İçeriğe geç

Postmodern Durum Kitap Alıntıları – Jean François Lyotard

Jean François Lyotard kitaplarından Postmodern Durum kitap alıntıları sizlerle…

Postmodern Durum Kitap Alıntıları

Metraux Clastres şöyle der: İlkel bir toplumu inceleyebilmek için, o sırada biraz olsun çürümüş olması gerekir. Gerçekten de yerli bilgilendiricinin (informateur) [toplumunu] etnolog gözüyle inceleyebilmesi, kurumlarının işleyişi hakkında, dolayısıyla meşruiyeti hakkında, kendi kendine sorular sorabilmesi gerekir. Clastres, Achè kabilesindeki başarısızlığı üstüne düşünürken, sözünü şöyle bağlar: Bunun için, Achè’ler hepsi birden, talep etmedikleri hediyeleri kabul ediyor, ama önerilen diyalog denemelerini reddediyorlardı, çünkü buna ihtiyaç duymayacak kadar kuvvetliydiler; ancak hasta oldukları zaman konuşmaya başlayabilecektik.
Aristoteles, apophantika dediği şeyi tanımlamak suretiyle, savoir ın nesnesini güçlü biçimde sınırlandırır: Her söylem bir anlam (semantikos) taşır; fakat her söylem betimleyici (apophantikos) değildir; böyle olan, yalnızca doğru veya yanlış demenin ait olduğu söylemdir. Oysa bu her durumda olmaz: Örneğin dua (rica) da bir söylemdir, ama ne doğru ne yanlıştır (Peri hermeneias 4, 17a).
Küresel pazarın yeniden açılması, şiddetli bir ekonomik rekabetin tekrar başlaması, Amerikan kapitalizminin münhasır hegemonyasının ortadan kalkması, sosyalist seçeneğin zayıflaması, Çin pazarının serbest mübadeleye açılma olasılığı ve birçok başka faktör, yaşadığımız 70’li yılların sonunda çıkagelerek devletleri, 30’lu yıllardan beri oynamaya alışmış oldukları rolü, yatırımları koruma ve yönlendirme hatta planlama rolünü, ciddi biçimde gözden geçirmeye hazırlamıştır.
bilim, kendini birtakım işe yarar kurallı durumlar dile getirme çabasına indirgemediği ve doğruyu aradığı ölçüde, kendi oyun kurallarını da gerekçeleriyle ortaya koymak zorundadır. İşte o zaman kendi statüsü hakkında bir gerekçeleme söylemi kullanır ki, buna felsefe denmiştir.
Biliyorlar. Karar vericilerin kibri işte bu boyutta; körlükleri de
Bilişim çağında bilgi sorunu, her zamankinden çok daha büyük ölçüde bir iktidar sorunudur.
Bilgi de artık satılmak için üretiliyor.
Bilginin öznesi halk değil, spekülatif zihniyettir.
Bilimi başlatan Platoncu söylem bilimsel değil Bilimsel bilgi doğru bilgi olduğunu öbür bilgiye, anlatıya, başvurmadan bilemez ve bildiremez; anlatı onun için bilgi-olmayandır.
Formül şöyle değil: kanıtlayabilirim, çünkü gerçeklik dediğim gibidir; fakat şöyle: kanıtlayabildiğim sürece gerçekliğin dediğim gibi olduğu düşünülebilir.
Bilgi de artık satılmak için üretiliyor.
Ulus devletlerin önce topraklara hakim olmak, ardından hammaddelerin ve ucuz işgüçlerinin konum ve işletimlerine hakim olmak için savaştıkları gibi, gelecekte bu kez bilgiye hakim olmak için savaşacakları düşünülebilir.
Biliyorlar. Karar vericilerin kibri işte bu boyutta; körlükleri de
Konuşmak, oynamak anlamında, savaşmaktır.
Bilgi de artık satılmak için üretiliyor ve yeni bir üretimde değerlendirilmek için kullanılıyor.
Büyük aniatılara başvuru artık konu dışı; demek ki, postmodem bilimsel söylemin geçerlilik ge rekçesi olarak ne Tin’in diyalektiğine hatta ne de insanlığın öz gürleşmesine başvurulabilir.
Demek ki, kanıt yoksa söylemlerin doğrulanması da yok, yani para yoksa hakikat de yok . . . Bilimsel bilginin dil oyunları zenginlerin oyunları olacak, bu oyunlarda en zengin olan en çok hak.lı çıkma şansına sahip olacaktır. Zenginlik, etkililik ve hakikat arasında bir denklem kurulmaya başlamıştır.
Ama yine de bir kanıt öne sürmek bir olguyu tespit ettirmektir.
Ama böyle bir tespit nedir? Göz, kulak, bir duyu organı tara
fından yapılan bir kayıt mı?13 Duyular aldahcıdır; ayrıca erim
alanı ve ayırıcı güç açısından da sınırlıdırlar.
Çağdaş toplum ve kültürde, sanayi-sonrası toplum ve postmodem kültürdeı, bilginin meşrulaşhrılması sorunu artık başka terimlerle ortaya konuyor. Büyük anlatı, kendisine yüklenen birleştirme tarzı ne olursa olsun, yani ister spekülatif aniatı ister özgürleşme anlatısı söz konusu olsun, artık inanılırlığını yitirmiştir.
Kapitalizm ve Bilgi

Bilginler, teknisyenler, aygıt ve aparatlar hakikati öğrenmek
için değil, gücü artırmak için satın alınıyor.

O zaman postmodern nedir? Şüphesiz modernin bir parçasıdır. Devralınan tek şey dünse, şüphe edilmelidir.
Cezanne’ın meydan okuduğu uzam hangisidir? Empresyonistlerin.
Picasso ve Braque hangi nesneye saldırdılar? Cazanne’ın nesnesine.
Duchamps 1912’de hangi savdan ayrıldı? Kübist bile olsa resim yapılmalı savindan.
Korkunç bir hızlanma içerisinde, kuşaklar kendilerini çökertmektedirler. Bir yapıt postmodernse modern olabilir. Böyle anlaşılan postmodernizim amacında modernizim değildir oluşumunda modernizimdir ve bu oluşum durumu süreklidir.
Tekno-bilim hastalıkla mücadele etme aracı değil onu yayma aracı haline geldi. Biz artık bu gelişmeye eskiden olduğu gibi ilerleme diyemeyiz. Bu gelişme artık kendi başına var oluyor gibi görünen, bağımsız bir güç tarafından yönlendirilen ya da önünegeçilemez bir durum haline geldi. İnsanın ihtiyacından kaynaklanan bir durumdan kaynaklanmıyor artık. Aksine, insan toplulukları bu gelişme yüzünden çarpık bir hale geldi. İnsanın artık yeni düşünce ve eşya tüketme sürecinde olduğunu söyleyebilirim
Biliyorlar. Karar vericilerin kibri işte bu boyutta; körlükleri de
Üniversite özgürlüğü fikri artık başka bir çağa ait.
Konuşmak, oynamak anlamında, savaşmaktır.
Bilgi de artık satılmak için üretiliyor ve yeni bir üretimde değerlendirilmek için kullanılıyor.
Tekno-bilim hastalıkla mücadele etme aracı değil onu yayma aracı haline geldi. Biz artık bu gelişmeye eskiden olduğu gibi ilerleme diyemeyiz. Bu gelişme artık kendi başına var oluyor gibi görünen, bağımsız bir güç tarafından yönlendirilen ya da önünegeçilemez bir durum haline geldi. İnsanın ihtiyacından kaynaklanan bir durumdan kaynaklanmıyor artık. Aksine, insan toplulukları bu gelişme yüzünden çarpık bir hale geldi. İnsanın artık yeni düşünce ve eşya tüketme sürecinde olduğunu söyleyebilirim
İnsana yapılacak en büyük kötülük, onu bir umudun içine hapsetmektir.
Aşırı basitleştirilmiş bir ifadeyle diyebiliriz ki, postmodern
sayılan tutum, üst-anlatılara karşı inançsızlıktır

Postmodern Durum, Jean François Lyotard

Sistem :
sistem kendini, insanlığı önce insanlığından çıkarıp sonra başka
bir normatif yetenek düzeyinde tekrar insanlaştırarak peşinden
sürükleyen avangardist makine olarak sunuyor
Büyük aniatılara başvuru artık ko nu dışı; demek ki, postmodem bilimsel söylemin geçerlilik ge rekçesi olarak ne Tin’in diyalektiğine hatta ne de insanlığın öz gürleşmesine başvurulabilir.
kapitalizm ve bilgi

Bilginler, teknisyenler, aygıt ve aparatlar hakikati öğrenmek
için değil, gücü artırmak için satın alınıyor.

Demek ki, kanıt yoksa söylemlerin doğrulanması da yok, yani para yoksa hakikat de yok . . . Bilimsel bilginin dil oyunları zenginlerin oyunları olacak, bu oyunlarda en zengin olan en çok hak.lı çıkma şansına sahip olacaktır. Zenginlik, etkililik ve hakikat arasında bir denklem kurulmaya başlamıştır.
Aniatıların böyle gözden düşüşünde, İkinci Dünya Sava
şı’ndan itibaren teknik ve teknolojilerde görülen ve vurguyu
eylemin amaçlarından ziyade araçları üzerine kaydıran büyük
atılımın ya da ileri kapitalizmin, 1930-1960’lı yılları Keynesçi
liğin koruması altında nispeten çekingen kalarak geçirdikten
sonra yeniden harekete geçip yayılışıyla yarattığı, komünist se
çeneği saf dışı ederek mal ve hizmetlerden bireyselce yarar
lanma ilkesini tekrar değerlendiren yeni zihniyetin sonucunu
görmek mümkündür.
Çağdaş toplum ve kültürde, sanayi-sonrası toplum ve postmodem kültürdeı, bilginin meşrulaşhrılması sorunu artık başka terimlerle ortaya konuyor. Büyük anlatı, kendisine yüklenen birleştirme tarzı ne olursa olsun, yani ister spekülatif aniatı ister özgürleşme anlatısı söz konusu olsun, artık inanılırlığını yitirmiştir.
Aşırı basitleştirilmiş bir ifadeyle diyebiliriz ki, postmodern
sayılan tutum, üst-anlatılara karşı inançsızlıktır
İnsana yapılacak en büyük kötülük, onu bir umudun içine hapsetmektir.
Bilim adamı anlatısal önermelerin geçerliliğini sorgular ve bunların hiçbir zaman tartışma ve kanıtlamaya bağlı olmadığı sonucuna varır. Bunları farklı bir zihniyete ait olarak sınıflar: yaban, ilkel, gelişmemiş, gerici, yabancılaşmış, farklı görüşlerden ibaret, adetler, otorite, önyargı, cehalet, ideoloji. Anlatılar, masallar, mitler, efsaneler olarak yalnızca kadınlar ve çocuklar için uygundur. En iyisi bu karanlıkçılığı (obscurantism) medenileştirmek, eğitmek ve geliştirmek için ışık tutmaktır.
Aniatıların böyle gözden düşüşünde, İkinci Dünya Sava
şı’ndan itibaren teknik ve teknolojilerde görülen ve vurguyu
eylemin amaçlarından ziyade araçları üzerine kaydıran büyük
atılımın ya da ileri kapitalizmin, 1930-1960’lı yılları Keynesçi
liğin koruması altında nispeten çekingen kalarak geçirdikten
sonra yeniden harekete geçip yayılışıyla yarattığı, komünist se
çeneği saf dışı ederek mal ve hizmetlerden bireyselce yarar
lanma ilkesini tekrar değerlendiren yeni zihniyetin sonucunu
görmek mümkündür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir