İçeriğe geç

Ramses – Batı Akasyası’nın Altında Kitap Alıntıları – Christian Jacq

Christian Jacq kitaplarından Ramses – Batı Akasyası’nın Altında kitap alıntıları sizlerle…

Ramses – Batı Akasyası’nın Altında Kitap Alıntıları

‘Gece Bekçisi’ iç çekti. Bu iç çekiş başlangıcın okyanusu kadar derin, Nil ırmağının üzerinde batan güneş kadar yumuşaktı. Gece Bekçileri hanedanının sonuncu temsilcisi, efendisinin ayaklarının dibinde son nefesini verdi.

Yaz geliyordu ve Büyük Ramses de, Batı Akasyası’nın altında sonsuzluğa göç etmişti.

Ameni, çok üzgün bir ifadeyle:

Musa öldü, dedi.

Düşünü gerçekleştirdi mi?

Evet, Majeste. Halkının bundan böyle özgürce yaşayacağı vaat edilmiş toprakları buldu. Dostumuz, uzun süren gayretinin sonun da amacına ulaştı. Onun içini yakan ateş, suyun cömert, balın bol olacağı bir ülkeye dönüştü.

Musa Pi-Ramses’in yapımında büyük katkısı olan bir mimar, yıllarca süren göçebe hayatı sonunda imanı başarıya ulaşan bir insan ve coşkusu bir gün olsun eksilmemiş bir peygamber! Mısır’ın oğlu ve Ramses’in manevi kardeşi, düşü gerçek olan Musa.

Ramses Merenptah’a:

Canın sıkılmış gibi görünüyorsun, dedi.

Sonu gelmez yollarda ilerleyip birçok zorlu bölgeyi geçen Musa ile Yahudiler, kendileri için vaat edilmiş topraklar olarak kabul ettikleri Kenan Ülkesi’ne yaklaşıyorlar.

Musa için bu çok sevindirici olmalı

Bölgenin kabileleri için tam tersi. Bu kavgacı ulusun varlığından korkuyorlar. Bu nedenle, askeri müdahalede bulunmama izin vermenizi sizden bir kez daha istirham ediyorum.

Musa aradığını bulmak için yolun sonuna kadar gidecek ve sadık kullarının keyiflerince yaşayacakları bir ülke yaratacak. Bu böyle oğlum. Bu işe hiç karışmayalım. Yarın bu yeni devletle müzakere eder ve belki de onun müttefiki oluruz.
“Ya düşmanca davranırsa?

Musa doğduğu toprakların düşmanı olamaz. Sen Libyalılarla uğraş Merenptah, Yahudilerle değil.

Ramses’in küçük oğlu israr etmedi. Babasının açıklamasıyla ikna olmamasına rağmen, görevinin itaat etmek olduğunu düşünerek boyun eğdi.

Bu yersarsıntısı Toprak tanrısının bir mesajıdır. Mademki o, bu cepheye yeni bir şekil verdi, öyleyse onun iradesine karşı gelmeyelim.
Ramses, kendi eliyle papirüsün üzerine çizdiği bir planı şefe verdi.

İşte bu da, büyük Kraliçe Mat-Hor’un ebedi istirahatgâhı olacak. Bu mezarı Kraliçeler Vadisi’nde, Güzel İset’in mezarının epey uzağında, Nefertari’nin mezarının da daha uzağında kazacaksın.

Genç Hititli sarardı.

Benim mezarım mı ama

Ramses:

Bizim geleneğimiz bu, diye açıkladı. Bir kimse önemli bir görevi yüklendiği zaman öteki dünyayı düşünmek zorundadır. Ölüm bizim en iyi danışmanımızdır, çünkü davranışlarımızı yerli yerine oturtur ve esas olanla ayrıntı arasındaki farkı görmemize olanak sağlar.

“Genç yaşında kral olan Ramses zihniyetleri değiştireceğini, bütün toplumu kendi izinden sürükleyeceğini ve insanları sonsuza dek bayağılıktan kurtaracağını ummuştu. Ancak tecrübe kazandıkça, bu hayali de yok oldu. Insanoğlu, yalanın ve kötülüğün cazibesinden hiçbir zaman kurtulamayacaktı. Hiçbir doktrin, hiçbir din, hiçbir politika insanın tabiatını değiştiremezdi..”
“İnsanoğlu yoldan çıkmış tehlikeli bir hayvan,” dedi.
“Sonunda yeryüzünü kirletip kendi soyunu bütünüyle yok edecek.”
Kendisinden önce hükümdarlık edenler gibi Ramses de, hiç değişmeden kalan her şeyin ölüme mahkum olduğunu biliyordu..
-Yine mi okuyorsun…
-Bu ülkede ayrıntılarla uğraşacak birinin olması gerekiyor.
Hınca dönüşen aşk korkunç bir silahtır.
Bu kurumuş ağaç aslında hayatın kaynağı değil miydi? Kuşlar onun dallarında yuvalarını kuruyor, böcekler ondan besleniyordu. Tek başına o, canlı varlıklar arasındaki görünmez ilişkinin gizemini simgeliyordu.
Benzerlik ve tekdüzelik, bir canavar yaratıyordu: gözünü güç hırsı bürümüş, yaratıcılıktan yoksun bir devlet ve insan haklarını savunur gözükürken onları aslında ezen çıkarcılar.
Bir çok konuda iştahımı kaybettim. Belki de bu, bilgeliğin başlangıcıdır, kim bilir?
İnsanoğlu yoldan çıkmış tehlikeli bir hayvan. Sonunda yeryüzünü kirletip kendi soyunu bütünüyle yok edecek. İnsanları, kendi yarattıkları ve sonra da içinde sıkışıp kaldıkları bir yıkım sürecinden çekip çıkarmak imkansız. Kendilerini yok etmek için sürdürdükleri bu inat neden?
Ah, şu kurallar! Hayatı çekilmez kılmaktan başka bir işe yaramazlad.
Dünya giderek artan bir ölçüde zorbalık yönetimine, açgözlülüğe ve bencilliğe yöneliyordu.
“ Hiç kimse gerçeği saklama hakkına sahip değildir.”
“ Bir kaç gün içinde insanların, kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman hiçbir utanma duygusuna sahip olmadıklarını ve başkalarına zarar verip vermediklerini umursamadıklarını gördü.”
“ Özgürlüğe saygı göster ve onu engellemekten sakın.”
“ Koşullar ne olursa olsun, doğruluk içinde davranman gerekirdi Mat-Hor. Bir lider halkına örnek olmazsa, bütün ülke gerilemeye başlar ve harabeye döner.”
Bu lanet yaşlılığın biricik avantajı, yorgunluğun ne olduğu bilinmeyen ahretin verimli topraklarında buluşmaya can attığı sevdiklerine onu yaklaştırmasıydı.
Açgözlülüğün, insanı kör ve sağır eden çaresiz bir hastalık olduğunu bilmiyor musun?
Bereket versin ki hiç kimse ölümden kaçamıyor.
[ ] öbür dünyada dinlenmek için çok zamanımız olacak! Bizim bu dünyadaki kısa süreli varoluşumuz tüm gayretimizi göstermemiz içindir. Ancak bu sayede zamana karşı koyabiliriz.
Gevşek ve ikiyüzlü saray erkânı, kendiliklerinden düşünecekleri yerde beni göklere çıkarmakla uğraşan saygın kişiler ve ancak benim kararlarımla var olabilen sözde sorumlular iş başındayken, sevinebilir miyim?
Barış, yeryüzü nimetlerinin en tatlı olanı değil midir?
Birkaç gün içinde insanların, kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman hiçbir utanma duygusuna sahip olmadıklarını ve başkalarına zarar verip vermediklerini umursamadıklarını gördü.
Sakat kalan dördüncü heykel ise, insan elinden çıkmış her eserin özünde olan eksikliğin ve dayanıksızlığın tanıklığını yapacaktı.
Özgürlüğe saygı göster ve onu engellemekten sakın.
Bir başarısızlık için ağlamanın ne faydası var? Böyle davranmak sadece zayıf insanlara özgüdür.
Bir lider halkına örnek olamazsa, bütün ülke gerilemeye başlar ve harabeye döner.
Geçmişin sırlarını kavramadan geleceği nasıl hazırlayacağız?
İnsanoğlu, yalanın ve kötülüğün cazibesinden hiçbir zaman kurtulamayacaktı. Hiçbir doktrin, hiçbir din, hiçbir politika insanın tabiatını değiştiremezdi.
[ ] düşmanın en beklenmedik yerden çıkabileceğini unutmayın.
Kötülük güçleri birleşmeye karar verdikleri zaman, dedi, hiçbir şey olanaksız değildir.
Benzerlik ve tekdüzelik, bir canavar yaratıyordu: Gözünü güç hırsı bürümüş, yaratıcılıktan yoksun bir devlet ve insan haklarını savunur gözükürken onları aslında ezen çıkarcılar.
Birçok konuda iştahımı kaybettim. Belki de bu, bilgeliğin başlangıcıdır, kim bilir?
Uygarlığımızın temel değerleri söz konusu olduğu zaman geri adım atmamak gerekir.
Aralarındaki her türlü bağ koptuğu zaman, insanlar karınca sürülerinden farksız olacak ve başlarına geçen zorba hükümdarların kukla gibi kullandıkları birer fanatiğe dönüşecekler.
İnsanoğlu yoldan çıkmış tehlikeli bir hayvan, dedi. Sonunda yeryüzünü kirletip kendi soyunu bütünüyle yok edecek. İnsanları, kendi yarattıkları ve sonra da içine sıkışıp kaldıkları bir yıkım sürecinden çekip çıkarmak imkansız. Kendilerini yok etmek için sürdürdükleri bu inat neden?
[ ] dünya giderek artan bir ölçüde zorbalık yönetimine, açgözlülüğe ve bencilliğe yöneliyordu.
Biz, kadınlara aşağılık mahluklarmış gibi davranan barbar bir ulus değiliz.
Bir insan belli bir sınırı aştıktan sonra bir daha geri dönemez. Affetmek, zayıfları bir kandırmacasıdır.
Atalarımızla ilişki kurmadan hangi hangi dünyayı yaratabiliriz?
Her varlığa soluk veren, Mısır’ın büyük ruhu Amon, hiçbir zaman görülemediği halde, yaptığı işlerle gizemli varlığını hissettiriyordu. Bir ilahi: O rüzgârın içindedir, ama onu göremezsiniz. Gece onun varlığıyla doludur. Yüksek olanı da, alçak olanı da o gerçekleştirir, diyordu. Işığa Çıkma Kitabında, söylendiği gibi, aslında insan zekâsının hiçbir zaman kavrayamayacağı Amon’u tanımaya çalışmanın tek yolu, karanlıkları ve kötülükleri yok etmek, geleceği görmek ve ülkeyi gökyüzünün bir yansıması haline getirmekti.
İnsanoğlu, yalanın ve kötülüğün cazibesinden hiçbir zaman kurtulamayacaktı. Hiçbir doktrin, hiçbir din, hiçbir politika insanın tabiatını değiştiremezdi.
Din dışı dünyanın gürültüleri tapınağın duvarlarından geçmez ve böyle olması daha iyidir.
İnsanoğlu yoldan çıkmış tehlikeli bir hayvan, dedi. Sonunda yeryüzünü kirletip kendi soyunu bütünüyle yok edecek. İnsanları, kendi yarattıkları ve sonra da içine sıkışıp kaldıkları, bir yıkım sürecinden çekip çıkarmak imkânsız. Kendilerini yok etmek için sürdürdükleri bu inat neden?
Insanoğlu yoldan çıkmış tehlikeli bir hayvan, dedi Sonunda yeryüzünü kirletip kendi soyunu bütünüyle yok edecek. İnsanları, kendi yarattıkları ve sonra da içine sıkışıp kaldıkları bir yıkım sürecinden çekip çıkarmak imkansız. Kendilerini yok etmek için sürdürdükleri bu inat neden?
Hattuşil:
Çünkü insanlar giderek tanrılardan uzaklaşıyorlar, diye yanıt verdi. Aralarında her türlü bağ koptuğu zaman, insanlar karınca sürülerinden farksız olacak ve başlarına geçen zorba hükümdarların kukla gibi kullandıkları birer fanatiğe dönüşecekler.
Şimdi de kırışıklıklara karşı kremi kullanma zamanı geldi..
Affetmek , zayıfların bir kandırmacasıdır.
Ramses, tanrıların ona bahşettiği gücü, insanlar üzerinde egemen olmak için değil, doğruluğa hizmet etmek için kullanılanıyordu.
Yılanın zehri ya tedavi edecektir ya da öldürecektir.
“Hiçbir doktrin, hiçbir din, hiçbir politika insanın tabiatını değiştiremezdi.”
Bu dünyada olduğu gibi öteki dünyada da hiç kimse ‘Işığın Oğlu’nu unutamayacak.
Tıp aynı zamanda hem bir bilim hem de bir sanattır.
Yeniden doğmak için önce hayatta kalmayı başarmak gerekir !
Sevmek ne kadar güzeldi!
Çiçekleri dikmek, büyüdüklerini görmek, aslında çok narin olan böylesine güzel bir yaşamın devamını sağlamak Bundan daha soylu bir şey olabilir mi?
Hiç kimse bir başkasına ruhsuz bir nesne veya malmış gibi davranma hakkına sahip değildir.
Ölüm bizim en iyi danışmanımızdır, çünkü davranışlarımızı yerli yerine oturtur ve esas olanla ayrıntı arasındaki farkı görmemize olanak sağlar.
İnsanoğlu, yalanın ve kötülüğün cazibesinden hiçbir zaman kurtulamayacaktı.Hiçbir doktrin, hiçbir din, hiçbir politika insanın tabiatını değiştiremezdi.
Setau bir sepetten üçgen biçiminde bir ekmek, bir tas yulaf lapası, kurutulmuş bir balık, haşlanmış bir güvercin, kızartılmış bir bıldırcın, şarapta pişirilmiş iki böbrek, incir ve otlu peyniri çıkardı. Ameni’nin incelediği papirüsleri bir kenara kaldırıp yiyecekleri ağır hareketlerle teker teker çalışma masasının üzerine koydu.
Ne bu?
Kör müsün? İki ya da üç saat için açlığını giderecek uygun bir yemek.
İhtiyacım yok ki
Olmaz olur mu, hem de çok ihtiyacın var. Eğer miden dolu değilse kafan da düzgün çalışmaz.
Solgun yüzlü katip çıkıştı.
Bana hakaret mi ediyorsun?
Yoksa bana yine aynı şeyden söz..
Aynen öyle! Nubye için daha çok ödenek istiyorum
Yeniden doğmak için önce hayatta kalmayı başarmak gerekir!
Durumu ne olursa olsun her insanın tatmin edemediği bazı arzuları vardır ve ben de herhangi bir insandan farklı değilim.
En yükseği, en yaşamsalı aramak, her zaman doğru yolu izlemek demektir.
Sadece insanlar korkunç şeyler yaparlar
Koşullar ne olursa olsun, doğruluk içinde davranman gerekirdi Mat-Hor. Bir lider halkına örnek olamazsa, bütün ülke gerilemeye başlar ve harabeye döner.
Hiç kimse gerçeği saklama hakkına sahip değildir.
Bereket versin ki hiç kimse ölümden kaçamıyor.
Az da olsa adaletsizliği asla kabul etme.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir