İçeriğe geç

Qiyamçı Kitap Alıntıları – Veronica Roth

Veronica Roth kitaplarından Qiyamçı kitap alıntıları sizlerle…

Qiyamçı Kitap Alıntıları

Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
Beni kurtarmaya çalışabilirdin, ödlek herif!
Öyle güçlü bağırıyorum ki yüzüm yanarken gözlerim doluveriyor.
Deneyip başarısız olsan bile beni sevdiğini bilirdim en azından!
Üç ayda insanın görünümünün fazlasıyla değişecebileğini düşünürdüm. Ama bu sefer değişmem sadece bir kaç gün aldı. Daha yaşlı görünüyorum. Belki kısa saçtandır yada belki yaşadığım herşeyi bir maske gibi yüzümde taşıyorumdur. Ne olursa olsun, çocuk gibi görünmediğimde daha mutlu olacağımı sanırdım.
Ses ve hareket, yas ve suçluluk duygusunun sığınağı gibi.
Anlaşmazlık olmadan anlaşmazlığı nasıl durdurabilirsin?
Hayat da bizi kirlerimizden arındırıp dünyaya tertemiz geri yollasa hoş olurdu. Ama bazı kirler kolay çıkmaz.
Ben onunum, o da benim; başından beri bu hep böyle olmuştu. ♡
Gözlerime bakabilmek için geri çekildiğinde gözkapakları yarı kapalı.
Söz ver bana, diye fısıldıyor. Gitmeyeceksin. Benim için. Hatırım için.
( )
Ağlamak bilimsel açıklamalara meydan okuyan bir şeymiş. Gözyaşının tek amacı, gözlerin kurumasını önlemek. Gözyaşı bezlerinin duygular doğrultusunda haddinden fazla gözyaşı salmasının hiçbir nedeni yok.
( )
Kuralsız, diyor. Bir özel isim. Savaşçı olarak görülmesi gerekmeyen ama kurulu düzen ve otoriteye karşı duran kişi.
İnsanların katman katman sırlardan oluştuğunu keşfettim artık. Birini tanıdığınızı sanıyorsunuz, onu anladığınızı düşünüyorsunuz ama her zaman sizden sakladıkları bir yanları, yüreklerinin derinliklerine gömdükleri arzuları oluyor. Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
“Suçluluk duygusunun, sana daha sonra nasıl davranacağını öğretmesine izin ver,”
“Tıpkı vahşi bir hayvan gibi gerçek, kafese kapatılamayacak kadar güçlü.”
Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
“Rahatla Beatrice,” diyor Marcus. “Daha önce de araba kullandım.”

“Ben de daha önce bir sürü şey yaptım ama o şeylerde iyi olduğum anlamına gelmez bu!”

Beatrice sen mükemmel bir karaktersin kızım!

“ herkes gibi onlar da iyiyle kötünün bir karışımı, ne biri ne öteki..”
Ne olursa olsun yola devam etmek gerekiyor
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Böyle devam ederse fena dağılacağım ve belki böylesi daha iyidir. Belki paramparça olmak ve bir şeyleri düşünmek zorunda kalmamak daha iyidir.
“Ben de öyle düşünmüştüm,” diyor Johanna. “Ama unutmayın, bazen ezdiğiniz insanlar gün gelir sizden daha güçlü olurlar.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsanların katman katman sırlardan oluştuğunu keşfettim artık. Birini tanıdığınızı sanıyorsunuz, onu anladığınızı düşünüyorsunuz ama her zaman sizden sakladıkları bir yanları, yüreklerinin derinliklerine gömdükleri arzuları oluyor. Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
Bence insanlığımızı kaybetmemek için ağlayarak içimizdeki hayvan yanımızı özgür bırakıyoruz. Çünkü içimde kükreyen, hırlayan bir canavar var ve özgürlük için, Tobias için, her şey bir yana yaşamak için çırpınıyor. Ne kadar denersem deneyeyim, onu öldüremiyorum.
“Sen ne yaptın?” diye haykırıyorum.
“Sen ölürsen ben de ölürüm.”
“Söz ver bana,” diye fısıldıyor. “Gitmeyeceksin. Benim için. Hatırım için.”
Tesadüfen Peter, Drew ve Al’in bana saldırdığı yerden geçiyorum. Onları görememiştim ama kokusundan Al’i tanımıştım. Limon otu kokusunu hala burnumda hissediyorum. Bu koku artık bana arkadaşımı değil, uçuruma sürüklenirken hissettiğim çaresizliği hatırlatıyor.
“Ben Uyumsuz Tris’i, topluluk sadakatini takmadan kararlar veren, sıradan bir topluluk arketipi olmayan kızı seviyorum. Ama kendini yok etmek için elinden geleni ardına koymayan Tris… Onu sevemem.”
O an Cesurluk adaylığımın bana önemli bir ders öğrettiğini fark ediyorum: Ne olursa olsun yola devam etmek gerekiyor.
Bazen matem mantık dinlemiyor.
Bütün gücümle koşuyorum, sanki hava yerine adrenalin soluyorum.
Bazen, diyor Tobias İnsanlar gerçek olmasa bile mutlu olmak ister.
Pencerelerden giren güneş ışığı o kadar yoğun ki dışarıda oturuyormuşuz gibi hissediyorum.
“Neden dayanmalıyım? Neden bir kere olsun başkası bir şey yapmıyor? Ya ben artık bunu yapmak istemiyorsam?”
“ İkimiz de kötü kalpli olabiliriz ama aramızda devasa bir fark var. Ben böyle olmaktan mutlu değilim.”
Benim için ölüm duygulardan arınmış bir gerçeklikten başka bir şey değildi. Ama öldü kelimesi, fokurdayıp çalkalanan sesler arasında göğsüme çekiç yemişim gibi hissetmeme neden oluyor. Yas canavarı uyanıp pençeleriyle boğazıma ve gözlerime hücum ediyor.
Hayat da bizi kirlerimizden arındırıp dünyaya tertemiz geri yollasa hoş olurdu. Ama bazı kirler kolay çıkmaz.
Şeytanlık, olayın neresinden baktığına bağlı.
Ne yapıyorsunuz?
Çay hazırlıyorum, diyor adam.
Çayın bu meseleyi çözeceğini hiç sanmıyorum.
Suçluluk duygusunun, sana daha sonra nasıl davranacağını öğretmesine izin ver,” derdi babam.
“Ne olursa olsun seni seviyorum,” derdi annem.
Bir yanımla onları zihnimden yakıp uzaklaştırmak, bir daha asla onlar için yas tutmamak istiyorum. Diğer yanım onlarsız nasıl birine dönüşeceğimden korkuyor.
Bir yerlerde okumuştum; ağlamak bİlimsel açiklamalara meydan okuyan bir şeymiş. Gözyaşının tek amacı, gözlerin kurumasını önlemek. Gözyaşı bezlerinin duygular doğrultusunda haddinden fazla gözyaşı salgılamasının hiçbir nedeni yok.

Bence sadece insanlığımızı kaybetmemek için ağlayarak içimizdeki hayvan yanımızı özgür bırakıyoruz.

Ama unutmayın, gün gelir ezdiğiniz insanlar sizden daha güçlü olur.
Cesurluktayken daha az bencil olmayı öğrendim. Uğruna savaşabileceğim insanlar olduğunu fark ettim.Hatta uğurlarında ölebileceğim insanlar.
İnsanlar bir şeyi sadece iki nedenle yapar.Birincisi, karşılığını almak için.İkincisi ise kendilerini borçlu hissettikleri için.
Bazen , diyor Tobias, İnsanlar gerçek olmasa bile mutlu olmak ister.
Ama unutmayın, bazen ezdiğiniz insanlar gün gelir sizden daha güçlü olurlar.
En güçsüz olması gereken anda daha güçlü duruyor.
İnsanların katman katman sırlardan oluştuğunu keşfettim artık. Birini tanıdığınızı sanıyorsunuz, onu anladığınızı düşünüyorsunuz ama her zaman sizden sakladıkları bir yanları, yüreklerinin derinliklerine gömdükleri arzuları oluyor. Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
İnsanların katman katman sırlardan oluştuğunu keşfettim artık. Birini tanıdığınızı sanıyorsunuz, onu anladığınızı düşünüyorsunuz ama her zaman sizden sakladıkları bir yanları, yüreklerinin derinliklerine gömdükleri arzuları oluyor. Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
Bazen, diyor Tobias kolunu omzuma atarken, İnsanlar gerçek olmasa bile mutlu olmak ister.
Aslında özünde kötülük falan yok. Tabanca bir aletten başka bir şey değil.
Ama unutmayın, bazen ezdiğiniz insanlar gün gelir sizden daha güçlü olurlar.
İnsanların katman katman sırlardan oluştuğunu keşfettim artık. Birini tanıdığınızı sanıyorsunuz, onu anladığınızı düşünüyorsunuz ama her zaman sizden sakladıkları bir yanları, yüreklerinin derinliklerine gömdükleri arzuları oluyor. Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
insanlar bir şeyi sadece iki nedenle yapar. Birincisi, karşılığını almak için. İkincisi ise kendilerini borçlu hissettikleri için.
Bence insanlığımızı kaybetmemek için ağlayarak içimiz deki hayvan yanımızı özgür bırakıyoruz.
Bazen, diyor Tobias kolunu omzuma atarken, İnsanlar gerçek olmasa bile mutlu olmak ister.
Dağılan parçalarımı toplamak, ayakkabı bağcığını bağlamak gibi. Boğuluyormuşum gibi hissediyorum ama aynı zamanda güçlüyüm.
Tipki vahşi bir hayvan gibi gerçek, kafese kapatılamayacak kadar güçlü.
-Dürüstlük Grubu Manifestosu’ndan
“ Kaybedene kadar sevdiğimi bilmediğim bir kaç şey de var “
Nasılsın Beatrice?
Sen bana Beatrice mi dedin?
Şansımı deneyeyim dedim. Kötü mü yaptım?
Ben önemli falan değilim. Herkes ben olmadan da yaşayabilir diyorum.
Herkesten bana ne? Ben nasıl yaşayacağım?
Daha yaşlı görünüyorum. Belki kısa saçtandır ya da belki yaşadığım her şeyi bir maske gibi yüzümde taşıyorumdur. Ne olursa olsun, çocuk gibi görünmediğimde daha mutlu olacağımı sanırdım. Oysa şu anda boğazıma bir yumruk oturmuş gibi hissediyorum.
Yas, suçluluk duygusu kadar ağır değil ama insandan çok daha fazlasını alıp götürüyor.
VE SONNN.
İğrenç bir hain olduğunu söylüyorlar, diyor.
Aman boşver, diyor Zeke.
Ne olursa olsun yola devam etmek gerekiyor bazen bilinçsizce bazen bile bile
Her seçimin bir sonucu vardır.
Herşeyin bir bedeli ..
Bazen kabusa çevirir bazen ise rahata eriş hiçbir zaman ortası olmaz unutmayın ..!
Sizi öldürmek yapabilecekleri en kötü şey değil. Kontrol etmeleri daha beter.
Suçluluk duygusunun, sana daha sonra nasıl davranacağını öğretmesine izin ver,” derdi babam.
“Ne olursa olsun seni seviyorum,” derdi annem.
Bir yanımla onları zihnimden yakıp uzaklaştırmak, bir daha asla onlar için yas tutmamak istiyorum. Diğer yanım onlarsız nasıl birine dönüşeceğimden korkuyor.
Üzgün olmanın çok ötesindeyim
Cesurluktayken daha az bencil olmayı öğrendim. Uğruna savaşabileceğim insanlar olduğunu fark ettim.Hatta uğurlarında ölebileceğim insanlar.
Sadece değeceklere..!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir