Sophokles kitaplarından Philoktetes kitap alıntıları sizlerle…
Philoktetes Kitap Alıntıları
Kötüler iyilerden güçlü olduğunda,
dürüst insanlar ezilirken namussuzlar zafere ulaşır.
Baştakiler kötülüğe bulaştı mı,
halka da kötülüğü öğretirler.
Ama bunca deneyim kazandıktan sonra,
insanlara kaba gücün değil dilin hükmettiğini gördüm.
Beni Odüsseus’un Truva Savaşı da, ülkenin dirliğide ilgilendirmiyor. Artık anlıyorum ki kişi huzura ermek için toplu birlikteliklerden uzak kalmalı. Ben burada kendi medeniyetimi kurdum. Burada mutluyum. Hem de hayatımda hiç olmadığım kadar.
Seni kaç kez lanetledim,
ölmen için dua ettim.
Ama tanrılar bana en ufak bir yakınlık duymuyor olmalı ki,
hala hayattasın.
Ölüm, ey ölüm,
Nasıl bir şey bu?
Her gün çağırdığım halde seni,
hiçbir zaman gelmezsin.
Sana birkaç kelimeyle özetleyeyim:
Savaş hiçbir zaman şerefsizlerin canını almıyor. Her zaman en soyluları seçiyor.
“Doğru davranıp davranmadığını
tekrar bir düşün istersen, çünkü en iyi
seçenek korkuya neden olmayandır.”
Zavallı ölümlüler, hayatınız
ölçüyü kaçırdı mıydı vay halinize!
şunu iyi bil ki,
senin şanlı geleceğin,
hayatının acılarından doğacak.
Baştakiler kötülüğe bulaştı mı, halka da kötülüğü öğretirler.
Nasıl acımasız olabiliyormuş güçlü tanrılar! Zavallı ölümlüler, hayatınız ölçüyü kaçırdı mıydı vay halinize!
İnsanların inancı ölümleriyle ölmez.
“Hiç aklından çıkarma insanların mutluyken
bir anda her şeylerini yitirebileceğini.”
Hiç aklından çıkarma insanların mutluyken bir anda her şeylerini yitirebileceğini
Adalet, senin akıl dediğinden daha önemli.
Kaçış yolunda bütün rüzgârlar iş görür.
Duyması bile beni utandıran şeyleri
yapmaktan nefret ederim
Ne gereği vardı yaramı hatırlatmanın?
İnsanların inancı ölümleriyle ölmez, sağ olsalar da ölselerde kaybolmaz.
Adalet benden yana oldukça hiçbir şeyden korkmam.
İnsan kendi doğasına ters gelen şeyler yaparsa, zor durumda kalır
Bir insanın nasıl biri olduğu, soyundan geldiği atasından anlaşılır.
Kendisine yapılan iyiliğe iyilikle karşılık verenler, dostların en değerlileridir.
Katlandıklarıma benden başka kimse dayanamazdı sanırım, ama mecburiyet öğretti bana zorluklarla başa çıkmayı.
Baştakiler kötülüğe bulaştı mı, halka da kötülüğü öğretirler.
Şehirlerle ordular onları yönetenlerin emrinde olur.
Nereye dönsem, nereye baksam, tek gördüğüm hüzündü, sadece hüzündü bana yârenlik etmeye kalan.
Adamın gözünün içine bakarak nasıl yalan söylenir?
İnsanlara kaba gücün değil dilin hükmettiğini gördüm.
Mecburiyet öğretti.
Güçlüklerle baş etmeyi.
Savaş hiçbir zaman şerefsizlerin canını almıyor.
Bana yardım edecek tek bir insan yok,
Ya da yaramı saracak hiç kimse.
En iyi seçenek korkuya neden olmayandır.
Adalet, senin akıl dediğinden daha önemli.
İnsanların inancı ölümleriyle ölmez, sağ olsalar da ölseler de kaybolmaz
Bu hikaye böyle sürer gider. Devlet erkanındakiler bilmece yazmaya devam ederler. Biz cahil vatandaşa da ağzımız açık, gökten düşecek elmalara, armutlara, ayvalara, ağzımıza çalınacak bir parmak bala bakıp yalanmak, sonunda da en iyi ihtimalle, onların savaşında şehit olmak düşer.
Bu böyle biline
Seni yalancı yapan bu yalancı dünya.
Seni hırsız yapan bu hırsız dünya.
Seni onurlu yapan,
seni erdemli yapan,
seni gururlu yapan, seni dürüst yapan,
yine bu yalancı, bu alçak, bu zalim dünya.
Hadi ver silahını geri.
Seni insan yapan kendi seçimlerin.
Cesedimi gömmeyin
toprağa karışır
astığınız topraklarda
karşılarım sizi.
Beni denizlere atmayın
balıklara yem olur
yanaştığınız limanlarda
karşılarım sizi.
Beni akbabalara atmayın.
Etimi yerler
sonra katık ederler
etime etinizi.
Beni yakıp küllerimi havaya savurmayın.
Soluduğunuz hava olurum.
Beni bırakın benimle
Sefil işe yaramaz bir leş halinde.
Ben sizsiz de hayatta kalırım.
Düşmanım olan tek dostum.
Olmaz. Bu şekilde olamaz. Biri bu yaşananların hesabını vermeli! Onca dökülen kanın bir sorumlusu olmalı. Onca dökülen gözyaşının, acıların, hasretlerin bir sorumlusu olmalı. Ne demiştin sen? Efendilerin savaşı Bu savaş efendilerin savaşı, öyle değil mi? Önce bizi asker yapan, sonra bize silahı çektiren, kanları döktüren, bizi yalancı yapan, bizi düzenbaz yapan, bizi bu hale sokan efendiler!
ölüm getiren,
ölümünü getirir
Ne yapayım ben ekonomiyi, siyaseti, savaşı.
İstediğim her şey var burada. Şu gördüğün tepenin arkasında bir dut ağacı var. Şu kayanın dibinde de bir yabani incir ağacı. Denizde balık, havada kuş
NEOPTOLEMUS ( ) Aptal bir kadının sırf güzel diye bir savaşa sebep olabilmesi ne kadar saçma değil mi? Sen soruma cevap vermedin hâlâ?
FİLOKTETES Evet yaa, Helen’in güzelliği Ama olaya öyle bakmamalısın. Aslında bunların hepsi politika. Helen sadece bir kadın, ama sahibi, dünyanın hâkimi Anladın?
NEOPTOLEMUS Anlıyorum anlamasına ama yine de anlamak istemiyorum.
FİLOKTETES Tabii ki anlayamazsın, çünkü bu savaş efendilerin savaşı, halkın değil.
NEOPTOLEMUS Nasıl yani? Efendiler de halkını düşünerek bir savaşa girmiyor mu?
FİLOKTETES Öyle olmalı değil mi? Efendiler halkı için savaşmalı, halkını savaşa fırlatıp atmamalı. Aptal bir kadının peşinden sırf güzel diye savaşa atılıp bütün bir ülkenin dirliğini bozup halkını kan gölünün ortasına atmamalı. İşte bu politika oğlum. Zamanla öğrenirsin, politika efendilere kötü şeyler yaptırır.
Acısından sakın. Gözyaşlarına sakın kanma. Silahından daha tehlikelidir acı çeken insan. Onu en önce silahsız bırak ki çaresiz kalsın.
Herakles’in okları asla boş dönmez.
Ama geçen yıllar bana şunu öğretti. İş yapan değil, yaptırandır marifetli olan. Hareket değil, sözdür yöneten.
Hadi, git bak bakalım, insanlığa dair herhangi bir işaret bulacak mısın?
Lafa gelince kahraman,
Eyleme gelince korkak.
Öldürmek bize yakışmaz.
Kötü olan hiçbir şey ölmüyor.
Tanrılar kendilerini sakınıyor.
Haini, kötüyü kutsayıp
Hades’ten uzak tutuyor.
Ama haklının ve soylunun
Mahvına sebep oluyor.
Bu nasıl iştir, aklım almıyor,
Kötü olan tanrılar mı, yoksa?
Savaş hiçbir zaman şerefsizlerin canını almıyor.
baştakiler, kötü örnek olunca
Onları izler buyruğundakiler.
Senin kendi acın kendine yeter-
Zavallı ruh
Başka kimsenin kederine yer yok yüreğinde.
Bana yardım edecek tek bir insan yok,
Ya da yaramı saracak hiç kimse.
Çevremi saran bol acı ve ıssızlık sadece.
Nasıl da acıyorum bu yapayalnız adama!
Hiçbir canlı aldırış etmiyor ona.
Bir tek yoldaşı yok yanında,
Zavallı hep tek başına.
Korkunç yaraları acı verirken,
Nasıl kalabiliyor hayatta?
Hikmetinden sual olmaz tanrıların
İnsan soyunun en talihsiziymiş.
Bu hayatta adil bir terazi yok onun için.
Dürüst olmayan bir zafer kazanmaktansa,
Soylu bir yenilgiyi yeğlerim.
Soylu babanın oğlu.
Ben de gençken, senin gibi
silahıma davranırdım, konuşmaktansa.
Ama anladım tecrübem arttıkça,
Dildir ölümlülere hükmeden, eylem değil.
Biz dünya edebiyatında ıssız adada kalan ilk
kahraman olarak Robinson Crusoe’yu bilirdik. Filoktetes, hasta ayağıyla, ondan yüzyılllar önce ıssız adada on yıl yaşamayı başaran bir kahraman olarak karşımıza çıkıyor.
Filoktetes’in adına farkında olmadan İlyada’da rastlamış olabilirsiniz. Homeros İlyada’ da şöyle söz eder ondan:
İyi ok atan Filoktetes’in buyruğundadır yirmi gemiyle.
Binmiş her gemiye elli kürekçi,
Hepsi de okla savaşmasını iyi bilen erler.
Ama Filoktetes kutsal Lemnos Adasında
Yatar korkunç acılar içinde;
Akha oğulları bıraktılar adada onu,
Bacağında yara açmış uğursuz bir deniz yılanı,
Kıvranır durur orda acıdan.
Özleyecekler birazdan Kral Filoktetes’i Argoslular
Sofokles’in seksen beş yaşında yazdığı bu tragedya, hem içerik hem de teknik olarak güçlü bir oyun, gerçek bir başyapıt. ( ) Her yıl gerçekleştirilen Dionüsos oyun yarışmasında MÖ.409’da aldığı Birincilik Ödülü’nü fazlasıyla hak ediyor.
Bütün söylediklerimle aklını çelemediğime göre,artık ne yapacağımı bilemiyorum. Yapabileceğim en doğru şey susmak ve dertlerinden kurtulmaktan vazgeçerek seni alınyazınla baş başa bırakmak.
Şehirlerle ordular onları yönetenlerin emrinde olur.
Baştakiler kötülüğe bulaştı mı halka da kötülüğü öğretirler.
Baştakiler kötülüğe bulaştı mı
halka da kötülüğü öğretirler.
Sana gönül rahatlığıyla şunu
söyleyebilirim: İşe yaramazları değil,
en iyileri alıp götürür savaş her seferinde.
Bunca deneyim kazandıktan sonra,
insanlara kaba gücün değil dilin hükmettiğini gördüm.
Ve hiç aklından çıkarma insanların mutluyken bir anda her şeylerini yitirebileceğini. Sefaletin dışında yaşarken, zor günlere hazırlıklı olmalı, çünkü hiç beklenmedik anlarda gelir en büyük felaketler.
Şehirlerle ordular onları yönetenlerin emrinde olur. Baştakiler kötülüğe bulaştı mı, halka da kötülüğü öğretirler.
Gençliğimde dilime değil bileğime güvenirdim. Ama bunca deneyim kazandıktan sonra,
insanlara kaba gücün değil dilin hükmettiğini gördüm.
Çektiğin sıkıntılardan sonra şan ve şöhret bekliyor seni.
Felaketlerle inatlaşmamayı öğrenmelisin dostum.
Apollon ve Koronis’in oğludur; hekimlerin ve tıbbın tanrısıdır.
Yılanlı âsası tıbbın sembolüdür.
Sen Tanrı’nın iradesi ile acı çekiyorsun.
İnsanlar Tanrı’nın uygun gördüğü alınyazılarına katlanmalıdır.