İçeriğe geç

Portobello Cadısı Kitap Alıntıları – Paulo Coelho

Paulo Coelho kitaplarından Portobello Cadısı kitap alıntıları sizlerle…

Portobello Cadısı Kitap Alıntıları

&“&”

“Öğretmen nedir? Söyleyeyim sana; Öğretmen bir şeyler öğreten biri değil, öğrencinin zaten bildiği şeyi keşfedebilmesi için ona esin veren kişidir.”
Hepimiz, &‘Vakit nakittir,’ özdeyişiyle yetişmişizdir. Paranın ne olduğunu çok iyi biliriz, ama vakit ne demektir acaba? Bir gün yirmi dört saatten ve sonsuz sayıda andan oluşur. Her anın farkında olmamız ve ister bir işle uğraşıyor, ister hayatla ilgili derin düşüncelere dalmış olalım, her anı sonuna kadar yaşamamız gerekir. Yavaşlarsak, her şey çok daha uzun sürer. […] Tamam da, zamandan neden güzel şeyler düşünmek ve yaşamaktan mutluluk duymak için de yararlanmaylım?
“ Çok sevdiğimiz birini yitirdiğimiz zaman duyduğumuz derin acının biricik avuntusu , en iyisinin bu olduğunu umut etmek belki de …..”
“Kim sahip olduğu en önemli şeyi ,sevgiyi feda eder ki? “
Bir tek o zaman sormaya cesaret edebilmiştim : Beni neden seviyorsun ? "
" Bilmiyorum, " diye yanıtlamıştı, " merak da etmiyorum."
Aşk aşktır. "
Çölün ortasında kavuşan sürgün ruhların birbirlerini sevdikleri gibi seviyorum seni."
Öyleyse aşk nedir?"
Bu nasıl bir dünyaydı?"
Bisikleti sürmeye devam edin, çünkü pedal çevirmeyi bırakırsanız düşersiniz."
Kimse kimseyi yönlendiremez. Bütün ilişkilerde iki taraf da ne yaptığını bilir, sonradan taraflardan biri kullanıldığından yakınsa bile.
Hayaletlerle savaşmak için gerçeklikle en küçük bir ilgisi olmayan silahlar kullanmak gerektiğini anlayacağım.
Bir tek o zaman sormaya cesaret edebilmiştim : Beni neden seviyorsun ? "
" Bilmiyorum, " diye yanıtlamıştı, " merak da etmiyorum."
Nefret, bir insanı olgunlaştırdığında, sevmenin birçok yolundan birine dönüşür.
Sevgi sevgidir. Tanımı yoktur. Sev ve fazla soru sorma. Yalnızca sev.
Ama tüm yaraları iyileştiren zaman bana tuhaf bir şey de öğretti:
Hayatta birden fazla insanı sevmenin mümkün olduğunu…"
Mutluluğa giden tek yolun kölelik olduğu bir çağda yaşıyorduk. Özgür irade çok büyük sorumluluk istiyordu; zorlu bir çabayı gerektiriyor, acı ve keder getiriyordu.
Mantık yenik düştüğünde, boyun eğmekten ve âşık olduğumu kabullenmekten başka çarem kalmamıştı."
“ Eğer yüreği hayır diyorsa dudakları asla evet demez.”
Değişiklikler ancak yapmaya alıştığımız her şeyin tam tersini yaptığımız zaman gerçekleşir."
Malından mülkünden verdiğinde çok şey vermiş sayılmazsın. Ancak kendinden verdiğinde gerçekten vermiş olursun.
İstendiği zaman vermek iyi bir şeydir, ama istenmeden vermek daha iyi bir şeydir.
Bazı boş inançlar, ne kadar saçma görünürlerse görünsünler, insanoğlunun düş gücüne yerleşip kalır ve insanlar tarafından fazla düşünülmeden sık sık kullanılırlar.
Sorunlarımızın çoğu kurallara uymaktan kaynaklanır.
Dans ederken, bizi dünyaya bağlayan bağlar önyargılardan ve korkulardan arınıyor sanki, kendin olmanın tadını çıkarıyorsun.
İnsanlar artık hayatın gizemini çözmeye çalışmıyorlar, onun bir parçası olmayı seçiyorlar.
Tanrı’nın beni acıların ateşinden geçirdiğini biliyorum. Hayatın indirdiği darbeleri kabullendim, bazen kendimi çeliğe ona acı veren su kadar soğuk ve kayıtsız hissediyorum. Ama şöyle yakarıyorum: Yalvarırım, Tanrım, Anacığım ben istediğin biçimi alıncaya kadar vazgeçme. En iyisi nasıl olacaksa öyle yap, istediğin kadar uzun sürsün, ama beni sakın hurda yığınına atma.
Başarısız olduğuna inanan, her zaman başarısız olacaktır. Farklı davranamayacağına karar veren, alışılmış olan tarafından yok edilecektir.
Bisikleti sürmeye devam edin, çünkü pedal çevirmeyi bırakırsanız düşersiniz.
Sevgi ne arzudur, ne bilgi, ne de hayranlık. Bir meydan okumadır görünmez bir ateştir.
Hayal gücümüz çevremizdeki dünyadan daha engindir; sınırlarımızın ötesine geçeriz.
… her şeyde Sevgi vardır. Sevgi istenemez, çünkü başlı başına bir amaçtır. Sevgi ihanet edemez, çünkü sahip olmayla hiçbir ilgisi yoktur."
Değişiklikler ancak yapmaya alıştığımız her şeyin tam tersini yaptığımız zaman gerçekleşir."
Hem öğrenmek nedir ki. Bir sürü bilgi edinmek mi, yoksa hayatını değiştirmek mi?"
Asıl olan, attığımız her adımla vardığımızdır.
Arzu asla dinmez, dindi mi arzu olmaktan çıkar.
Bu dünya sevgi doluydu, kendini nasıl gösterirse göstersin, hatalarımızı bağışlayan, günahlarımızdan arınmamızı sağlayan bir sevgi ile doluydu.
Biz toprağın sahibi değiliz, toprak bizim sahibimiz.
En güzeli, bırakacaksın kader, hayatlarımıza karışsın hepimiz için en doğru kararı versin
Kim olduğumuzu anlamanın en iyi yolu, çoğu zaman başkalarının bizi nasıl gördüğünü öğrenmektir.
Bu başkalarının bizden yapmamızı beklediklerini yapmamız gerektiği anlamına gelmez; ama kendimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur."
… bu dünyada yaşamaya yeniden ayak uyduracağım ya da çıldırmayı göze alacağım."
Ellerinde bir haritayla dolaşan yabancı bir çift Athena’ya bir yer sordu. Athena da nasıl gideceklerini çok ayrıntılı bir biçimde ama tamamen yanlış tarif etti.
Onlara söylediğin her şey yanlıştı!"
"Önemli değil. Kaybolmalarını istedim, ilginç yerler keşfetmenin en iyi yolu Kaybolmaktır".
Aşkın büyüklüğünü, bir yolun uzunluğunu ya da bir binanın yüksekliğini ölçer gibi ölçemezsiniz.
Aşk bazen insanı uçuruma sürükler; işin kötüsü, sevdiklerimizi de yıkıma götürür.
Azize, yaşamanın gerçek nedenini koşulsuz sevgi de ve karşılığında hiçbir şey istemeden verme yeteneğini de bulur.
Kimse kimseyi yönlendiremez. Bütün ilişkilerde iki tarafta ne yaptığını bilir, sonradan taraflardan biri kullanıldığından yakınsa bile.
Ama hiçbir şey yapmamak daha zordur.
Kendimizi ancak başkalarının gözünd gördüğümüz zaman tanıyabiliriz.
Çünkü hiçbir yol ve hiç bir hedef birbirine benzemez.
İlk ders, belki de en zor dersti: Sabır!
Biz toprağın sahibi değiliz, toprak bizim sahibimiz.
Evrensel Arzuyla kuşatılmışız. Mutluluk değil, arzu. Arzu asla dinmez, dindi mi arzu olmaktan çıkar. "
Öldüğüm zaman beni ayakta gömün çünkü bütün ömrüm dizlerimin üstünde geçti.
-Beni neden seviyorsun?
-Bilmiyorum. Merak da etmiyorum.
Sev ve fazla soru sorma. Yalnızca sev.
Zayıf olmaya ihtiyacımız yok.
Zaten bir annenin her şeyi anlaması gerekmez, sevmesi ve koruması gerekir. Ve gurur duyması.
Bisikleti sürmeye devam edin, çünkü pedal çevirmeyi bırakırsanız düşersiniz.
…kendimizi ancak başkalarının gözlerinde gördüğümüz zaman tanıyabiliriz.
Bense yalnızca sevgiden söz ettim.
Sevgi ne arzudur, ne bilgi, ne de hayranlık. Bir meydan okumadır, görünmez bir ateştir.
… acı çekmekten, reddedilmekten, kaybetmekten korkmayan koşulsuz sevgiyi gerektiriyordu.
…zaferler listeme bir yenilgi daha ekledim.
Her zaman kadınların, erkeklerin ruhunda olup bitenleri anlama konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahip olduklarına inanmışımdır. Kadınların hepsi cadıdır."
En güzeli, bırakacaksın kader hayatlarımıza karışsın, hepimiz için en doğru kararı versin.
Yerleşik dinler artık kimliğimiz ve yaşam nedenlerimiz konusunda temel sorular sormuyorlar. Tam tersine, sırf belirli bir toplumsal ve siyasal örgütlenmeye uyum sağlayacak bir takım dogmalar ve kurallarda yoğunlaşiyorlar. Dolayısıyla, gerçek maneviyatı arayan insanlar yeni yönlere yöneliyorlar; bu da, ister istemez, geçmişe, o dinlerin güç yapıları tarafından bozulmasından önceki ilkel dinlere bir geri dönüş anlamına geliyor."
Haritada gösterilmeyen yollara adım atmaktan korkuyorum ama korkmama karşın o yollara adım attığımda hayatım çok daha ilginç oluyor."
Bir insanın ne tür müzik dinlediğine bak, nasıl biri olduğunu anlarsın.
Özgürlüğün özlemini çekecekleri yerde, kendilerine bir çoban arayanlara acımak gerekir!
Kim lambayı yaktıktan sonra onu kapının ardına gizler ki? Işığın amacı daha çok ışık yaratmak , insanların gözlerini açmak, çevremizdeki mucizeleri aydınlığa çıkarmaktır.
Hepimiz ‘vakit nakittir’ özdeyişiyle yetişmişizdir. Paranın ne olduğunu çok iyi biliriz, ama zaman ne demektir acaba? Bir gün yirmi dört saatten ve sonsuz sayıda andan oluşur. Her anın farkında olmamız ve ister bir işle uğraşıyor, ister hayatla ilgili derin düşüncelere dalmış olalım her anı sonuna kadar yaşamamız gerekir… zamandan neden güzel şeyler düşünmek ve yaşamaktan mutluluk duymak için de yararlanmayalım?
Üniversiteye gitmişler, çünkü üniversitelerin çok önemli sayıldığı bir zamanda birisi onlara bu dünyada yükselebilmek için diploma sahibi olmak gerektiğini söylemiş. Ve bu yüzden de dünya bazı olağanüstü bahçıvanlar, fırıncılar, antikacılar, heykeltıraşlar ve yazalardan yoksun kalmış.
Özgürlüğün özlemini çekecekleri yerde kendilerine bir çoban arayanlara acımak gerekir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir