bile kırpmaz:
Çünkü herkes öldürür sevdiğini..
Bu adam öldürmüştü sevdiğini,
Ve bu yüzden de ölecekti..
Güneşi içiyordu kana kana
Şarap gibi güneşi içiyordu
Ne kadar şanslı ki kırık kalpliler,
Yüce Rabbin şefkatine mazhardır,
Doğru yolu nasıl bulur caniler?
Ruhlar günahlarından nasıl arınır?
Sessizlik korkunçtur dayanamazsın,
Sabahın çan sesini mumla ararsın…
Gam onda; ondaydı bahtın karası,
Acı bir çığlık attı sehpada son kez,
Nedamet, gözyaşı, gönül yarası,
Bunu benden iyi kimse bilmez…

Birden fazla doğan fani varlıklar,
Birden fazla helak olmalıydılar…

Kan dökmedik ama dertte başımız,
Erimiş kurşun gibi aktı yaşımız…
Yanında iki de gardiyan vardı,
Canına kıyar diye korkuyorlardı…

Üstelik yanındaki muhafızları,
Gece gündüz tepesinde hep dikilirdi,
Ne yalnız başına duaya daldı,
Ne de kendi başına ağlayabildi.

Kurban kendi canına kıymamalıydı,
Kendini cellada saklamalıydı…

Baharda meşeyi, karaağacı,
Yeşil yeşil sürgün verirken izle,
Hepsi şimdi, darağacı olmuş ne acı,
Sanki yılan zehir kustu köküne…

Ölüm hiç kimseye aman vermiyor,
Fidan tohumdayken, biçip geçiyor.

Hangi insan dinleyip ölüm hükmünü,
Hayattayken başını önüne eğer?
İçinden elem dolu, ıstırap yüklü,
Bir ses ona henüz, sen ölmedin der…

Görerek tabutunu yolu üstünde,
Yürür o dehşetengiz infaz evine…

Tavana konulmuş küçük bir camdan,
Semaya göz atmak istese bile,
Dudak zaten kireç kesilmiş çoktan,
Dua için kımıldamaz nafile…

Yüzü birden titrer, ruhu tarumar,
Alnında ölümün öpücüğü var…

Gardiyanlar vardı sessiz sedasız,
Her an onu sinsice izliyorlardı,
Ağlamak ne mümkün kalmadı yalnız,
Dua etse bile gözlüyorlardı…

Kurban kendi canına kıymamalıydı,
Ezkaza kafesten kaçmamalıydı…

Hapishaneden çıktığımda kimileri beni kıyafetlerle karşıladı, kimileri çeşit çeşit baharatlar getirdi, kimileri de akıl vermeye geldi.
Siz ise sevginizi getirdiniz.
Yaraları da ancak gözyaşı sarabilirdi:
Ah! Ne mutlu kalbi yumuşayanlara
Ve sonunda bağışlananlara
İnsan başka türlü nasıl yolunu bulabilir
Ve ruhunu Günah’tan arındırabilir?
Hayatı prangalara vurulmuş adamlar için,
Bir daha özgürce yürümeyecekler için,
Hiç de müphem hayallerden ibaret değildi
Bu neşeyle dolup taşan maskaralıklar;
Böyle bir yerde hangi zarif söz
Dost yüreğini avutabilir ki?
Yer yoktu yüreğinde endişeye;
Mutluyum derdi hep,
Celladın elleri yakında diye.
Peki kim dayanabilir darağacında
Boynunda kendir ilmekle durmaya
Ve gökyüzüne son bir defa
Celladın elleri arasından bakmaya?
Her ağlamak isteyişinde gözlerini diken,
Her dua etmek isteyişinde onu izleyen;
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Kimi gençken öldürür sevdiğini,
Kimi ihtiyarken;
Kimi şehvetli ellerle boğar,
Kimi sevdiğini altına boğar:
Merhametlisi bıçağını savurur,
Çünkü böyle ölen çabuk soğur.
Korkaklar öperek öldürür
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Oysa ben görmemiştim bir kez dahi
Güne böyle efkarla dalan birini.
Kimse bilemez benim bildiğim gibi: çünkü,
Birden fazla hayat yaşayanı
Birden fazla ölüm bekler.
Güneş sanki şarapmış gibi!
Süklüm püklüm adımlarla
Yürüdük soytarılar kervanında
Ama umurumuzda değildi
Belli ki
Ön saftaydık şeytanın ordusunda

Dünya bizi kalbinden söküp atmıştı
Tanrı bizden yana bakmıyordu bile
En yüce yerdedir zarafetin tahtı
Uğruna tüm insanların uğraştığı
Peki
Kim dayanabilir darağacına
Boynunda kendir ilmikle durmaya
Ve
Gökyüzünde son bir defa
Celladın elleri arasında kalmaya
Ne hoştur neşenin
Karaağacın yaprakları
Bahar mevsiminde yeşeren dalları
Ama
Ne fenadır görmek darağacını
Ve köklerindeki yılan ısırıklarını
Ovuşturmadı ellerini
Kapkara keder mağarasındaki
O düşüncesiz adamlar gibi
İstismara cüret eden yetimin ümidini
Sadece güneşe çevirdi gözlerini
Ve sabah havasını içine çekti
Oysa herkes öldürür sevdiğini
Bunu böyle bilin
Kimi hazin bir bakışla öldürür
Kimi latif bir sözle
Oysa ben görmemiştim
Bir kez dahi
Güne böyle efkarla dalan birini
Sessizlik korkunçtur dayanamazsın
Sabahın çan sesini mumla ararsın
Gündüzleri kaya taşıdık ya biz,
Geceleri taşlaşmıştı kalbimiz
Bu adam sevdiğini öldürmüştü,
Ve bu yüzden de ölmüştü.
Ve herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Her şeyi unuturuz, çürüdükçe çürürüz,
Ruhumuz ayrı, bedenimiz ayrı kokuşur.
İnsan eliyle yapılan her bir hapishane
Utanç tuğlalarıyla örülmüştür
Haklı mıdır, haksız mıdır,
Bilemem tüm bu Kanunlar;
Ama zindanda bizler biliriz,
Kaya gibidir bu duvarlar;
Bir gün burada bir sene kadar uzundur,
Öyle bir sene ki, günleri uzadıkça uzar.
İlk İnsan katlettiği gün kardeşini
Keder dolu dünya dönmeye başladı,
Ve bilirim ki, o günden beri
İnsanın İnsana koyduğu tüm Kanunlar,
Tıpkı bir meşum rüzgâr gibi,
Taneyi savurup, samanı tutar.
Hayvan asar gibi astılar o adamı:
Söylenmedi arkasından
Ürkek ruhunu sakinleştirecek
İnceden bir matem ezgisi bile,
Çabucak çıkardılar adamı,
Ve kapattılar bir deliğe.
İçimizden bir parça kopmuştu,
Ve o kopan şeyin adı Umut’tu.
Dümdüz işler İnsanın zalim Adaleti,
Yolundan sapmaz bir an bile:
Zayıfı da keser, güçlüyü de,
Ölüm saçar yürüdükçe:
Ezer geçer tüm güçlüleri,
Soyunu satan o katilin demir ökçeleri!
Kuşatmıştı ikimizi de zindan duvarları,
Öteki adamlardık ikimiz de:
Dünya bizi kalbinden söküp atmıştı
En yüce yerdir zarafetin tahtı,
Uğruna tüm insanların uğraştığı:
Peki kim dayanabilir darağacında
Boynunda kendir ilmekle durmaya,
Ve gökyüzüne son bir defa
Celladın elleri arasından bakmaya?
Oysa ben görmemiştim bir kez dahi
Güne böyle efkârla dalan birini.
Ben görmemiştim bir kez dahi,
Mahkûmların gökyüzü dedikleri
O küçük, mavi örtüleri
Ve ardında bırakarak sökülen yünlerini
Kıvrılıp giden bulut sürülerini
Böyle efkârlı gözlerle izleyen birini.
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini,
Kimi ihtiyarken;
Kimi şehvetli ellerle boğar,
Kimi sevdiğini altına boğar:
Merhametlisi bıçağını savurur,
Çünkü böyle ölen çabuk soğur.
Kimi az sever, kimi çok,
Kimi alır, kimi satar;
Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
Kimi gözünü bile kırpmaz:
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Anladım hangi melun fikirle
Yürüdüğünü bu yolda,
Anladım bu aydınlık günleri
Neden efkârlı gözlerle izlediğini;
Bu adam öldürmüştü sevdiğini,
Ve bu yüzden de ölecekti.
Yürüdü diğer Suçlularla birlikte
Üzerinde hırpani, boz bir kıyafetle;
Bir de başında kasketle,
Ve hafif, şen adımlar ile;
Oysa ben görmemiştim bir kez dahi
Güne böyle efkârla dalan birini.
Ama herkes de gene sevdiğini öldürür,
Bu böylece biline,
Kimi bunu yüklü bakışlarıyla yapar,
Kimi de okşayıcı bir söz ile öldürür,
Korkak, bir öpücükle,
Yüreklisi kılıçla, bir kılıçla öldürür
Kimi insan az sever, kimisi de çok uzun,
Kimiler aşkı satar, kimiler satın alır;
Kimileri de yapar bu işi gözyaşıyla,
Kimilerinde aşka serin kanla kıyılır:
Hemen herkes bir türlü öldürür sevdiğini,
Ama bundan ötürü herkes asılmamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir