İçeriğe geç

Portekiz Mektupları Kitap Alıntıları – Anonim

Anonim kitaplarından Portekiz Mektupları kitap alıntıları sizlerle…

Portekiz Mektupları Kitap Alıntıları

aşk tek başına aşk doğurmuyor
Niçin körcesine bir aşk, acımasız bir kederle el ele verip, bizi, başkasını se­vebilecek birisinin kollarına atıyor?
insanın bu kadar nedeni varsa, her türlü engeli aşabiliyor.
Yüreğimdeki duyguları size yazarak onlara dünyanın en büyük kötülü­ğünü ediyorum gibi geliyor bana: Bunu kendi duygularınızın gücüyle anlayabilseydiniz ne mutlu olurdum!
insan karşısındaki­ni sevdiği sürece bağışlar; büyü ortadan kalkınca sevdiğinin kusurları­nı görür
insanlar o kadar bencildir ki, birini sevdiklerin­ de o kişiden çok kendi duydukları sevgiyi severler.
Aşkı kim verebilir bana? Bir başkasının tutkusu beni oyalayabilecek mi? Benim tutkum sizi etkileyebildi mi? Duygulu bir kalbin, tanımadığı ama yaşama gücüne sahip olduğu coşkuları kendisine tattıranı asla unutmayacağını, bütün hareketlerinin kendisine seçtiği puta bağlı olduğunu, yaşadığı ilk deneyimlerin, aldığı ilk yaraların ne iyileşebileceğini ne de silinebileceğini; imdadına koşan, onu doldurmak ve tatmin etmek için çabalayan bütün tutkuların bir daha kavuşamayacağı bir duyarlılığı boşuboşuna vaat ettiklerini; bulmayı hiç istemeden aradığı tüm zevklerin, acılarının anısından daha değerli hiçbir şeyin olmadığını kanıtlamaktan başka işe yaramadıklarını ben kendim yaşayarak öğrenmedim mi?
Neyim, ne yapıyorum, ne istiyorum, bilmiyorum: Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni.
Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni.
üstelik hissettiklerim yazdıklarımdan çok daha güçlü
insanın, sevdiklerinin iyi niyetinden kuşkulanmaya karar vermesi ne kadar zor!
Yaşadım, sadakatsiz biriyim ben, yaşamımı yitirmek için olduğu kadar korumak için de elimden geleni yaptım.
niçin sizi bir daha görememek gibi bir olasılık var?
Bu kağıdı bir türlü terk edemiyorum, sizin ellerinize geçecek , ben de aynı mutlululuğu tatmak isterdim. Ne mutsuzluk!
her gün binlerce kez iç çekişlerimi yolluyorum size,
yalnızca sizin neden olduğunuz mutsuzluk bana çekici geliyor.
tek başına aşkın kendi gücünün ve büyüsünün sevilen nesneyi gölgelere itip yok ettiği
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Karı kocanın birbirini sevmesi yalnızca olanaksız olmakla kalmıyor; aynı anda doğadışı bir sapkınlık. Evliliklerin ortaçağdan 19. yy sonlarına kadar hep aşk dışı nedenlerle yapıldığı bir ülkede, kocasına aşık bir kadın, zevksizliğin, aptallığın, beceriksizliğin zirvesine erişmiş demek.
Bunca zevk dolu dakikaların anıları nasıl oluyor da bu kadar acımasızlaşabiliyor? Kendi doğalarına ihanet ederek nasıl oluyor da yüreğimi parçalayabiliyorlar? Ne acı!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Evet, aşkta asla sevmemek, sevilme­nin en garantili yoludur; bizden nefret edenleri, bizi sevenlerden çok daha fazla severiz; dostlukta da aşkta da bilmemek bilmekten çok da­ha mutluluk vericidir; insanlar o kadar bencildir ki, birini sevdiklerin­de o kişiden çok kendi duydukları sevgiyi severler; insan karşısındaki­ni sevdiği sürece bağışlar; büyü ortadan kalkınca sevdiğinin kusurları­nı görür
ama doğru dürüst bir kalbiniz varsa nasıl mutlu olabilirsiniz ki?
sizi seveyim istiyordunuz, bu hedefi bir kere belirledikten sonra, ona ulaşmak için yapamayacağınız şey yoktu; gerekseydi beni sevmeye bile razı olurdunuz; ama zaferi sevmeden de kazanabileceğinizi, aşka hiç de ihtiyacınız olmadığını anladınız; ne alçaklık!
Sonsuza dek sürmeyecek bir ilişkinin eksikliğini ve çirkinliğini, şiddetli bir aşkın, karşılıklı olmayınca yol açtığı acıları niye tattırdınız bana; niçin körcesine bir aşk, acımasız bir kederle el ele verip, bizi, başkasını sevebilecek birisinin kollarına atıyor?
Sizi bir çılgın gibi sevdiğimin farkındayım; ama kalbimdeki sarsıntıların şiddetinden yakınmıyorum, onun eziyetlerine alışıyorum; zaten binlerce acı içinde sizi sevmekle tattığım tek mutluluk da olmasaydı, yaşayamazdım.
şu durumda daha fazla yaşayamam, benim için olumlu hiçbir değişiklik de görmüyorum ufukta.
Ne acı! Size ait bir yüreğe niye böyle sert davranıyorsunuz? Ben ne kadar kolay size kapılmışsam, siz de o kadar kolay kopuyorsunuz benden.
İnsanın, sevdiklerinin iyi niyetinden kuşkulanmaya karar vermesi ne kadar acı!
Kendi acılarıma bile yetemiyorum, bana onlardan çok daha korkunç gelen sizin acılarınıza nasıl katlanabilirim?
Neyim, ne yapıyorum, ne istiyorum, bilmiyorum: Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni.
Ne korkunç! Acılarımı sizinle paylaşamadığım, mutsuzluğa tek başına katlanmak zorunda olduğum için ne kadar acınacak bir durumdaydım.
Bütün bu acılara neyin iyi geleceğini çok iyi biliyorum; sizi artık sevmezsem hepsinden kurtulabilirim. Ama ne korkunç bir ilaç bu! Yok, sizi unutmaktansa daha da acı çekmeye razıyım. Ne mutsuzluk!
Yalvarırım size, madem ki beni terk etmek zorundaydınız, niçin beni büyülemek için uğraşıp didindiniz, söyleyin. Beni mutsuz etmek için niye bu kadar çalıştınız?
Beni unuttuğunuzu düşünmek bile istemiyorum. Düş ürünü kuşkularla kendi kendime işkence çektirmeden de yeterince mutsuz değil miyim zaten?
Binlerce acı içinde sizi sevmekle tattığım tek mutluluk da olmasaydı, yaşayamazdım.
..kalbimi dolduran bunca aşk ve bun­ca nefret olmasa ne yaparım?
Ne acı! Size ait bir yüreğe niye böyle sert davranıyorsunuz?
Sizi sevmekle sarsıcı zevkler tat­tığım doğru; ama şimdi onların bedelini olağandışı acılarla ödüyorum.
Kendi acılarıma bile yetemiyorum, bana onlardan çok daha kor­kunç gelen sizin acılarınıza nasıl katlanabilirim?
Neyim, ne yapıyorum, ne istiyorum, bilmiyorum: Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni.
üstelik hissettiklerim yazdıklarımdan çok daha güçlü
Niçin sevginizi göstermek için harcadığınız çabaları unut­maya uğraşayım ki?
Ne kadar nankör olursanız olun, sizi severken çektiklerim, sizi sonsuza dek terketmek için çektiklerimin yanında hiç kalır. Tutkumdan daha az seviyormuşum sizi
ilgisizliğinizi kıskanmıyorum , acıyorum size: Beni tümüyle unutun da görelim; bensiz duyacağım tüm zevklerin yarım kalacağını düşünerek seviniyorum
Bu acılara neyin iyi geleceği çok iyi biliyorum; sizi artık sevmezsem hepsinden kurtulabilirim. Ama ne korkunç bir ilaç bu? Yok,sizi unutmaktansa daha da acı çekmeye razıyım. Ne mutsuzluk?
Bütün bu umutsuzluğu, her şeyinle size bağlanırken içine düştüğüm körlüğe veriyorum; duyduğum zevklerin aşkımdan önce sona ereceğini öngörmem gerekmez miydi?
Elveda, beni hep sevin.bana daha fazla acılar çektirin
( ) ama doğru dürüst bir kalbiniz varsa nasıl mutlu olabilirsiniz ki?
Düş ürünü kuşkularla kendi kendime işkence çektirmeden de yeterince mutsuz değil miyim zaten?
Ne kadar nankör olursanız olun, sizi severken çektikle­rim, sizi sonsuza dek terketmek için çektiklerimin yanında hiç kalır.
İnsanın, sevdiklerinin iyi niyetinden kuşkulanmaya karar vermesi ne kadar zor!
Bunca zevk dolu dakikaların anıları nasıl oluyor da bu kadar acımasızlaşabiliyor? Kendi doğalarına ihanet ederek nasıl oluyor da yüreğimi parçalayabiliyorlar? Ne acı!
“ , sizden çok kendim için yazıyorum, kendimi rahatlatmaya çalışıyorum yalnızca, ”
“insanın, sevdiklerinin İyi niyetinden kuşkulanmaya karar vermesi ne kadar zor! En küçük bir gerekçe bile yetiyor size, çok iyi anlıyorum;”
, insanın bütün gücüyle sevmesinin, sevilmekten çok daha mutluluk verici, çok daha etkileyici olduğunu ”
“ Ne korkunç! Acılarımı sizinle paylaşamadığım, mutsuzluğa tek başına katlanmak zorunda olduğum için ne kadar acınacak bir durumdaydım:”
Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni.
Ama her şeye karşı duyduğum nefret ve iğrenme mahvediyor beni; ailem, dostlarım, bu manastır artık dayanılmaz geliyor; görmek zorunda olduğum, sırf zorunluluktan yapmam gereken her şeyden tiksiniyorum; tutkumun üstüne öyle bir kıskançlıkla titriyorum ki, bütün hareketlerim, görevlerim size bağlı olmalıymış gibi geliyor bana.
Elveda, sizi hiç görmemiş olmayı isterdim. Ah! Bu duygunun ne kadar sahte olduğunu çok iyi hissediyorum, bunları yazdığım anda bile severek mutsuz olmayı, sizi hiç görmemiş olmaya yeğlerim.
Yalvarırım size, madem ki beni terk etmek zorundaydınız, niçin beni büyülemek için uğraşıp didindiniz, söyleyin. Beni mutsuz etmek için niye bu kadar çalıştınız? Niçin beni manastırımda rahat bırakmadınız? Size ne kötülük yapmıştım?
Üstelik hissettiklerim yazdıklarımdan
çok daha güçlü.
Bütün bu acılara neyin iyi geleceğini biliyorum.
Sizi artık sevmezsem hepsinden kurtulabilirim.
Ama ne korkunç bir ilaç bu !
Sizi sevmekle çarpıcı zevkler tatdığım doğru ama şimdi onların bedelini olağan dışı acılarla ödüyorum.
Sizi çılgınca seviyorum, aynı duygularla sarsılmanızı dilemeye kalkışmayacak kadar da esirgiyorum sizi
ama doğru dürüst bir kalbiniz varsa nasıl mutlu olabilirsiniz ki?
İnsanın, sevdiklerinin iyi niyetinden kuşkulanmaya karar vermesi ne kadar zor!
Neyim, ne yapıyorum, ne istiyorum bilmiyorum: Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni.
“ Niçin körcesine bir aşk, acımasız bir kederle el ele verip, bizi, başkasını sevebilecek birisinin kollarına atıyor..? “
“ Birbirine zıt binlerce duygu parçalıyor beni..! “
“ Sizi bir kez sevdiğime göre bütün yaşamım boyunca delicesine sevmek, artık benim onurum ve dinim..! “
“ Beni aldatış biçiminiz sizin için yaptıklarımdan sonra bana borçlu olduğunuz adaleti aşıyor..! “
Duygulu bir kalbin, tanımadığı ama yaşama gücüne sahip olduğu coşkuları kendisine tattıranı asla unutmayacağını, bütün hareketlerinin kendisine seçtiği puta bağlı olduğunu, yaşadığı ilk deneyimlerin, aldığı ilk yaraların ne iyileşebileceğini ne de silinebileceğini; imdadına koşan, onu doldurmak ve tatmin etmek için çabalayan bütün tutkuların bir daha kavuşamayacağı bir duyarlılığı boşuboşuna vadettiklerini; bulmayı hiç istemeden aradığı tüm zevklerin, acılarının anısından daha değerli hiçbir şeyin olmadığını kanıtlamaktan başka işe yaramadıklarını ben kendim yaşayarak öğrenmedim mi?
Sizi binlerce kez söylediğim kadar sevseydim, şimdiye kadar çoktan ölmem gerekmez miydi?
Neyim, ne yapıyorum, ne istiyorum, bilmiyorum: Birbirine zıt binlerce duygu
parçalıyor beni.
Düş ürünü kuşkularla kendi kendime işkence çektirmeden de yeterince mutsuz değil miyim zaten?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir